Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/1043 E. 2022/1058 K. 04.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1043
KARAR NO : 2022/1058

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MUĞLA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12.05.2022
NUMARASI : 2022/491 E. – 2022/543 K.
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 04.07.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 04.07.2022

Muğla Asliye Ticaret Mahkemesinin 12.05.2022 tarih 2022/491 E. – 2022/543 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, başkan … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacılar vekili, 14.04.2021 tarihinde müvekkillerinden …’un eşi, diğer müvekkillerinin anneleri olan …’un adına kayıtlı olan sevk ve idaresinde bulunan davalı sigortalı şirketine ZMM Sigortası ile sigortalanan traktörün tarlaya giderken devrilmesi sonucu …’un vefat ettiğini, müvekkillerinin desteğinden yoksun kaldıklarını, davalının destek tazminatından sorumlu olduğunu ileri sürerek, belirsiz alacak davasına esas olmak üzere toplam 10.000,00 TL destek tazminatının yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, davaya konu talep bakımından Anayasa Mahkemesi genel şartların iptalinin söz konusu olmadığını, davacıların talepleri yönünden ZMMS genbel şartları A.6 maddesi ve KTK’nın 92 maddesi gereğince müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, yeni genel şartlar A.6/d maddesine göre müteveffanın kendi kusuru ile kazaya sebebiyet vermesi halinde destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerinin teminat dışı hallerden sayıldığını ve bu genel şartların 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe girdiğini, davaya konu kazaya tek ve tam kusurlu olarak sebebiyet veren müteveffanın hem genel şartlar hem de KTK 92.maddesi uyarınca destekten yoksun kalma tazminatı talepleri yönünden müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, kendileri destek sağlayan kişinin sahip olduğu haktan fazlasına sahip olabilmelerinin olanaklı bulunmadığını, ileri sürerek öncelikle bu yönden ayrıca esastan reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, işleten ve işletenin sorumlu olduğu şahısların dışında, üçüncü kişinin ölüm neticesi destek zararlarına sigortacının sorumluluğu bulunduğu, bunun sonucu olarak poliçede taraf olan işleten ya da işletenin eylemlerinden sorumlu bulunduğu kişilerin ölmesi durumunda ölen kişi üçüncü kişi sayılmayacağı için desteğinden yoksun kalanların zararından sigortacının sorumlu olmayacağı, kazada ölen şahsın sigortalı veya sigortalının eylemlerinden sorumlu olduğu bir üçüncü şahıs olmayıp doğrudan sigortalı aracın işleteni olduğu, kaza ve poliçe başlangıç tarihinde yürürlükte bulunan KTK’da sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile destekten yoksun kalan hak sahibinin desteğin kusuruna denk gelen destekten yoksun kalma tazminat taleplerinin teminat kapsamında olduğuna ilişkin düzenleme bulunmadığı, davacıların murisinin kendi kusuru işe sebebiyet vermiş olduğu kaza sebebiyle davalı şirketin davacıların uğramış oldukları zarardan sorumlu tutulamayacağı sonuç ve kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacılar vekili, müvekkillerinin mirasçı sıfatı ile değil destekten yoksun kalanlar aracın işetilmesi sırasında zarar gören 3.kişi sıfatıyla bu davayı açtıklarını, Yargıtay’ın istikrar kazanmış uygulamaları sonucunda müvekkillerinin 3.kişi sıfatıyla destek tazminatı talep etmelerinin önünde yasal engel bulunmadığını, olayla ilgili Savcılık soruşturma dosyasında herhangi bir kusur incelemesi yapılmadığını, başka bir ifade ile kazanın müteveffanın kusuru ile meydana geldiği yönünde tespit bulunmadığını, kusur durumu net olarak tespit edilmediği müddetçe kusursuz olduğunun kabulünün gerektiğini, kaza tarihi itibariyle müvekkillerinin davalı sigorta şirketinden destek tazminatı talep etmesinde yasal engel bulunmadığını, Anaysa Mahkemesinin 09.10.2020 tarihli 2019/40 E. – 2020/40 K.sayılı ilamı ile ZMM kapsamındaki tazminatlarda ZMM Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının uygulanacağına dair kuralın iptal edildiğinden ölen kişinin 3.kişi olması gerektiğine ilişkin kuralın uygulanmaz hale geldiğini, kusur tespiti yapılamadığından destekten yoksun kalan müvekkillerin tazminat talep etme hakkına sahip olmalarının yanında biran için kusurlu olsa bile kaza tarihi itibariyle Anayasa Mahkemesince trafik sigortası genel şartları iptal edildiğinden müvekkillerinin kaza tarihi itibariyle davalıdan destekten yoksun kalma tazminatı talep etmesinin önünde engel bulunmadığını, buna göre Yargıtay’ın genel şartların yürürlüğe girmesinden önceki yerleşmiş içtihatları doğrultusunda uygulama yapılması gerektiğini, gerekçeli kararda arabuluculuk giderinin taraflarından tahsiline karar verildiğini, sigorta ihtilaflarının TTK’da düzenlenen uyuşmazlıklardan olup zorunlu arabuluculuk yolu tüketilmesinin dava şartı olduğundan haksız çıkılması halinde bile arabuluculuk giderinin taraflarına yükletilemeyeceğini, aksi durumun Anayasada güvence altına alınan hak arama hürriyetine aykırılık oluşturacağını ileri sürerek kararın kaldırılmasını istinaf konusu etmiştir.
GEREKÇE : Dava, tek taraflı trafik kazasında vefat eden sürücünün yakınlarının sürücünün kullandığı aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısından destek tazminatı istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Türk Ticaret Kanunu’nun 1425. maddesine göre sigorta poliçesi genel ve varsa özel şartları içerir. Yeni Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Genel şartlar C.10. maddesi ile 12.08.2003 tarihli ve 25197 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları yürürlükten kaldırılmıştır. Yeni genel şartların C.11 maddesine göre genel şartlar yürürlük tarihi olan 01.06.2015 tarihinden sonra akdedilmiş sözleşmelere uygulanacaktır. Bunun doğal sonucu olarak artık eski genel şartların, yeni genel şartların yürürlük tarihinden sonra düzenlenen poliçelerde uygulanma imkanı bulunmamaktadır. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 13.11.2019 tarih 2017/3274 E, 2019/10556 K sayılı kararı).
Somut olayda, davacı eş ve çocuk, sigortalı araç sürücüsü olan desteklerinin sevk ve idaresindeki araçla tek taraflı olarak yapmış olduğu trafik kazasında ölmesi sonucu aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısından destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunmuştur. Kazanın desteğin tek taraflı tam kusuru ile 14.04.2021 tarihinde gerçekleştiği hususunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Dava konusu poliçenin teminat başlangıç ve bitiş tarihleri 20.07.2020 – 20.07.2021 tarihleri olup, davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun kapsamı ise 01.06.2015 tarihinde, yani poliçenin teminat başlangıç tarihi olan 20.07.2020 tarihinden önce yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları’na göre belirlenecektir. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları A.3. maddesine ve A.5. maddesinin (ç) bendine göre ancak üçüncü kişinin ölümü dolayısıyla oluşan destek zararları, destekten yoksun kalma (ölüm) teminatı kapsamındadır. Bunun sonucu olarak, sigortacının destek zararlarından sorumlu olması için, motorlu aracın işletilmesi sırasında ölen kişinin mutlaka üçüncü bir kişi olması gerekir. Dava konusu olayda ise işletenin eylemlerinden sorumlu olduğu sürücü murisin üçüncü kişi olarak kabulü mümkün değildir. Yine Genel Şartların A.6. maddesi (d) bendine göre destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber, destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerinin teminat kapsamı dışında tutulması nedeniyle, somut olayda %100 kusuru ile kendi ölümüne neden olan sürücü murisin tam kusuruna isabet eden destek tazminatı sigorta teminatı kapsamında kapsamamaktadır. Her ne kadar davacı taraf kusur yönünden bir inceleme yapılmadığını, kazanın müteveffanın kusuru ile meydana geldiği yönünde tespit olmayıp kusur durumu net olarak tespit edilmediği müddetçe kusursuz olduğunun kabulü gerektiği yönünde istinaf nedenine dayanmış ise de kazanın tek taraflı olarak müteveffanın sürücülüğünde arazide meydana geldiği ve tek taraflı bir kusur olduğu anlaşılmakta olup anılan bu hususlarda bir ihtilaf da bulunmamaktadır. Ayrıca davacı vekili katıldığı 12.05.2022 tarihli duruşmada murisin tek taraflı olarak meydana getirilen kazadan dolayı başkaca kazaya etken olabilecek ibraz edecekleri delilleri bulunmadığını beyan etmiş bulunmaktadır. Dava konusu olay tek taraflı davacılar murisinin kullandığı traktörün arazide yapmış olduğu kaza sonucu kendi kusuru ile meydana geldiği açık olup davacı tarafın bu yöndeki istinaf istemleri yerinde bulunmamıştır. 6704 saylı yasa ile değişik KTK’nın 92/g maddesinin poliçenin tanzim tarihinden sonra yürürlüğe girdiği için müvekkilleri hakkında uygulanmayacağını istinaf nedeni olarak ileri sürmekte ise de yukarıda yazılı Yargıtay kararından da anlaşılacağı üzere kanundan önce yürürlüğe giren genel şartlardaki düzenleme yeterli görülmüş, genel şartların kanun değişikliğini beklemeden uygulanacağı benimsenmiş olmakla Dairemizce de bu görüşe iştirak edilerek davacı vekilinin bu yöndeki istinaf istemleri yerinde görülmemiştir. Aynı Yargıtay kararında yeni genel şartların uygulanmasının KTK’nın 95. maddesine aykırılık teşkil etmediği açıklanmakla Dairemizce de bu görüş benimsenerek davacılar vekilinin bu kapsamdaki istinaf itirazı da reddedilmiştir. Aynı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun bulunduğundan arabuluculuk vekalet ücretinin de davacıdan tahsiline karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu nedeniyle davacılar yönünden istinaf karar harcı olan 80,70 TL peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacılar tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere 04.07.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.