Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/1049 E. 2022/1268 K. 20.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1049
KARAR NO : 2022/1268

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MUĞLA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27.04.2022
NUMARASI : 2022/153 E. 2022/510 K.
DAVANIN KONUSU : Şirketin İhyası
KARAR TARİHİ : 20.09.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 20.09.2022

Muğla Asliye Ticaret Mahkemesinin 27.04.2022 tarih 2022/153 E. 2022/510 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, müvekkilinin, 07.01.2015 tarihinde resen sicilden terkin edilen … Şti’nin ortağı ve yetkilisi olduğunu, resen terkine ilişin müvekkiline ihtar mahiyetinde tebligat yapılmadığı gibi ilanen tebligat da yapılmadığını, TTK’nın geçici 7. maddesi, 4/a ve sonrası hükümlerde gösterilen şekilde ihtarat tebliğ edilmedikçe yapılan terkin işleminin usulsüz olduğunu, şirket adına kayıtlı taşınmazın tasfiyesinin gerçekleştirilemediğini, taşınmaz paraya çevrilerek üzerinde yer alan icra takip borçlarının ödenemediğini ileri sürerek, öncelikle ihtar mahiyetinde yapılan bir tebliğ olmaması sebebiyle şirketin ihyası ile sicile yeniden tesciline, aksi halde usulüne uygun yapılmayan tasfiye sebebiyle şirketin ihyasına tasfiye sebebiyle şirketin ihyasıyla beraber ek tasfiye yapılması için müvekkilinin yahut başkasının memur olarak atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı, davaya cevap vermemiştir,
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, resen terkin işlemi yapılan şirketin temsil ve ilzam ile yetkilendirilmiş yöneticilerine ihtar gönderilmediği, şirketin sicil kaydının usulüne uyulmadan silindiği anlaşıldığından şirketin ihyası ile yeniden ticaret siciline tesciline karar verilmesi ve ihya edilen şirkete tasfiye memuru atanmaması gerektiği, ayrıca sicil kaydının kanunun belirlediği usule uyulmadan terkin edilmesi nedeniyle 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinin 15. bendinde belirtilen 5 yıllık hak düşürücü sürenin de uygulanması mümkün bulunmadığı,TTK’nın Geçici 7. maddesine göre, şirketi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişiye ihtar yollanması gerekirken ihtar yollanmaması nedeniyle usule aykırı terkin işlemi yapan …’nün kusurlu olduğu için aleyhine harç ve yargılama giderlerine hükmedilmesine karar vermek gerektiği gerekçesiyle davanın kabulü ile şirketin ihyasına, ticaret siciline yeniden tesciline, 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, müvekkili tarafından kanuna ve tebliğ hükümlerine uygun olarak dava konusu şirketin ticaret sicilinde kayıtlı adresine ve yöneticilerin bilinen adreslerine ihtar gönderildiğini, gönderilen ihtarlara ilişkin posta listesi örnekleri dilekçe ekinde sunulduğunu, gönderilerin eski tarihli olması sebebiyle muhataplarına tebliğ edilip edilmediğine ilişkin bilgi PTT elektronik sorgulama ekranından tespit edemediğini, mahkemece gerekli görülmesi halinde PTT Genel Müdürlüğünden bu konuda bilgi talep edilebileceğini, TTK’nın geçici 7. maddesinin 4/a2.3 cümlesi uyarınca 24.04.2014 tarihli ticaret sicil gazetesinde ilan edildiğini, davanın 18.01.2022 tarihinde açıldığı için hak düşürücü sürenin geçtiğini, müvekkilinin yasal hasım olduğunu yargılama giderlerinden sorumlu olmadığını istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca sicilden resen terkin edilen şirketin yeniden ihyası istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
6102 sayılı Kanunun geçici 7. maddesinin 11. fıkrası gereğince şirketin ticaret sicilinden resen kaydının silinmesi için … Müdürlüğünün evvela geçici 7. maddenin 4/a ve 4/b fıkralarında gösterilen hususları yerine getirmesi gereklidir. … Müdürlüğü yasada gösterilen bu usule uymadan şirketin kaydını sicilden terkin ettiği takdirde ticaret sicilinden silinme işleminin iptali ile şirketin ihyasına karar verilebilir. (Yargıtay 11. H.D’nin 15.06.2020 tarih 2020/1592 E, 2020/2881 K sayılı kararı).
Somut olayda, mahkemece … Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca yapılan ihtar ve tebliğe ilişkin belgelerin çıkartılarak gönderilmesi istenmiş, … Müdürlüğünce gönderilen cevabi yazı ekindeki belgelerde sadece Ticaret Sicil Gazetesi ilanı bulunmakta olup TTK’nın geçici 7. maddesinin 4/a fıkrasında gösterildiği gibi ayrıca ilgililere ihtar gönderildiğine ilişkin bir belge sunulmamıştır. Buna göre resen terkin işlemi yapılan şirketin temsil ve ilzam ile yetkilendirilmiş yöneticilerine ihtar gönderilmediği, şirketin sicil kaydının usulüne uyulmadan silindiği anlaşıldığından mahkemece, şirketin ihyası ile yeniden ticaret siciline tesciline karar verilmesi yerindedir. Davalı vekili, şirkete ve şirket yöneticisine gerekli ihtarın yapıldığını istinaf nedeni olarak ileri sürmüş istinaf aşamasında ilk kez PTT gönderi listesi ibraz etmiş ise de HMK’nın 357. maddesi uyarınca istinaf aşamasında yeni delil sunulamayacağı gibi davalının tebligat belgesi suretleri sunması gerekip, yerine sunduğu PTT listesinin denetlenmesi mümkün değildir. Kaldı ki, dosya içindeki belgelerden terkin tarihinden önce şirket aleyhine başlatılmış icra takipleri ve dava bulunduğu anlaşılmakta olup resen terkin işlemi doğru değildir. Böylelikle resen terkin işlemi usule uygun olmadığı için davalının yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulması doğru bulunmuştur.
6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinin 15. fıkrası son cümlesi uyarınca, şirket alacaklıları ve hukuki menfaati bulunanlar haklı sebeplere dayalı olarak silinme tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde, şirkete ait tasfiye edilmemiş malvarlığının bulunması halinde ise 10 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak şirketin ihyasını isteyebileceğinden, şirketin de malvarlığı bulunduğundan hak düşürücü sürenin dolduğuna dair istinaf itirazı da yerinde değildir. (Yargıtay 11. H.D’nin 19.04.2022 tarih 2022/2187 E- 2022/3135 K ve 07.06.2022 tarih 2022/3229 E-2022/4533K sayılı kararları.). Nitekim Yargıtay 23. H.D 28.01.2021 tarih 2021/86 E, 2021/286K sayılı kararında usulsüz terkin işleminde hak düşürücü sürenin uygulanmayacağını belirtmiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 80,70 TL harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davalının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.20.09.2022