Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/932 E. 2021/1518 K. 10.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO: 2021/932
KARAR NO : 2021/1518

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15.12.2020
NUMARASI : 2018/1456 E. 2020/795 K.
DAVANIN KONUSU : İstirdat
KARAR TARİHİ : 10.12.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 10.12.2021

İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 15.12.2020 tarih 2018/1456 e. 2020/795 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi asıl davada davacı … ile birleşen dava yönünden davacı …, davacı … vekili ve davalı … vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:Davacılar tarafından Asliye Hukuk Mahkemesi’ne sunulan dava dilekçesinde; davalı şirket ile yapılan anlaşma gereği alınacak bisiklet parçaları için her biri 8.750,00 TL tutarında olmak üzere 28.02.2013, 31.03.2013, 30.04.2013 ve 31.05.2013 tarihli 4 adet toplam 35.000,00 TL’lik senedin davalıya verildiğini, bu senetler karşılığında sadece 4.167,00 TL’lik mal alındığını ve fatura tanzim edildiğini, ancak geri kalan 30.824,00 TL karşılığı malların teslim edilmediğini, verilen senetlerin boşta kaldığını, teslim edilen malların da ayıplı çıktığını, standartlara uygun olmadığını, davalının 28.02.2013 ve 31.03.2013 tarihli senetleri İzmir 2. İcra Müdürlüğü’nün 2013/6083 sayılı dosyasında icraya koyduğunu ileri sürerek, boşta kalan senetlerin iptaline, icra takibinin ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İzmir 12. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 24.09.2013 tarihli 2013/280 E. 2013/422 K. sayılı kararı ile mahkemenin görevsizliğine, dosyanın görevli ve yetkili İzmir Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, aynı mahkemenin 07.04.2014 tarihli 2013/280 E. 2013/422 K. sayılı ek kararı ile davacılar … ve …’in görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmedikleri gerekçesiyle bu davacılar yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Birleşen İzmir 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/209 E. 2014/167 K. sayılı dosyasında davacılar … ve …, asıl davadaki taleplerini tekrar ederek, açtıkları davanın asıl dava ile birleştirilmesine karar verilmesini talep etmişler, mahkemece davanın eldeki asıl dava ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, takibe konu senetlerin davacı … tarafından tanzim edilerek davacı …’ye verildiğini, …’nin senetleri ciro ederek davacı …’e verdiğini, senetlerin davacı …’ten ciro yoluyla müvekkili şirkete geçtiğini, davacılar … ve … ile müvekkili şirket arasında takip konusu senetlerle ilgili olarak mal alışverişinin olmadığını, müvekkili şirket ile davacı … aracında beyaz ciro yoluyla geçen takip konusu senetler nedeniyle ilişki bulunduğunu, takibe konu senetlerin sebepten bağımsız olduğunu, davacı tarafın malların teslim edilmediği ve ayıplı çıktığına dair iddialarının yersiz ve mesnetsiz olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
KALDIRMA KARARINDAN ÖNCEKİ İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, davacılardan …’nin bononun keşidecisi, …’nin bononun lehdarı, …’in ciranta, davalı şirketin de ciro edilen en son yetkili hamil olduğu, dava konusu olan ve icra takibine konu edilen bonolarda malen kaydı bulunduğu, ispat yükünün davacı tarafta olduğunu, Yargıtay HGK’nun 2013/19-1622 esas, 2015/1238 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; “..Malen ibaresi bulunan bir bonoda malın teslim alındığı, borçlu tarafından ikrar edilmiştir. Alacaklının malı teslim ettiğini kanıtlama yükümlülüğü yoktur. Yazılı ikrarın aksini diğer bir deyişle, malın teslim edildiğini borçlu kanıtlamak yükümlülüğündedir.” Somut olayda davacı tarafın ispat yükü kendisine düşmesine rağmen herhangi bir defter kaydı, yazılı bir delil sunmadığı, yemin deliline başvurmadığı, malların teslim alınmadığını ispat edemediği gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir
KALDIRMA KARARI: İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nin 2018/1545 E. 2018/1526 K. sayılı kararı ile, dosyada iki dava bulunduğu, kısa kararda ve gerekçeli kararda birleşen dosya ve asıl dosya hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmadığı, denetime elverişli şekilde her iki dosya hakkında karar kurulması ve istinafa gelirken de her iki dosyadan istinaf iradesi var ise her iki dosya hakkında ayrı ayrı gerekli harçların alınarak denetime elverişli her bir dava hakkında ayrı ayrı gerekçeleri içerir ve hüküm fıkrasını içerir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KALDIRMA KARARI SONRASI VERDİĞİ KARARIN ÖZETİ: Mahkemece, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran tarafın, o vakıayı ispat etmeye mecbur olduğuna dair ilkenin menfi tespit davasında da geçerli olduğu, söz konusu bonolarda “malen” kaydı olmaksızın ispat yükünün davalı tarafta olduğu, eldeki davalar kambiyo senetlerinden kaynaklı menfi tespit davası olarak açılmış, sonrasında yapılan ödeme ile istirdat davasına dönüşmüş ise de, temelde kambiyodan kaynaklı borcun olmadığı iddiası ileri sürüldüğünden ve senetler üzerinde “malen” kaydı bulunduğundan, hem asıl hem de birleşen dosyalar bakımından ispat yükünün davacılarda olduğu, davacıların borçlu olmadıklarına yönelik herhangi bir kayıt ibraz edemedikleri, bononun bedelsizlik iddiasının yazılı veya kesin delille ispatlanması gerektiği, herhangi bir defter kaydı ve bu kapsamda yazılı bir delil de sunulmadığı, malların teslim alınmadığının ispat edilemediği, birleşen dosyada davacı …’in 03/12/2019 tarihli duruşmaya mazeretsiz olarak katılmadığı, bu davacı yönünden dosyanın işlemden kaldırıldığı ve yasal süresi içerisinde yenilenmediği gerekçesiyle, asıl davanın ve birleşen dosyada davacı … tarafından açılan davanın reddine, birleşen dosyada davacı … tarafından açılan davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Karara karşı, asıl davada davacı … ile birleşen dava yönünden davacı …, davacı … vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Asıl davada davacı … ile birleşen davada davacı … birlikte sundukları istinaf dilekçesinde, davanın menfi tespit davası olduğunu, birleşen davada davacı …’in dört tane senetten iki tanesini cebri icra yoluyla satışa çıkarıldığından dolayı icra tehdidinden dolayı ödediğini, ancak diğer iki senet nedeniyle cebri icra tehdinin devam ettiğini, borcun ödendiği ve davanın istirdat davasına dönüştüğüne dair yorumun hatalı olduğunu, 30.824,00 TL karşılığında 4 adet bono verildiğini, bunun karşılığında 4.167,00 TL’lik mal alındığını, bu senetler nedeniyle borçlu olmadıkları için dava açtıklarını, davalının limited şirket olduğunu, kendilerinin ise küçük esnaf olduklarını, tacir olmadıklarını, işletme defteri tuttuklarını, bu defterlere ancak faturaların işlendiğini, senet kaydı yapılmadığını, tacir olan davalı şirketin defterlerinin incelenmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
Birleşen davada davacı … vekili, müvekkilinin sağlık sorunları nedeniyle duruşmalardan bir tanesine katılamadığını, karşı tarafın talebi doğrultusunda davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, araya giren pandemi döneminde sürelerin durması ve yargının işlememesi nedeniyle müvekkilinin eski hale getirme talebinde bulunamadığını, hak kaybına uğramamak adına müvekkilinin davasının açılmamış sayılmasına dair kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, asıl davada davacı …’nin 15/07/2016 ve 29/07/2016 tarihli duruşmalara mazeretsiz olarak gelmediğini, HMK’nın 150/1 maddesi gereğince dosyanın işlemden kaldırılmasına ve aynı maddenin 5. fıkrası gereği davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğini, birleşen davada davacı … yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği halde bu davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmediğini, ayrıca birleşen dosyada davacı … aleyhine vekalet ücretine hükmedilmiş ise de, davacılar yönünden borç doğuran hususun aynı hukuki sebepten kaynaklandığı gerekçesiyle müvekkili yararına hükmedilen vekalet ücretinin asıl dosya yönünden tahsilde tekerrrür olmamak kaydına bağlandığını, oysa ciro silsilesine göre ret sebebinin aynı hukuki sebebe bağlanmasının mümkün olmadığını, tarafların aynı dosyanın davacıları olmadığını, birleşen dosyada davası açılmamış sayılmasına karar verilen davacı … aleyhine ayrı, asıl dosya ile birleşen dosya davacıları aleyhine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Asıl ve birleşen dava, davacıların keşidecisi, lehdarı ve cirantası, davalının ise hamili bulunduğu bonolardan dolayı borçlu olunmadığının tespiti ile bonoların iptali istemine ilişkindir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davacı tarafça, davalı şirketten alınacak bisiklet parçaları karşılığında her biri 8.750,00 TL bedelli 28.02.2013, 31.03.2013, 30.04.2013 ve 31.05.2013 tarihli 4 adet toplam 35.000,00 TL tutarında bononun davalıya verildiği, ancak davalıdan bu senetler karşılığında sadece 4.167,00 TL’lik mal alındığı, bakiye 30.824,00 TL karşılığı malların teslim edilmediği, verilen senetlerin boşta kaldığı, davalı tarafından 28.02.2013 ve 31.03.2013 tarihli senetlerin İzmir 2. İcra Müdürlüğü’nün 2013/6083 E. sayılı dosyasında icraya konulduğu belirtilerek, boşta kalan senetlerin iptaline karar verilmesi talep edilmiştir. Davanın açıldığı İzmir 12. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen görevsizlik kararı üzerine, davacılar … ve …’in görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmediklerinden bu davacılar yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş olup, davacılar … ve … tarafından açılan ve eldeki dosya ile birleştirilen dava dilekçesinde yine asıl davadaki taleplerini tekrar ettiklerini beyan etmişlerdir.
İlk derece mahkemesince, davalı tarafından İzmir 2. İcra Müdürlüğü’nün 2013/6083 E. sayılı dosyasında takibe konulan 28.02.2013 ve 31.03.2013 tarihli 8.750,00 TL bedelli iki adet senet üzerinden inceleme yapılmış, yargılama sırasında birleşen dosyada davacı … tarafından icra dosyası borcunun ödenmesi üzerine davanın istirdat davasına dönüştüğü kabul edilerek, davacıların davalarını kanıtlayamadıkları gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine, davasını takipsiz bırakan davacı … yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Birleşen davanın davacılarından …’in 13.06.2019 tarihli duruşmaya katıldığı, duruşmanın 12.09.2019 tarihine bırakıldığı, davacı …’in 12.09.2019 tarihli ve bir sonraki 03.12.2019 tarihli duruşmalara mazeretsiz olarak katılmadığı, mahkemece 03.12.2019 tarihli duruşmada birleşen dosya davacısı … tarafından açılan davanın HMK’nın 150/1 maddesi uyarınca işlemden kaldırılmasına karar verildiği, davacı … tarafından davanın yenilenmemiş olduğu anlaşılmakla, birleşen davada davacı … tarafından açılan davanın açılmamış sayılmasına dair karar isabetli olup, davacı … vekilinin isitnaf sebebi yerinde değildir.
Dava konusu icra takibine konu 28.02.2013 ve 31.03.2013 tarihli bonolar ile her ne kadar dosya kapsamında mevcut değilse de, dosyadaki beyanlardan anlaşıldığı üzere 30.04.2013 ve 31.05.2013 tarihli bonolarda, birleşen davada davacı …’nin keşideci, asıl davada davacı …’nin ise lehtar olduğu anlaşıldığından, bu davacıların son yetkili hamil olan davalı şirkete karşı akdi ilişkiye dayanarak bonolar nedeniyle borçlu olmadıklarının tespitini istemeleri mümkün olmayıp, ilk derece mahkemesince bu davacılar tarafından açılan davaların reddine karar verilmesi sonucu itibariyle yerindedir. Bu nedenle asıl davada davacı … ve birleşen davada davacı …’nin istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir.
Ne var ki, dava konusu bonolarda birleşen davanın davacılarından … keşideci, … ise ciranta konumundadır. Davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmamakta olup, aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunanların usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak birlikte dava açtıkları durumda da esasen birden fazla dava mevcuttur. İlk derece mahkemesince, birleşen davada davalı yararına her bir davacı bakımından ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, tek vekalet ücretinin davacılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesi yerinde değildir. Davalı vekilinin istinaf sebebi bu yönden yerinde görülmüştür.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle, talebin ve istinaf sebeplerinin niteliğine göre duruşma açılmasına gerek görülmeyerek, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda asıl ve birleşen davalarda davalı … vekilinin vekalet ücretine ilişkin istinaf başvurusunun kabulüne, asıl davada davacı … ve birleşen davada davacılar … ve …’in istinaf itirazlarının reddine, Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararı sadece davalı lehine vekalet ücreti yönünden kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asıl davada davacı … ve birleşen davada davacı … ile birleşen davada davacı … vekilinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15.12.2020 tarih 2018/1456 Esas 2020/795 Karar sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
3- A)ASIL DAVA YÖNÜNDEN;
a- Davanın REDDİNE,
b- Karar tarihi itibariyle alınması gerekli 59,30 TL harcın daha önce alınan 526,40 TL (455,20 TL tamamlama harcı ile 71,20 TL peşin harçtan oluşan) harçtan mahsubu ile fazladan alınan 467,10 TL harcın istem halinde davacıya iadesine,
c-Davacı tarafından yatırılan peşin harçtan mahsup edilen 59,30 TL harç ile 24,30 TL başvuru harcı ve gider avansından kullanılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
d- Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan 110,77 TL’nin 6100 sayılı HMK’nın Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesine göre davacıya iadesine,
e- Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca hesap edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, kendisini bir vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
f-İzmir 2. İcra Müdürlüğü’nün 2013/6083 esas sayılı dosyasının kararın kesinleşmesinden sonra adı geçen müdürlüğe iadesine,
B) BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN;
a- Davacı … tarafından açılan davanın REDDİNE,
b- Davacı … tarafından açılan davada 03/12/2019 tarihli duruşmaya mazeretsiz katılım olmaması sebebi ile bu davacı yönünden dosyanın işlemden kaldırıldığı ve yasal süresi içerisinde yenilenmediği anlaşılmakla 04/03/2020 tarihi itibariyle bu davacı tarafından açılan davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
c- Karar tarihi itibariyle alınması gerekli 59,30 TL harcın daha önce alınan 526,40 TL (501,20 TL tamamlama harcı ile 25,20 TL peşin harçtan oluşan) harçtan mahsubu ile fazladan alınan 467,10 TL harcın istem halinde davacı …’ye iadesine,
d- Davacı … tarafından yatırılan peşin harçtan mahsup edilen 59,30 TL harç ile 25,20 TL başvuru harcı ve gider avansından kullanılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
e- Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan 46,10 TL’nin 6100 sayılı HMK’nın Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesine göre davacı tarafa iadesine,
f- Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca hesap edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacı …’den alınarak, kendisini bir vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
g-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca hesap edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacı …’den alınarak, kendisini bir vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
4-İstinaf yoluna başvuran davalının ödediği istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
5-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan 162,10 TL istinaf yoluna başvurma harcının davacı …’den alınarak davalıya verilmesine,
6-Asıl davada davacı … ve birleşen davada davacı … ile birleşen davada davacı … yönünden istinaf karar harcı olan 59,30 TL peşin olarak alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
7-İstinaf başvurusu nedeni ile Asıl davada davacı … ve birleşen davada davacı … ile birleşen davada davacı …’in yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 10.12.2021