Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/1221 E. 2022/1363 K. 30.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1221
KARAR NO : 2022/1363

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21.07.2022
NUMARASI : 2022/486 E.
TALEBİNKONUSU : İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ : 30.09.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 30.09.2022

İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 21.07.2022 tarih 2022/486 E. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi ihtiyati tedbir isteyen davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye hakim … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP : İhtiyati tedbir isteyen davacı vekili, İzmir 7. İcra Dairesi’nin 2017/10268 E. (eski esas 2008/1532 E.) sayılı icra dosyası kapsamında davacı aleyhinde 7 örnek icra takibi yapıldığını, takibin 13/09/2021 tarihinde kesinleştiğini, davalının takibe konu alacak nedeniyle davalıya herhangi bir borcu bulunmadığını, takipteki alacağın dayanağının Bornova 2. Noterliği’nin 30/01/2008-05/02/2008 tarih ve 2221-2751 yev. No’lu ihtarnameleri, Muh. Tarhili GKT uyarınca kullandırılan Ticari-artı para-çek bedeli- diğer ticari kredileri-banka kayıtları-hesap ekstreleri olduğunu, takip dayanağı taahhütname ve sözleşmelerde davalının adı ve imzasının bulunmadığını kefil olmadığını, borcun zamaşımına uğradığını, belirterek; ihtiyati tedbir talebinin reddi kararına itiraz etmiştir
CEVAP : Davacının, dava dışı … T.A.Ş. ile dava dışı …. Şti. arasında 6898239 müşteri numarasıyla imzalanan kredi sözleşmesine kefil olduğunu, sözleşmeye dayanılarak İzmir 7. İcra Dairesinin 2017/10268 sayılı dosyası kapsamında icra takibi başlatıldığını, zamanaşımının söz konusu olmadığını, temlik eden bana kayıtları ve sözleşme asılları üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesi sonucunda davacının borçlu olup olmadığının tespit edilebileceğini, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ; Mahkemece duruşma açılarak yapılan inceleme neticesinde, davacı vekilince usule dair zamanaşımı esasa dair de kefalet sözleşmesinin tarafı olunmadığına dair iddiaların yargılamayı gerektirdiği, yaklaşık ispat anlamında da hem zamanaşımı hem de sözleşmeye dair iddia ve taleplerin genel beyanlar dışında ispat hukuku anlamında maddi delil ve olgular ile tevsik edilmediği, evrak-ı müsbiteye istinad etmediği gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı ihtiyati tedbir isteyen davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : İhtiyati tedbir isteyen davacı vekili, ihtiyati tedbir talebinin reddi kararına karşı istinaf kanun yolunun açık olduğunu, icra dosyasının satış aşamasına geldiğini, takibin devamı halinde telafisi güç ve imkansız zararlar doğacağını, takibin açılışında sunulan genel taahhütname evraklarında, müşterek borçlu-müteselsil kefil sıfatıyla yer alan şahıslar ve imzaları incelendiğinde davacının adının geçmediği ve imzasının bulunmadığını, müşterek ve müteselsil kefil olmadığını, ihtiyati tedbirin şartlarının oluştuğunu, davacının takipten haberdar olmadığını, istinaf sebepleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Talep, icra takibinin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir kararı istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle talebin reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
2004 sayılı İİK’nun 72. Maddesi gereğince, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Davanın takipten önce açılabilmesi için davacının hukuki yararının bulunması gerekir. Menfi tespit davası açılmış olması takibi kendiliğinden durdurmaz. İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir. Ancak, davacının talebi icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin duruldurulmasına yöneliktir. 6100 sayılı HMK’nın 25 ve 26. maddeleri gereğince hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır. Tarafların ileri sürmediği hususları kendiliğinden dikkate alamaz. Talepten fazlasına ondan veya başka bir şeye karar veremez.
6100 sayılı HMK’nın 209. maddesinde de imza inkarına konu senedin herhangi bir işleme esas alınamayacağı belirtilmiş ise de takibin kesinleşmesi öncesi veya sonrasında imza inkarında bulunulması HMK’nın 209. maddesi uyarınca takibin durdurulması sonucunu doğurmaz. Anılan hüküm, genel mahkemelerde açılan davalarla ilgili olarak senedin hiçbir işleme esas alınamayacağını, başka bir anlatımla delil olarak kullanılamayacağını öngörmekte olup, icra takibine etkisi yoktur. ( Yargıtay 12.HD’nin 20.04.2015 tarih ve 2015/1965 E. , 2015/1028 K. sayılı ilamı ) Zira İİK’nın 72/3. maddesinde özel ve açık bir düzenleme var iken ve HMK’ya açık atıf yapılmamışken HMK’nın 209. maddesindeki genel düzenlemenin uygulanması mümkün değildir.
Eldeki dava, takip tarihinden sonra açılmış menfi tespit davasıdır. Takipten sonra açılan menfi tespit davasında, teminat ile dahi takibin dudurulması mümkün olmadığından yasal şartları oluşmayan davacının takibin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir talebinin bu aşamada reddi gerekir.
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; ilk derece mahkemesi tarafından yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere, bu delillerin takdirinde
ve verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamakla ihtiyati tedbir talebinde bulunan davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM-Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İhtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İhtiyati tedbir isteyen davacı yönünden istinaf karar harcı olan 133,00 TL’den peşin alınan 80,70 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 52,30 TL’nin ihtiyati tedbir isteyen davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile ihtiyati tedbir isteyen davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.30.09.2022