Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/652 E. 2021/750 K. 22.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/652
KARAR NO : 2021/750
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23.10.2020
NUMARASI : 2020/178 E. – 2020/546 K.
DAVANIN KONUSU : Kayyım Tayini
KARAR TARİHİ : 22.06.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 22.06.2021

İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 23.10.2020 tarih 2020/178 E. – 2020/546 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, müvekkili ve davalı …’in davalı şirketin % 50 hissedarı olup hissedarların en son 21.01.2003 tarihinde 10 yıllığına münferiden temsil ve ilzama yetkili müdür olarak atandığını, bu karardan sonra herhangi bir karar alınmadığını, şirketin 2005 yılından itibaren gayrıfaal olduğunu, davalı şirketin temsile yetkili organı mevcut olmadığını, ortaklar arasında ciddi bir husumet bulunduğunu, Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/592 E, 2019/648 K sayılı kararıyla asıl davayla ilgili olarak 6.000 TL’nin birleşen 2014/178E sayılı davayla ilgili olarak da 1.014,00 TL’nin davalılar …, …, …, … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak …’ne ödenmesine, karşı davacı …’ın açtığı davayla ilgili olarak da 6.000,00 TL’nin müvekkilinden alınarak şirkete verilmesine karar verildiğini, söz konusu davada müvekkilinin talebi kabul edilmiş ise de zarara uğrayan şirket olduğu kabul edilerek bu şekilde hüküm kurulduğunu, anlan ilam henüz kesinleşmediğini, ilama göre şirket adına alacağın tahsil edilebilmesi için şirkete kayyım tayini gerektiğini ileri sürerek söz konusu ilam uyarınca alacakların tahsili ve işlem yapılması için TMK’nın 426 ve 427. ve devamı maddeleri uyarınca müvekkilinin şirkete kayyım olarak atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı … vekili, dava dilekçesinde geçen karara karşı tarafların istinaf yoluna başvurulduğunu, kararın henüz kesinleşmediğini, davacının şirketi 10 yıldan fazla süredir idare ettiğini, müvekkiline hiç kar payı vermediğini, şirketi zarara uğrattığını, Karşıyaka ATM kararının kesinleşmesinin beklenmesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, TTK’nın 636/2 maddesi çerçevesinde organsız kalan davalı şirkete kayyım atanması ve şirketin organ eksikliğini gidermesi gibi bir istekte bulunulmadığı, Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/592 E ve 2019/648 K sayılı kararının infazının gerçekleştirilebilmesi amacıyla kayyım atanması istendiği, TMK’nın 427. maddesine dayalı bir istek olduğu, kararın infazının yönetim kayyımı eliyle sağlaması amaçlandığı, bu kararın dava tarihi itibariyle henüz kesinleşmediği, her dava açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirileceği, şirket ortakları arasındaki huzursuzluk nedeniyle yönetim kayyımı atanması mümkün olmadığı, Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi kararının infazı için ise en azından bu aşamada erken açılmış bir dava söz konusu olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi kararının icra edilebilmesi için şirketin yetkili organı bulunmadığını, alacak ilama dayandığını, kesinleşmemiş olsa bile takibe konu edilebileceğini, TMK 427/4 maddesindeki organdan yoksun kalması ve şirket yönetiminin başka yoldan sağlanmamış olması koşulunun bulunduğunu, 2013 yılından bu yana şirkete yetkili bir temsil organı atanmadığını, taraflar arasındaki anlaşmazlığın uzun yıllardır sürdüğünü, kayyım olarak en uygun kişinin müvekkili olduğunu, davalı ortağa güvenilemeyeceği, şirket ortakları arasında huzursuzluğun müvekkilinin davalı şirkete kayyım olarak atanması talebinin dayanağı olmadığını, şirketin feshi talep edilmediği gibi yönetim kayyımı atanması için şirketin feshinin talep edilmesi şartının aranmadığını, yargılama aşamasında TTK’nın 636/2 maddesi ne dayanıldığının belirtilmediğini istinaf nedeni olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını davanın kabulü ile ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, kayyım tayini istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
TMK 426. maddesinde temsil kayyımlığı, 427. maddesinde ise yönetim kayyımlılığı düzenlenmiştir.
Somut olayda davacı ile davalı …’ın davalı şirkete en son 2003 tarihinde 10 yıllığına münferit müdür olarak atandığı, görev sürelerinin dolduğu, şirketin yönetim organının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davacı vekili, diğer yönetici ortağa karşı açtığı sorumluluk davasında asıl ve birleşen dava yönünden şirket yararına tazminata hükmedildiğini ileri sürerek bu tazminatın tahsili amacıyla müvekkilinin şirkete kayyım olarak tayin edilmesini istemiştir. TMK’nın 427. maddesi uyarınca yönetim kayyımı tayini istemine ilişkin eldeki davada, davacı tarafın kayyımlık talebine dayanak gösterdiği mahkeme kararı kesinleşmeden icra edilmesi mümkün kararlardan ise de aynı ilamda davalı müdürün açtığı karşı dava da kabul edilerek davacı hakkında tahsil hükmü kurulmuş olup iki ortaklı şirkette taraflar arasındaki husumet de gözetildiğinde davacı ortağın kayyım olarak tayin edilmesi menfaat dengesini bozacağı için davacının kayyım olarak atanmasından ibaret davanın reddedilmesi sonucu itibariyle doğru bulunmuştur.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı 59,30 TL’den peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 4,90 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere 22.06.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.