Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/688 E. 2023/1880 K. 20.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/688
KARAR NO : 2023/1880

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29.01.2021
NUMARASI : 2014/1381 E. 2021/71 K.
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 20.12.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 20.12.2023

İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 29.01.2021 tarih 2014/1381 E. 2021/71 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalılar vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili, müvekkili şirketin 12/11/2002 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında yönetim kurulu başkanı olarak seçilen …’in 19/06/2010 tarihine kadar tek başına şirketi temsil ettiğini, 27/03/2006 tarihli ortaklar toplantısında yönetim kurulu başkanı olarak …’in görevine devamına, oğlu … ile eşi …’in yönetim kuruluna üye olarak seçilmesine karar verildiğini, davalı …’in şirketi tek başına temsil ettiği sürede usulsüz işlemlerle şirkete zarara uğrattığının tespit edildiğini, davalı hakkında suç duyurusunda bulunulmasıyla Karşıyaka 5. ASCM’nin 2012/759 esas sayılı dosyasında güveni kötüye kullanma suçu ve bu suça iştirakten kamu davası açıldığını, usulsüz defter ve kayıt dışı işlemlerle zimmetine para geçirdiğini, kayıt dışı gelir elde ettiğini, muhasebe hileleri ve sanal muhasebe kayıtlarıyla borçlarını sıfırlayarak kendisine menfaat sağladığını şirketin hesaplarından kendisi, eşi ve oğlunun hesaplarına para aktardığı, tüm bu hususların Karşıyaka 5 ASCM’nin 2012/759 esas sayılı dosyasından alınan 21/08/2013 tarihli bilirkişi raporuyla sabit olduğunu ileri sürülerek davacı şirketin uğramış olduğu zararlara ilişkin olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100.000-TL’nin 07/09/2012 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalılar vekili, …’in şirketin uzun süre yöneticiliğini yaptığını diğer davalılar eşi … ve oğlu …’in yönetime yasa gereği girdiklerini, ancak hiçbir fiili çalışmada bulunmadıklarını, davalı …’in özenli çalışmasıyla genel kurul toplantılarında da ibra edildiğini, şirket ortağı … ile davalı … arasında uzun yıllardır süren husumet bulunduğunu, …’in yasal olmayan işlemleri nedeniyle davalar açıldığını, bu davalarda kendisine ceza verildiğini, davacının bir kısım kayıt dışı ve usulsüz işlemlerle şirketin zarara uğratıldığı iddiasının gerçeğe aykırı olduğunu, şirketin tek bir kira gelirinden başka gelirinin bulunmadığını, muhasebe kayıtlarının mali müşavir tarafından sağlıklı olmayan bir şekilde tutulduğunu, … tarafından şirket hesabına yapılan harcamaların kayıtlara eksik girildiğini, davanın 2-5 yıl zaman aşımına tabi olup olay üzerinden 5 yıl geçtikten sonra açıldığını davanın zaman aşımına uğradığını, bu nedenle de reddi gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı …’in şirketin uzun süre yönetim kurulu başkanlığını yaptığı, eşi davalı … ve oğlu davalı …’in de yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptıkları 2006-2010 yılları arasında şirketin banka hesabından …’e 423.152,00-TL, …’e 41.045,00-TL, …’e 61.500,00-TL ödeme yapıldığı, böylelikle bankalardan yapılan toplam ödeme tutarının 525.697,00-TL olduğu, bu zararın tamamından o tarihte yönetim kurulu başkanı olarak görev yapan …’in sorumlu olduğu, ayrıca diğer davalılar … ve …’in elde ettikleri menfaat tutarınca olmak üzere …’in 41.045,00-TL …’in 61.500,00-TL’den sorumlu olduğu, ancak davacılar vekilinin 03/11/2017 tarihli dilekçesinde …’den 50.000,00-TL, …’den 25.000,00-TL ve …’den 25.000,00-TL talep edildiği, davacının talebiyle bağlı kalınarak …’den talep edilen 50.000,00-TL’den ölümü ile mirasçısı …’in sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı … mirasçısı …’den 50.000,00-TL, davalı …’den 25.000,00-TL nin davalı …’den 25.000,00-TL nin alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı davalılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalılar vekili, öncelikle davacı şirketin tüm gelir ve giderlerinin hesaplanarak zararın oluşup oluşmadığının tespit edilmesi gerektiğini, bu nedenle alınan raporlara itiraz edildiğini, ancak itirazlarının karşılanmadığını, şirketin giderinin gelirinden fazla olduğunu, bu durumun bilirkişiler ve mahkemece dikkate alınmadığını, müvekkillerinin şirket hesabından para çekmesinin zararlandırıcı işlem olarak kabul edildiğini, sadece para çekme işleminin zararlandırıcı işlem olarak kabulünün mümkün olmadığını, şirket hesabından çekilen paradan çok daha fazlasının müvekkilleri tarafından şirket adına yapılan ödemelere harcandığını, anılan tarihlerde şirket aleyhine birçok icra takibi mevcut olduğunu, şirketin icra dairesine ödediği paraların da kayıtlar da göründüğünü, davalı … yönünden çekilen paraların tamamının da şirket defterlerinde kayıtlı olduğunu, şirket hesaplarında kalan paralara zaman zaman icra takipleri dolayısıyla el konulduğunu, bu haliyle şirketin giderlerinin ödenemediğini, müvekkilleri tarafından şirket hesabındaki paraların daha verimli kullanılması için çekilerek şirket adına ödeme yapıldığını, şirket yetkilileri tarafından usulüne uygun yapılan tahsilat veya para çekme işlemlerininin tek başına zararlandırıcı işlem olarak kabul edilemeyeceğini, müvekkillerinin şirket yönetiminde olmadığı dönemde dahi şirket yetkilileri tarafından kira alacaklarının elden tahsil edildiğini, bankadan para çekildiğini, bilirkişiler tarafından 2007 yılına ait Defteri Kebir bulunmadığı belirtilmiş ise de, 2007 yılı Yevmiye Defteri ile 2007 yılı Defteri Kebir’in aynı klasör içine konulduğunu, 2007 yılı Defteri Kebir’inin mevcut olduğunu, bilirkişi raporunda taşınmazın 2011 yılında satıldığı belirtilmesine karşın, satış tarihinde müvekkillerinin şirketin ortağı ve yetkilisi olmadığının belirtilmediğini, bu satıştan dolayı müvekkillerinin şirketi zarara uğrattıkları sonucuna nasıl ulaşıldığının anlaşılamadığını, bilirkişi raporlarında şüpheli işlem olarak görülen 2010 yılına ilişkin 49 nolu kayıtla 51 nolu kayıtlı işlemlerin yapıldığı sırada şirketin dava tarihindeki yetkilisinin yönetim kurulunda olduğunu, işlemin yapıldığı tarihte ve halen …’in şirketin tek sahibi ve yetkilisi olduğunu, şirketin yetkilisi tarafından yapılan işlem nedeniyle müvekkillerden zarar talebinde bulunulamayacağını, şirket yetkilileri tarafından çekilen paraların şirket borçları ve ödemeleri için kullanıldığını, yerel Mahkeme tarafından ara kararla davacıdan Genel Kurul Tutanakları ve Denetim raporlarının sunulması için süre verildiğini, ancak davacı tarafından bu hususun yerine getirilmediğini, TTK’nun 558. Maddesi uyarınca müvekkillerinin genel kurullarda ibra edildiğini, ayrıca müvekkillerin tamamamının hisselerini devrederek şirket ortaklığından ayrıldıklarını, TTK.558/2 maddesinde ibra kararını bilerek payı iktisap edenlerin dava hakkının kalkacağını hükme bağlandığını, şirket yetkilisinin şirket hesabından para çekme işleminin yasal bir işlem olduğunu,şirketin giderleri incelendiğinde müvekkilleri tarafından şirketin finanse edildiğinin açık olduğunu, faiz başlangıç tarihi hatalı olduğunu, davacı tarafça 07.09.2012 tarihinden itibaren yasal faiz talep edilmiş ise de, müvekkillerinin dava ile temerrüde düştüğünü, dava tarihinden geriye gidilerek 07.09.2012 tarihinden itibaren faiz işletmesi hatalı olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürülmüştür.
GEREKÇE : Dava, TTK’nun 553. Maddesi uyarınca davacı şirketin eski yönetim kurulu başkan ve üyeleri olan davalıların sorumluluğuna dayalı tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Somut olayda, davalıların 2006-2010 yılları arasında şirket yönetim kurulu başkan ve üyeleri oldukları ve eylem ve işlemleriyle şirketi zarara uğrattıkları gerekçesiyle, TTK’nun 553 maddesi gereğince davalıların sorumluluğuna dayalı olarak, davacı şirkete verilen zararın tahsilinin talep edildiği anlaşılmaktadır.
TTK’nun 553/1. Maddesine göre kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde; hem şirkete, hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar. Kanun hükmünden de anlaşılacağı üzere sorumluluk davası; şirket, pay sahipleri ve alacaklılar tarafından açılabilecektir.
Yerel mahkemece, davanın şirket yönetim kurulu başkan ve üyelerinin haksız fiilinden kaynaklı tazminat talebi hususunda, zararın eylemin gerçekleştiği anda meydana geldiği dikkate alınarak, bilirkişi raporu doğrultusunda hesaplanan tazminatın, taleple bağlılık ilkesi de gözetilerek, haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verildiği anlaşılmıştır.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmasına, tarafların iddia ve savunmaları ile dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin doğru nitelendirilmesine, hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, ilk derece mahkemesince verilen kararda bir hukuka aykırılık bulunmamakla, istinaf itirazları yerinde olmadığı değerlendirilerek, yerinde görülmeyen istinaf itirazının HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince kesin olarak reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalılar yönünden istinaf karar harcı olan 6.831,00 TL’den peşin alınan 1.707,75 TL’nin mahsubu ile bakiye 5.123,25 TL harcın davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalılar tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.20.12.2023