Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/97 E. 2022/1636 K. 09.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/97
KARAR NO : 2022/1636

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17.09.2020
NUMARASI : 2016/230 E. 2020/393 K.
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 09.11.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 09.11.2022
Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 17.09.2020 gün ve 2016/230 E. 2020/393 K. sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili, 24.12.2015 tarihinde … plakalı, …’nın sevk ve idaresindeki araç seyir halinde iken sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu meydana gelen trafik kazasında yolcu konumunda bulunan müvekkillerinin oğlunun hayatını kaybettiğini, kaza nedeniyle Aliağa Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/7165 soruşturma sayılı dosyası ile soruşturma başlatıldığını, … plakalı aracın davalı … Sigorta A.Ş’nin sigortalısı olarak bulunduğunu, müvekkillerinin henüz 19 yaşında olan ve üniversite okuyan oğullarının vefatı ile desteğinden mahrum kaldıklarını, fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere anne … için 500,00-TL, baba … için 500,00-TL olmak üzere toplam 1.000,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini ileri sürerek, yargılama gideri ile avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacılar vekili, 09.03.2020 tarihli ıslah dilekçesi ile davacı … yönünden 74.844,31 TL, davacı … yönünden 77.674,77 TL olmak üzere toplam 152.509,08 TL’lik kısmını ıslah etmek suretiyle dava değerini 153.509,08 TL’ye yükseltmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, davayı kabul anlamına gelmemek üzere müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ile poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere tazminat belirlenirken bilinen belirlenebilir bir ücret yoksa asgari ücretin baz alınmasını, davayı kabul anlamına gelmemek üzere müvekkili şirketin dava tarihinden itibaren sorumlu olacağını ve dava konusu olaya uygulanması gereken faizin yasal faiz olduğunu, hatır taşıması nedeniyle tazminattan indirim yapılmasını, emniyet kemeri takılmaması sebebi ile müterafik kusur indirimi yapılmasını, davacılara yapılmış bir ödeme varsa tazminatın güncellenerek güncellenen tutarın tazminattan indirilmesine, açıkladığı nedenlerle davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, 24.12.2015 günü saat 22:35 sıralarında, sürücü … sevk ve idaresindeki davalı sigorta şirketi tarafından ZMMS poliçesi ile sigortalanan,… plakalı otomobil ile Sanayi Caddesinde, Helvacı istikametinden Aliağa istikametine doğru seyretmekte iken geldiği yol bölümünde (… depoları karşısı) yolun sağında (1,40 mt.’lik kısmı sağ şerit içerisinde olacak şekilde) park halinde olan … idaresindeki … plakalı çekiciye bağlı … plakalı yarı römorka sol arka kesiminden çarpması ile dava konusu trafik kazası meydana geldiği, yolcu konumunda bulunan, davacıların oğlu olan …’ ın vefat ettiği, müteveffa … alkollü olduğunu bildiği sürücü … idaresindeki otomobile binerek, can güvenliğini tehlikeye düşürmüş olmakla, alt düzeyde tali kusurlu, Sürücü …’nın %85 oranında kusurlu olduğu, Müteveffa …’ın %15 oranında kusurlu olduğu, davacıların ölen kişinin oğulları olmaları nedeniyle ölen ile aralarında destek ilişkisinin bulunduğunun kabulü gerektiği, anlaşıldığından davacılardan …’ ın 78,164,77 TL, …’ ın 75,384,31 TL toplam 153.509,08 TL destek zararının bulunduğu, Ölene atfedilen %15 oranındaki kusur tazminattan indirilmiş olduğu,
Poliçe tanzim tarihinin, 14.05.2015 tarihi olup, 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMMS Poliçesi Genel Şartlarından önceki bir tarih olduğu. Poliçe tanzim tarihinde yürürlükte olan mevzuata uygun olarak, tazminatın hesabında bakiye ömür süresinin tespitinde PMF yaşama tablosu kullanılmış, hesaplama Yargıtay’ın uyguladığı progresif rant (%10 artırım ve %10 iskonto) yöntemine göre alınan 22.07.2019 tarihli bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli ve yeterli olduğu, poliçedeki teminat limitinin kaza tarihi itibariyle 290.000,00 TL olduğu, zararın poliçe teminat limiti kapsamında kaldığı, davacılar vekilinin 09.03.2020 tarihli ıslah dilekçesi ile davacı … için 78.164,77 TL, davacı … için 75.344,31 TL olarak ıslah edip, harcı tamamladığı anlaşılmakla davacıların destekten yoksun kalma tazminat davalarının kabulüne, bu miktar tazminatlara kaza tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilmiştir.
Mahkemece 29.09.2020 tarihinde verilen maddi hata düzeltilmesi kararı ile hükmün davacı … yönünden 75.344,31 TL maddi tazminat alacağına kaza tarihi 24.12.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine şeklinde karar verilmiş olduğu görülmüştür.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, olay tarihinde … idaresindeki … plakalı çekiciye kusur atfedilmesi gerektiği halde kusursuz kabul edilmesinin yerinde olmayıp … plakalı çekiciye bağlı … plakalı yarı romörk sürücüsünün asli kusurlu olduğunu, olayda hatır taşımasının bulunduğunu, %20 hatır taşıması ve %20 alkollü kişinin aracına binme nedeniyle %40 indirim yapılması gerektiğini, hesaplanan tazminatta kusur, müterafik kusurlar, hatır taşıması, ödeme güncellemesinin düşülmesi gerektiğini, müvekkilinin davacıya yaptığı ödemenin güncellenerek düşülmesini, vefat edenin emniyet kemerini takmadığından müterafik kusurunda bulunduğunu ve tazminattan düşülmesi gerektiğini, müterafik kusur için kazada kusurlu olmak değil kaza sonucu oluşan zararın vukuunda kusur sahibi olmanın arandığını, bu nedenlerle aksi durumun davacı tarafın sebepsiz zenginleşmesine ve fahiş tazminat hesaplanmasına neden olacağını istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, 24.12.2015 tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde … plaka sayılı …’nın sevk ve idaresindeki araçta yolcu olan davacıların oğlu …’ın vefatı sebebiyle aracın ZMMS sigortacısı olan davalı şirketten destekten yoksun kalma istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Dava konusu kaza nedeniyle yürütülen soruşturma sonrasında açılan Karşıyaka 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/173 Esas 2016/417 Karar sayılı dosyasında alınan 21/07/2016 tarihli ATK Trafik İhtisas Dairesi raporunda sanık sürücü …’nın asli derecede kusurlu, müteveffalar … ve … ile mağdurlar … ve …’ın her biri kendi adına alt düzeyde tali derecede kusurlu olduğu , sürücü …’ ün kusursuz olduğu tespiti yapılmış olduğu mahkemenin 2016/173 E. 2016/417 K sayılı kararında; 24.12.2015 tarihli kaza nedeniyle …’nın bilinçli taksir ile birde fazla kişinin ölümüne neden olma suçundan hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş olduğu görülmüştür. İDM’ce dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda alınan 15/11/2017 tarihli ATK Trafik ihtisas Dairesi raporunda da, sürücü …’nın %85 oranında kusurlu olduğu, müteveffa …’ın %15 oranında kusurlu olduğu, sürücü …’ in ise kusurunun bulunmadığı yönündeki raporun olayın oluş şekline uygun ve hükme esas almaya elverişli nitelikte bulunduğu, her ne kadar davalı yanca müteveffanın emniyet kemerinin takılı olmadığından bahisle koruyucu ekipman kullanmadığı iddiasıyla müterafik kusur izafe edilmesi gerektiği iddia edilmiş ise de, gerek kazadan sonra tanzim edilen kaza tespit tutanağı içeriğinde gerekse dosya kapsamında buna ilişkin herhangi bir delil bulunmadığı anlaşılmakla davalı tarafın müterafik kusura yönelik istinaf nedenleri yerinde değildir.
Ayrıca kazada etken olduğu iddia edilen … idaresindeki … plakalı çekiciye bağlı … plakalı yarı romörk niteliğindeki uzun aracın meskun mahalde, gece vakti aydınlatmanın yeterli olduğu yerde park etmesinin meydana gelen kazada etken olduğuna ilişkin delil bulunmadığı, bu itibarla ATK raporunda sürücü …’e kusur izafe olunmamasının kazanın gerçekleşme şekline nazaran yerinde olduğu değerlendirilmekle davalı tarafın bu yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
… plakalı araç sürücüsü … ile davacıların oğlu …’ın birlikte oldukları sırada alkol almalarından sonra sürücü …’nın sevk ve idaresinde yapmış oldukları yolculuk sırasında gerçekleşen trafik kazasında yolcu konumunda bulunan … yönünden hatır taşımasının değerlendirilmeksizin karar verilmesi yerinde değildir. Mahkemece davalı ve davacıların iddialarının değerlendirilerek, davaya konu taşımanın hatır için olup olmadığı, tarafların yakınlığı, varsa hatır için taşımanın kimin arzusu ve ne amaçla yapıldığı hususlarının TBK 51, 52.m kapsamında indirimi gerektirip gerektirmeyeceği tartışılmaksızın karar verilmesi yerinde olmayıp davalı tarafın istinaf istemi yerinde görülmüştür.
Öte yandan aktüerya bilirkişisi raporlarında PMF 1931 tablosu ile %10 artırım ve iskonto uygulanarak hesaplamanın yapıldığı, Yargıtay 17 H.D. ve 4. H.D. son dönemdeki kararlarında PMF Yaşam Tablosuna göre destek tazminatı hesaplanmasının güncel verilerle örtüşmediği poliçe tanzim tarihine bakılmaksızın ve usuli kazanılmış haklar gözetilerek TRH 2010 Yaşam Tablosuna ve progresif rant metoduna göre tazminatın hesaplanması gerektiği açıklanmıştır. (Yargıtay 4. H.D’nin 22.06.2021 tarih 2021/3089E, 2021/3441K). Somut olayda bilirkişi raporunda PMF Yaşam Tablosuna göre hesaplama yapılması doğru görülmemiştir.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurularının esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
2-İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 17.09.2020 gün ve 2016/230 E. 2020/393 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.09.11.2022