Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/642 E. 2023/1840 K. 14.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/642
KARAR NO : 2023/1840

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29.12.2020
NUMARASI : 2017/1515 E. – 2020/761 K.
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 14.12.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 14.12.2023

İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 29.12.2020 tarih 2017/1515 E. – 2020/761 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, BDDK kararıyla …bank T.A.Ş’nin tüm aktif ve pasifleriyle … Bankası A.Ş’ye devredildiğini, davalı borçlunun dava dışı … A.Ş ile imzalanan Genel Kredi Sözleşmelerinin müşterek borçlu ve müteselsil kefili olduğunu, bu kredi sözleşmesine istinaden Alsancak Gümrük Müdürlüğü’ne verilen 54.000,00 TL bedelli 21.07.1995 tarihli 1 adet teminat mektubunun müvekkiline iade edilmediğini, komisyon bedellerinin ödenmediğini belirterek, 24.06.2019 tarihli dilekçesiyle dava dilekçesinde her ne kadar davalının müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzalamış olduğu sözleşmedeki limit kapsamında sorumlu olduğu belirtilmiş ise de, dava dilekçesinin sonuç bölümünün ıslah yoluyla düzeltilmek suretiyle davalının 1.250,00 TL bedelli kredi sözleşmesinin ana para ve faizi olan 6.647,22 TL üzerinden müşterek borçlu, müteselsil kefil olarak sorumlu olması nedeniyle borçtan da bu kapsamda sorumlu olduğunu, bu nedenle dava dilekçesindeki sonuç ve istem bölümünün İzmir 23. İcra Müdürlüğü’nün 2010/7070 Esas sayılı dosyasında davalının yapmış olduğu itirazının 6.647,22 TL tutarındaki kısmının iptaline ve borçlunun bu oranda %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, icra takibinin dayanağı olan alacağın zamanaşımına uğradığını, teminat mektubunun tarihinin 21.07.1995 olduğunu, müvekkiline geçersiz kefalet akdi nedeniyle sorumluluk yüklenemeyeceğini, davacının takibe ve davaya konu taleplerinin sarih olmadığını, davacının faiz talebinin de hukuka aykırı olduğunu, ayrıca takip konusu alacağın likit olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davanın kısmen kabulüne, davalı borçlunun İzmir 23. İcra Müdürlüğü’nün 2010/7070 esas sayılı icra takip dosyasına vaki itirazının kısmen iptaliyle; nakit alacak yönünden; 1.250,00 TL asıl alacak, 3.028,82 TL işlemiş faiz, 151,44 TL %5 BSMV olmak üzere toplam 4.430,26 TL üzerinden takip tarihinden itibaren 1.250,00 TL asıl alacağa yıllık %55 temerrüt faizi ve %5 BSMV işletilerek takibin devamına, nakit alacağa ilişkin fazlaya ilişkin istemin reddine, kabul edilen kısım üzerinden hesaplanan 886,05 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, gayrinakit alacak yönünden; konusu kalmayan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, gayrinakit alacak yönünden icra inkar tazminatı isteminin yerinde görülmediğinden reddine karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ :Davacı vekili, takipten sonra borçlunun genel kredi sözleşmesinin 1.250.00 TL limitli olduğunu ve davalının bu miktardan sorumlu olduğunu, banka alacağı ile bilirkişi raporu arasındaki farkın uygulanan faiz oranından kaynaklandığını, mahkemece, sözleşme gereği kabul edilen %93 faiz oranı üzerinden karar verilmesi gerekirken, %55 faiz oranı üzerinden karar verilmesinin kredi sözleşmesine aykırılık teşkil ettiğini, davalı borçlunun 1.250.00.TL limitten sorumlu olduğu açıkça belirtilmesine rağmen davalı taraf lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin yasal olmadığın istinaf nedeni olarak ileri sürmüştür.
Davalı vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, geçersiz kefalet akdi nedeniyle davalının sorumluluğu bulunmadığını, Genel kredi sözleşmesinin 15. Maddesinde kredi tutarının kefalet limiti sayılacağı belirtilmiş ise de Genel Kredi Sözleşmesinde kredi üst limiti de yer almamaktadır. Limitin belirtilmesi gereken 65. Maddede ilgili kısım boş bırakıldığını, kefalet sözleşmesinin geçersiz olması nedeniyle kefalete bağlı tüm fer’i alacakların da geçersiz olduğunu, hükmedilen faiz oranının fahiş olup, faizin başlangıç tarihinin hukuka aykırı olduğunu, 26.12.2005 tarihli ihtarnamede takip tarihine dek %55 oranında temerrüt faizi işletildiği belirtilmekte ise de, ihtarnamernin müvekkiline tebliğ edilmemesi nedeniyle faiz başlangıç tarihinin, kat ihtar tarih değil, ödeme emrinin tebliğ tarihi olması gerektiğini, dolayısıyla faizin başlangıç tarihi olan 26.12.2005 tarihinden takip tarihine dek işletilen 3.028,82-TL tutarındaki faizden sorumlu olmadığını, sözleşme ile belirlenmiş bir temerrüt faizi bulunmadığından 3095 Sayılı Kanunun 1. Maddesinde %12 olarak belirlenen bu oran ve Bakanlar Kurulu tarafından 2005 yılında %9 olarak belirlen yasal faizin uygulanması gerektiğini, varlığı dahi tartışmalı olan 13-TL, 54-TL bedelli mektuplar için defalarca düzenlenen bilirkişi raporları sonucu hesaplanan alacağın likit olmadığını, icra inkar tazminatı talebinin reddi gerektiğini, davanın reddi ile birlikte davacı aleyhine %20 kötüniyet tazminatına hükmedilmesi yönündeki talepleri açısından hüküm kurulmadığını istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
GEREKÇE : Dava, icra takibine yapılan itirazın İİK’nun 67. Maddesi gereğince iptali istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
6100 Sayılı Hukuk Muhakameleri Kanunu’nun 341. maddesi uyarınca ilk derece mahkemeleri tarafından verilen miktar veya değeri 1.500,00 TL’yi geçmeyen malvarlığına ilişkin kararlar kesin olup, anılan miktar aynı yasanın Ek. 1. maddesi uyarınca 01.01.2020 tarihi itibariyle 5.390,00 TL’dir. Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir. Alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebin kabul edilmeyen bölümünü geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz.
Somut olayda, dava dilekçesinin sonuç ve istem kısmında davalının İzmir 23. İcra Müdürlüğü’nün 2010/7070 Esas sayılı icra takip talebinde nakit alacak toplamının 22.391,77 TL, gayri nakit alacağın 744,57 TL olup, nakit ve gayri nakit alacak toplamının 23.136,34 TL olduğu, davacı vekili tarafından sunulan 24.06.2019 tarihli dilekçe ile davalının kefalet limitinin 1.250,00 TL olması nedeniyle faiz ve fer’ileriyle birlikte 6.647,22 TL’den sorumlu olduğu, asıl borçlu şirkete ait tüm teminat mektuplarının iade edilmesi nedeniyle gayri nakdi alacağın konusuz kaldığı gerekçesiyle dava değerinin 6.647,22 TL olup, mahkemece yapılan yargılama sonucunda davalı aleyhine 4.430,26 TL üzerinden hüküm kurulduğu, dolayısıyla davalı vekilince istinaf edilen miktarın HMK’nun 341.Maddesi gereğince istinaf sınırının altında kaldığı anlaşılmakla, HMK’nın 341 ve 352. maddeleri uyarınca davalı vekilinin istinaf dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Somut olayda, davacı banka ile dava dışı asıl borçlu şirket olan … A.Ş arasında 27.06.1994 tarihli ve 1.250,00 TL bedelli Umumi Taahhütnamenin imzalandığı, iş bu sözleşmeyi davalının aynı tutarla müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, davacı banka tarafından hesapların Beyoğlu 18.Noterliği’nin 28.12.2005 tarihli ihtarnamesiyle kat edildiği, davalıya çıkartılan ihtarnamenin tebliğ edilememesi nedeniyle mahkemece, davalının takip tarihi itibariyle temerrüde düştüğünün kabul edildiği, davalı kefilin kefalet limitinin 1.250,00 TL olması nedeniyle sorumluluğunun bu tutarla sınırlı olduğu, davacı banka tarafından 28.12.2005 tarihine kadar geçerli olan 3 adet teminat mektubu için 16.10.2001 tarihinde TC Merkez Bankası’na bildirilen faiz dışında tahsil edilecek ücret ve komisyon bildiriminde yer alan ücretlere dayanıldığı, davacı bankanın ihtarnameyle talep etmiş olduğu %93,50 oranındaki temerrüt faiz oranının taahhütnameye ve genelgeye dayalı bir oran olmadığı gerekçesiyle davacı banka tarafından halihazırda %55 olan akdi faiz oranının temerrüt faizi oranı olarak kabul edildiği, buna göre davalının kefalet limiti olan 1.250,00 TL ile sınırlı olmak kaydıyla yapılan hesaplama neticesinde 4.430,26 TL tutarındaki alacaktan sorumlu olduğu, davacı vekilince dava dışı asıl borçlu şirkete ait tüm teminat mektuplarının iade edilmesi nedeniyle gayri nakdi alacak yönünden konusu kalmayan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve yine bu alacak yönünden koşulları oluşmadığından icra inkar tazminatının reddine karar verildiği, diğer taraftan davacı vekilince sunulan 24.06.2019 tarihli dilekçe ile davalının kefalet limitinin 1.250,00 TL olması nedeniyle faiz ve fer’ileriyle birlikte 6.647,22 TL’den sorumlu olduğu, bu nedenle davalının nakit alacakla ilgili itirazının 6.647,22 TL tutarındaki kısmının iptalinin talep edilmesi nedeniyle, dava dilekçesindeki talebin daraltılması nedeniyle, daraltılan kısım yönünden davadan feragat edildiği kabul edilerek bu kısım dışındaki tutar yönünden ilgili olarak davalı yararına yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinde isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır.
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmasına, tarafların iddia ve savunmaları ile dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin doğru nitelendirilmesine, hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, ilk derece mahkemesince verilen kararda bir hukuka aykırılık bulunmamakla, davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davacının istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-HMK’nun 341 ve 352. maddeleri uyarınca davalı vekilinin istinaf dilekçesinin; istinaf edilen miktarın karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı altında kalması nedeniyle REDDİNE,
3-İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
4-Davacı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
5-İstinaf başvurusu nedeniyle tarafların yaptıkları giderlerin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 14.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.