Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/586 E. 2023/1826 K. 13.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/586
KARAR NO : 2023/1826

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/12/2020
NUMARASI : 2020/197 Esas 2020/847 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 13.12.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 13.12.2023

İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 24.12.2020 tarih 2020/197 Esas 2020/847 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davacıya ait davalı nezdinde kasko sigortalı aracın çalındığı, davalının zararı karşılama yükümlülüğü bulunduğunu, yapılan başvuruya rağmen zararın karşılanmadığını, belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 1.000,00-TL’nin temerrüt tarihinden işleyecek faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, zararın poliçe teminatı kapsamı dışında kaldığı, belirtilerek, davanın reddine, karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, tanıkların dinlemediği, davacının aracının uzun süreli kiraya verilen, …. tarafından … isimli şahsa 08.07.2019 tarihinde İzmir Adnan Menderes Havalimanı’nda kiralandığını, aracın teslim edilmemesi üzerine şikayetçi olunduğunu, şüpheli … hakkında güveni kötüye kullanmak suçundan iddianame düzenlendiğini, yargılamanın halen devam ettiğini, davalı tarafından yapılan kasko sıradan bir kasko poliçesi olduğunu, poliçe kapsamında tüm zararların teminat altına alındığını, davalının sorumluluğunun gereğini yerine getirmediğini, sigorta için 8.000,00-TL gibi yüksek bir ücret alınmasına rağmen gelinen bu aşamada olayın kapsam dışı olduğundan bahisle ödeme yapmaktan kaçınılmasının iyiniyet ve dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu, sigorta şirketinin istisnalara ilişkin yazılı ve sözlü bilgi vermemesinin sigorta şirketinin kusurundan kaynaklandığını, poliçenin davacı tarafından imzalanmadığını, davacıya hırsızlık ile emniyeti suistimalin farkı anlatılmadığını, rapora itirazların karşılanmadığını, eksik inceleme yapıldığını, belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, trafik kazası nedeni ile davacının aracında oluşan zararın kasko sigorta poliçesi kapsamında tazmini istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
1. Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
2.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1423. maddesine göre sigortacı, sigorta sözleşmesine ilişkin tüm bilgileri, sigortalının haklarını, sigortalının özel olarak dikkat etmesi gereken hükümleri, gelişmelere bağlı bildirim yükümlülüklerinden oluşan aydınlatma yükümlülüğünü sigortalıya karşı yerine getirmese dahi sigortalı, sözleşmenin yapılmasına 14 gün içinde itiraz etmemiş ise sözleşme poliçede yazılı şartlar ve poliçenin ayrılmaz bir parçası olan genel şartlar kapsamında yapılmış olur. Somut olayda, mahkemece, her ne kadar; sigortacının bilgilendirme yönetmeliğinde yazılı hususları yerine getirmediği, bilgilendirme edimini yerine getirmemesi nedeniyle riskin teminat kapsamı içerisinde olduğu ileri sürümüş ise de yukarıda açıklanan hukuki düzenlemeler dikkate alındığında sigortalı şirketin, sözleşmenin yapılmasına 14 gün içinde itiraz etmediği sözleşmenin poliçede yazılı şartlar ve poliçenin ayrılmaz bir parçası olan genel şartlar kapsamında yapılmış olduğunun kabulü gerektiği açıktır. O halde, taraflar arasında geçerli bir sigorta sözleşmesinin kurulduğunun kabulüde TTK ve Kasko Sigorta Sözleşmesi Genel Şartları hükümleri uyarınca dava konusu rizikonun kasko sigorta teminatı kapsamında kalıp kalmadığının irdelenmesi zaruridir. Mal sigortaları türünden olan kasko sigortasının teminat kapsamını belirleyen KSGŞ A/1 maddesine göre; gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketli bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile üçüncü kişilerin kötü niyet ve muziplikle yaptıkları hareketler ve fiil ehliyetine sahip olmayan kişilerin yol açacağı zararlar, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bütünü sigortanın teminatı kapsamındadır. 01.04.2013 yürürlük tarihli Kasko Sigortası Genel Şartları ilgili bölümünde; genişletilmiş kasko sigorta poliçesi; yukarıda yer alan teminat gruplarının tamamı ve bu genel şartlarda ek sözleşme ile teminat kapsamına dahil edilebilecek risklerden bir kısmı için teminatın verildiği ürün olarak tanımlanmıştır. Kasko Sigortası Genel Şartları A.4. maddesinde ise; ek sözleşme ile teminat kapsamına dâhil edilebilecek zararlar ise 15 bent halinde sayılmıştır. Bu düzenlemelerden emniyeti suistimal eylemlerinin kasko sigortasının konusunu oluşturmadığı anlaşılmaktadır. Davacı, kaskolu aracın kiracısı tarafından kendisine iade edilmediğini ileri sürmüş olmasına göre, kiracının eylemi, davacı kiralayana karşı emniyeti suistimal suçunu oluşturmakla, davacının bu şekilde oluştuğunu iddia ettiği bu riziko, kasko sigorta teminatı kapsamında değildir. ( Yargıtay 17. HD’nin 17.10.2020 tarih ve 2019/4381 E. – 2020/8599 K. )
3. Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; tarafların iddia ve savunmaları ile dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin doğru nitelendirilmesine, hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, ilk derece mahkemesince verilen kararda bir hukuka aykırılık bulunmamakla, istinaf itirazları yerinde değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 269,85-TL’den peşin alınan 59,30-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 210,55-TL’nin davacıdan tahsiline,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 13.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.