Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/629 E. 2023/1893 K. 20.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/629
KARAR NO : 2023/1893

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03.12.2020
NUMARASI : 2020/111 E. 2020/629 K.
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 20.12.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 20.12.2023

Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 03.12.2020 gün ve 2020/111 E. 2020/629 K. sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davalının ihtiyari mali mesuliyet sigortacısı olduğu aracın davacının sevk ve idaresindeki araca çarpması nedeniyle meydana gelen trafik kazası sonucu davacıya ait araçta hasar oluştuğunun tespit edildiğini, araçta meydana gelen hasardan davalının ZMMS poliçe limitini aşan oranda İMMS poliçe limiti ile sorumlu olduğunu, yapılan başvurulardan sonuç alınamadığını, belirterek; fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı belirsiz alacak davası şeklinde 10,00-TL’nin ekspertiz rapor tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, bedel artırım dilekçesi ile talebini 89.000-TL olarak artırmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; trafik kazasında zarar gören araç malikinin … olduğu, …’ın bu kaza nedeniyle aracında meydana gelen değer kaybı zararına ilişkin tazminat alacağını davacı …’e 11/02/2020 tarihli sözleşme ile temlik ettiği, her ne kadar temlik sözleşmesinin yukarıda anılan 5684 sayılı Sigortacılık Kanununa, 7251 sayılı yasanın 57 md. ile eklenen EK MADDE 6’nın yürürlük tarihi olan 22/07/2020 tarihinden önce yapılmış olması nedeniyle geçerli olduğu kabul edilse bile, söz konusu yasal düzenleme ile yalnızca temlik yasağının değil ödeme yasağının da getirildiği, anılan ek madde 6’nın 2. Fıkrasına göre “tazminat ödemesinin yalnızca hak sahibine” yapılacağının öngörüldüğü, hak sahibi olarak ise trafik kazası nedeniyle doğrudan zarar gören kişi olarak kabul edildiği, eldeki davada hak sahibinin trafik kazasında aracı hasarlanan … olduğu, … dışındaki kişilere ödeme yapılmasının anılan yasal düzenleme karşısında artık mümkün olmadığı, davacı temlik alanın aktif husumet ehliyetini yitirdiği, belirtilerek; davacının davasının aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, dava dışı … ile diğer davacı … arasında 11/02/2020 tarihli temlikname düzenlendiğini, temlikname ile temlik eden …’ ın maliki olduğu aracın 21/10/2019 tarihinde karıştığı trafik kazası nedeniyle İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/111 E. Sayılı dosyasında görülen davada davalıdan olan bir kısım hak ve alacakları ile bu olaya konu edilen esas hak niteliğindeki alacaklarını birbirlerine ivazlı olarak devir ve temlik ettiğini, temlik edeninin imzasını ihtiva eden temliknamenin geçerli olduğunu, temlik alacaklısı adına davaya devam edilmesinde hukuka aykırı bir durum bulunmadığını, her ne kadar 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu Ek Madde 6 da bu tip alacakların temlik edilmesi yasaklanmış ise de anılan kanuna EK 6 madde ile getirilen değişlikliğim 28/07/2020 tarihi itibariyle yürürlüğe girdiğini, davaya konu edilen edilen temliknamenin tarihinin ise 01/07/2020 tarihli olduğunu, davaya konu alacağın temliki yasal düzenleme yürürlüğe girmeden önce yapıldığını, özel kanun maddesi niteliğinde olan işbu düzenlemenin geriye yürümeyeceğini, belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, trafik kazası nedeni ile davacının aracında oluşan hasarın İMMS kapsamında tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine, karar verilmiştir.
1. Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
2. Motorlu Kara Taşıt Araçları İhtiyari Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının 1. maddesine göre ise, sigortacı, zorunlu mali sorumluluk sigortası poliçe limitinin dışında (üstünde) kalan miktardan başlayıp, ihtiyari mali sorumluluk sigortası teminat limitine kadar sorumludur. Bahse konu düzenlemelerden anlaşılacağı üzere işletenin sorumluluğunu zorunlu mali mesuliyet trafik sigortası hadlerinin üzerinde kalan kısmının poliçede yazılı hadlere kadar teminat altına alan sigorta türüdür. Zorunlu mali trafik sigortacısı ve ihtiyari mali sorumluluk sigortacısı bakımından sıralı bir sorumluluk benimsenmiştir. ( Yargıtay 17. HD’nin 08.12.2020 tarih ve 2019/1797 E. – 2020/8207 K.).Bahse konu düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere, yasa koyucu trafik sigortacısı ve ihtiyari mali sorumluluk sigortacısı bakımından müştereken ve müteselsilen bir sorumluluk değil, sıralı bir sorumluluk öngörmüştür. ( Yargıtay 17. HD’nin 08.12.2020 tarih ve 2019/1797 E. – 2020/8207 K. ) Bu nedenle, aracın ihtiyari mali mesuliyet sigortacısının, olay tarihi itibariyle aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısının limitini aşan kısımdan ve temin ettiği İMSS poliçe limiti dahilinde sınırlı olarak sorumlu olacağı açıktır.
3. 7251 sayılı Kanun’un 57. maddesi ile 22.07.2020 tarihinde 5684 sayılı Sigortacılık Kanun’a eklenen Ek Madde 6 gereğince sigortacılık yapan kurum veya kuruluşlardan ya da Hesaptan talep edilecek tazminat alacağının sadece hak sahibine veya avukatına ödeneceği, hiç kimseye devredilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
4. Anılan düzenlenme çerçevesinde; sigorta ilişkinden kaynaklı tazminat alcağının temliki yasaklanmış ise de davacı tarafından sunulan temliknamenin en geç havale tarihi olan 14.02.2020 düzenlenebileceği dikkate alındığında, davanın açıldığı tarih itibariyle anılan kanun değişikliğinin geçmişe şamil olacak şekilde eldeki davaya uygulanması genel hukuk prensipleri kapsamında mümkün değildir.
5. Alacağın temliki ile artık borçlu, yeni alacaklıya karşı ifa yükümlülüğü altına girmektedir. Ancak, alacaklısının değişmesinde hiçbir söz hakkı olmayan ve temlik işleminden de habersiz olan borçlunun bu kadar çaresiz bırakılmaması, korunması gerektiği düşünülmesi gerekir. Bu nedenle de Borçlar Kanununda, borçlunun borcunu önceki alacaklıya ifa etmesi bazı şartlarla geçerli sayılmış hatta edimi tevdi etmek suretiyle borcundan kurtulması imkanı tanınmıştır. Borçluyu korumak amacıyla devredene karşı sahip olduğu savunma araçlarını devralana karşı da ileri sürme imkanı tanınmıştır. Alacağın temliki, borçlunun durumunu ağırlaştıramayacağından, alacak, devredenin mal varlığında ne halde ise devralanın mal varlığına da o hali ile intikal eder. Devredilen alacağın borçlusu, devredene karşı sahip olduğu def’ileri (savunmaları) devralana karşı da ileri sürebilir. Alacağın temliki işleminin üçüncü kişi yani devralan açısından doğurmuş olduğu sonuç, temlik işlemi ile birlikte üçüncü kişinin, alacağın asli ve ferileri ile birlikte alacağa bağlı rüçhan haklarına da sahip olmasıdır. Üçüncü kişinin devir ile birlikte bu haklarını kullanabilmesi için borçlunun onayına ihtiyaç bulunmamaktadır. (Yargıtay 17. HD’nin 06/02/2020 tarih ve 2018/1582 E. 2020/849 K. ) Davacı araç malikinin dava konusu kaza nedeniyle oluşan alacağını, alacağın temliki sözleşmesi ile temlik alan davacıya devrettiği, temlik edilen alacağın malvarlığı haklarına ilişkin olmakla temlike uygun olduğu, temlik eden alacaklının tasarruf yetkisinin bulunmadığının usulüne uygun şekilde ileri sürülüp kanıtlanamaması karşsında temlikin geçerli olduğu anlaşılmaktadır.
6. Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; temlik alan davacının eldeki dava yönünden geçerli temliknameye istinaden aktif dava ehliyetinin bulunduğu kabul edilmek suretiyle yargılamaya devam edilmek suretiyle davanın esasıyla ilgili diğer deliller irdelenerek talep hakkında bir karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamına uygun düşmeyecek şekilde davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığından bahsile dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.
Bu itibarla; ilk derece mahkemesince dava şartı hakkında hatalı şekilde karar verilmiş olması nedeniyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-4 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve kaldırma kararının sebep ve şekline göre sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının istinaf başvurusunun ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
2-İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 03.12.2020 gün ve 2020/111 E. 2020/629 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf yoluna başvuran davacı vekili tarafından yatırılan istinaf harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-4 maddesi gereğince kesin olmak üzere 20.12.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.