Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/1009 E. 2022/1194 K. 12.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1009
KARAR NO : 2022/1194

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30.03.2022
NUMARASI : 2021/791 E. 2022/291 K.
DAVANIN KONUSU : Haksız Rekabet
KARAR TARİHİ : 12.09.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 12.09.2022

Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 30.03.2022 gün ve 2021/791 E. 2022/291 K. sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, müvekkili ile davalının evli olduklarını, ancak boşanma davalarının devam ettiğini, 2016 yılında müvekkiline ait … şahıs şirketinin kurulduğunu, müvekkilinin şirketin işlerini yürütmesi için davalıya vekaletname verdiğini, şirketin bütün çalışmasını davalının yerine getirdiğini, şirketin hesabına gelen paraları kendi hesaplarına aktardığını, şirketi borçlandırdığını, davalının yaptığı işlerden, imzaladığı anlaşmalardan müvekkilinin bilgisinin olmadığını, müvekkilinin şikayeti üzerine özel evrakta sahtecilik ve haksız rekabet suçlarından dolayı davalı hakkında kamu davası açıldığını, davalının müvekkilinin şirketinden ayrılmasının ardından … Şti. isimli şirketi kurduğunu, internet sitesinde yalan bilgiler kullanarak müşteri çevresinin iradelerini hile ile sakatladığını, haksız rekabet oluşturduğunu, davalının internet sitesinde arka planda yönlendirici kod-anahtar sözcük olarak müvekkilinin şirketinin adını kullandığını, böylece müvekkiline ait … Şirketi’nin adı Google arama motoruna yazıldığında ilk sırada davalının şirketinin internet sitesinin çıktığını, müşteri nezdinde davalının şirketinin müvekkilinin şirketinin sponsoru olduğu veya aynı şirket oldukları yönünde algıya sebep olduğunu, ayrıca davalının müvekkiline ait … şirketi adına açılmış olan İnstagram ve Facebook sayfalarının adlarının … Mühendislik olarak değiştirdiğini, Facebook sayfasında müvekkiline ait …. Mühendislik şirketinin …. Mühendislik olarak devam ettiği yönünde paylaşım yaptığını, davalının haksız rekabete sebebiyet veren davranışları sonucunda müvekkilinin müşteri çevresini kaybettiğini iddia ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100.000,00 TL maddi tazminat ile 30.000,00 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, davalının haksız rekabet yaratan eylemlerine son vermesine, müvekkilinin şirketinin şöhretinden yararlanmasının engellenmesine, yanlış ve yanıltıcı beyanlarına son vererek müvekkilinin şirketi ile herhangi bir bağının bulunmadığına dair kullandıkları her türlü sosyal medya platformlarından ve internet sitelerinden açıklama yapmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :Davalılar vekili, davanın zamanaşımı süresi içerisinde açılmadığını, hak düşürücü sürelerin geçtiğini, davacının ticari işletmesini atıl durumda bıraktığını ve 30.06.2020 tarihinde de işletmesini kapattığını, taraflar arasında boşanma davasının devam etttiğini, evlilik birliği içerisinde müvekkili … tarafından annesinden kalan miras ile, kendi isteği ve mesleki yeterliliğiyle bir ticari işletme kurulduğunu, bu işletmenin kuruluş işlemlerinin davacı üzerinden yapıldığını, davacının eski evliliğinden olan çocuklarının velayetini alabilmesi için … adına gelir gösterilmesi gerektiğinden ticari işletmenin … üzerine kaydedildiğini, ticari işletme her ne kadar davacı adına sicile kaydedilmiş ise de, işletmenin kuruluş ve işleyişinin baca montaj ve kontrol personel mesleki yeterlilik belgesine sahip müvekkili … tarafından sağlandığını, davacının haksız rekabet nedeniyle tazminat davası açmasının dürüstlük kuralına açıkça aykırı olduğunu, mahkemece öncelikle dürüstlük kuralı, aile hukukunda edinilmiş mal kavramı ve malların yönetimi hususlarının incelenmesi gerektiğini, …. Mühendislik isimli ticari işletmenin evlilik birliği içerisinde kurulduğunu, eşler açısından edinilmiş mal niteliğinde olduğunu, davacı tarafından müvekkili …’nın Ticaret Hukuku anlamında bir “ticari temsilci” olduğu belirtilse de hukuki durumun TMK uyarınca eşler arasında edinilmiş malların yönetim yetkisinin devredilmesi olduğunu, davacının işletmenin yönetimini müvekkili ..’ya bıraktığını, işletmenin borç altında olduğu iddiasının gerçek olmadığını, davacının işletmeyi kapatmasına rağmen resmi tasfiye işlemlerini gerçekleştirmediğini, ceza dosyasında alınan bilirkişi raporlarındaki hukuki değerlendirmenin hatalı olduğunu, anahtar kelime (adwords) kullanılarak internet sitesinde yönlendirme yapıldığı iddia edilse de, müvekkilinin internet sitesinde herhangi bir adwords bulunmadığını, site içeriğindeki açıklamalar dolayısıyla google tarafından her iki sitenin birbiri ile eşleştirildiğini, davacının resmi kayıtlar haricinde … işletmesinin internet sitesinde isminin geçmediğini, davacının mesleki yeterliliği olmadığı için müşterilerini kaçırdığını, …’nin internet sitesi içeriği oluşturulurken her iki site benzer içerikte olacağından internet sitesini oluşturan firma tarafından … ve … sitelerinin hataen birbirine karıştırıldığını, bu nedenle “2016’dan beri” ibaresinin müvekkiline ait internet sitesinde bulunduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, tarafların iç ilişkideki konumları bilinmese dahi, dış ilişkide işyeri temsilciliği, şirket temsilciliği-yetkililiğine dair aralarındaki hukuki ilişkinin iş sözleşmesi kapsamında olduğu, davacının şirketinde tek ortağın bulunduğu ve taraflar arasında ortaklık ilişkisi bulunmadığı, ticaret sicil gazetesi, sirküler, ticaret sicil evraklarına yansıyacak surette kanuni mümessillik gibi bir hukuki ilişkinin de bulunmadığı, bu nedenlerle davada, işçinin sadakat borcunun özel bir görünümü olan sır saklama yükümlülüğü ve rekabet yasağına dayandığı, 7036 Sayılı İş Mahkemeleri Kanunu uyarınca hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına bakmakla görevli mahkemenin İş Mahkemeleri olduğu, uyuşmazlıkların çözüm yerinin iş mahkemelerinin olduğu gerekçesiyle görevsizlik dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine, görevli ve yetkili mahkemenin İzmir İş Mahkemesi olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, TTK’nın 4/1-a maddesinde gereğince Türk Ticaret Kanunu kapsamında düzenlenmiş olan hükümlerden doğan uyuşmazlıkların ticari dava sayıldığını, haksız rekabete ilişkin hükümlerin TTK’nın 54. ve devamı maddelerinde düzenlendiğini, TTK 4/1-a maddesi gereğince mutlak ticari dava sayıldığını, TTK’nın 5/1. maddesine göre işbu davalara bakmakla asliye ticaret mahkemelerinin görevli olduğunu, haksız rekabet davasının mutlak ticari dava olmasının yanında, müvekkili ile davalı … arasında herhangi bir iş ilişkisinin bulunmadığını, ayrıca davanın davalı ….’nın yanısıra …. Şti.’ne de yöneltilmiş olduğunu, İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5. maddesinde sayılmış olan iş mahkemesinin görevli olduğu uyuşmazlıklar ile somut olayın herhangi bir bağlantısının bulunmadığını, iş mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, haksız rekabetin meni, önlenmesi ile maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin Bölge Adliye Mahkemeleri Hukuk Daireleri’nin kesin nitelikteki kararları arasındaki uyuşmazlığın göderilmesine yönelik 03.12.2021 tarihli 2021/1534 E. 2021/6811 K. sayılı kararında, rekabet yasağına ilişkin TBK’nın 444 vd. maddelerinde düzenlenen hükümlerin doğrudan hizmet sözleşmesinin bir unsuru olarak görülemeyeceği gibi rekabet yasağının işçi-işveren arasındaki hizmet sözleşmesinin ve buna bağlı olarak iş ilişkisinin sona ermesinden sonra hüküm ifade edecek mahiyette olması, işçinin tek taraflı bir taahhüdü suretiyle de oluşturulması mümkün bulunmakla, rekabet yasağının ihlali halinde ortaya çıkacak uyuşmazlıkların iş ilişkisinden yahut hizmet sözleşmesinden kaynaklandığının kabul edilemeyeceği, işçinin bizatihi hizmet sözleşmesinden ve buna bağlı olarak oluşan iş (hizmet) ilişkisinden kaynaklanan rekabet etmeme ve işverene ait sırları saklama yükümlülüğünün TBK’nın 396. maddesinde tanımlanan ve kanundan kaynaklanan işçinin özen ve sadakat borcu ile ilişkili olduğu, TBK’nın 444. maddesinde tanımı yapılan ve taraf iradesine bağlı olarak ortaya çıkan rekabet etmeme taahhüdünün (rekabet yasağının) ise, açıklanan bu karakteri nedeniyle işçinin kanundan kaynaklanan özen ve sadakat yükümlülüğünün bir devamı yahut işçinin bu borcunun, sözleşme sona erdikten sonra da devamına olanak sağlayan bir düzenleme niteliğinde olmadığı, işçinin hizmet ilişkisinin sona ermesinden sonraya ilişkin sır saklama yükümlülüğünün, TBK’nın 396. maddesinin son fıkrasının ikinci cümlesinde özel olarak düzenlendiği, doğrudan kanundan kaynaklanan bir yükümlülük niteliğinde olduğu, bu yükümlülüğün serbest iradeye dayalı rekabet etmeme taahhüdünden hukuki karakteri itibariyle ayrışmakta olduğu, kanunda birbirinden farklı nitelikteki bu iki kavrama ilişkin hükümlerin, açıklanan ayrışmaya uygun olarak farklı bölümlerde düzenlendiğinin gözden kaçırılmaması gerektiği, TBK’nın 444 vd. maddelerinde düzenlenen rekabet yasağına ilişkin hükümlerin ve buna bağlı olarak bu yasağın ihlali halinde ortaya çıkacak uyuşmazlıkların, 7306 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5/1. maddesi kapsamında, iş ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlık olarak tanımlanmasının ve giderek İş Mahkemelerinin görevi kapsamında addedilmesinin yerinde bir yaklaşım olmadığı, İş Mahkemeleri ile Ticaret Mahkemelerinin görev alanları bakımından bir hüküm uyuşmazlığından bahsedilemeyeceği gibi 7306 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesi ile TBK’daki rekabet yasağına ilişkin hükümlerin mutlak ticari dava olarak tanımlanmasına ilişkin TTK’nın 4. maddesi hükmünün zımnen ilga edilmiş olduğunun da ileri sürülemeyeceği, kanun koyucunun mutlak ticari dava niteliğindeki bir davayı, TTK’nın 5. maddesinde yazılı “aksine hüküm bulunmadıkça” hükmüne dayalı olarak, ihtisas alanı ve yargılama usulü tümüyle farklı bir mahkemenin görevi kapsamına almasının kabul edilemeyeceği gerekçesiyle TBK’nın 444-447 maddelerinden doğan rekabet yasağının ihlaline dair uyuşmazlıklara bakma görevinin TTK’nın 4/1–c maddesi gereğince aynı Kanunun 5. maddesi uyarınca Ticaret Mahkemelerine ait olacağı kabul edilmiştir.
Bu durumda, ilk derece mahkemesi davaya bakmakla görevli olmasına rağmen davanın usulden reddine karar vermiş olması nedeniyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-3 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30.03.2022 tarih 2021/791 E. 2022/291 K. sayılı sayılı kararının HMK’nın 353/1-a-3 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-3 maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.12.09.2022