Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/656 E. 2023/1881 K. 20.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/656
KARAR NO : 2023/1881

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/01/2021
NUMARASI : 2017/990 Esas 2021/64 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 20.12.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 20.12.2023

İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 28.01.2021 tarih 2017/990 Esas 2021/64 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davalı tarafından ZMMS poliçesi kapsamında sigortalı aracın karıştığı kazada davacıların yaralanığını, iş gücü kaybı zararı oluştuğunu, kusurun sigortalı araç sürücünde olduğunu, davalının zararı karşılamakla yükümlü olduğunu, belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla belirsiz alacak davası şeklinde toplam 400,00-TL’nin temerrüd tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında bakıcı gideri yönünden dava değerini, 39.414,89-TL olacak şekilde artırmıştır.
CEVAP : Davalı vekili, usulüne uygun başvuru yapılmadığını, davalının sigortalı araç sürücüsünün kusur oranında gerçek zarar nispetinde poliçe limit ile sorumlu olduğunu, zararın varlığının ispatı için kusur, maluliyet ve aktüerya raporu alınması gerektiğini, davacıların müterafik kusur bulunduğunu, geçici iş göremezlik ve tedavi giderlerinden davalının sorumlu tutulamayacağını, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı …’in % 75 dava dışı …’ın % 25 oranda kusurlu olduğu, kaza tarihi itibariyle …’nın 15 yaşında olması nedeniyle geçici maluliyetinin bulunmadığı, davacıların hak kazandığı sürekli maluliyet tazminatının … için 33.975,36-TL, … için 5.439,53-TL olduğu, davacı …’ e SGK tarafından 1.954,80-TL geçici iş göremezlik tazminat ödemesi yapıldığından geçici iş göremezliğe esas tazminat zararının karşılandığı, belirtilerek; davanın kısmen kabulüne fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, davacıların müterafik kusuru bulunduğunu, davacı …’in kaza tarihinde sürücü belgesi olmadığını, yolcu olarak seyahat eden davacı …’nın sürücünün kızı olmasından dolayı davacının motorsiklet kullanmak için sürücü belgesi olmadığını bildiğini, kazanın meydana gelmesinde sürücünün motosikleti kullanmaya ehil olmamasının etkili olduğunu, davacı …’in bacağından yaralandığını, koruyucu dizlik takılmış olsaydı davacının malul kalmayacağını, TRH 2010 yaşam tablosuna göre hesaplama yapılması gerektiğini, ıslaha konu edilen meblağ için ancak ıslah tarihinden itibaren yasal faiz isteyebileceğini, usulüne uygun başvuru yapılmadığını, belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, ZMMS poliçesi kapsamında trafik kazası nedeni ile yaralanan davacın tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
1. Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
2. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. 85/1. ve 85/son maddeleri ile Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına göre trafik kazası nedeni ile yaralanan davacının cismani zararından davalı sigorta şirketi ile işleten sıfatına haiz araç maliki ve sürücünün, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olduğu amirdir.(Yargıtay HGK’nun 15.6.2011 tarih ve 2011/17-142 E. – 2011/411 K., 17. HD’ nın 20/05/2013 tarih ve 2012/8984 E. – 2013/7276 K.)
3. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesi ile, zorunlu mali sorumluk sigortasından faydalanmak isteyen hak sahiplerinin dava yoluna gitmeden önce sigortacıya yazılı başvuru yapması gerektiği düzenlenmiş olmakla birlikte, davacı tarafından 08.06.2017 tarihinde davalı sigorta şirketine başvurunun yapılmış olmasına göre eksik ya da usule uygun olmayan belge ile başvurulduğu savunmasının usule uygun olmadığı, savunulan belgedeki eksikliğin tamamlanabileceği, açıktır. (Yargıtay 4. HD’nın 08/03/2022 tarih ve 2021/11206 E. – 2022/4208 K.)
4. Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde sözkonusu olan müterafik kusur, Borçlar Kanunu’nun 52. maddesinde düzenlenmiştir. Mağdurun kusurunun, zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması sözkonusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılması da gerekebilecektir. Müterafik kusura ilişkin savunma bir def’i olmadığından, mahkemece bu yönde bir savunma olmasa dahi resen araştırılması ve tartışılması gerekmektedir. Sürücünün ehliyetsiz olması sürüş ve trafik akışı kusurlarından olmayıp, hâkim tarafından tazminattan indirim sebebi olarak kabul edilecek hususlardandır. Ancak bu şekilde müterafik kusur indirimi yapılabilmesi için kazanın oluşumda ehliyetsiz araç kullnımının etkisinin olması gerekir. Aynı şekilde, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 78. Maddesi ile atıf yapılan Karayolları Trafik Yönetmeliğince koruyucu ekipman / tertibat takılmasının zorunlu olduğu hallerde meydana gelen yaralanma ve ölüm ile illiyet bağı kurulması durumunda hesaplanan tazminattan müterafik kusur nedeni ile yerleşik uygulama doğrultusunda birden fazla müterafik kusur indirimi sebebinin varlığı olsa da % 20 oranında müterafik kusur indirimi yapılarak tazminatın belirlenmesi cihetine gidilmelidir. ( Yargıtay 4. HD’nin 17.03.2022 tarih ve 2021/11498 E. – 2022/5233 K. 29/06/2022 tarih ve 2021/14115 E. – 2022/9666 K., 04.04.2022 tarih ve 2021/13491 E. – 2022/6733 K. ,23.03.2022 tarih ve 2021/11590 E. – 2022/5710 K. ) Somut olayda, davacının ehliyetsiz olmasının kazanın meydana gelmesinde etkili olduğu davalı sigorta şirketi tarafından ispat edilemediği gibi davacıya ait adli muaye evrakları ile maluliyet raporu içeriğinden davacının yaralanmasının bacak yaralanmasına bağlı dizle eklem hareketlerinde kısıtılık şeklinde olması karşısında kask takılmaması ile yaralanma arasında illiyet bağı bulunmadığı anlaşılmaktadır. Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 150/1-a bendi gereğince motosiklet yolcularının koruyucu kıyafet olarak kask takması mecburi iken, dizlik takılması gerektiğine ilişkin olarak herhangi bir zorunluluk öngörülmemiştir. Koruyucu ekipman olarak dizlik, Karayolları Trafik Yönetmeliğinde düzenlenmediğinden davacının mevcut yaralanmasına göre somut olayda tazminattan müterafik kusur nedeniyle indirim yapılmamış olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. ( Yargıtay 4. HD’nin 20.09.2022 tarih ve 2022/5575 E – 2022/10706 K.)
5.Tazminatı isteminde bulunan hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda 1931 tarihli PMF cetvellerine göre saptanmakta ise de gerçek zarar hesabı özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu nedenle TRH 2010 yaşam tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesi güncel veriler ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olduğundan tazminat hesaplamasında TRH 2010 yaşam yönteminin kullanılması gerekir. ( Yargıtay 4. HD’nın 03.01.2022 tarih ve 2021/9412 E – 2022/3622 K., 17. HD’nin 23.03.2021 tarih ve 2020/ 6173 E. – 2021/ 3121 K.) Aynı şekilde, yeni genel şartlar zamanında düzenlenen poliçelerde yeni genel şartlardaki hesaplama tekniği uygulanamayacağı için tazminat hesabında eski uygulamalardaki gibi progresif rant yönteminin kullanılması ile bilinmeyen (işleyecek) devredeki gelirlerin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi icap etmektedir. (Yargıtay 17. HD’nin 24.02.2021 tarih ve 2019/3292 E. – 20121/1848 K. ) TRH 2010 yaşam tablosundaki ömür sürelerinin PMF 1931 yaşam tablosundaki ömür sürelerine göre daha uzun olduğu bilinen bir gerçek olup, TRH 2010 yaşam tablosu zarar gören yararınadır. Dolayısıyla, PMF yaşam esas alınarak yapılan hesaplama tazminat sorumlularının lehine olduğundan bu husus istinaf kanun yoluna başvuran davalının sıfatına göre sonuca etkili değildir.
6.Esasen, haksız eylem nedeniyle meydana gelen zararda ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüt oluşmuş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir. Davalı …’nın sigorta bedelini ödeme yükümlülüğü gerekli belgelerle birlikte …’na başvuru yapıldığı tarihte, böyle bir başvuru olmadığı takdirde ise dava tarihinde doğmaktadır.( Yargıtay 4. HD’nın 16.06.2022 tarih ve 2021/13625 E. – 2022/8912 K. ) Bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüdün gerçekleştiği ve davalının temerrüt faizinden sorumlu olduğunun kabulü gerekecektir. Islah edilen miktar yönünden de temerrüt tarihinden itibaren faiz yürütülmelidir. ( Yargıtay 4. HD’nın 30.06.2022 tarih ve 2022/1725 E. – 2022/9741 K. )
7.Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmasına, tazminatın anılan ilke ve esaslar ile örtüşecek şekilde olayın oluş şeklline ve dosya kapsamına uygun olarak belirlenmesine, yaşam tablosuna ilişkin ileri sürülen istinaf itirazlarının sonuca etkili olmamasına, tazminattan indirim yapılmasını gerektir davacıya atfı kabil müterafik kusur bulunmamasına, tazminatın poliçe limiti dahilinde hüküm altına alınmasına, zararın poliçe kapsamı dışında kaldığının davalı sigorta şirketi tarafından ispat edilememiş olmasına, hüküm altına alınan maddi tazminatın tamamına davalının sıfatına uygun şekilde tespit edilen temerrüt tarihinden faiz yürütülmesine, tarafların iddia ve savunmaları ile dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin doğru nitelendirilmesine, hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, ilk derece mahkemesince verilen kararda bir hukuka aykırılık bulunmamakla, istinaf itirazları yerinde değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 2.692,43-TL’den peşin alınan 674,00-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 2.018,43-TL’nin davalıdan tahsiline,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davalının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 20.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.