Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/653 E. 2023/1858 K. 14.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/653
KARAR NO : 2023/1858

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30.10.2020
NUMARASI : 2017/342 E. – 2020/569 K.
ASIL DAVADA;
BİRLEŞEN DAVADA;
DAVANIN KONUSU : Alacak, Hisse Devrinin Geçersizliğinin Tespiti
KARAR TARİHİ : 14.12.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 14.12.2023

İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 30.10.2020 tarih 2017/342 E. – 2020/569 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı-karşı davacı … vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Asıl davada davacı … vekili, davalı …’ın davalı şirketin % 50 hissedarı olduğunu, 18/06/2015 tarihinde tek yönetici olarak seçildiğini, davalı …’ın, şirketteki hisselerinin tamamını kendisinin aldığı 21/12/2016 tarihli, 10 sayılı yönetim kurulu kararıyla müvekkili ile yaptığı pay devir sözleşmesiyle müvekkiline satış bedelini peşin alarak devrettiğini, pay devrinin tarafların imzaları ile şirket pay defterine işlendiğini, şirketin sadece müvekkilinden oluşan tek hisseli şirket haline geldiğini, davalı …’ın şirketteki hisselerini devretmesi ve şirketi temsil yetkisinin sona ermesine karşın, TTK’nın 338 ve Ticaret Sicil Yönetmeliği’nin 85. maddesi gereğince yönetim kurulu başkanı olarak bu durumu süresi içerisinde tescil ve ilan ettirmediğini, 02/01/2017 tarihinde şirketin olağanüstü genel kurulunun çağrısız olarak toplanarak “davalı …’tan oluşan yönetim kurulunun azline, şirketi temsil yetkisinin iptaline, yeni yönetim kuruluna müvekkilinin seçilmesine” karar verildiğini, davalı …’ın halihazırda şirket yöneticisi olarak gözüktüğünü ancak şirket borçlarını ödemediğini belirterek, pay devrinin ve 02/01/2017 tarihli olağan üstü genel kurul kararlarının, davalının şirket yönetiminden azledildiğinin ve şirket yöneticiliğine müvekkilinin seçildiğinin Ticaret Siciline tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı-karşı davacı … vekili, … ve … A.Ş. hakkında açtığı karşı dava dilekçesi ve asıl davaya verdiği cevap dilekçesi ile özetle; davacı …’nın müvekkiline hiçbir bedel ödemeksizin müvekkilinin hissesini ele geçirmeye çalıştığını, müvekkilinin şirkete 18/06/2015 tarihinde ortak olduğunu ve tek yetkili olarak yönetim kurulu başkanı olduğunu, müvekkilinin kişisel hesabından şirkete toplam 205.737,00-TL para aktarıldığını, ödünç bu paradan dolayı müvekkilinin şirketten alacaklı olduğunu, 20/10/2016 tarihinde müvekkiline 7 nüsha evrak imzalatıldığını, bunların arasına hisse devir sözleşmesi de konulduğundan ve bu şekilde müvekkiline imza attırıldığından şüphelendiğini, müvekkilinin hisse devrine ilişkin bir sözleşme imzalamadığını, ortaklar pay defterine … tarafından payların yeniden kayda geçirileceği iddiası ile müvekkiline ve …’ya 2016 yılının Haziran ayında boş sayfalara imza attırıldığını, bu imzaların üzerinin sonradan başkasının el yazısıyla doldurulduğunu, şirket hissesinin %50’sinin 25.000,00-TL tutarla …’ya devredildiği iddiasının hayatın olağan akışına uygun olmadığını, müvekkilinin şirkete ödünç olarak verdiği 205.737,00-TL tutarında alacağının bulunduğunu belirterek, asıl davanın reddine, karşı davalarının kabulü ile; müvekkilinin şirkete verdiği borçlar nedeniyle hesaplanacak alacağının davalı şirket hesaplarından çekilen paralardan mahsubuna, 2014, 2015 ve 2016 yılları için hesaplanacak kar paylarının davalı şirketten ve …’dan avans faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, müvekkil hisselerinin davacıya devrine ilişkin işlemlerin geçersizliğinin tespitine, bu istek yerinde görülmez ise müvekkilinin % 50 payının gerçek değerinin tespiti ile tespit edilecek miktarın davacı …’dan ve davacı şirketten müştereken ve müteselsilen tahsiline, şirket ortağı olmayan müdür …’ın şirket müdürlüğünden azline karar verilmesini istemiştir.
Birleşen davada davacı … vekili, müvekkilinin … A.Ş.’ye 18/06/2015 tarihinde ortak ve tek yetkili olarak yönetim kurulu başkanı olduğunu, bu dönemde davalı …’ın da şirket müdürü olarak atandığını, kendisinin ve dava dışı % …’nın % 50’şer oranında hissedar olup, davalı …’un herhangi bir hissesinin bulunmadığını, dava dışı hissedar …’nın müvekkilinin % 50 hissesini devraldığı gerekçesiyle şirketin tüm yasal defter ve evraklarını aldığını, hisse devir ile kendisini yetkili kıldığı genel kurul kararlarını …’nde tescil ettirmeye çalıştığını, … ile davalının danışıklı olarak hareket ettiklerini, davalının şirketi fiilen idare ettiğini ve ticari faaliyette bulunduğunu, davalının ve …’nın tahakkuk eden borçları ödemediklerini, müvekkilinin izni olmadan fatura bastırıldığını belirterek, davalı …’un şirket müdürlüğünden azline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP :Asıl davada davalı … Şti. yetkilisi …, temsilcisi olduğu şirkette yönetim kurulu başkanı olan ve tek kişilik yönetim kurulunu oluşturan davalı …’ın şirketteki % 50 hissesini diğer % 50 hissedar davacı …’ya 21/12/2016 tarihinde sözleşme ile devrettiğini, devrin pay defterine işlendiğini, pay defterinin hem devreden hem de devralan ortaklar tarafından imzalandığını, 02/01/2017 tarihinde şirketin olağanüstü genel kurulunun toplandığını, davacı …’nın şirket hisselerinin tamamının sahibi olarak yönetim kuruluna seçildiğini, şirketi temsile yetkili müdür olarak hisse devrinin, genel kurul kararının ve yeni yönetimin temsili için …’ne başvurduğunu, davalı … ‘ın yaptığı girişimlerle tescil işlemini engelleyerek ve yetkili olmadığı halde şirket adına işlem yaparak şirketi zarara uğrattığını, dava dilekçesinde ileri sürülen hususlara bir diyeceklerinin bulunmadığını belirtmiştir.
Asıl davada davalı … , davalı şirketin yönetim kurulu başkanı olan …’ın …’ın 03/01/2017 tarihli dilekçesi ile yapılan işlemlerin usulsüz olduğu ve durdurulması gerektiği, 13/01/2017 tarihli dilekçesi ile evraklar üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığını ve bilgisi dışında olduğunu iddia ettiği, bu hususta İzmir C.Başsavcılığı’na 2017/994 sayılı soruşturma dosyası ile suç duyurusunda bulunduğu, tescil işlemlerinin tamamlanması için soruşturma sonucunun beklenmesi gerektiğinin uygun bulunduğunu, yargılama sonucunda mahkeme tarafından verilecek karara uyularak işlem yapılacağını belirtmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, asıl dava yönünden; davacı …’nın davalılar hakkında açtığı davanın kabulü ile; davalı …’ın davalı şirketteki hisselerini 21/12/2016 tarihli anonim şirket pay devir sözleşmesi ile davacıya devrettiğinin tespitine, davalı şirketin 02/01/2017 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan “davalı …’ın davalı şirket yönetiminden azledildiğine ve şirket yöneticiliğine davacı …’nın seçilmesine” ilişkin kararın tesciline, asıl dava içerisinde açılan karşı davanın reddine, birleşen dava yönünden; davacının aktif dava ehliyetinin bulunmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı-karşı davacı … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı-karşı davacı … vekili, Yerel Mahkeme eksik hatalı ve Vergi Dairesi kayıtları ile uyuşmayan bilirkişi raporunu hükme esas aldığını, bilirkişi raporuna yapılan itirazları giderilmeden ve bu konuda bilirkişi raporu alınmadan hüküm kurulduğunu, yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak yeniden rapor alınmasına yönelik taleplerinin reddedildiğini, Vergi Dairelerinden gelen ve vergi dairesine 02/05/2017 tarihinde verilen şirkete ait 2016 yılı Kurumlar vergisi beyannamesi ve Bilanço ile şirketin banka hesap hareketleri incelenmediğini, karşı tarafça gerçeğe aykırı oluşturulmuş kayıtları içerir defterler incelenerek rapor düzenlendiğini, şirket defterleri ile maliye kayıtları arasındaki farlılığın, şirket defterlerinde değişiklik yapıldığını gösterdiğini, üçlü bir bilirkişi heyeti oluşturularak rapor alınması gerektiğini, davacı …’nın almış olduğu huzur hakkı ödemesinin dahi müvekkiline borç olarak kaydedildiğini, müvekkilince şirket hesaplarına yatırılan paraların dekontları sunulmasına rağmen, bu miktarların paralar bilirkişice dikkate alınmadığını, dava tarihindeki mevcut vergi dairesi kayıtlarına itibar edilerek bilirkişi raporu alınması gerektiğini istinaf nedeni olarak ileri sürmüştür.
GEREKÇE:Asıl dava, davalı şirket ortakları arasında gerçekleştirilen 21/12/2016 tarihli hisse devrinin ve davalı şirketin 02/01/2017 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan kararların tescili; karşı dava 21/12/2016 tarihli hisse devrinin geçersizliğinin tespiti, davalı şirkete ödünç olarak verilen bedelin ve kar payının tahsili taleplerine ilişkin olup, birleşen dava ise şirkete dışarıdan müdür olarak atanan davalının şirket müdürlüğünden azli istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine, birleşen davanın ise aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Asıl dava; davacı-karşı davalı vekili, davalı şirket ortağının davalı şirketteki % 50 hissesini 21/12/2016 tarihli hisse devir sözleşmesiyle devrettiğini, 02/01/2017 tarihli olağanüstü genel kurul kararıyla davacının şirket yöneticiliğine seçildiği, davalının yöneticilikten azledildiğini belirterek, şirket pay defterine de işlenen 21/12/2016 tarihli hisse devrinin ve 02/01/2017 tarihli olağanüstü genel kurul kararının …’ne tescilini talep etmiş, asıl dava içerisinde açılan karşı davada ise; davalı-karşı davacı vekili, davalı şirket ortakları arasında gerçekleştirilen 21/12/2016 tarihli hisse devrine ilişkin sözleşmenin geçersizliğinin tespitini, davalı şirkete ödünç verilen paraların tahsilini ve davalı şirkette 2014, 2015 ve 2016 yıllarına ilişkin olarak dağıtılmayan kar paylarının tahsilini, bunun mümkün olmaması durumunda % 50 hisse bedelinin tahsilini istemiş, birleşen davada ise davacı vekili şirkete dışarıdan müdür olarak atanan davalı …’ın şirket müdürlüğünden azlini istemiştir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, savcılık soruşturması sırasında alınan bilirkişi raporuyla 21/12/2016 tarihli pay devri sözleşmesindeki imzanın davalı … eli ürünü olduğunun tespit edilmiş olmasına, söz konusu hisse devir sözleşmesinin anlaşmaya aykırı olarak başka evraklar arasında kendisine imzalatıldığı iddiasının yazılı delillerle kanıtlanamamasına, tarafların iddia ve savunmaları ile dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin doğru nitelendirilmesine, hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, ilk derece mahkemesince verilen kararda bir hukuka aykırılık bulunmamakla, istinaf itirazları yerinde olmadığı değerlendirilerek, yerinde görülmeyen istinaf itirazının HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı-karşı davacı … vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı-karşı davacı … yönünden istinaf karar harcı olan 809,55 TL’den (269,85 TL x 3) peşin alınan 177,90 TL’nin (59,30 TL x 3) mahsubu ile bakiye 631,65 TL harcın davalı-karşı davacı …’tan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı-karşı davacı … tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere 14.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.