Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/622
KARAR NO : 2023/1896
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23.02.2021
NUMARASI : 2020/109 E. – 2021/85 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 21.12.2023
KARAR YAZIM TARİHİ: 21.12.2023
Karşıyaka Asliye Mahkemesinin 23.02.2021 tarih 2020/109 E. – 2021/85 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, 11.09.2018 tarihinde, müvekkili sigorta şirketine trafik poliçesi ile sigortalı … plakalı araç sürücüsünün kusurlu şekilde sebebiyet verdiği ve olay yerinden firar ettiği trafik kazasında … plakalı aracın pert olduğunu, 50.000,00 TL rayiç değerinden 28.585,00-TL hurda bedelinin mahsubu ile belirlenen 21.415,00 TL zarar bedelinin 30.11.2018 tarihinde karşı araç malikine ödendiğini, Karayolları Motorlu Araçlar ZMSS genel şartları B/4-f maddesi gereğince müvekkili sigorta şirketinin ödediği tazminat tutarını kendi sigortalısına rücu etme hakkının bulunduğunu, Menemen İcra Müdürlüğü’nün 2019/3488 E. Sayılı dosyasında icra takibi başlattıklarını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, arabuluculuk aşamasında anlaşma sağlanamadığını ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğunu, kazanın meydana gelmesinde müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, müvekkilinin önünde yolcu indirmek için duran aracı sollamak isterken, yan aynalardan arkasından hızla gelen bir aracı fark ettiğinde şeridinde kalarak beklediğini, diğer sürücünün ise kendisini geçtikten sonra takla atarak yoldan çıktığını, yardım eden araçların bulunduğunu görünce kalabalık yapmamak için yoluna devam ettiğini, salt olay yerinin terk edilmesinin rücu sebebi olmadığını savunarak davanın reddine, %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının kazanın oluşumunda %100 kusurunun olduğu tespit edilmiş ise de, ağır kusurlu olduğuna dair dosyaya herhangi bir delil sunulmadığı, rücu şartlarının oluşmadığı, kaza yerinin terk edildiğine dair dair iddianın da ispatlanamadığı, davacının üçüncü kişiye ödediği tutarı rücu şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMSS Genel Şartları B.4.f fıkrası uyarınca olay yerinin terk edilmesinin rücu sebebi olarak düzenlendiğini, davalının olaya ilişkin ifade tutanaklarında olay yerini terk ettiğini açıkça beyan ettiğini, bir aracın şeridine geçen ve kendisine çarptığını fark etmeyen davalının olay yerinden şerit değiştirmedeki kusuru sebebi ile kaçtığını, ilk derece mahkemesince davalının ağır kusurunun olmadığı şeklindeki kanaatinin ilgili madde ile ilgisinin bulunmadığını, davalının, emniyet ekipleri tarafından tespit edilerek ifadesine başvurulduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, ZMMS poliçesi ile sigortalı aracın karıştığı trafik kazası neticesinde zarar gören üçüncü kişiye yapılan araç hasar ödemesinin olay yeri terk nedenine dayanılarak davalı sigortalıdan rücuen tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davacı sigorta şirketi, rücu sebebini, sigortalısı olan davalıya ait aracın sürücüsünün kazadan sonra olay yerini terk etmesi olgusuna dayandırmıştır. Sigortacı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Yasasının 95/2. maddesi ve zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarının B-4. maddesi gereğince, tazminat yükümlülüğünün azaltılması veya kaldırılmasına ilişkin halleri, üçüncü kişilere karşı ileri süremeyeceğinden, zarar görene ödeme yaptıktan sonra sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre kendi sigorta ettirenine rücu edebilir.
Taraflar arasında geçerli ZMSS poliçesinin düzenlenme tarihi olan 17.02.2018 tarihinde yürürlükte bulunan 01.06.2015 tarihli Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMMS) Genel Şartlarının zarar görenlerin haklarının saklı tutulması ve sigortacının sigortalıya rücu hakkı başlıklı B.4/f bendinde bedeni hasara neden olan trafik kazalarında sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin, tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu haller hariç olmak üzere, olay yerini terk etmesi veya kaza tutanağı, alkol raporu vb. kazanın oluş koşullarına ilişkin gereken belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranması hali rücu nedeni olarak düzenlenmiştir. Buna göre, olay yeri terk hukuki nedeniyle sigorta şirketinin sigortalısına rücu hakkının doğumu için meydana gelen trafik kazasının bedeni hasara neden olması ve sigortalı araç sürücüsünün olay yerini terk sebebinin tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu hallerden birine dayanması gerekmektedir. Görüldüğü üzere zorunlu mali sorumluluk sigortacısının üçüncü kişiye yaptığı ödemeyi sigorta ettirene rücu edebilmesi için bedensel hasar nedeniyle tazminat ödenmiş olması gerekir. Oysa somut olayda bedensel zarar değil maddi hasar nedeniyle ödeme yapılmış olmakla sigortacının rücu hakkı bulunmamaktadır. Mahkemece davanın reddine dair verilen karar sonucu itibariyle yerindedir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 269,85 TL’den peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 210,55 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 21.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.