Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/73 E. 2021/328 K. 11.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/73
KARAR NO : 2021/328

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22.09.2020
NUMARASI : 2019/546 E. – 2020/516 K.

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 11.03.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 12.03.2021

Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir 2.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 22.09.2020 gün ve 2019/546 E. – 2020/516 K. sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili, davalının ZMMS sigortacısı olduğu aracın, müvekkiline ait araca çarparak hasar verdiğini, davalı sigorta şirketine yapılan başvuru üzerine, davalı tarafından açılan hasar dosyasında onarım bedeli KDV hariç ve iskontosuz olarak 44.066,02 TL olarak belirlenmiş ise de, ödemenin haksız olarak red edildiğini, davalının değer kaybından da sorumlu olduğunu, yargılama sırasında alacak belirli hale geldiğinde HMK’nın 107. hükmü uyarınca talebin arttırılacağını ileri sürerek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 100,00 TL hasar bedelinin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, davacının başvurusu üzerine hasar dosyasında yapılan değerlendirmede, hasarın kaza ile uyumsuz olduğunun tespit edildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; kaza yerine ilişkin fotoğraflar irdelendiğinde aracın kaza sonrası çarptığı belirtilen direk ve direk üzerinde yer alan trafik levhasında herhangi bir hasarın olmadığının görüldüğü, kaza yerine ilişkin fotoğraflar ile birlikte alınan bilirkişi raporları da dikkate alındığında, davacının aracında meydana geldiği belirtilen hasarın davaya konu kaza nedeniyle meydana gelmediği kanaatine varıldığı, 02.09.2020 tarihli bilirkişi raporu ile 30.09.2018 tarihli Teknik Değerlendirme başlıklı raporda yapılan tespitlerin mahkemece de benimsendiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili, mahkeme ara karar oluşturarak bilirkişi belirlenmiş iken, tarafınca ara karardan rücu edilmesi ve ne sebepten ötürü olduğunu bilmedikleri bir şekilde, tarafına husumet beslediğini düşündüğü, vekilİ olduğu hemen her dosya da taraflı ve aleyhe raporlar düzenleyen, haksız bir şekilde yargılama giderlerinin artmasına ve yargılamanın uzamasına sebep olan bilirkişinin önceki dosyalardan da somut örnekler vererek değiştirilmesi talep edildiğini, bu kapsamda ara karardan dönülmesi talepli 24.06.2020 tarihli dilekçesinde bilirkişi olarak görev yapmış olduğu dosyaların gerekli görülmesi halinde mahkemesinden istenilmesini talep ettiğini, vekil olarak bilirkişi ile başkaca dosyalarda yaşanılan problemlerin somut olarak ortaya konulduğunu, mahkemece ısrarla söz konusu bilirkişiden rapor alındığını, ciddi olan itirazlarına rağmen tek bir rapor ile hüküm kurulduğunu, hükme esas alınan bilrkişi raporu ile ekspertiz raporu arasında çelişki bulunduğunu, kazanın oluşumu ve sonucunda oluşacak hasar sürücü refleksleriyle ve tüm değişkenler nedeniyle değişiklik gösterdiğini, şu nedenle bu şekilde hasar oluşması gerekir şeklinde net olarak bilirkişinin tespit yapmasının mümkün olmadığını, trafik kaza tutanağının resmi trafik ekipleri tarafından bizzat kaza mahallinde yapılan incelemeler sonucu tanzim edildiğini ve aksi ispat edilinceye kadar geçerli olduğunu, aksinin ispatına dair davalı tarafça sunulabilen tek bir delil sunulmadığını, bilirkişi tarafından hasar ile kazanın uyumsuz olduğu, dava konusu kaza nedeniyle müvekkile ait araçta hasar oluşmadığı şeklinde ki tespitlerin bilirkişinin kötü niyetini gösterdiğini, davalı tarafça kaza tutanağının aksine hiçbir delil sunulamamışken söz konusu kaza sonucu oluşan ve eksper raporuyla tespit edilen hasarın yok sayılmasının başkaca bir açıklaması bulunmadığını, ekspertiz raporunda kaza sonrası müvekkil aracı üzerinde yapılan inceleme sonucu müvekkil aracında dava konusu kaza nedeniyle KDV hariç 44.660,02 TL hasar oluştuğu ve oluşan hasar ile kazanın uyumlu olduğunun açıkça tespit edildiğini, ekspertiz raporu ile bilirkişi raporu arasında çelişki doğmuş olup işbu çelişkinin giderilmesi için İstanbul Adli Tıp Kurumundan itirazlarımız doğrultusunda yeniden rapor aldırılmasını talep edilmişse de mahkeme tarafından bu itirazlarının kabul edilmediğini, bilirkişinin kazaya karışan davalı sigortalıya ait aracın da hasarlı halini görmüş gibi rapor tanzim ettiğini, bu aracın hasarına ilişkin dosyaya sunulmuş belge olmadığını, kaldırım yüksekliğinin fazla olmadığı ve aracın kaldırım üzerine çıkmadan lastiklerin yerde olduğu görüldüğü, aracın mekanik olarak alt kısım diye tabir edilen salıncak, rot kolu amortisör, motor traversi, sol aks ve şanzıman gibi parçalarda zarar meydana gelmesinin mümkün olamayacağı şeklindeki değerlendirmesin de doğru olmadığını, aracın kaza anında ki hızı, yükü, içinde kaç kişi olduğu, ne şekilde çıktığı bilirkişi tarafından bilinmemesine rağmen yoruma dayalı olarak kendisi tarafından olması gereken tek sonuca göre değerlendirme yapıldığını ileri sürerek, bilirkişi raporuna itirazlar doğrultusunda İstanbul Adli Tıp Kurumundan rapor aldırılmasına ve rapor sonucuna göre davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, trafik kazasından kaynaklanan araç hasar bedelinin tahsili istemlidir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
İzmir 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 12.03.2019 tarih 2018/1327 Esas 2019/341 Karar sayılı; davanın belirsiz alacak davası açılabilmesi için gerekli şartların bulunmadığı gerekçesiyle davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddine dair kararı, Dairemizin 14.11.2019 tarih ve 2019/2845 E.- 2019/1688 K. Sayılı ilamı ile, davanın belirsiz alacak davası olduğu, esasa ilişkin deliller toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-4. ve 6. maddeleri uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne ve ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına karar verilmiştir, ilk derce mahkemesince deliller toplanarak ve bilirkişi raporu alınarak davanın reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesince hükme esas alınan makine mühendisi tarafından düzenlenen raporda; kazaya karışanların beyanları doğrultusunda görevlilerin tutanakları düzenlendikleri kanaatine varılan kaza tespit tutanağı ve olay yeri krokisi ile fotoğrafların incelenmesinde, görevli memurların olay yerindeki araçların konum ve sürücü beyanları dikkate alarak kaza tutanağı düzenlediklerinin görüldüğü, dosyada bulunan olay yeri fotoğraflarını incelenmesinde ise kazaya sebep olan sigortalı aracın sağ ön çamurluk kısımlarında iki adet farklı çarpma izi sigortalı aracında krokiye göre sağ tarafından değil sol tarafında sürtme izi görüldüğü, araçların birbirlerine sürtme şeklindeki izlerin örtüşmediği, sigortalı araca ait resme göre sağ ön çamurluk uç kısımlarımda iki farklı çarpma izi olmasına rağmen davacıya ait araçta düz bir bölgeden boylu boyunca sol tarafında sürtme izi görüldüğü, oysa ki kazaya sebep olan sigortalı araçta iki adet sürtme izi bulunduğu, çarpmanın şiddeti ile aracın yaya geçme lambalarının bulunduğu kaldırıma çıktığı esnada ön tamponunun direğinin şeklini alacak şekilde kavis oluşturması gerekirken savrulma sonucu direkte dokunma şekline hsar meydana getirmesinin mümkün olmayacağı, aracın yaya geçme lambalarına çarptığı esnada aracın ön tamponu ve ön plakanın direğin yuvarlak şekli olan kavisli bir iz bırakması gerekirken kaza esnasında ve sonrasında çekilen resimlerde aracın plaka ve ön tamponununda buna benzer şekilde hiçbir hasar izi veya emareleri görülmediği, fotoğraflardan da görüleceği üzere kaldırım yüksekliğinin fazla olmadığı ve aracın kaldırım üzerine çıkmadan lastiklerin yerde olduğunun görüldüğü, buna göre aracın kaldırıma çıkmadığı, aracın mekanik olarak alt takım diye tabir edilen salıncak, rot kolu, amortisör, motor traversi, sol aks ve şanzıman gibi parçalarda zarar meydana gelmesinin mümkün olamayacağı, özellikle ön tamponun alt kısımlarında ilk çarpma esnasında hasar oluşması gerekirken resimlerde bu yönde bir hasar emaresi görülmediği, sigortalı aracın sağ ön çamurluk ve ön tampon kısımlarında iki adet çarpma izi görülmesine rağmen kazaya uğrayan davacı aracının sol yan kısımlarında tek sürtme izi görüldüğü halde, kaza tutanağının tam tersi belirtildiği, davacıya ait aracın çarpmanın etkisi ile yaya ışık direğine kaza tutanağında da belirtilmeyen fren izinin yolda olmaması sebebiyle hızlanarak çarpması gerekirken ve bu hızla çarpmanın etkisi ile aracın ön tampon ve diğer parçalarda hasarın çok fazla olması gerekirken dosyaya sunulan olay yerinde çekilen ve kaza sonrası çekilen resimlerden de görüleceği üzere araçta bu yönde hasar emare ve izleri görülmediği, ayrıca savrulma neticesinde aracın direğe şiddetli çarparak geriye doğru son halini alması gerekirken aracın direk ile temas eder vaziyette bulunmasının mümkün olmayacağı, davacının atadığı eksperin hazırladığı raporun meydana gelen kaza ile ilintili ve uyumlu olamayacağı belirtilmiştir.
Bilirkişi raporunda, fotoğraflardan yapılan incelemede, olay yerindeki kaldırım yüksekliğinin fazla olmadığının ve aracın kaldırım üzerine çıkmadan lastiklerin yerde olduğunun görüldüğü, buna göre aracın kaldırıma çıkmadığı, aracın mekanik olarak alt takım diye tabir edilen salıncak, rot kolu, amortisör, motor traversi, sol aks ve şanzıman gibi parçalarda zarar meydana gelmesinin mümkün olamayacağının belirtilmiş olması ve davacı vekilinin ayrıntılı ve gerekçeli rapora itiraz etmesi gözetildiğinde, ilk derece mahkemesince yeni bir bilirkişi ile birlikte kazanın gerçekleştiği iddia olunan yerde keşif yapılarak, kaza tespit tutanağı ile kroki olay yerine uygulanarak, ayrıca davacıya ait aracın da keşifte incelenerek , bilirkişiden; kaza tespit tutağı, olay yeri krokisi, alınan bilirkişi raporu, davacı vekilinin raporlara karşı itirazları, davalı sigortacının beyan ve iddiaları, dosyadaki fotoğraflar ile dosyadaki tüm delillerin ayrıntılı ve gerekçeli olarak değerlendirildiği rapor alınmadan karar verilmesi doğru görülmemekle, davacı vekilinin istinaf itirazları yerindedir.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince esasa münhasır delil toplanmadan, eksik inceleme ve değerlendirmeye dayalı olarak karar verilmesinin, usul ve yasaya aykırı bulunmakla, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca davacı vekilinin n istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
2-İzmir 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 22.09.2020 tarih 2019/546 E. – 2020/516 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere 11.03.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.