Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/915 E. 2023/493 K. 31.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/915
KARAR NO : 2023/493

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/02/2021
NUMARASI : 2017/849 Esas 2021/185 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 31.03.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 31.03.2023

İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 23.02.2021 tarih 2017/849 Esas 2021/185 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … Şti vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili, davalıların sürücüsü, maliki ve ZMM sigortacı olduğu araç ile davacılar murisinin kullandığı aracın karıştığı trafik kazası neticesinde davacılar murisinin hayatını kaybettiğini, olay nedeniyle davacıların destekten yoksun kaldıklarını, maddi ve manevi zarara uğradığını, kusurun karşı tarafta bulunduğunu, davalıların zararı karşılama yükümlülüğü bulunduğunu, davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin zararı karşılamadığını, belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 5.000-TL maddi 250.000-TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı … Şti. vekili, kusurun davacı tarafta bulunduğunu, davalının kusurlu olmadığını, karşı tarafın sevk ve idaresinde olan aracın trafikten men edildiğini, davanın İMM ve Kasko sigorta şirketlerine ihbar edilmesi gerektiğini, tazminat taleplerinin fahiş olduğunu, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili, İstanbul Anadolu Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davadan yapılan başvuru üzerine davacı tarafa ibra karşılığında 112.764.00-TL ödendiğini, davacıların zararının karşılandığını, davalının poliçe limiti ile sınrılı olmak üzere sigortalısının kusuru oranında sorumlum tutulabileceğini, dava tarihinden itibaren yasal faizle hükmedilebileceğini, ödeme yapıldığından şirketin sorumluluğunun sona erdiğini, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, kazanın oluşumunda davalı sürücü …’nin % 75 oranında asli, müteveffa sürücü …’ın % 25 oranında tali kusurlu olduğu, davacıların murisin desteğinden yoksun kaldığı bu sebeple destekten yoksun kalma tazminat talebinde bulunabileceği, her ne kadar ibraname düzenlenmiş ise de eldeki davanın ki yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, ödenmesi gereken destekten yoksun kalma tazminatı ile ödenmiş olan miktar arasında fahiş fark olduğundan davacılar tarafından daha önce verilen ibranamenin makbuz hükmünde olduğu, progresif rant yöntemi ile yapılan hesaplamaya göre …’ın 131.038,60-TL, …’ın 22.736,77-TL ve …’ın 52.556,74-TL talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatı olduğu, … için 37.500,00-TL, …’ için 30.000,00-TL, …’ın için ise 30.000,00-TL manevi tazminatın takdir edildiği belirtilerek; davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı … Şti. tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, davacıların maddi ve manevi tazminat talepleri zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamında … Sigorta A.Ş tarafından, ihtiyari mali mesuliyet sigortası kapsamında sınırsız limitle yine … Sigorta A.Ş tarafından ve genişletilmiş kasko sigortası kapsamında ise … Sigorta A.Ş. tarafından sigorta altına altına alındığını, hüküm altına alınan tazminat kalemleri yönüden davalıdan önce sigorta şirketlerinin sorumlulu olduğunu, kusur tespitini kabul etmediklerini, davalının kusurusuz olduğunu, kusurun karşı tarafta bulunduğunu, mütevefanın alkollü şekilde trafikten men edilen aracı kullandığını, rapora iirazların dikkte alınmadığını, maddi tazminatın fahiş olduğunu, yanlış hesaplandığını TRH 2010 yaşam tablosu ve 1,8 teknik faize göre yapılan hesaplamın esas alınması grektiğini, müteveffanın çocuklarının 18 yaşını doldurdukları tarihlere isabet öden dönemler için AGİ dahil edilen gelirde hiç bir değişiklik olmadığını, hesaplama hatası bulunduğunu, manevi tazminatın fazla olduğunu, olay tarihi ve koşullarının dikkate alınmadığını, ihbar olunan ve ferri müdahil sıfatı alan sigorta şirketlerinin sorumluluklarının belirlenmediğini, belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmişir.
Davacılar vekili istafa cevap dilekçesi ile davalının istnaf başvurusunun reddini talep etmiştir
GEREKÇE : Dava, işletenin hukuki sorumluluğu ve ZMMS poliçesi kapsamında ölümlü trafik kazası nedeni ile davacıların maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
1. Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
2. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. 85/1. ve 85/son maddeleri ile Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına göre trafik kazası nedeni ile davacının oluşan maddi zararından davalı sigorta şirketi ile işleten sıfatına haiz araç maliki ve sürücünün; sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olduğu amirdir.(Yargıtay HGK’nun 15.6.2011 tarih ve 2011/17-142 E. – 2011/411 K., 17. HD’ nın 20/05/2013 tarih ve 2012/8984 E. – 2013/7276 K. sayılı ilamları) 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanun’unun 92. maddesinin (f) bendi ile Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartlarının gereği manevi tazminat poliçe kapsamı dışında olduğundan davalı sigorta şirketinin manevi tazminat talebi yönünden her hangi bir sorumluluğu söz konusu değildir.
3. Davalının talebi üzerine dava kasko sigortacısına ihbar olunmuştur. İhbar olunan kimse 6100 sayılı HMK’nın 61. maddesi vd. gereğince davada davalı sıfatını kazanamayacağı gibi bu kişi aleyhine hüküm de kurulamaz. Yine davalı … Sigorta A.Ş.’nin yönünden İMMS poliçesi kapsamında davacı tarafından açılmış bir dava ve talep bulunmadığından 6100 sayılı HMK’nın 26. maddesinde düzenlen ve hukuk yargılamasının temel ilkelerinden olan talep ile bağlılık kuralına aykırı şekilde karar verilmesi de mümkün değildir.
4. Davalıların sorumluluğunun belirlenebilmesi için olayın oluşumunda tarafların mevcut kusur durumunun tespiti önem arzeder. Dosyaya kazandırılan bilirkişi raporu ile de olaya ilişkin ceza dava dosyası kapsamında belirlenen maddi olgular çerçevesinde olayın oluş şekli ile uygun düşecek şekilde kusur değerlendirilmesi yapılarak davalı sürücünün % 75 oranında asli, davacılar murisinin ise % 25 oranında tali kusurlu olduğunun tespitinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
5. 01/01/2008 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 5615 sayılı Yasa’nın 2. maddesiyle değişik 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun asgari geçim indirimi başlıklı 32. maddesine göre “Ücretin gerçek usulde vergilendirilmesinde asgari geçim indirimi uygulanır. Asgarı geçim indirimi; ücretin elde edildiği takvim yılı başında geçerli olan ve sanayi kesiminde çalışan 16 yaşından büyük işçiler için uygulanan asgari ücretin yıllık brüt tutarının; mükellefın kendisi için % 50’si, çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eşi için % 10’u, çocukların her biri için ayrı ayrı olmak üzere; ilk iki çocuk için %7.5 diğer çocuklar için % 5’idir. Gelirin kısmi döneme ait olması halinde, ay kesirleri kesirleri tam ay sayılmak suretiyle bu süreye isabet eden indirim tutarları esas alınır. Asgari geçim indirimi, bu fıkraya göre belirlenen tutar ile 103. maddedeki Gelir Vergisi Tarifesi’nin birinci gelir dilimine uygulanan oranın çarpılmasıyla bulunan tutarın, hesaplanan vergiden mahsup edilmesi suretiyle uygulanır. Kaza tarihinde 18 yaşından büyük olan müteveffanın geliri hesaplanırken evli ve çocuklu olduğu da dikkate alınarak buna ilişkin asgari geçim indirimi eklenmiş net asgari ücretin dikkate alınması gerekir.(Yargıtay 4. HD’nin 11.03.2022 tarih ve 2021/12400 E. 2022/4595 K. sayılı ilamı )
6. Tazminat isteminde bulunan hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda 1931 tarihli PMF cetvellerine göre saptanmakta ise de gerçek zarar hesabı özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu nedenle TRH 2010 yaşam tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesi güncel veriler ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olduğundan tazminat hesaplamasında TRH 2010 yaşam yönteminin kullanılması gerekir. ( Yargıtay 4. HD’nın 03.01.2022 tarih ve 2021/9412 E – 2022/3622 K., 17. HD’nin 23.03.2021 tarih 2020/ 6173 E. – 2021/ 3121 K. Sayılı ilamları ) Aynı şekilde, yeni genel şartlar zamanında düzenlenen poliçelerde yeni genel şartlardaki hesaplama tekniği uygulanamayacağı için tazminat hesabında eski uygulamalardaki gibi progresif rant yönteminin kullanılması ile bilinmeyen (işleyecek) devredeki gelirlerin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi icap etmektedir.(Yargıtay 17. HD’nin 24.02.2021 tarih ve 2019/3292 E. 20121/1848 K. Sayılı ilamı ) TRH 2010 yaşam tablosundaki ömür sürelerinin PMF 1931 yaşam tablosundaki ömür sürelerine göre daha uzun olduğu bilinen bir gerçek olup, TRH 2010 yaşam tablosu zarar gören yararınadır. Dolayısıyla, PMF yaşam esas alınarak yapılan hesaplama tazminat sorumlularının lehine olduğundan bu husus istinaf kanun yoluna başvuran davalının sıfatı göre sonuca etkili değildir.
7. 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 49. maddesi gereğince haksız bir eylem sonucunda zarara uğrayan kimse, uğradığı maddi ve manevi zararın ödetilmesini isteyebilir. Manevi tazminat, zarar görenin kişilik değerlerinde meydana gelen eksilmenin ( manevi zararın )giderilmesi, tazmin ve telafi edilmesidir. Esasen manevi tazminat, ne bir ceza, ne de gerçek manasında bir tazminattır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.(Yargıtay İBK 22/06/1966 tarih ve 1966/7 E. – 1966/7 K. sayılı ilamı) Olay nedeni ile davacıların manevi zarara uğrayacağı yadsınamaz bir gerçekliktir. Maddi zararda olduğu gibi manevi tazminatta kesin bir hesabın yapılması olanaksızdır. Bunun için tazminat miktarı, somut olayın özelliği, kusur durumu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alınarak M.K.nun 4. maddesi uyarınca hakim tarafından takdir ve tayin edilir. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak gösterilmelidir. Bu itibarla, müteveffa mirasçıları davacıların, maruz kaldığı bu acı ve elem ile yaşadığı sıkıntılar nedeniyle oluşan manevi zararına karşılık, takdir edilen manevi tazminat anılan ilke ve esaslar çerçevesinde makuldür.
8. Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmasına, kusurun olayın oluş şeklline ve dosya kapsamına uygun olarak tespit edilmesine, müteveffanın eşi ve çocuk sayısı dikkate alınarak gelirine asgari geçim indirimi eklenmesine, tazminatın asgari geçim indirimi eklenmiş net asgari ücret üzerinden progresif rant yöntemi esas alınarak hesaplanmasına, maddi olaya uygun düşecek şekilde manevi tazminat takdirine, ihbar olunan taraf sıfatına haiz olmadığı gözetilerek talep ile bağılı şekilde hüküm kurulmasına, tarafların iddia ve savunmaları ile dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin doğru nitelendirilmesine, hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, ilk derece mahkemesince verilen kararda bir hukuka aykırılık bulunmamakla, davalının istinaf itirazları yerinde değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … Şti’nin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı … Şti yönünden istinaf karar harcı olan 20.754,77-TL’den peşin alınan 5.200,00-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 15.554,77-TL’nin davalı … Şti’den tahsiline,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davalı … Ltd Şti’nin yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 31.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.