Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/558 E. 2023/1751 K. 30.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/558
KARAR NO : 2023/1751

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23.10.2020
NUMARASI : 2019/452 E. 2020/547 K.
DAVANIN KONUSU : Ticari Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili
KARAR TARİHİ : 30.11.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 30.11.2023

İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 23.10.2020 tarih 2019/452 E. 2020/547 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili, müvekkili ile davalı …’in bir araya gelerek davalı … Şti.’yi kurduklarını, müvekkilinin 25/01/2012 tarihinde kurulan davalı şirketin 11/03/2013 tarihine kadar % 50 hisse ile ortağı olduğunu, ancak diğer davalının isteği üzerine müvekkilinin 11/03/2013 tarihinde hisselerinin % 7’sini şirket ortağı olmayan …’e, % 28’ini davalı …’e ve 17/09/2013 tarihinde ise kalan % 15 hissesinin tamamını şirket ortağı olmayan …’a devrettiğini, yapılan devirlerde müvekkiline hiçbir hisse bedelinin ödenmediğini, müvekkilinin devrettiği % 15 hisse ile ilgili olarak 17/09/2013 tarihinde müvekkili ile davalı … arasında protokol imzalandığını, bu protokol ile; “hisse devrinin geçici olduğunun, müvekkilinin % 15 hissesine karşılık gelen tüm haklarının davalı … tarafından korunacağının” kararlaştırıldığını, bu protokol hükümlerinin yerine getirilmediğini, bu protokol uyarınca müvekkilinin davalı şirketteki ortaklığının devam ettiğini, müvekkilinin ortaklığı süresince davalı şirketin mali durumu ile ilgili bilgiye ulaşamadığı gibi şirket karından da hiçbir pay alamadığını, davalı şirketin kuruluşundan bu yana yılda en az bir kez yapılması zorunlu olan genel kurul toplantılarının yapılmadığını, faaliyet raporuna ve finansal tablolarına ulaşılamadığını, davalı şirketin ortaklarına kar payı dağıtıp dağıtmadığının bilinmediğini, müvekkilinin davalı şirketin kuruluşundan hisselerini devrettiği tarihe kadar davalı şirket bünyesinde mesul müdür sıfatıyla hiçbir ücret almadan iş yeri hekimi olarak çalıştığını, müvekkilinin taahhüt ettiği ve karşıladığı sermayenin yanında emeğini de sermaye olarak koyduğunu, müvekkilinin, şirket ortaklığından pay devirleri yoluyla resmi olarak ayrıldığını, ancak fiili olarak ortaklığının müvekkili ile davalı gerçek kişi arasında imzalanan protokol gereğince devam ettiğini, müvekkilinin, ortaklığı süresince şirketten hiçbir şekilde kar payı alamadığını, davalı şirketin kuruluşundan itibaren müvekkiline ödenmeyen şirket ortaklığından kaynaklı kar payının, bunun mümkün olmaması halinde belirlenecek tazminat miktarının HMK’nın 107. maddesi gereğince şimdilik 1.000,00 TL’sinin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP : Davalılar vekili, davacının, müvekkili şirkette 11/03/2013 tarihine kadar % 50 hisse ile kurucu ortak sıfatına sahip iken, 11/03/2013 tarihinde hisselerini devrettiğini, kalan % 15 hissesinin tamamını 17/09/2013 tarihinde …’a devrettiğini, yapılan devir işlemlerinin ortaklar kurulu kararlarıyla ve yasaya uygun şekilde gerçekleştirildiğini, davacı taraf hisse bedellerinin kendisine ödenmediğini ileri sürmüş ise de; limited şirket hisse devir işlemlerinin noter huzurunda yapıldığını ve sözleşmede bedelin nakden ve defaten ödendiğinin yazılı olduğunu, TBK’ya göre iptal edilebilir durumda olan sözleşmeler ve diğer hukuki işlemlerin irade fesadı nedeniyle iptalinin 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde ileri sürülmesi gerektiğini, kar payı dağıtımının yapılabilmesi için ortaklar kurulu tarafından alınmış bir karar bulunmadığını, ayrıca şirket ortaklığından yıllar önce ayrılmış olan davacının böyle bir alacak isteğinde de bulunamayacağını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının dava dışı şirket ortaklığındaki hissesini devir suretiyle şirket ortaklığından ayrıldığı 17/09/2013 tarihinden dava tarihine kadar olan dönemde şirkette kar payı dağıtılmadığı, bu çerçevede davalıya verilmiş bir kar payının bulunmadığı, dolayısıyla dava tarihi itibariyle davalı tarafından da davacıya ödemesi gereken bir kar payı borcunun bulunmadığı anlaşıldığından, davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, müvekkil ile davalı şirket yetkilisi … arasında imzalanan 17.09.2013 tarihli protokolde; hisse devrinin geçici olduğu, müvekkilin yüzde on beş hissesine karşılık gelen tüm haklarının … tarafından korunacağı belirtildiğini, fakat söz konusu protokolün hükümleri yerine getirilmediğini, her ne kadar resmiyette şirket ortaklığı sona ermiş görünse de, fiili olarak ortaklığının devam ettiğini, ancak protokolde müvekkilinin hisse devir sözleşmelerini imzaladıktan sonra da uzun süre kendisini şirket ortağı zannederek davalı şirkette cüzi ücretle işyeri hekimi olarak çalışmaya devam ettiğini, dava dışı şirket ana sözleşmesinin Kar Dağıtımı başlıklı 11. Maddesinde; ”Safi kardan her sene evvela %5 ihtiyat akçesi ayrılarak kalan kar hissedarlara ödenmiş sermaye üzerinde hisseleri oranında dağıtılır.” denilerek her yıl ortaklara kardan pay verilmesi açıkça zorunlu tutulduğunu, bilirkişi raporuna göre; kar payı dağıtılmadığı, 2015 yılında şirketin sermayesinin artırıldığı, sermaye artırımına dair ortaklar kurulu kararı bulunup bulunmadığı, kararda kâr paylarıyla sermaye artışına gidilmesini gerektiren neden bulunup bulunmadığına dair bir tespit yapılmadığı, sermaye artırımının geçmiş yılların karlarından karşılanmasının, kar payının ortaklara dağıtıldığı anlamına geldiğini, davalı, diğer ortağı ile birlikte dürüstlük kuralına aykırı hareket etmiş ve Müvekkilin alacağına kavuşmasını engellemek amacıyla şirketin iç kaynaklarından sermaye artırımında bulunarak gizli kar dağıtımı yaptıklarını, sermaye artırımının geçmiş yılların karlarından karşılanması kar payının ortaklara dağıtılması olarak değerlendirilmesi gerektiğini, aksi durumda; şirkette geçmiş yıllarda hiç kar payı dağıtılmamış olması, davanın açılmasına davalı taraf sebebiyet verdiğinden müvekkilin yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiği istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
GEREKÇE : Dava, limited şirket hisse devrine ilişkin protokolden kaynaklanan kar payı, olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Somut olayda, davacı ile davalı … arasında düzenlenen adi nitelikteki 17/09/2013 tarihli protokole göre; davacının, dava dışı … Şti.’deki % 15 hissesini geçici süreyle karar mekanizmalarının kolaylaşması ve hızlanması amacıyla davalıya devredeceği, davalının bu hisselerin bütün haklarını davacı adına koruyacağı ve muhafaza edeceği, hiçbir şekilde 3. kişilere hisse devri olmayacağının kararlaştırıldığı, yerel mahkemece yapılan yargılama sonucunda; davacının, dava dışı şirket ortaklığındaki hissesini devir suretiyle şirket ortaklığından ayrıldığı 17/09/2013 tarihinden dava tarihine kadar olan dönemde şirkette kar payı dağıtılmadığı, bu çerçevede davalıya verilmiş bir kar payının bulunmadığı, dolayısıyla dava tarihi itibariyle davalı tarafından da davacıya ödemesi gerçekleştirilecek bir kar payı borcunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, Dairemizce de benimsenen söz konusu yerel mahkeme gerekçesinde herhangi bir isabetsizlik veya usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı değerlendirerek, yerinde görülmeyen istinaf itirazının HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 269,85 TL’den peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 210,55 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.30.11.2023