Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/1180 E. 2022/1206 K. 12.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1180
KARAR NO : 2022/1206

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MUĞLA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23.05.2022
NUMARASI : 2022/686 E.
TALEBİN KONUSU : İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ : 12.09.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 12.09.2022

Muğla Asliye Ticaret Mahkemesinin 23.05.2022 tarih 2022/686 E. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi ihtiyati tedbir isteyen davacılar vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye hakim … tarafından düzenlenen rapor dinlenip, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP :Davacı vekili, davacıların ….Şti’nin % 52 ortağı olan muris …’nın ölümü üzerine şirket hisselerine miras yolu ile genel kurul onayına gerek kalmaksızın sahip olduklarını, % 48 oranında şirket ortağı olan davalı …’ın davacıların şirket ortaklığını ret ederek hisselerinin tamamını 500.000-TL bedelle satın almayı teklif ettiğini, şirket malvarlığı, pay oranı ve değeri göz önüne alındığında gerçek pay değeri olmadığını, gerçek değerin mahkeme tarafından uzman bilirkişilerce tespit edilmesi gerektiğini, davalının davacıların şirket kayıtlarını incelemesine izin vermediğini, … ile davacılar murisi …’nın her ikisininde şirket müdürü olarak münferiden yetkili kılındığını, davalının davacıların acısı ve tecrübesizliklerinden yararlanmaya çalışarak şirketin elinde bulunan kıymetli eşyaları şirket üzerine kayıtlı menkulleri elden çıkarmaya çalıştığını, şirket içi şeyler sakladığını, gayri resmi kayıt tuttuğunu, şirketi zarara uğratma ve şirket mallarını eksiltme tehdit ve tehlikesi bulunduğunu belirterek; davanın kesinleşmesine kadar tedbiren şirket ortağı …’nın temsil ve imza yetkisinin kısıtlanmasınına, alanında uzman mali müşavirin şirket yönetimine atanmasına, muristen kalan limited şirketteki pay bedellerinin tespit edilerek hisseleri oranında davacılara ödenmesine ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, ve tüm dosya kapsamına göre, davalı şirkette organ eksikliği bulunmaması ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat edecek nitelikte delil ibraz edilmemesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı ihtiyati haciz isteyen davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacıların miras yolu ile şirket ortağı olduğunu, davalının şirket hesaplarına ilişkin bilgi vermediğini, davacıları engellediğini, şirkete ortaklıklarını reddederek ve kendi belirlediği bir bedel ile satın ve devralmayı talep ettiğini, bu bedelin davacılar tarafından kabul edilmemesi üzerine şirket içinde müvekkilleri taleplerini karşılamayarak ve davacıları püskürtmeye çalıştığını, şirket önünde görülen arabanın artık olmadığını, yerine başka daha pahalı ve lüks olan ve şirket için zaruri olmayan bir otomobilin alındığını, davacıların duyumlarına göre davalının çalıştığı şirketleri yeni kuracağı veya kurduğu şirkete yönledirdiğini, şirketin zarara uğrayacağını, kurul kararı alınması gereken işlemleri tek başına yaptığını, şu aşamada davacıların gerek davalının belge ve bilgi saklaması gerekse bilgi alamaması sebebiyle somut delil dosyaya sunacak durumda olmadığını, murisin vefatı sonrası iş ve işlemler ticari defterler ile şirket içi tüm resmi kayıtları incelenmesi gerektiğini, şirketi her türlü zarardan korumak ve müvekkillerin de haklarına helal getirmemek adına yönetime temsilci atanması gerektiğini belirterek ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin ara kararın kararın kaldırılması gereğini ileri sürmüştür
GEREKÇE:Talep, ihtiyati tedbir istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi gereği istinaf incelemesi istinafa başvuran tarafın istinaf başvuru dilekçesinde bildirdiği sebeplerle ve kamu düzeniyle sınırlı olarak incelenmiştir.
HMK’nun 389/1. maddesi uyarınca mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. HMK’nın 390/3. maddesi uyarınca tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.
Somut olayda, 6102 sayılı TTK’nun 597. maddesi gereğince sermaye payı bedelinin gerçek değerinin tespiti istemiyle açılan davada, davalı şirket müdürünün münferit temsil ve yönetim yetkilerinin sınırlandırılmasına, dava sonuçlanıncaya kadar şirketin mahkemece tayin edilecek bir mali müşavir tarafından temsil ve ilzam edilmesine yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesi istenmiştir.
Esas olan şirketlerin yetkili organları aracılığı ile yönetilmesi olup hakimin şirket yönetimine müdahalesi haklı bir nedene dayalı ve istisnai bir yetkidir. Gerek esas dava gerekse geçici hukuki koruma tedbirlerinden olan ihtiyati tedbir yolu ile ancak haklı sebeplerin varlığı ve uyşmazlığın konusunu oluşturması halinde şirket yöneticilerin yönetim hakkı ve temsil yetkileri sınırlandırılabilir. Yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunur.
Geçici hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsüdür. Geçiçi hukuki koruma yargılamasında yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmemektedir. Açıklandığı üzere ihtiyati tedbir kararının verilebilmesi için yaklaşık ispatın varlığı şarttır.
Davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü hususlara ilişkin haklı nedenlerin varlığının tespiti açısından en azından bir emareye rastlanması veya davacının ileri sürdüğü hususların kısmen de olsa doğrulanması gerekmekte olup bu aşamada tüm dosya kapsamından davacının iddiasını ispata muktedir yaklaşık ispat koşullarını doğrulayan her hangi bir somut delil ibraz edilmemiş olması karşısında davacının haklılığa ilişkin yaklaşık ispat koşulunun oluşmadığı gibi davacının davasının kapsamına göre şirket müdürünün münferit temsil ve yönetim yetkilerinin sınırlandırılması hususunun uyuşmazlığın konusu da oluşturmadığı anlaşılmakla mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bu itibarla, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların, açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İhtiyati tedbir isteyen davacılar vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İhtiyati tedbir isteyen davacılar yönünden istinaf karar harcı olan 133,00 TL’den peşin alınan 80,70 TL’nin mahsubu ile bakiye 52,30 TL’nin ihtiyati tedbir isteyen davacılardan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle ihtiyati tedbir isteyen davacılar tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere 12.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.