Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/1152 E. 2022/1256 K. 19.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1152
KARAR NO : 2022/1256

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26.05.2022
NUMARASI : 2022/170 E.
TALEBİN KONUSU : İhtiyati Haciz
KARAR TARİHİ : 19.09.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 19.09.2022

İzmir 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin 26.05.2022 tarih 2022/170 E. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi ihtiyati haciz isteyen alacaklı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP : Davacı vekili, müvekkili banka ile davalı … Şti. arasında imzalanan 25.02.2013 tarihli genel kredi sözleşmesi ile ticari kredi kullandırıldığını, kredi limitinin 27.05.2014 tarihinde toplam 750.000,00 TL limite çıkarıldığını, kredi sözleşmelerinin davalılar …, … ve …. Şti. tarafından müşterek borçlu/müteselsil kefil sıfatı ile imzalandığını, kredi borcunun zamanında ödenmemesi üzerine borçlu şirket ve kefillere 15.09.2014 ve 01.10.2014 tarihli ihtarnameler ile hesap özetinin tebliğ edildiğini, bu ihtara rağmen kredi borcunu ödemeyen borçlular hakkında İzmir 28. İcra Müdürlüğü’nün 2014/13998 E. sayılı dosyasında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla, İzmir 28. İcra Müdürlüğü’nün 2014/13354 sayılı dosyasında genel haciz yoluyla ve İzmir 28. İcra Müdürlüğü’nün 2014/12692 sayılı dosyasında kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlatıldığını, ipotekli taşınmazların cebri ihale neticesinde, toplam 445.000,00 TL değerinde taşınmazın müvekkiline ihale edildiğini, müvekkili banka alacağının tamamen karşılanmadığını, tüm borcu karşılamaya yetecek kadar haczi kabil mal bulunamadığını, müvekkili banka tarafından yapılan istihbarat çalışmalarında, aleyhine ihtiyati haciz kararı verilmesi talep edilen davalılar ile borçlu … Şti. arasında fiili ve organik bağ bulunduğunun, borçluların mal kaçırmak için muvazaalı olarak ve namı müstear kullanarak faaliyetlerini kanuna karşı hile yaparak bu firmalar üzerinden devam ettirdiğinin tespit edildiğini, asıl borçlu … Şti’nin 04.12.2006 tarihinde davalı … ve eşi …’in ortaklığında kurulduğunu, 29.06.2020 tarihinden beri davalı … tarafından tek ortak şeklinde yönetildiğini, ticaret sicilindeki adresinde faaliyetine devam etmediğini, … Şti.’nin 01.11.2011 tarihinde davadışı … ile davadışı … tarafından …. Şti. adında kurulduğunu, 09.03.2015 tarihinde şirket ortakları tarafından tüm hisselerin …’ya devredilerek tek ortaklık haline dönüştüğünü, 26.11.2019 tarihinde şirketteki tüm hisselerin davalılardan …’e devredilerek firma ünvanının … Şti.’ne dönüştüğünü, şirket adresinde 24.11.2021 tarihinde yapılan menkul haciz işlemlerinde davalı … tarafından adreste daha önce öğrenciyken işlettiği … Sigorta Şirketi’nin faaliyet gösterdiği ancak halihazırda psikolog hizmetleri üzerine faaliyeti gösterdiği belirtilerek vergi levhasının ibraz edildiğini, davalılardan … Şti.’nin 28.02.2017 tarihinde davadışı … tarafından kurulduğunu, 10.09.2018 tarihinde şirketin yarı hissesinin davalılardan …’e devredildiğini, 13.02.2020 tarihinde tek ortaklık yapısına dönüştüğünü, şirketin yönetiminin 19.02.2020-03.07.2020 tarihlerinde dava dışı … tarafından yerine getirildiğini, halihazırda davalılardan…’in tek ortaklığında “… Mah. … Sk. No:… …-İzmir” adresinde faaliyet gösterdiğini, davalı şirketin ortakları ile borçlu … arasında yakın akrabalık bulunduğunu, … Şti. firması’nın tek ortağı, aynı zamanda da şirket yetkilisi …’in davalılardan … Sigorta Şirketi’nin tek ortağı …’in babası olduğunu, …’in 22 yaşında olduğunu, şirket kurulduğu sırada üniversitede psikoloji bölümü öğrencisi olduğunu, alanına tamamen uzak bir alanda faaliyet gösteren şirketi işletmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, borçlu firmanın kızı üzerinden faaliyete devam ettiğini, borçlu şirketin adresinde yapılan 24.11.2021 tarihli menkul haciz işlemlerinde borçlu şirketin faaliyetine devam etmediği gibi … Şirketi ile aynı binada yine sigorta işi ile uğraştığının bizzat davalılardan … tarafından haciz esnasında beyan edildiğini, … Şti.‘nin tek ortağı …’in … Şti. (…)’in ortağı …’in oğlu olduğunu, bu şirketin … Sigorta firması ile yoğun ticari ilişkileri bulunduğunu, …’in resmi mernis adresinin …/Trabzon olduğunu, İzmir’deki şirketin Trabzon’dan yönetilemeyeceğini, …’in 22 yaşında olduğunu, yaşı ve tecrübesizliği nedeniyle tek başına sigorta sektöründe faaliyet gösteremeyeceğini, haciz işlemleri sırasında …. Şti. şirketi çalışanının borçlu …’in haciz adresinden az önce çıktığını ve borçluya telefonla ulaşılarak, borçlunun birazdan geleceğinin bildirilmesinin dahi borçlunun adreste faaliyet gösterdiğini ortaya koyduğunu, haciz mahalinde borçlu …’e ait çok sayıda şahsi ve resmi önemli evrakların bulunduğunu,…Şti.’nin …’e devrine ilişkin devir protokolüne ilişkin taslağın da bulunduğunu, menkul haciz işlemleri sırasında davalı …’in… Sigorta şirketi’ni “babasının ofisi” olarak ifade ettiğini, …’in kredi kartı borçlarının … Sigorta Şirketi’nin hesaplarından ödendiğini, davalıların namı müstear şirket ve inançlı şerikleri eliyle hukuk sistemini ve müesseseleri, suiniyetli tasarruflarıyla kalkan olarak kullandıklarını iddia ederek, davalılar …Şti. ve … Şti.’nin tüm malvarlığı üzerine ve şirketin tüm hisseleri ve üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerine tebligat yapılmaksızın ve teminat alınmaksızın İzmir 28. İcra Müdürlüğü’nün 2014/12692 E. sayılı dosyasında takip tarihi olan 17.09.2014 tarihi itibariyle 734.478,99 TL alacakları için ihtiyati haciz konulmasına, davalı şahıslar hakkında tazmin kararı da verilebileceğinden bu davalılar adına kayıtlı gayrimenkuller ile menkul ve üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz va’zına, kararının hüküm kesinleşinceye kadar devamına, davalılar … Şti. ve … Şti., … ve …’in tüm malvarlıklarının …Şti firmasına aidiyetinin tespitine ve bu bağlamda; muvazaa sebebi ile … Şti. ve … Şti, … ve …’nin faaliyet adreslerinde kain menkulleri üzerinde Borçlar Kanunu ve İİK’nın ilgili maddeleri gereğince müvekkil banka yönünden cebri icra yapabilme yetkisinin verilmesine, … Şti. ve … Şti, … Ve …’in tespit edilecek diğer malları yönünden Marka Sicil Müdürlüğüne, Trafik Tescil Müdürlüklerine, Tapu Sicil Müdürlüklerine, Bankalara müzekkereler yazılarak sahiplerinin …Şti’ne ait olduğunun ve buna göre kayıtlarının düzeltilmesinin hüküm altına alınmasına, bu talebin kabul edilmemesi halinde tapu ve/veya sicil kaydının tashihine gerek olmaksızın, Borçlar Kanunu ve İİK’nun ilgili maddeleri gereğince müvekkili Bankaya menkul ve gayrimenkuller üzerinde cebri icra yapabilme yetkisinin verilmesine, kredi borçlusu firma, muvazaa, kanuna karşı hile ve Namı müstear ile diğer davalılar adı altında faaliyetlerine devam etmekte olduğundan ve fazlaya ilişkin tüm alacak ve faiz hakları saklı kalmak ve tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile Kredi borçlularının bankaya olan borçlarından şimdilik 300.000,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :Davalılar … ve … Şti vekili, davacının nam-ı müstear tüzel kişilik perdesinin aralanması, muvazaa iddialarının soyut iddialar olduğunu, davacının kredi borçluları olan … Şti ve … ile müvekkilleri arasında muvazaa bağlantısı kurmaya çalıştığını, müvekkili şirketin diğer davalı … Şti ile arasında organik bağ bulunmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla şirketler arasında bir bağ olsa dahi bu bağdan davacı bankanın yararlanmasının olanaklı olmadığını, davacının organik bağı borçluların dışındaki iki şirket arasında değil, bizzat kendi borçlusu … şirketi ile kurması gerektiğini, tüzel kişilik perdesinin kaldırılması teorisinin tüzel kişi şirket ile gerçek kişi şahıs arasında kurulabilecek bir bağ olmadığını, … şirketinin otomotiv sektöründe, … şirketinin ise sigortacılık alanında faaliyet gösterdiğini, … şirketinin tek yetkilisi … iken, … şirketi yetkilisinin … olduğunu, … Şti’nin ilk defa Buca adresinde … tarafından kurulup …’un yarı hissesini 10/08/2018 tarihinde …’e devrettiğini, bu süre zarfında da şirketin tek imza yetkilisinin … olduğunu, şirketin tüm hisselerinin 13.02.2020 tarihinde müvekkili …’e devredildiğini, taraflar arasındaki ortaklık yapısının güven ilişkisinin sarsılması nedeniyle bozulduğunu, …’in …. Sigorta ve …’a karşı İzmir 16. İcra Müdürlüğü’nün 2019/16858 Esas sayılı dosyasında icra takibi başlattığını, davacı banka tarafından, …’in icra takibi başlattığı şirketin görünmeyen gizli sahibi olduğunu ileri sürüldüğünü, … ve oğlu …’in müvekkili şirkette SGK’lı olarak çalıştığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … ve …. Şti vekili, davacının davalı … ile müvekkili … arasındaki akrabalık ilişkisinden dolayı müvekkili şirketi …’in idare ettiği iddiasının gerçeğe aykırı olduğunu, şirketi müvekkili …’nın idare ettiğini, …’nın Segem belgesine sahip olduğunu, sigortacılık alanında çalışmasında hukuka aykırı bir husus bulunmadığını, davalı … Otomotivin faaliyetlerinin müvekkili … Sigorta üzerinden devam ettiği iddiasının dayanağının bulunmadığını, her iki şirketin faaliyet gösterdiği alanın farklı olduğunu, müvekkili …’nın diğer davalı ve asıl borçlu …’in kızı olmasının kendisinin nam ve hesabına çalışmasına engel teşkil edecek bir durum olmadığını, davacının muvazaa iddiasının da yerinde olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece 12.04.2022 tarihli ara karar ile, dosya kapsamına göre, iddia ve talebin yargılamayı gerektirdiği, İİK’nun 257. ve devamı maddeleri gereğince ihtiyati haciz şartlarının mevcut olmadığı gerekçesiyle davacı tarafın ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekilinin 26.05.2022 tarihli duruşmada yeniden ihtiyati haciz talebinde bulunması üzerine, ilk derece mahkemesince ihtiyati haciz talebinin 12.04.2022 tarihli ara karar ile reddedildiği belirtilerek bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Ara karara karşı, davacı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, müvekkili kurum alacağının bir para alacağı olduğunu, davalı/borçlu … Şti.’nin müvekkili bankadan kullanmış olduğu kredileri zamanında ödememesi nedeniyle müvekkilinin davalı borçlu firmadan alacaklı olduğunu ve müvekkili kurumun bir kamu bankası olması nedeniyle müvekkili kurum alacağının para alacağı olduğunu, alacağın vadesinin geldiğini, 2014 yılından beri alacağın tahsil edilemediğini, alacağın rehinle teminat altına alınmamış olduğunu, ipoteklerin tüm borcu karşılamaya yetmediğini, müvekkili kurumun 26.08.2016 tarih ve 29813 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Türkiye …Şirketinin Kurulması İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 6741 Sayılı Kanun’un 8/2 maddesi uyarınca teminattan muafiyeti nedeni ile teminat aranmayacağını, davalılar arasındaki fiili ve organik bağlantının haciz tutunakları vs. resmi belgeler ile ispatlandığını, icra takibinin firma ve ortakları tarafından asıl alacak yönünden itiraz edilmeden kesinleştiğini, borçlu … Şti. ve şirket yetkilisi … ile, aleyhine ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ettikleri … Şti. ve… Şti. arasında fiili ve organik bağ bulunduğunu, borçluların mal kaçırmak için muvazaalı olarak nam-ı müstear kullanarak faaliyetlerine devam ettiğini, Davalı şirketin ortakları ile borçlu … arasında yakın akrabalık bağı bulunduğunu, … Şti.’nin tek ortağı, aynı zamanda şirket yetkilisi …’in davalılardan … Sigorta Şirketinin tek ortağı …’in babası olduğunu, …’in şirketin kurulduğu sırada üniversite öğrencisi olduğunu, eğitimini psikoloji alanına tamamladığını,… Şti.’nin tek ortağı …’in … Sigorta firması ile yoğun ticari ilişkileri bulunduğu … Şti. (…)’in ortağı …’in oğlu olduğu, …’in resmi Mermis adresinin Trabzon olduğunu, İzmir’deki şirketin Trabzon’dan yönetilemeyeceğini, …’in 22 yaşında olduğunu, yaşının küçüklüğü ve tecrübesizliği nedeniyle tek başına sigorta sektöründe faaliyet gösteremeyeceğini, İzmir 28. İcra Müdürlüğü’nün 2014/12692 E. Sayılı dosyasından gerçekleştirilen 24.11.2021 tarihli menkul haciz işlemleri neticesinde, … Şti. çalışanlarından …’ın borçlu …’in haciz adresinden az önce çıktığını bildirdiğini, haciz mahallinde borçlu …’e ait çok sayıda kişisel ve resmi evrakların bulunduğunu, davalı … Sigorta Şirketi ve… Sigorta Şirketi’nin aynı adres ve aynı alanda çalıştıklarını beyan ederek, 26.05.2022 tarihli ihtiyati haczin reddine ilişkin tensip ara kararının kaldırılmasını ve teminatsız olarak ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Talep; nam-ı müstear, perdenin aralanması ve muvazaa iddialarıyla alacağın tahsiline yönelik açılan davada ihtiyati haciz kararı verilmesi istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle talebin reddine karar verilmiştir.

İİK’nın 257. maddesinde ihtiyati haciz talep edilebilmesinin koşulları sayılmıştır. İİK’nın 257. maddesine göre, ihtiyati haciz istenebilmesi için alacağın vadesinin gelmesi ve rehinle temin edilmemiş olması yeterli olup, Yargıtay yerleşik içtihatlarında da, ihtiyati hacze konu alacağın kesin olarak ispatının gerekmediği, yaklaşık ispatın yeterli olduğu kabul edilmektedir. Bu aşamada dosyadaki bilgi ve belgelere göre davalı asıl borçlu … Şti. ve ortağı davalı kefil … ile diğer davalı şirketler ve ortakları arasında fiili ve organik bağ olduğuna dolayısıyla alacağın varlığı ve muaccel olduğuna dair ihtiyati haciz kararı verilmesini gerektirir yaklaşık ispat şartının yerine getirilmediği kanaatine ulaşılmakla; mahkemece ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiş olup, davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde değildir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına ve yaklaşık ispat şartının yerine getirilememesine göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İhtiyati haciz talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İhtiyati haciz talep eden davacı yönünden istinaf karar harcı olan 133,00 TL’den peşin alınan 80,70 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 52,30 TL’nin ihtiyati haciz talep eden davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile ihtiyati haciz talep eden davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere 19.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.