Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/1222 E. 2022/1203 K. 12.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1222
KARAR NO : 2022/1203

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15.12.2021
NUMARASI : 2021/647 E. – 2021/1155 K.
DAVANIN KONUSU : Şirketin İhyası
KARAR TARİHİ : 12.09.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 12.09.2022

İzmir 7.Asliye Ticaret Mahkemesinin 15.12.2021 tarih 2021/647 E. – 2021/1155 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı tasfiye memuru … vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye hakim … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekili, … Şirketi ve bu şirketin yetkilisi … aleyhinde 03.05.2016 tarihinde İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/580 E. Sayılı dosyası kapsamında haksız rekabet nedeniyle tazminat davası açtıklarını, dava devam ederken şirketin usulsüz olarak tasfiyeye girip ticaret sicilinden terkin edildiğini, mahkemenin ihya davası açmak üzere kendilerine süre verdiğini, davalı …’nun derdest davayı bildiği halde şirketi tasfiye ederek terkinin yaptırmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, yargılamaya devam edilebilmesi için şirketin ihyasının gerektiğini belirterek; dava dosyasının görülüp sonuçlandırılması ve infazı işlemleriyle ilgili ek tasfiye işlemleriyle sınırlı olmak üzere şirketin ihyasına ve tasfiye memuru atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı … Müdürlüğü; …. sicil numarasında kayıtlı Tasfiye Halinde … Şirketi’ nin 06/01/2016 tarihinde tescil edildiğini, 12/12/2016 tarihli ortaklar kurulu kararı ile tasfiyeye girdiğini, tasfiye memuru olarak …’nun seçildiğini, 24/08/2017 tarihli Genel Kurul kararı ile tasfiye işlemlerinin tamamlanması nedeni ile unvan ve işletme kaydının … memurluğunca silinmesine karar verildiğini ve 06/09/2017 tarihinde şirketin kapanışının sicile tescili yapılarak unvan ve işletme kaydının sicilden silindiğini, şirketin tasfiyesinin kanuna uygun olarak gerçekleştirilmesi ve sona erdirilmesinden tasfiye memuru sorumlu olduğunu belirterek; müdürlüğün yasal hasım olması nedeniyle harç, yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini talep etmiştir.
Tasfiye memuru … vekili, terkin edilen şirketin dokuz, on ay kadar aktif kaldığını, borçları nedeniyle tasfiye kararı alındığını, tasfiye süreci tamamlandığını, hak düşürücü ve zamanaşımı sürelerinin geçtiğini, davalının taraf ehliyeti bulunmadığını, tasfiye ile ilgili gerçekleştirilen işlemlerin usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davanın devamını sağlamak amacı ile şirketin ihyasını sağlamak gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne, … Şirketinin ihyasına, ek tasfiye işlemleri için son tasfiye memuru olan …’nın atanmasına, kararın tescil ve ilanına karar verilmiştir.
Karara karşı davalı tasfiye memuru … tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : İhyası istenen şirketin yaklaşık 8-9 ay kadar aktif kaldığını, ortağı ile birlikte şirketi kapatma kararı alarak şirketi tasfiye ettiklerini, tasfiye kararının Ticaret Sicil Gazetesinde yayımlandığını, işlemlerin yasada öngörülen usul ve esaslar dahilinde yerine getirildiğini, tasfiye sürecinin tamamlandığını, hak düşürücü süre ve zamanaşımı sürelerinin geçtiğini, taraf ehliyetini bulunmadığını belirterek kararın kaldırılması gereğini ileri sürmüştür
GEREKÇE : Dava, tasfiye sonucu ticaret sicilinden terkin edilen şirketin derdest dava dosyasından kaynaklı dava nedeniyle tüzel kişiliğinin ihyası istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Ticaret sicil kayıtlarına göre … Şirketi’nin … Müdürlüğü’nün 185761 sicil numarasında kayıtlı iken 12/12/2016 tarihli ortaklar kurulu kararı ile tasfiye sürecine girdiği, tasfiye memuru olarak …’nun seçilip görevlendirildiği ve 06/09/2017 tarihinde de ticaret sicilden kaydının terkin edildiği sabittir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 643. maddesinde; tasfiye usulü ile tasfiyede şirket organlarının yetkileri hakkında anonim şirketlere ilişkin hükümlerin uygulanacağı belirtilmiş olup, aynı kanunun 536 – 548. maddeleri arasında anonim şirketlerin tasfiye usulü, 547. maddesinde ise tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu durumlarda son tasfiye memuru ile ticaret sicile yöneltilecek dava sonucunda tüzel kişiliğin yeniden ihyasının mümkün olduğu düzenlenmiştir.
TTK’nun 547.maddesi kapsamında açılanacak ihya davasında zamanaşımı ve hak düşürücü süre söz konusu olmadığı gibi davanın yasal hasım olan … müdürlüğü yanında tasfiye memur veya memurlarına yönetilmesi de zorunlu olup bu nedenle ortaklar kurulu kararı ile son tasfiye memuru olarak atanan davalının zamanaşımı, hak düşürücü süre ve husumet itirazları hukuki dayanaktan yoksudur.
Bilindiği üzere şirketlerin tüzel kişiliği ticaret sicilinden terkin ile sona ermektedir. Ancak tüzel kişiliğin sona erebilmesi için şirketin tasfiye işlemlerinin eksiksiz ve tam olarak yapılmış olması gerekmektedir. Tüzel kişiliğin son bulmasını ifade eden fesih ve tasfiye işlemi aynı zamanda hukuki bir işlemdir. Bu işlemin veya kararın hatalı veya eksik olması halinde gerçek anlamda tasfiyeden söz etmek mümkün değildir. Eksik veya hatalı işlem sonucu şirketin sicilden tasfiye sonucu terkinine karar verilmiş ise, bundan zarar görenler veya o işlemi gerçekleştirenler tasfiyenin kaldırılmasını ve şirketin ihyasını talep etme hakkına sahiptir.
Uyuşmazlığa konu olayda, davacı tarafından ihyası istenen şirket aleyhine 03.05.2016 tarihinde İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/580 Esas sayılı dosyası kapsamında haksız rekabet nedeniyle tazminat davası açılmasından sonra 12/12/2016 tarihli ortaklar kurulu kararı ile tasfiyeye gidilerek tasfiye memuru olarak …’nun atamasını müteakip açılan dava derdest olduğu halde davalı tasfiye memurunca bu davanın akıbeti beklenilmeden tasfiyenin kapatılmasına karar verilerek şirketin tasfiye kapanışı nedeniyle sicilden terkin edildiği anlaşılması karşısında davacının İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesindeki derdest davanın görülebilmesi için şirketin ihyasını istemekte hukuki yararı bulunduğu ve şirketin ihyasına karar verilmesi gerektiği açıktır.
Şirketin tasfiyesinin kanuna uygun olarak gerçekleştirilmesi ve sona erdirilmesinden tasfiye memuru sorumludur. Bir başka ifade ile tasfiye memuru tasfiyeyi usul ve yasaya uygun olarak yerine getirmekle yükümlüdür. Bu itibarla, tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluk kendisinde bulunan davalı tasfiye memuru tarafından derdest dava sonucunu beklemeden tasfiye kapanışı verilmiş olması nedeniyle davanın açılmasına neden olunduğundan davalı tasfiye memurunun eldeki davadaki vekalet ücreti ve yargılama giderinden de sorumluluğuna gidilecektir. (Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 03/06/2014 tarih ve 2014/7827 E. – 2014/10350 K. Sayılı ilamı )
Açıklanan tüm bu nedenlerle davalı tasfiye memurunun istinaf başvuru dilekçesinde ileri sürdüğü istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu kanaatine varıldığından davalı tasfiye memurunun istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-İstinaf yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere 12.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi