Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/665 E. 2023/1776 K. 05.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/665
KARAR NO : 2023/1776

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/01/2020
NUMARASI : 2017/446 Esas 2020/15 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 05.12.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 05.12.2023

İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 14.01.2020 tarih 2017/446 Esas 2020/15 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; kaza tarihi itibariyle davalı … Sigorta A.Ş. tarafından ZMMS poliçesiyle sigortalı olan … plakalı aracın, müvekkilinin sürücüsü, …’nın ise maliki olduğu … plakalı araca çarpması sonucunda maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, davalı tarafça sigortalanan … plakalı aracın kazaya tam kusuru ile sebebiyet verdiğini, hasar tespiti için İzmir 1. Sulh Hukuk Mah 2017/24 D. İş dosyasında aldırılan bilirkişi raporunda aracın hasarsız rayiç değerinin 43.000 TL olup, onarımının ekonomik olmayacağından perte ayrılması gerektiği, mevcut haldeki değerinin 10.000 TL olduğu bu sebeple de toplam hasar bedelinin 33.000 TL olacağının tespit edildiğini, davalı sigorta şirketinin araç mahrumiyet zararı yönünden sorumluluğu bulunmadığından, araçta oluşan hasar ve değer kaybı bedeli olarak şimdilik 250 TL tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 04.12.2017 tarihli ön inceleme celsesinde dava dilekçesinde talep ettiği 250,00 TL tazminatın 200,00 TL’lik kısmının hasar bedeline, 50,00 TL’lik kısmının değer kaybına ilişkin olduğunu açıklamıştır.
CEVAP : Davalı vekili, davacının söz konusu taleplerinin ileri sürebilmesi için öncelikle davaya konu aracın maliki olması gerektiğini, oysa dava dilekçesinde davacının da açıkça kabul ettiği gibi hasarlanan aracın maliki dava dışı … olduğunu, dolayısıyla ZMMS Genel şartları ve ilgili mevzuat uyarınca davacının işbu davayı açmakta hukuki bir menfaatinin ve hakkının bulunmaması nedeniyle davanın taraf sıfatı yokluğu nedeniyle reddinin gerektiğini, mahkeme aksi kanaatte ise davacının öncelikle iddia ettiği zarar ile dava konusu kaza arasındaki illiyet bağını ve kusur oranlarının bilirkişi incelemesiyle ispat etmesi gerektiğini, temerrüt halinde yasal faize hükmedilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davanın kısmen kabulü 13.250,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, değer kaybına ilişkin tazminat talebinin reddine, delil tespiti hasımsız yapıldığından yargılama giderleri içerisinde değerlendirilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, ıslaha konu taleplerin KTK’nun 109 maddesi gereğince zamanaşımına uğradığını, kazanın 04.02.2017 tarihinde gerçekleştiği ıslahın ise 04.11.2019 tarihinde yapılmış olması nedeniyle ıslaha konu tutarın zamanaşımına uğradığını, davacının araç maliki olmadığını, dolayısıyla zmms genel şartları ve ilgili mevzuat uyarınca davacının işbu davayı açmakta hukuki bir menfaati ve taraf sıfatı bulunmadığını, davacının kazaya konu aracı malikine aynen iade yükümlülüğü olup olmadığınını, davacının dava konusu araç üzerinde hak sahibi olduğunu veyahut malike aynen iade yükümlülüğü bulunan zilyet konumunda olduğunu gösterir herhangi bir delilin bulunmadığını, davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, delil olarak sunulan delil tespit raporunu kabul etmediklerini, İzmir 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2017/24 Değişik İş sayılı dosyası ile müvekkilinin bilgisi olmaksızın delil tespit raporu düzenlendiğini, söz konusu aracın onarımının müvekkili şirkete yapılan ihbar bildiriminden önce tamamlandığı bilgisinin edinildiğini, davacının, kendisine bildirim yapılmasına rağmen araç üzerinde fiili inceleme yapılmasını engeller şekilde aracı teslimden kaçınmasının iyi niyete ve sigorta hukuk uygulamasına aykırı olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
GEREKÇE :Dava, ZMMS poliçesi kapsamında trafik kazası nedeni ile maddi tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. 85/1. ve 85/son maddeleri ile Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına göre trafik kazası nedeni ile davacının ölüm ve yaralanma nedeni ile oluşan maddi zararından davalı sigorta şirketi ile işleten sıfatına haiz araç maliki ve sürücünün, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olduğu amirdir.(Yargıtay HGK’nun 15.6.2011 tarih ve 2011/17-142 E. – 2011/411 K., 17. HD’ nın 20/05/2013 tarih ve 2012/8984 E. – 2013/7276 K.)
2918 Sayılı KTK’nın 109/1. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar” hükmüne, yine aynı kanunun 109/2.maddesinde ise, “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir” hükmüne yer verilmiştir.
Özel kanun niteliğinde olan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu (KTK)’nun 109. maddesinin ilk fıkrasında, yine bir haksız fiil niteliğindeki trafik kazalarından doğan tazminat taleplerinin tabi bulunacağı zamanaşımı süresi yönünden 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 60. maddesindeki düzenlemeden farklı, özel bir hüküm getirilerek Borçlar Kanunu’nun 60. maddesindeki bir yıllık zamanaşımı süresi, bu tür tazminat davaları yönünden iki yıl olarak düzenlenmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise; davanın cezayı gerektiren bir eylemden doğması ve ceza kanununun bu eylem için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmesi halinde, bu sürenin, maddi tazminat talebiyle açılacak davalar için de geçerli olacağı hükme bağlanmıştır.
Somut olayda, davalı vekili, kazanın 04.02.2017 tarihinde gerçekleştiğini ıslahın ise 04.11.2019 tarihinde yapılmış olması nedeniyle ıslaha konu tutarın zamanaşımına uğradığını iddia etmiş ise de, dosya kapsamında ıslah dilekçesinin tebliğinde sonra davalı tarafça süresi içerisinde ve usulüne uygun olarak ileri sürülen bir zamanaşımı defi’nin bulunmadığı, yargılama aşamasında ileri sürülmeyen zamanaşımı definin istinaf aşamasında ileri sürülemeyeceği, kaldı ki davacı vekilince davanın HMK’nun 107. Maddesi uyarınca değer arttırım dilekçesi sunulduğunun ifade edilmesi karşısında davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığının kabul edilmesi gerektiği, aldırılan bilirkişi raporuna göre, kazanın meydana gelmesinde davalı şirket tarafından sigortalı araç sürücüsünün %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu, aracın pert total olması nedeniyle değer kaybının bulunmadığı, araçta oluşan hasar miktarının belirlendiği, davalı sigorta şirketinin poliçe kapsamında doğan hasardan poliçe dahilinde sorumlu olduğu, kazanın poliçe süresi içerisinde gerçekleştiği, zarar miktarının poliçe limiti dahilinde kaldığı değerlendirilerek, davacının değer artırım dilekçesi de dikkate alınarak, araç hasar bedelinin tahsili talebinin kabulüne, değer kaybı talebinin ise reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik veya usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı değerlendirilerek, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 905,10 TL’den peşin alınan 227,00 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 678,1‬0 TL’nin davalıdan tahsiline,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davalının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.05.12.2023