Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/903 E. 2021/1007 K. 20.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/903
KARAR NO : 2021/1007

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/02/2021
NUMARASI : 2020/24 Esas 2021/104 Karar
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 20.09.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 20.09.2021

İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 10.02.2021 tarih 2020/24 Esas 2021/104 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, İzmir 17. İcra Müd.’nün 2012/4585 E. sayılı dosyasında müvekkili aleyhinde kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını, takibe konu edilen 01.06.2011 tanzim, 15.09.2011 vade tarihli 210.000,00 TL bedelli bonodaki imzanın ve yazıların müvekkiline ait olmadığını, müvekkilinin böyle bir bono imzalamadığını, müvekkilinin 68 yaşında olduğunu, okuma yazmayı çok az bildiğini, davalılara herhangi bir borcunun bulunmadığını, müvekkilinin, yeğeni olan davalı …’nın bankadan çektiği krediye kefil olduğunu, aslında kredinin müvekkili için çekildiğini, ödemeleri müvekkilinin yaptığını, davalı …’nın kredinin çekildiği sıralarda müvekkiline “eşim krediyi sana çektiğime inanmaz, şu kağıda imza at da eşime göstereyim” diyerek dekont büyüklüğünde bir kağıda imza attırdığını, müvekkilinin yaşlı ve cahil olması nedeniyle bu kağıdın boş kağıt mı yoksa boş senet mi olduğunu anlayamadığını, diğer davalı …’un da kötü niyetli olduğunu, davalıların müvekkiline karşı düzenek kurduklarını iddia ederek, müvekkilinin takibe konu senetten dolayı davalılara borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı …; davacının dayısı olduğunu, davacıya ait taksi dolmuş hattında 2006 yılından beri şoför olarak çalıştığını, davacının 2008 yılında bankadan kredi çektiğini, kredi borcunu ödeyememesi üzerine aracına haciz konduğunu, başka kişilere de borçlandığını, 2011 yılında kendisinden borç istediğini, davacıya değişik zamanlarda toplam 100.000,00 TL borç verdiğini, davacının ekonomik sıkıntılarının devam ettiğini, kendisinden yine borç istediğini, kendisinin diğer davalı …’tan borç aldığını ve davacıya verdiğini, davacının borcuna karşılık dava konusu senedi verdiğini, kendisinin de bonoyu ciro ederek diğer davalıya verdiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili; müvekkilinin davaya konu bonoyu alacağına karşılık diğer davalıdan ciro yoluyla teslim aldığını, davacının iddialarının doğru olmadığını, bononun bağımsız borç ikrarını içeren bir senet olduğunu, ispat yükünün davacıda olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan …’un 26/01/2016 tarihinde vefat etmesi üzerine mirasçılarının davaya dahil edildiği anlaşılmıştır.
İZMİR 17. HUKUK DAİRESİ’NİN 2019/2214 E. 2019/2379 K. SAYILI KALDIRMA KARARINDAN ÖNCEKİ İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, iddia, savunma, İzmir 9. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2012/256 E. sayılı ve İzmir 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2018/325 E. sayılı dosyaları ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek; gerek İcra Hukuk Mahkemesi ve gerekse C.Savcılığında yapılan soruşturmada alınan bilirkişi raporundan dava konusu senetteki keşideci imzasının davacıya ait olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İZMİR 17. HUKUK DAİRESİ’NİN 2019/2214 E. 2019/2379 K. SAYILI KALDIRMA KARARI : İzmir 17. Hukuk Dairesince, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne gerekçe gösterilen İzmir C. Başsavcılığı’nın 2012/33484 Sor. sayılı dosyasında aldırılan raporun davacının sadece huzurda alınan 6 adet yazı ve imza örneği mukayese edilerek düzenlendiği, davacının senetteki imzayı inkar ettiği ve dolandırıcılık iddiasında bulunduğu, öncelikle imzanın davacının eli ürünü olup olmadığı hususunun usulünce açıklığa kavuşturulması gerektiği, mahkemece uyuşmazlığa konu senedin tanzim tarihi dikkate alınarak mümkünse bu tarihten önceki tarihli, değilse yakın tarihli davacının ıslak imzalarını içeren (nüfus müdürlüğü, noterlik, muhtarlık, seçim müdürlüğü, banka kayıtları vs. nezdinde atılmış) belgeler usulünce toplanıp, incelemeye esas imza ve yazı örnekleri alındıktan sonra HMK’nın 211. maddesi gereğince imzanın davacının eli ürünü olup olmadığının denetime uygun rapor ile belirlendikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KALDIRMA KARARI SONRASI VERDİĞİ KARARIN ÖZETİ: Mahkemece, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nin kaldırma kararı dikkate alınarak davacının imza örnekleri alındığı, tatbike medar imza örneklerinin toplandığı, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi’nden alınan 17.12.2020 tarihli raporda; inceleme konusu senette atılı borçlu imzalarının davacının eli ürünü olduğunun tespit edildiği, gerek ceza soruşturması sırasında alınan rapor ve gerekse icra hukuk mahkemesince alınan raporun aynı doğrultuda olması, yazı yaşının teknik olarak tespitinin mümkün olmaması, dolandırıcılık iddiası ile ilgili ağır ceza mahkemesince beraat kararı verilmiş olması karşısında davacı vekilinin Adli Tıp Kurumu raporuna karşı itirazlarının yerinde görülmediği, davacının boş kağıda mı yoksa boş senede mi imza attığını bilmediği yönündeki iddiası yönünden ise bir senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiasının yazılı veya kesin delille ispatının gerektiği, bu nitelikte bir ispatın da söz konusu olmadığı, davacının iddialarının sübuta ermediği gerekçesiyle davanın reddine, davalının icra inkar tazminatı talebinin de reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili; hükme dayanak teşkil eden Adli Tıp Kurumu raporunda imza yaşının tespit edilmediğini, senetteki diğer yazıların da müvekkilinin el ürünü olup olmadığının incelenmediğini, senedin düzenleme tarihi ile müvekkilinin imzası arasında tarihsel fark olduğunu, müvekkilinin imza attığı kağıdın değiştirilerek senet haline getirildiği iddiasının imzanın senetteki diğer yazı ve rakamlarla yaşı arasındaki farkın incelenmesiyle ortaya çıkacağını, kambiyo senedine konu edilen borcun dayanağının var olup olmadığının araştırılması gerektiğini, davanın kambiyo senedinin esasına ilişkin bir dava olmadığını, bononun hile yoluyla oluşturulmuş olabileceğini, dava konusu senet üzerinde bulunan “nakden” ibaresinin teşkil ettiği likit paranın var olmadığını, senedin dekont büyüklüğünde bir kağıt şeklinde, lehtarın yeğeni olmasından ve müvekkilinin okuma yazmasının zayıf olmasından, yaşlı ve idrak zayıflığından yararlanılarak müvekkiline imzalatıldığını, iradesinin fesada uğratıldığını, senedin sonradan bonoya dönüştürüldüğünü, müvekkilinin yüksek meblağlı bu senedi keşide etmesine sebebiyet verecek hiçbir hal bulunmadığını iddia ederek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, davalı alacaklı tarafça başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davanın konusunu oluşturan İzmir 17. İcra Müdürlüğü’nün 2012/4585 sayılı takip dosyasında davalılardan … tarafından davacı ve davalı … hakkında 07.06.2011 tanzim 15.09.2011 ödeme tarihli 210.000,00 TL bedelli bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi başlatıldığı; davacının bonodaki imzaya ve borca itirazı üzerine İzmir 9. İcra Mahkemesi’nin 2012/256 E. 2012/969 K. sayılı dosyasında şikayetin reddine karar verildiği, bu kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 2013/27851 E. 2013/34113 K. sayılı kararı ile onandığı anlaşılmaktadır.
Davacı tarafça, bonodaki imzanın ve yazıların davacıya ait olmadığı, davalı …’nın yaşlılığından ve okuma yazmayı çok az bilmesinden yararlanarak davacıya boş kağıt imzalattığını ileri sürülerek bonodan dolayı borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesi istenmektedir.
Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Başkanlığı’nca düzenlenen 17.12.2020 tarihli raporda davacının resmi kurumlardan getirtilen çeşitli yıllara ait imza örnekleri ile dava konusu bonoda yer alan imza örneklerinin karşılaştırılması sonucunda dava konusu bonodaki imzaların davacının eli ürünü olduğu tespit edilmiş olup, yine davalılar hakkında İzmir 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2012/447 E. 2013/219 K. sayılı dosyasında nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından yapılan yargılama sonucunda davalı …’nın beraatine, diğer davalı …’un ise ölümü nedeniyle hakkındaki ceza davasının düşmesine karar verilmiş; davalı … hakkında verilen beraat kararı Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiştir.
Kambiyo senetleri kayıtsız ve şartsız para borcu ikrarı içermekte ve sebepten bağımsız (mücerret) senet niteliğinde olup, yerleşik Yargıtay uygulaması doğrultusunda senedin teminat senedi olduğu yahut açığa imza sonrasında senedin anlaşmaya aykırı şekilde doldurulduğu itirazlarının davacı tarafça yazılı belge ile ispatlanması gerekmektedir. Davacı tarafça bahsi geçen iddiaların senetle yahut başkaca kesin delille ispat edilemediği, dava dilekçesinde yemin deliline de dayanılmadığı, dava konusu bono üzerindeki imzanın davacıya ait olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin tüm istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
İstinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların, açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 59,30 TL peşin olarak alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.20.09.2021