Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/676 E. 2023/1874 K. 20.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/676
KARAR NO : 2023/1874

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/09/2020
NUMARASI : 2017/1432 Esas 2020/523 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 20.12.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 20.12.2023

Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir 2.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 24.09.2020 gün ve 2017/1432 Esas 2020/523 Karar sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacılar vekili, davacı …’in davlıdan 4.750,00-TL borç para aldığını, bu paraya karşılık davacıların davalı lehine bedeli boş bırakılarak bono keşide ettiğini, davalının bono bedelinin 180.000,00-TL olarak yazmak sureti ile kötü niyetli takip başlattığını, davacıların davalıya borçlu olmadığını, belirterek; borçlu bulunmadığının tespitine, % 20 kötüniyet tazminatının davalıdan tahsiline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, takibin kambiyo senedine dayalı yapıldığını, bononun tüm unsurlarının bulunduğunu, tanık dinlenilemeyeceğini, ıspat külfetinin davacı üzerinde olduğunu, belirterek; davanın reddine, % 20 kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, ve tüm dosya kapsamına göre; alacaklısının …, borçlularının … ile … olan 01/12/2016 tanzim 20/01/2017 vade tarihli,180.000,00-TL tutarlı senet nedeniyle takip yapıldığı, Karşıyaka 2.Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/169 Esas sayılı dosyası kapsamında sanıkların … ve … hakkında …’i nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs ve resmi belgede sahtecilik suçundan açılan davda her iki sanığın da …’i nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs ve resmi belgede sahtecilik suçunu işlediğinden cezalandırılmalarına karar verildiği, kararın kesinleştiği, suça konu senetteki imzaların (borçlu ve kefil adına atılı) sanık …’in eli ürünü olduğu, …’in ceza davasındaki beyanları, senedin belgesiz olarak hayatın akışına ve ticari hayata uygun olmayan şekilde verilmesi, ödeme emirlerini … ile birlikte yaşayan …’in tebliğ alması gibi hususlar gözetildiğinden … ve …’nin birlikte hareket ederek davacı …’i dolandırmayı amaçladıkları ve suça konu senedi birlikte tanzim ettikleri, kesinleşen bu maddi vakıa gereğince davacı …’in davacı … ile davalı … tarafından takip konusu senetle dolandırıldığı, davacı … ile davacı …’in arasında menfaat çatışması bulunduğu, davacılar vekili tarafından yalnızca …’in vekilliğine devam edildiği, takip konusu senet nedeni ile davacı … yönünden bu davacının senet borcundan dolayı bir sorumluluğunun bulunmadığı, belirtilerek; … yönünden davanın kabulüne davacı …’in duruşmaya gelmediğinden dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir.
Karara karşı davalı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı vekili, ceza davasının istinaf aşamasında olup henüz kesinleşmediğini, bekletici mesele yapan cezada davası kesinleşmeden karar verildiğini, asıl dolandırılanın davalı olduğunu, ceza davasında davacı …’in davacı … hakkındaki şikayetinden vazgeçtğini, davacıların bilikte hareket ettiğini, belirterek; kararın kaldırlmasını talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, menfi tespit istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
1. Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
2.Menfi tespit davalarında ispat yükü kural olarak alacaklıdadır. Ancak kambiyo senetleri soyut borç ikrarını içeren senetlerdir. Kambiyo senetlerinde soyutluk prensibinin en önemli işlevi ispat açısından kendisini gösterir. Buna göre, bir kambiyo senediyle borç altına giren kimse, borçlu olmadığını iddia ediyor ise bu hususu ispat etmekle yükümlüdür. Bu nedenle kambiyo senedi uyarınca açılan menfi tespit davasında ispat külfeti davacı borçluya düşer. Borçlu senet bedelini ödediğini yazılı delille veya diğer kesin delillerle ispatlaması gerekmektedir.
3.6102 sayılı TTK’nın 778/2-f maddesi yollamasıyla bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı Kanunun 680. maddesi gereğince, bononun keşideci tarafından bazı unsurları eksik olarak düzenlenmesi ve bu eksikliklerin bonoyu elinde bulunduran kişi tarafından doldurulması mümkündür. Bu nedenle borçlu, keşideci olarak imzalayıp verdiği bononun sonradan anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddiasını yazılı delillerle ispatlamak zorundadır. ( Yargıtay 19. HD’nin 08.07.2020 tarih ve 2019/341 E. – 2020/1368 K. )
4.Ceza Mahkemesi kararlarının Hukuk Mahkemesine etkisi Borçlar Kanununun 53. (TBK 74) maddesinde düzenlenmiş olup, Hukuk Hâkimi Ceza Mahkemesinin kesinleşmiş kararları karşısında esas bakımından ilke olarak bağımsız kılınmıştır. Ceza Mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların Hukuk Hâkimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır. Ancak, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır. (Yargıtay HGK’nın 24/12/2014 tarih ve ve 2014/4-846 E. – 2014/1091 K.) Ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararı ile belirlenen bu maddi olguların hukuk mahkemesi tarafından kabulü zorunludur. (Yargıtay 17. HD’nın 14/06/2016 tarih ve 2015/3502 E. – 2016/7282 K.)
5. Dava konusu olaya ilişkin Karşıyaka 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2018/169 Esas sayılı dava dosyası kapsamında dava ve takibe konu bono nediyle davacı … ile davalı …’un davacı …’e karşı üzerilerine atılı nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs ve resmi belgede sahtecilik suçundan yapılan yargılamada atılı eylemleri gerçekleştirdikleri kabul edilerek ayrı ayrı cezalandırılması cihetine gidilerek, dolandırıcılık suçu yönünden hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği ve bu suç yönünden kararın 17.04.2019 tarihinde kesinleştiği, resmi belgede sahtecilik suçu yönünden ise kararın karar tarihi itibariyle istinaf aşamamsında olup henüz kesinleşmediği anlaşılmaktadır.
6. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı 5271 sayılı CMK’nın 223. maddesinde sayılan hükümlerden değildir. Bu durumda davanın esasını çözen bir karar bulunmadığı için verilecek hüküm veya kararlarda lehe ve aleyhe sonuçtan da söz edilemeyecektir. (Yargıtay CGK’nun 03/05/2011 tarih ve 2011/4-61 E. – 2011/79 K., 06/10/2009 tarih ve 2009/4-169 E. – 2009/223 K.) Hukuk hakimi, ceza kararları karşısında kusurun varlığı ve derecesi, zarar miktarının tayini yönünden bağımsızdır. Maddi olgunun belirlenmesi yönünden ise “hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı”, kesinleşmiş bir ceza hükmü olmadığından, hukuk hakimini bağlamayacağının kabulü gerekir. ( Yargıtay HGK’nun 01.02.2012 tarih ve 2011/19-639 E. – 2012/30 K. )
7.İDM tarafından her ne kadar kararın ceza mahkemesi kararının kesinleştiğinden yola çıkılarak ceza mahkemesinde kabul edilen maddi vakıalar çerçevesinde davacı …’in diğer davacı ve davalı tarafından dolandırıldığı kabul edilmiş ise de; dolandırıcılık suçu yönünden verilen hüküm açıklanmasının geri bırakılması kararı 6098 sayılı TBK’nın 74. maddesi kapsamında maddi vakıaya ilişkin sonuç doğran ve hukuk hakimini bağlayan bir karar olmadığı gibi resmi belgede sahtecilik suçu yönünden verilen kararın da kesinleşmediğinin anlaşılması karşısında anılan ceza mahkemesi kararı hükme esas teşkilmeyeceğinden, davacının borçlu olup olmadığının tespiti hususunda yapılan ararştırma yetersiz olup eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulamaz.
8. Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; İDM tarafından öncelikle Karşıyaka 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2018/169 E. sayılı ceza dava dosyası getirtilip kararın kesinleşip kesinleşmediği tespit edilerek, kesinleşmesinin beklenmesi, kararın kesinleşmesi halinde ise kararın niteliğine göre 6098 sayılı TBK’nın 74. maddesi kapsamında hukuk mahkemesi hakimini bağlayacak nitelikte bir karar olup olmadığı üzerinde durulup, tartışılması, bağlayıcı bir karar değil ise kambiyo ilişkisine dair genel ispat kuralları çerçevesinde tarafların diğer delilleri esas alınmak suretiyle, oluşacak sonuca göre usuli kazanılmış haklar gözetilerek, davanın esası hakkında tarafların tüm taleplerini karşılayacak infaza elverişli şekilde bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve incelemeyle yazılı biçimde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve kaldırma kararının sebep ve şekline göre sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
2-İzmir 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 24.09.2020 tarih 2017/1432 Esas 2020/523 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Kaldırma kararının sebep ve şekline göre sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
5-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere 20.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.