Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/110 E. 2022/1980 K. 30.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/110
KARAR NO : 2022/1980

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 09.06.2021
NUMARASI : 2019/165 Esas 2021/89 Karar
DAVANIN KONUSU : Markanın Hükümsüzlüğü, Tecavüzün Önlenmesi, Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 08.01.2016
KARAR TARİHİ : 30.12.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 27.01.2023

İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 09.06.2021 tarih 2019/165 Esas 2021/89 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, müvekkilinin 19, 20 ve 35. sınıflarda 2000/11112 sayılı “…” markasının bulunduğunu, davalının kötü niyetli olarak 30.10.2012 tescil tarihli 2011/50103 sayılı 20 ve 35. sınıflarda “…” markasını tescil etirdiğini, markasını tescilli olduğu şekliyle değil de sanki marka sadece “…” imiş gibi kullandığını, “…” ibaresini çok küçük yazıp ayırarak mağazalarında kullanmaya başladığını, web sitesi ilanlarında “… Mobilya” unvanına yer verdiğini ileri sürerek, davalının markasının hükümsüzlüğüne, bu mümkün değil ise davalının markasını tescil edildiği gibi ve iltibas yaratmayacak şekilde kullanmasının sağlanmasına, davalının müvvekkili şirkete ait “…” unvanına tecavüzünün durdurulmasına, haksız rekabete son verilmesine, davalının “… Mobilya” unvanını kullanmasının durdurulmasına, web sitesi ve sosyal paylaşım sitelerindeki aykırı kullanıma son verilmesine, bu konuda gerekirse bu sitelere erişimin engellenmesine, “… Mobilya” google araması yapılırken “… Mobilya'”nın ilk sırada çıkması için yapılan teknik düzenlemelerin davalı tarafından geri alınmasına, hükümsüzlük kararı verilir ise “www…com. tr.” alan adının terkinine, 10.000,00 TL maddi, 20.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline, hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiş, 09.02.2016 tarihli dilekçesiyle 556 sayılı KHK’nın 66/b uyarınca marka hakkına tecavüz edenin markayı kullanmak yoluyla elde ettiği kazanca göre maddi tazminatın belirlenmesini talep etmiş, ıslah dilekçesiyle maddi tazminat talebini 15.342,35 TL’ye yükseltmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, davacının markasının sadece 19 ve 35. sınıflarda tescilli olmasına rağmen davacının müvekkilinin markasının 20. sınıflar yönünden de hükümsüz kılınmasını istediğini, davacının markası tanınmış marka olmadığı için talebinin reddi gerektiğini, müvekkilinin markasıyla davacının markası arasında iltibas bulunmadığını, müvekkilinin torununun iki ismini birleştirerek marka olarak tescil ettirdiğini, davacının İnegöl’de müvekkilinin İzmir’de faaliyet gösterdiğini, tescil sırasında davacının markasından haberdar olmasının mümkün olmadığını, kötü niyetten bahsedilemeyeceğini, müvekkili ilk başlarda bazen … bazen … ismini öne çıkarmış iken devam eden süreçte … isimli firmayı duyması üzerine … veya … olarak markasını kullandığını, davacının dava dilekçesine konu ettiği kullanımların bir çoğunun eski, birkaç yıl öncesine ait olduğunu, facebook sayfasındaki tasarımların web tasarımcılar tarafından yapıldığını, bu kişilerin … markasının yanında … mobilya ibaresine yer verdiklerini, müvekkilinin bu durumu fark ettiğinde bu kullanımları kaldırdığını, halen markanın tesciline uygun kullanıldığını, dava dilekçesinde yer alan yukarıdan aşağıya … ibareli görselin bulunduğu iş yerinin müvekkiline ait olmadığını, diğer görsellerin 2 yıldan öncesine ait olduğunu, davacının dürüstlük ve iyiniyetle müvekkilini uyarmak yerine dava açtığını, internet sitesine konulan kartvizitten müvekkilinin haberdar olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
DAİREMİZİN KALDIRMA KARARINDAN ÖNCEKİ İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının “…” markasının 07.06.2000 tarihinden beri tescilli olduğu için davalının kendi hizmetini tanıtmak üzere tescillediği ve kullandığı markayı seçerken basiretli davranması gerektiği, davalının davacının markasının esaslı unsurunu aynen kendi markası içine alarak “…” olarak 20 ve 35. sınıfta tescil başvurusu yaptığı, davanın 5 yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı, davacının markası 20. sınıfta tescilli olmadığı ileri sürülmüş ise de davacı markasının tescilli olduğu sınıflar içinde mobilya ürünlerinin satışı, mağazacılık hizmeti bulunduğu, davalının markası “…” eki ile farklılaşmış olmakla birlikte, davacının markasındaki esas unsurun aynen tescil edildiği, davalının tescillediği formu değiştirdiği, yıldız ve çelenk süslemesi içinde “… “, ” …” şeklinde kullandığı, davacı tarafından sunulan fotoğraflarda da yine fabrika satış tabelası taşıyan mağaza ön yüzünde “…” kısmı çok küçük ve ayrı yazılmak suretiyle “…” kısmı baskın karakterlerle yazıldığı, keza internet ortamındaki davalı kullanımının da “…”ya özgülendirildiği, davalının kullandığı nakil araçlarının kasalarında da “… Mobilya” baskın biçimde öne çıkarıldığı, davalının kullandığı kartvizitin dahi doğrudan doğruya tecavüz oluşturucu nitelikte bulunduğu, bu kanıtlar karşısında markaya tecavüz bulunduğu, iltibas oluşturduğu, bilirkişi görevlendirilerek tazminat hesabı yaptırıldığı, bilirkişinin, toplam 153.423,48 TL kâr kaybını davacının tercih ettiği yönteme göre (MarkKHK 66/2-b) hesap ettiği ve %10’luk kısmının markayla ilgili olduğunu bildirdiği, davacının karını belirleyen tek etken marka olmadığı için davacının rapora karşı itirazlarının yerinde bulunmadığı, TBK’nın 50 ve 51. maddeleri uyarınca tazminatın tayininin mümkün bulunduğu, belirlenen tazminat tutarının somut olaya ve sonuçlarına uygun düştüğü, tarafların sosyal ekonomik durumları, tecavüzün nitelik ve boyutlarına göre, 10.000,00 TL manevi tazminatın uygun olacağı, davalının sonraki tarihte elde ettiği tesciline dahi sadık kalmadığı, bozarak karıştırma gayretine girdiği, oysa, elde edilen marka tescilinin beyan edilen form üzerinden yürümesi bunun değiştirilmemesinin esas olduğu, markanın modernize edilmesi mümkün olsa da, ayırt edici karakterin değişmemesi gerektiği, davalının “…” ibaresini ayırarak kullanması ve ikinci plana alması, “…” ibaresini baskın biçimde kullanmasının yanaşma kastını gösterdiği, tescilli marka kullanımı savunmasının yerinde olmadığı, “…mobilya.com.tr” alan adı içinde esas unsur olarak “…” yer aldığı, 556 sayılı KHK’nın 5833 sayılı yasayla değişik 9/2 (e) maddesi uyarınca, işaretin başkasına ait olmasına rağmen ticari etki yaratacak biçimde internet arama sözcüğü, alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük olarak kullanılması marka hakkına tecavüz oluşturduğu, bu nedenle davalının “…”, “… MOBİLYA” ibarelerini kullanmasının haksız rekabete yol açtığı, davalı markasının 8/1-b madde uyarınca hükümsüzlüğü gerektiği, marka hakkı hükümsüz kılındığından geçmişe etkili olarak hak ortadan kalktığı için davalının bu ibareyi içeren alan adını kullanması da mümkün olmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davalı adına kayıtlı 2011/60103 sayılı “…” markasının hükümsüzlüğüne, davalının “…” ibaresini markasal olarak kullanmasının (… ekiyle ve ayrıca) ve davalının “… MOBİLYA”, “… MOBİLYA” ibarelerini anahtar sözcük, arama sözcüğü olarak kullanmasının marka ihlali ve haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, tecavüzlü kullanımların gerek fiziki ortamda gerekse internet ortamında önlenmesine, davalı adına tahsis edilmiş olan “…mobilya.com.tr” alan adının davacının önceliği dikkate alınarak iptaline, terkin edilmesine, 15.342,35 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline, hükmün ilanına karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulmuştur.
DAİREMİZİN KALDIRMA KARARI : Dairemizce, davacı markası ile davalı markasındaki mal ve hizmetleri birebir incelemediği, bu yönde gerekirse sektör bilirkişisi heyete ilave edilerek veya yeni bir bilirkişi kurulundan rapor alınarak, teknik inceleme eksikliği tamamlanması ve bu yöndeki itirazlarını karşılanması icap ettiği gerekçesiyle HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararı kaldırılmıştır.
DAİREMİZİN KALDIRMA KARARI SONRA VERİLEN İLK DERECE MEHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalının “…” ibaresini ayırarak kullanması ve ikinci plana alması, “…” ibaresini baskın biçimde kullanması, yanaşma kastını gösterdiği, tescili marka kullanımı savunmasının yerinde olmadığı, bilirkişinin kâr kaybı konusundaki raporunun somut olaya uygun düştüğü, bilirkişi raporunda sınıf incelemesi yapıldığı, bir kısım mal ve hizmetler yönünden iltibas tespit edildiği, kısmi hükümsüzlük şartlarının oluştuğu, marka hakkı hükümsüz kılındığından geçmişe etkili olarak hak ortadan kalktığı için davalının bu ibareyi içeren alan adını kullanması da mümkün olmadığı, davacının “…” esas unsuru üzerindeki öncelik hakkından dolayı terkin taleplerinin kabulü gerektiği, davalının tescilli bir markası bulunsa da tescilin formunu bozmuş olması nedeniyle, fiili marka kullanımı karıştırmaya yol açacak mahiyette bulunduğu, bu eylem, davacı tescilinin emtiası ile ilgili sonuçlar doğurduğundan MarkKHK 61. madde uyarınca tecavüz oluşturduğu gibi, genel anlamda TTK kapsamında haksız rekabet niteliğinde kaldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalı adına kayıtlı 2011/60103 nolu “…” markasının 20 ve 35. sınıfında yer alan davalının markasının tescilli sınıfları içinde yapıldıkları maddelere ve malzemelere bakılmaksızın mobilyalar, elbise askıları ( ayaklı veya sabitlenenler ), kampçılar için uyku tulumları, beşikleri, yürüteçler. Ahsap malzemeden mamül panolar, resimler, tablolar için çerçeveler, kimlik kartları, künyeler, isimlikler, etiketler. Ahşap malzemeden mamul ambalaj, nakliye ve depolama amaçlı variller, fıçılar, bidonlar, hazneler ( depolar ) , kutular, ambalaj kapları, nakliye amaçlı konteynerler, sandıklar, taşıma paletleri, bunlarla birlikte kullanılan kapaklar, Ahşap malzemeler mamul hırdavat (nalburiye eşyası, mobilya bağlantıları, açma kapama tertibatları. Ahşap malzemeden mamul portatif merdivenler, hareketli merdivenler. Bambu perdeler, stor perdeler, şerit perdeler, dekorasyon amaçlı boncuklu perdeler, perde kopçaları, perde halkaları, perde kancaları, perde çubukları…, Mobilya satış hizmetleri ” Ev hayvanları için kulübeler, yuvalar, tahta süt ve dekorasyon eşyaları, müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların biraya getirilmesi hizmetleri ( belirtilen hizmetler parekende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir ) emtialar yönünden hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine, sair emtialar yönünden sicildeki kaydın devamına, davalının “…” ibaresini markasal olarak kullanmasının (… ekiyle veya ayrıca) markaya tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun, davalının “… MOBİLYA”, “… MOBİLYA” ibarelerini anahtar sözcük, arama sözcüğü olarak kullanmasının marka ihlali ve haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, tecavüzlü kullanımlarının gerek fiziki ortamda, gerekse internet ortamında önlenmesine, davalı adına tahsis edilmiş olan “…mobilya.com.tr” alan adının davacının önceliği dikkate alınarak iptaline, terkin edilmesine, 15.342,35 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsil edilerek, davacıya ödenmesine, hükmün ilanına karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, istinaf kararından sonra alınan bilirkişi raporunda karıştırılma ihtimali yönünden bir değerlendirme yapılmadığını, İzmir FSHCM’nin 2016/304 E sayılı dava dosyasında alınan bilirkişi raporunda … ibaresinin zayıf karakterli olması nedeniyle davalı kullanımlarıyla arasında karıştırma ihtimali bulunmadığı belirtildiğini, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmediğini, davacının yalnızca 19 ve 35. sınıflarda markasının bulunduğunu, 20. sınıfta tescilinin bulunmadığını, gerekçeli kararda 20. sınıf olarak belirtilen bu mal ve hizmetler 20 değil 35. sınıfta tescilli olduğunu, markalar arasında benzerlik ve karıştırılma ihtimalinden bahsedilemeyeceğini, bilirkişi raporunda … şeklindeki bitişik yazılmış tescille ilgili bir değerlendirme yapılmadığını, 15.02.2017 tarihli ek bilirkişi raporunda da hükümsüzlük şartlarının bulunmadığı görüşü belirtildiğini, ortak unsur olan … ibaresinin Ege Bölgesindeki … coğrafi bölgesini ifade ettiğini, coğrafi yer olması nedeniyle tüm mal ve hizmetler yönünden ayırtediciliği zayıf kaldığını, davacının … markasının italik ve el yazısı olarak tescilli olduğunu, müvekkilinin markasının … olarak kalınlaştırılmış düz yazı şeklinde tescil edildiğini, müvekkilinin markası bitişik iki kelimeden oluştuğu için fonetik farklılık oluşturduğunu, … ibaresinin Türkçe anlamı yok ise de su perisi, kibar, nazik anlamında kullanıldığını, kız çocuğu ismi olarak verildiğini, aynı zamanda plaj ismi olsa da … ibaresinden daha fazla ayırt edicilik taşıdığını, davalı müvekkilinin daha sonradan devrettiği 2015/107922 sayılı … +şekil markasının yaptıkları maddelere ve malzemelere bakılmaksızın mobilyalar emtiası dahil olmak üzere tescil edildiğinin dikkate alınmadığını, TPMK’nın Ege… başvurusuyla ilgili olarak itiraz üzerine daha geniş bir tescil hakkı tanıdığını, mahkemece verilen kısmi hükümsüzlük kararının hatalı olduğunu, davacının marka tescillerindeki mallarla bu mallar arasında ham madde mamul ilişkisi yada tamamlayıcı ilişkiden bahsedilemeyeceğini, hükümsüzlük kararı verilirken “beşikleri” ibaresinden önce “bebek ” ibaresinin eksik yazıldığını, hükümsüzlük talebi reddedilen mallar yönünden “perakende satış hizmetleri devam edeceğinden ve perakende satış hizmetleri hükümsüzlük talebi reddedilen mallarla sınırlı olduğundan mal ve hizmetlerden tamamen “müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için malların bir araya getirilmesi(belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemleri le sağlanabilir” hizmetleri şeklinde hükümsüzlük kararı verilmesinin hata teşkil ettiğini, mahkemenin kısmen hükümsüzlük dışında diğer sınıflar yönünden kısmen red ve red vekalet ücretine karar vermesi gerekirken sair emtialar yönünden sicildeki kaydın devamına dair karar verdiğini, davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilse bile SMK’nın 15. maddesi hükmüne göre tescilli marka hükümsüz kılınmadığı sürece tescilli marka kullanımının markaya tecavüz ve haksız rekabet oluşturmayacağını, müvekkilinin 2008 yılından itibaren … olarak faaliyet yürüttüğünü, 07.11.2016 tarihli raporda davalının … ibaresi kullanımına ait tarih bilgisine yer verilmediğini, davacının davalı kulanımlarına 5 yıl süre ile sessiz kaldığını, alan adı, web sitesi, sosyal medya ve araka motorları üzerinden bilişim alanında yetkin bilirkişi ile inceleme yapılmadan hüküm kurulduğunu, tazminat talepleri yönünden 2010-2015 yılları kullanımları yönünden inceleme yapması ve rapor düzenlenmiş olmasının yanı sıra bilirkişi raporunda yapılan tespitler itibariyle kabul anlamına gelmemek üzere davalının … ibaresini öne çıkaran kullanımlarının 5 yıldan fazla olduğunu, mahkemenin ceza mahkemesi karının beklemesi gerektiğini, mahkemece müvekkilinin tescilli … markasının tescilinin bir kısım mallan yönünden devamına karar verdiğini, hükümsüzlüğe karar verilen mal ve hizmetlerle sınırlı olarak tespit ve önleme kararı vermesi gerekirken, mal ve hizmet ayrımı yapmadan … ibaresinin … ekiyle kullanılmasının fiziki ortamda önlenmesine karar vermesinin çelişki oluşturduğunu, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin kabulü kararının haksız olduğunu, sesiz kalmaya ilişkin istinaf itirazlarını kabul edilmemesi halinde ihlal kabul edilen kullanımların 5 yıldan az olduğunun kabulü anlamına geldiğini, 5 yıl üzerinden maddi tazminat hesap edilemeyeceğini, davalı kullanımlarının başlangıç ve bitişi tespit edilerek hesaplama yapılması gerektiğini, hükümde belirtilen mal ve hizmetler dışında sair emtialar yönünden sicildeki kaydın devamına karar verildiği için hükümsüzlüğe kararı verilmeyen emtialar yönünden tescilin devam edeceği, internet alana adının tescili devam edecek mallar yönünden kullanılmasının uygun olacağını, dava dosyasında ve bilirkişi raporlarının hiçbirinde … ya da … mobilya ibaresinin anahtar sözcük ya da arama sözcüğü olarak kullanıldığına dair tespitten söz edilmediğini, bu yöndeki talebin reddi gerektiğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, markanın hükümsüzlüğü, internet alan adının iptali, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
İltibas nedeniyle hükümsüzlük kararı verilebilmesi için marka işaretlerinin ve tescilli oldukları mal/hizmetlerin aynı veya benzer olması gerekmektedir. Yargıtay 11. H.D’nin yerleşmiş içtihatlarında belirtildiği üzere marka kapsamındaki mal ve hizmetlerin aynı veya benzer tür olup olmadığı hususunda TPE’nce hazırlanan Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırılmasına ilişkin Tebliğin hükümlerine ve bunun ekindeki sınıflara ve alt gruplara göre yapılan listenin dikkate alınması gerekmekle birlikte, ilişkilendirmenin varlığı için mal ve hizmetlerin tamamen aynı sınıfta veya aynı alt grupta yer alması gerekmez. Tescil kapsamındaki mal ve hizmetlerin ilişkilendirilebilecek olup olmadıklarının değerlendirilmesinde özellikle her iki grup malların da aynı tüketici kitlesine hitap edip etmediği, birbirine alternatif olup olmadıkları, aynı dağıtım veya dolaşım yollarına sahip olup olmadığı, hammadde-mamül ilişkisinin bulunup bulunmadığı, birbirlerini bütünleyici/tamamlayıcı olup olmadıkları hususlarının, bir bütün olarak ve ortalama tüketici kitlesinin özellikleri ve genel bakış açısı dikkate alınarak belirlenmelidir.
Somut olayda Dairemizin kaldırma kararında markaların tescilli olduğu sınıflar yönünden usulünce bilirkişi incelemesi yapılmadan davalı markasının tüm sınıflar yönünden hükümsüzlüğüne karar verildiği belirtilerek markaların tescilli olduğu sınıflar yönünden bilirkişi incelemesi yapılması ve alınacak rapora itirazlar karşılandıktan sonra bir karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Mahkemece bilirkişi raporu alınmıştır. Gerekçeli kararda bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm kurulduğu açıklanmış ise de bilirkişi raporunda iltibas oluşturan mal ve hizmetler arasında geçen “Aynalar..Bebekler için ana kucakları, parmaklıklı oyun parkları(iç mekanlar için)” yönünden mahkemece hükümsüzlük kararı verilmemiş olması hüküm ile gerekçenin kendi içinde çelişmesine yol açtığı gibi yine kısmi hükümsüzlük kararında geçen “beşikleri” ibaresinden önce gelen “bebek” ibaresine de yer verilmemesi infazda tereddüte yol açacak niteliktedir. Ayrıca davalı vekilince bilirkişi raporuna karşı ciddi itirazlarda bulunulmuş olup Dairemizin kaldırma kararında rapora itirazlar karşılandıktan sonra karar verilmesi gerektiği açıklanmış olmasına rağmen teknik bilgiyi gerektiren bu konuda mahkemece bilirkişi raporuna itirazları gider şekilde yeniden rapor alınmamıştır.
Kabule göre de markanın kısmen hükümsüz kılınmasına karar verilmekle hükümsüz kılınmayan mal ve hizmetler yönünden kısmen red hükmü kurularak davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken kısmen red hükmü yerine sair emtialar yönünden tescilin devamına karar verilip davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemesi doğru değildir.
Yine davalının markasının bazı mal ve hizmetler yönünden tescili korunduğuna göre davalının marka üzerinde hakkı bulunduğu için internet alan adının iptal edilemeyeceği, internet alan adı altında içerikte davacının markasının tescilli olduğu sınıflarda bir tecavüz eylemi gerçekleşmesi markaya tecavüzün meni ve haksız rekabetin tespiti talebine konu olacak ise de internet alan adının terkinini gerektirmediği gözetilmemiştir.
Bu durumda, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesi ve hükmü kendi içinde çeliştiğinden ve mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olduğundan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, kaldırma kararının sebep ve şekline göre davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
2-İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 09.06.2021 tarih 2019/165 Esas 2021/89 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4- Kaldırma kararının sebep ve şekline göre davalı vekilinin sair istinaf itirazlarını incelenmesine yer olmadığına,
5-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.30.12.2022