Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/788 E. 2021/927 K. 06.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/788
KARAR NO : 2021/927
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09.12.2020
NUMARASI : 2020/326 D.İş 2020/327 D.İş K.
TALEBİN KONUSU : İhtiyati Hacze İtiraz
KARAR TARİHİ : 06.09.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 06.09.2021

İzmir 7.Asliye Ticaret Mahkemesinin 09.12.2020 tarih 2020/326 D.İş 2020/327 D.İş K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi ihtiyati haciz talep eden alacaklı vekili ile ihtiyati hacze itiraz edenler …, … ve … vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP : İhtiyati haciz isteyen alacaklı vekili, 23.09.2020 ödeme tarihli, 16.000.000,00 TL bedelli senede dayanarak 10.112.000,00 TL alacak üzerinden borçlular hakkında ihtiyati haciz talep etmiş, mahkemece alacağın %15’i oranında teminat karşılığı ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmiştir.
İTİRAZ : İhtiyati hacze itiraz eden borçlular vekili, ihtiyati hacze konu senedin keşide tarihi 18.08.2017 tarihi olup, kefiller için alınan imzaların üstünde kefalet tarihinin 18.05.2017 olarak belirtildiğini, senedin keşide tarihi zorunlu unsurlardan olup, tarihler yönünden farklılık bulunduğundan bononun keşide tarihi olarak 18.05.2017 tarihinin sayılmasının açıkça yasaya aykırı olduğunu, bononun kıymetli evrak vasfına haiz olmadığını, delil başlangıcı sayılabilecek bu evrak için ihtiyati haciz kararı verilmesinin yasaya ve usule açıkça aykırı olduğunu, TTK’nın 672.maddesi gereği ihtiyati hacze konu bonoda düzenleme tarihi olarak iki ayrı tarih bulunduğundan geçerli olmayacağı dikkate alınarak kıymetli evrak vasfına haiz olmayan bu belge yönünden ihtiyati haciz kararının kaldırılması gerektiğini, itiraz eden müvekkili şirket lehine aşkın ipotekler kurulduğundan ihtiyati haciz kararı verilmesi şartlarının oluşmadığını, dayanak bononun teminat için verildiğini, hesap kat ihtarı dahi gönderilmeden muayyen ve muaccel hale gelmiş bir para borcundan söz edilmeyeceğini, kredi sözleşmesinin yapıldığı tarihte müvekkiline bu senedin boş olarak imzalatılarak teminat senedi olarak alındığını, senedin altında bankanın bilgilerinin yazıldığı dikkate alındığında teminat için alındığının anlaşıldığını, kredi sözleşmesi dışında talep eden banka başkaca ticari ilişkisi bulunmadığını, hesap kat ihtarının 15.10.2020 tarihinde müvekkili şirkete gönderildiğini ve müvekkilinin sadece kredilerden kaynaklı borcu olduğunun bildirildiğini, bu durumda teminat için verilmiş belgenin kullanılmasının mümkün olmadığını, senedin vade tarihinin hesap kat ihtarı gönderilmeden önce sonradan doldurulduğunu, talep tarihinde muaccel hale gelmiş bir borç bulunmadığını, teminat senedinin vadesi gelmiş bir para borcu olduğunu tek başına yaklaşık olarak ispat etmediğini, müvekkillerinin mallarını kaçırdığına, mallarını gizleme hazırlığı içinde olduğuna veya alacağın tahsilini zorlaştıracak hileli işlemler yaptığına dair hiçbir somut bulunmadığını, borcun mevcudiyetinin yargılamayı gerektirdiğini belirterek, ihtiyati haciz kararına itiraz etmiş ve ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece duruşma açılarak yapılan inceleme neticesinde, dayanak bonodaki tek keşide tarihinin 18.05.2017 olduğu, taraflar arasında düzenlenmiş kredi sözleşmesinde bonoya ilişkin bir hüküm bulunmadığı ve bononun teminat senedi olarak düzenlendiğine dair açıklamaya yer verilmediği, dayanak bonoda kıymetli evrak vasfını sağlayacak bütün unsurların yer aldığı, bononun kıymetli evrak niteliği taşımadığı yönündeki itirazların haklı görülmediği, talebe dayanak senedin, taraflar arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesinin teminatı olarak alınmasının senedin bono vasfını ortadan kaldırmadığı, kat ihtarının genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacak için yapılacak ilamsız takip için muacceliyet açısından aranabileceği, talebe dayanak bono yönünden alacağın muaccel olması için kat ihtarının yapılmasının gerekmediği, bu iddiaların ancak yapılacak yargılamada tartışma konusu yapılabileceği, bononun vade tarihinin takip öncesi tarih olduğu göz önünde tutularak bu yöndeki itirazın haklı görülmediği, itiraz edenler vekilince bononun kredi sözleşmesi yapılması sırasında boş olarak alındığı ve ihtiyati haciz talep eden tarafça doldurulduğu iddia edilmiş ise de; senedin boş olarak imzalanıp verilmesi hukukumuzda mümkün olup anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunun ancak yazılı delillerle kanıtlanabileceği, itiraz edenler tarafından bu konudaki iddialarına ilişkin dosyaya hiç bir delilin sunulmadığı, kaldı ki bu yöndeki iddiaların ancak yargılamada tartışma konusu yapılabileceği dikkate alınarak bu yöndeki itirazın da haklı görülmediği, itiraz edenler vekilince müvekkillerinin kaçtıkları veya mallarını kaçırdıkları konusunda bir delil olmadan ihtiyati haciz kararı verilmesinin mümkün olmadığı iddia edilmiş ise de; İ.İ.K’ nun 257(1) maddesi uyarınca muaccel alacaklar için ihtiyati haciz kararı verilebilmesi yönünden yalnız alacağın rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş olması şartı aranmakla takibe dayanak bonodaki vade tarihine bağlı olarak alacağın muaccel hale geldiği gibi kredi sözleşmesine konu borcun itiraz edenler tarafından kararlaştırılan zaman ve miktarda ödendiğine dair ödeme belgelerinin dosyaya sunulmadığı birlikte değerlendirildiğinde itiraz eden şirket dışındaki diğer borçlu taraflar yönünden alacağın rehinle temin edilmediği göz önünde tutularak bu yöndeki itirazların usul ve yasaya uygun olmadığı, kredi sözleşmesinden doğan borcun teminatı olarak itiraz eden şirket lehine dört adet taşınmazın alacaklı banka lehine ipotek verildiği, toplam ipotek bedeli 11.000.000,00-TL olup ihtiyati haciz talebine konu miktarın 10.112.000,00-TL olduğu göz önünde tutulduğunda alacağın itiraz eden şirket yönünden teminat altına alındığı, (Yargıtay 11.HD’nin 09/05/2011 tarih 2011/5169 esas-5553 karar sayılı ilamı) bu nedenle itiraz eden şirketin alacağın rehinle temin edildiğine yönelik itirazının haklı olduğu, ipoteğin kim lehine verilmiş ise ancak lehine verilen yönünden İİK’ nun 257(1) madde uyarınca hüküm doğuracağı, buna göre itiraz eden şirket dışındaki diğer itiraz edenler yönünden olan alacakların rehinle temin edilmemiş olmasına bağlı olarak gerçek kişiler yönünden bu konuda yapılan itirazın haklı görülmediği, itiraz eden şirket yönünden alacağın rehinle temin edilmiş olması nedeni ile ihtiyati haczin kaldırılması gerektiği gerekçesiyle ihtiyati hacze itiraz eden şirketin itirazının kabulü ile şirket yönünden ihtiyati haczin kaldırılmasına, ihtiyati hacze itiraz edenler …, … ve …’un itirazlarının reddine karar verilmiştir.
Karara karşı ihtiyati haciz talep eden alacaklı vekili ile ihtiyati hacze itiraz edenler …, … ve … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : İhtiyati haciz talep eden banka vekili, müvekkili bankaca kullandırılan kredilere ilişkin borçların ödenmesi için bononun keşide edilerek bankaya verildiğini, bononun yasal unsurlarını taşıdığını ve vadesinde ödenmediğini, borçluların borcunu ödemeyerek temerrüde düşmeleri nedeniyle öncelikle borçlular aleyhine ihtiyati haciz kararı alınarak uygulandığını ve aynı tarihte esas takibe geçildiğini, kambiyo takibinin ipotek takibi başlatılmadan önce tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla ikame edildiğini, mahkemenin kararında şirketçe verilen 11.000.000,00 TL ipoteğin alacak tutarının tamamını karşılayacağını varsaydığını, ancak bu tespitin hatalı olduğunu, ipotekli gayrimenkullerin kıymet taktiri bilinmemekle beraber yapılacak ihalede değerinin %50 sinden satışa çıkarılacağını, yasal kesintilerden sonra bankanın alacağının yarısının bile tahsil edilemeyeceğinin kuvvetle muhtemel olduğunu, bu nedenle alacağın teminat altına alınmış olduğu tespitinin hatalı olduğunu, mahkemece usul ve yasalara aykırı olarak şirket hakkında ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verildiğini, ihtiyati haciz istemi bonoya dayalı olup İİK’nın 167.maddesi gereğince alacağı emre muharrer senede müstenit olan müvekkili bankanın alacak rehinle temin edilmiş olsa bile kambiyo senetlerine mahsus icra takibinde bulunabileceğini, her ne kadar asıl borçlu şirket bakımından kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacak rehinle temin edilmiş ise de aynı alacak için kambiyo senedi düzenlenmiş olması halinde kambiyo senedine dayalı olarak ihtiyati haciz kararı verilmesinde yasaya aykırılık bulunmadığını, şirket hakkında da verilen ihtiyati haczin koşulları taşıdığını istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle 09.12.2020 tarihli kararın 1 nolu kısmının kaldırılmasını, ihtiyati hacze itiraz eden şirket yönünden de itirazın reddini istemiştir.
İhtiyati hacze itiraz edenler …, … ve … vekili, ihtiyati hacze konu senedin keşide tarihi 18.08.2017 tarihi olup, kefiller için alınan imzaların üstünde kefalet tarihinin 18.05.2017 olarak belirtildiğini, senedin keşide tarihi zorunlu unsurlardan olup, tarihler arasında çelişki bulunduğundan bononun keşide tarihinin 18.05.2017 tarihi sayılmasının açıkça yasaya ve yerleşik içtihatlara aykırı olduğunu, tarihlerin değişik suretle belirtilmesinin senette çift vadeye sebebiyet verdiğinden TTK ilgili hükmü ve yerleşik içtihatlara göre senedin geçersiz olduğunu, senedin üzerindeki vadelerin değiştirilmesinin senedin iptalini gerektirdiğini, delil başlangıcı sayılabilecek bu evrak için ihtiyati haciz kararı verilmesinin yasaya ve usule açıkça aykırı olduğunu, TTK 671. maddesinde düzenleme tarihinin zorunlu unsur olarak sayıldığını, 672. maddesindeki “671 inci maddede yazılı unsurlardan birini içermeyen senet ikinci ilâ dördüncü fıkralarda yazılı hâller dışında poliçe sayılmaz.” hükmü gereği ihtiyati hacze konu bonoda düzenleme tarihi olarak iki ayrı tarih bulunduğundan tarihlerin geçerli olmayacağı dikkate alınarak kıymetli evrak vasfına haiz olmayan bu belge yönünden ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını talep ettiklerini, İİK’na göre ihtiyati haciz telep etmek için, alacağın rehinle teminat altına alınmamış olması gerekip alacak rehinle teminat alınmışsa, rehinli malın kıymetinin alacağı karşıladığı oranda ihtiyati haciz istenmesinin mümkün olmadığını, aşkın ipotekler kurulduğundan ihtiyati haciz şartlarının oluşmadığını, dayanak gösterilen bono vasfını taşımayan belgenin, teminat için verilmiş olup, hesap kat ihtarı dahi gönderilmeden, muayyen ve muaccel hale gelmış bir para borcundan söz etmenin mümkün olmadığını, talep eden tarafça dosyaya sunulan senedin kayıtsız para borcunu ihtiva eden kambiyo senedi vasfında olmadığını, müvekkilinin kredi sözleşmesi ilişkisi dışında talep eden banka ile başkaca ticari ilişkisi bulunmadığını, bu senedin kredi sözleşmesinin yapıldığı tarihte müvekkiline boş olarak imzalatılarak teminat senedi olarak alındığını, senedin altında bankanın bilgilerinin yazıldığı dikkate alındığında teminat için alındığının anlaşıldığını, 15.10.2020 tarihinde müvekkil şirkete gönderilen hesap kat ihtarında müvekkilinin sadece kredilerden kaynaklı borcu olduğunun bildirildiğini, teminat için verilmiş olan belgenin kullanılmasının mümkün olmadığını, zira bu belgenin vade tarihinin sonradan hesap kat ihtarı dahi gönderilmeden önce dolduruldurulduğunu, talep tarihinde muaccel hale gelmiş bir borcu bulunmadığını, teminat senedinin vadesi gelmiş bir para borcu olduğunu tek başına yaklaşık olarak ispat etmediğini, müvekkillerinin mallarını kaçırdığına, mallarını gizleme hazırlığı içinde olduğuna veya alacağını tahsilini zorlaştıracak hileli işlemler yapıldığına ilişkin hiçbir somut delil bulunmadığını, taraflarınca İzmir 11. İcra Hukuk Mahkemesi 2020/549 E. Sayılı dosyası ile borca itiraz edildiğinden muacceliyet iddiasının kabul edilemeyeceğini, borcun mevcudiyetinin yargılamayı gerektirir mahiyette olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını, istinaf eden müvekkillerinin de itirazlarının kabulü ile aleyhlerine verilen ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Talep, bonoya dayalı verilen ihtiyati haciz kararına itiraza ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle ihtiyati hacze itiraz eden şirketin itirazının kabulü ile şirket yönünden ihtiyati haczin kaldırılmasına, ihtiyati hacze itiraz edenler …, … ve …’un itirazlarının reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
İİK’nın 257/1. maddesi gereğince rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. Buradaki ispat, esas davadaki gibi tam bir ispat değildir. İİK’nın 265. maddesinde de ihtiyati hacze itiraz sebepleri tahdidi olarak belirtilmiş olup bunlar; ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata ilişkindir.
Somut olayda, ihtiyati hacze itiraz eden borçluların vekili, ihtiyati hacze talebine dayanak bonoda düzenleme tarihi olarak iki ayrı tarih bulunduğundan geçerli olmayacağını ve bononun kıymetli evrak vasfına haiz olmadığını, borçlu şirket lehine aşkın ipotekler kurulduğundan ihtiyati haciz kararı verilmesi şartlarının oluşmadığını, dayanak bononun kredi borcunun teminat için verildiğini, hesap kat ihtarı dahi gönderilmeden muayyen ve muaccel hale gelmiş bir para borcundan söz edilmeyeceğini, kredi sözleşmesinin yapıldığı tarihte müvekkiline boş olarak imzalatılarak teminat olarak alınan senedin vadesinin sonradan doldurulduğunu, müvekkillerinin mallarını kaçırdığına, mallarını gizleme hazırlığı içinde olduğuna veya alacağın tahsilini zorlaştıracak hileli işlemler yaptığına dair hiçbir somut delil bulunmadığını itiraz sebepleri olarak ileri sürmüştür.
İhtiyati haciz talebine dayanak bonoda keşide tarihi 18.08.2017 tarihi olup, kefiller için alınan imzaların üstünde kefalet tarihinin 18.05.2017 olarak belirtilmesi bononun kambiyo senedi vasfını ortadan kaldırmaz. Bonoda ve genel kredi sözleşmesinde talebe dayanak bononun teminat senedi olarak verildiğine dair herhangi bir ibare bulunmadığı gibi bu bononun teminat senedi olarak verildiğine yönelik herhangi bir yazılı delil de sunulmamıştır. Bonoların teminat senedi niteliğinde olması, kambiyo senedi vasfını ortadan kaldırmadığı gibi, bu şekilde düzenlenen teminat senetlerine dayanılarak ihtiyati haciz istenilebilecektir. Bono yönünden alacağın muaccel olması için kat ihtarının yapılması da gerekmemektedir. İİK’nın 45. maddesi yollamasıyla aynı yasanın 167. maddesi uyarınca alacağın rehinle teminat altına alınması, kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip yapılmasına da engel teşkil etmez. İİK’nın 167.maddesi gereğince alacağı emre muharrer senede müstenit olan bankanın alacağı rehinle temin edilmiş olsa bile kambiyo senetlerine mahsus icra takibinde bulunabilecektir. İhtiyati hacze itiraz sebepleri olarak bildirilen bu itirazlar İİK.265. maddesinde sınırlı olarak belirtilen itiraz sebepleri arasında olmadığı gibi söz konusu itirazların açılacak ayrı bir davada yargılama konusunu oluşturabileceği, kambiyo senedi vasfını haiz bononun illetten mücerret olması ve vadesinin geçmiş olması nedeniyle ihtiyati haciz için yaklaşık ispat koşulunun yerine getirildiği anlaşılmakla ; ihtiyati haciz talep tarihi itibarıyla alacak muaccel olup rehinle de teminat altına alınmadığından İİK’nın 257/1. maddesindeki ihtiyati haciz şartları bulunmaktadır. İİK’nın 257/2. maddesinde muaccel olmayan olan alacaklar için belirlenen koşullar da aranmayacağından açıklanan sebeplerle, ilk derece mahkemesince ihtiyati hacze itiraz eden borçlular …, … ve …’un itirazlarının reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından itiraz eden borçlular vekilinin istinaf itirazları yerinde değildir.
İhtiyati haciz talep eden alacaklı vekilinin istinaf itirazlarının değerlendirilmesinde ise; İİK’nın 45. maddesi yollamasıyla aynı yasanın 167. maddesi uyarınca alacağın rehinle teminat altına alınması, kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip yapılmasına da engel teşkil etmez. İhtiyati haciz istemi bonoya dayalı olup İİK’nın 167.maddesi gereğince alacağı emre muharrer senede müstenit olan alacaklı alacak rehinle temin edilmiş olsa bile kambiyo senetlerine mahsus icra takibinde bulunabileceğinden kambiyo senedine dayalı olarak ihtiyati haciz kararı verilmesinde yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Alacağın varlığı hususunda yaklaşık ispat koşulu da yerine getirilmiş olup alacaklı bankanın bonodan kaynaklanan alacağı için İİK’nın 257/1. maddesindeki ihtiyati haciz şartları bulunduğundan ve borçlu şirketin de ihtiyati hacze itirazları yerinde olmadığından mahkemece borçlu şirketin de ihtiyati hacze itirazının reddine karar verilmesi gerekirken, borçlu şirket yönünden itirazın kabulü ile ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan gerekçe ışığında, talebin ve istinaf sebeplerinin niteliğine göre duruşma açılmasına gerek görülmeyerek dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, ihtiyati hacze itiraz eden borçlular vekilinin istinaf dilekçesinde yer verdiği itirazları yerinde olmadığından HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine, ihtiyati haciz talep eden alacaklı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca kabulüne, ilk derece mahkemesi kararı ihtiyati hacze eden borçlu…’i yönünden kaldırılarak borçlu şirketin ihtiyati hacze itirazının reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İhtiyati hacze itiraz eden borçlular vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İhtiyati haciz isteyen (alacaklı) vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İzmir 7.Asliye Ticaret Mahkemesinin 09.12.2020 tarih 2020/326 D.iş E. – 2020/327 D.iş K. sayılı ek kararının ihtiyati hacze itiraz eden borçlu … yönünden Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
İhtiyati hacze itiraz eden borçlu …’nin İTİRAZLARININ REDDİNE,
492 Sayılı Harçlar kanunu gereğince alınması gereken 97,70 TL’den peşin alınan 89,60 TL’nin mahsubu ile bakiye 8,10 TL karar harcının ihtiyati hacze itiraz edenlerden alınarak hazineye irat kaydına,
İhtiyati haciz talep eden (alacaklı) kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükteki avukatlık asgari ücret tarifesine göre belirlenen 1.125,00 TL vekalet ücretinin ihtiyati hacze itiraz eden borçlulardan alınarak ihtiyati haciz talep eden (alacaklıya) verilmesine,
İhtiyati hacze itiraz edenler tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
3-İstinaf yoluna başvuran ihtiyati haciz talep eden alacaklının ödediği istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
4-İstinaf başvurusu nedeniyle ihtiyati haciz talep eden alacaklı tarafından yapılan 162,10 TL başvurma harcının ihtiyati hacze itiraz eden borçlulardan alınarak ihtiyati haciz talep eden alacaklıya verilmesine,
5-İhtiyati hacze itiraz eden borçlular yönünden istinaf karar harcı olan 97,70 TL’den peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 38,40 TL’nin ihtiyati hacze itiraz eden borçlulardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
6-İstinaf başvurusu nedeniyle ihtiyati hacze itiraz eden borçlular tarafından yapılan giderlerin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere 06.09.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.