Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/557
KARAR NO : 2023/1919
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22.10.2020
NUMARASI : 2017/634 E. 2020/537 K.
DAVANIN KONUSU : Maddi ve Manevi Tazminat Tazminat)
DAVA TARİHİ : 08.06.2017
KARAR TARİHİ : 27.12.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 27.12.2023
İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 22.10.2020 tarih 2017/634 E. 2020/537 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili ve davalı … vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davacının 1951 doğumlu olup, evli olduğunu, davacının … …Tatil Köyünde ve 7 villadan oluşan…da elektrik-tadilat-bakım onarım işlerinde çalışmakta olup aylık en az 2,000-TL ücret aldığını, kazalı davacının kendine ve eşine bakmak için çalıştığını, kendisinin ve ailesinin geçimini sağladığını, 26/12/2016 tarihinde müvekkilinin kazadan sonra pert olan … plakalı motosikletle Y. Refikcesur Caddesi Gaziemir mevkiinde seyir halinde iken davalı … adına kayıtlı … idaresindeki … plakalı araç davacıya çarptığını, işbu maddi hasarlı ve yaralamalı kazanın davalı … davacıya sol yandan çarparak yaralamalı trafik kazasının meydana gelmesinde asli kusurlu olduğunu, davacının kazanın meydana gelmesinde kusurunun olmadığını, davalı araç sürücüsünün son derece hızlı geldiğinden ve kavşaklarda uygulanması gereken geçiş üstünlüğü kurallarına uymamasından dolayı davacıya ait motorsikletin sol yan kısmından davacıya çarptığını, davacının motosikletten düşerek yerde sürüklendiğini , skapula(kanat) kemiği ile klavikula (köprücük) kemiğinde kırık meydana geldiğini, davacının halen elini ve omzunu kullanmakta güçlük çekmekte olup, halen kolunun askıda olduğunu, davacının halen iş göremez durumda olduğunu, davalının kusuru ile sebep olduğu kaza sebebi ile davacının büyük maddi kayıplara uğradığını, çalışamadığı gibi tamirci olması sebebi ile vücudunda oluşan kırığın ileride yaptığı işe engel olacağını, davacının mesleğinde kol ve omzunu sürekli kullandığını, davacının tedavisinin Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesinde devam ettiğini, ayrıca fizik tedaviye gittiğini, müvekkilinin eşinin ev hanımı olduğunu, davacının tamircilik yaparak aldığı maaşla hem kendi hem de ailesinin geçimini sağladığını, davacının geçirdiği kazadan sonra tüm bakım ve tedavisi ile davacının eşi ve ailesi ilgilendiğini, bu nedenlerle davacının tazminat taleplerinin karşılanabilmesi açısından davalı adına kayıtlı … plakalı araç kaydı üzerine, bu aracın dava tarihine kadar satıldı ise davalı adına kayıtlı taşınmazlara/ araçlara ihtiyati tedbir konulmasına, kaza neticesinde yaralanan ve tedavisi halen devam etmekte olan davacını lehine fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 1.000-TL maddi ve kaza sebebi ile yaşadığı üzüntü ve acı sebebi ile 30,000-TL manevi tazminata hükmedilmesine, sigorta şirketinin tüm maddi tazminat ve ferilerinden sorumlu tutulmasına, hükmedilecek tüm bedellerin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, tespit edilecek tazminat bedellerine, olay tarihi 26/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, yargılama masrafları ile vekâlet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 16.07.2020 tarihli sunmuş olduğu ıslah dilekçesi ile, 1.000,00 TL’lik maddi tazminat talebini 16.065,40 TL’ye arttırmıştır.
CEVAP : Davalılar … ve … vekili, davacının 24/04/2017 tarihli dava dilekçesinin gerçek dışı, kabul edilmesi mümkün olmayan beyanlar içerdiğini, iş bu tazminat davasının trafik kazasına dayandığını, davacının dilekçesinde davalıların aracının hızlı gelmesi ve geçiş üstünlüğü kurallarına uymaması sebebi ile kazaya sebebiyet verdiğini belirttiğini, oysa müvekkilinin kaza tarihinde 4 aylık hamile olup aracında küçük kızı da olduğundan hız yapmasının mümkün olmadığını, hatta dönüş yapacağı yolun da hız yapılabilmesi mümkün olmayan bir yol olduğunu, müvekkilinin davacı hızlı geldiği için kaza yaptığını, davacının kasksız , ehliyetsiz yola çıkarak gerekli tedbir önlemlerini almadığını, son derece hızlı gelerek ve hatta müvekkilin aracının dönüş yaptığını gördüğü halde hız kesmeyerek kazaya sebebiyet verdiğini, kaza mahalinde yapılacak kusur incelemesinde gerçek kusur oranlarının ortaya çıkacağını, davacının emekli olduğu, çalışmadığını, çalıştığının SGK kayıtları ile ispatlanması gerektiğini, kayıt dışı veya arızi bir çalışması varsa da bunun “düzenli çalışma”olarak kabulü ve tazminat hesabında dikkate alınmasının mümkün olmadığını, davacının maddi durumunun kötü olduğu ve bu kaza geçim sıkıntısı çektiği iddiaları gerçek dışı olduğunu, davacının tapusu kendi adına kayıtlı evde oturduğunu, 1 ev ve 2 dükkandan düzenli kira geliri bulunduğunu, emekli aylığı aldığını, çocuklarının da çalıştığını, onlara bakım yükümlülüğünün olmadığını, 66 yaşındaki davacının bu gelir düzeyinde iken çalışıp evini geçindirdiği iddialarının gerçek dışı olduğunu, davacının tüm sağlık giderlerinin devlet tarafından karşılandığını, davacının motorsiklet bedelinin de ilgili sigorta şirketi tarafından araç sahibine ödendiğini, araç sahibine sigorta şirketi tarafından sadece 2.350 TL ödeme yapıldığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, Sigorta tarafından 2 ayrı ödeme yapıldığını, l.si 2350-TL 2. ödeme ise 4650-TL olduğunu, yani toplamda 7.000,00-TL ödeme aldıkları halde zararlarını olduğundan yüksek gösterme gayreti ile aldıklarını bilerek düşük gösterdiklerini, bu nedenlerle davanın reddine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davalı … vekili, davacı tarafından dava açılmadan önce davalı şirkete yazılı başvuru ile talepte bulunulması, başvurundan itibaren 15 gün içinde bu isteğe cevap verilmemesi veya cevabın talebi karşılaması halinde dava açılması gerekirken, başvuru yapılmaksızın doğrudan açılan bu davanın usulden reddi gerektiğini, davanın usulden reddine ilişkin beyanları saklı kalmak kaydıyla davaya konu kazaya karışan … plaka sayılı araç davalı şirket nezdinde Karayolları Trafik Kanunun Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, geçici iş göremezlik tazminatı ve tedavi gideri ZMMS Genel Şartlar uyarınca SGK’nun sorumluluğunda olduğunu, bu nedenle söz konusu zarardan davalı şirketin sorumluluğunun bulunmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte davalı şirketin sorumluluğuna gidilecekse dahi yapılacak olan hesaplamanın genel şartlara uygun olarak yapılması gerektiğini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, ; 26/12/2016 tarihli trafik kazasında davacının %6 oranında maluliyete maruz kaldığı, davacının bu kaza nedeniyle %15 oranında kusurlu olduğu anlaşılmakla, geçici işgöremezlik olarak 3.227,20-TL, sürekli işgöremezlik olarak 12.838,00-TL nin temerrüd tarihinden itibaren davalılardan tahsiline, davacının meydana gelen trafik kazası nedeniyle çekmiş olduğu elem ve acısının bir miktar azaltılması amacıyla, dosyadaki kusur durumu, davacının %15 oranında kusurlu olması, %6 oranında maluliyetinin bulunması, çekilen acıların bir nebze olsun dindirilmesi, sebepsiz zenginleşmeye de neden olmamak amacıyla davacının maddi tazminat talebinin kabulü ile, 1.000,00-TL tazminatın davalılar … ve …’tan, kaza tarihi olan 26/12/2016 tarihinden itibaren yasal faizi ile, davalı …. Yönünden ise temerrüd tarihi olan 08/03/2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, 15.065,40-TL nin ıslah harcının yatırıldığı 16/07/2020 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılar …, … ve … Sigorta A.Ş. ‘den (davalı … şirketi yönünden sigorta poliçesi ile sınırlı olmak üzere) tahsili ile davacıya verilmesine, davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile, kusur durumu, tüm dosya içeriği, maluliyet raporu da dikkate alınarak takdiren 20.000,00-TL manevi tazminatın, kaza tarihi olan 26/12/2016 tarihinden itibaren, davalılar … ve …’tan yasal faizi ile alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, dava dilekçesinde “tespit edilecek tazminat bedellerine; olay tarihi 26/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline,” şeklindeki talebe rağmen gerekçesiz bir şekilde faizin ıslah tarihinden başlatılmasının doğru olmadığını istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı … vekili, mahkemece verilen davanın kabulü kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, karara esas alınan üniversite raporunda belirtilen %6 kalıcı sakatlık oranı afaki olup bu oranın kabulünün mümkün olmadığını, alınan raporun usule uygun olmadığını, raporda 30 Mart 2013 Tarihinde Resmi Gazetede Yayımlanan 28603 Sayılı “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik” in esas alındığı belirtilse de, yönetmelik dikkate alınmadan rapor oluşturulduğunu, kusur yönünden ise dava konusu kazada sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığını, gerekçeli kararda esas alınan 19.07.2018 tarihli kusur raporunda sigortalı araç sürücüsüne yönelik atfedilen %85 oranındaki kusur değerlendirmesini kabul etmediklerini, buna ek olarak davacı tarafın alkol durumu ve emniyet kemeri takıp takmadığı kaza tespit tutanaklarında tespit edilemediğini, öncelikle bu hususların aydınlatılması gerektiğini, davacının alkollü veya emniyet kemerini takmadığı anlaşılırsa mahkemece emsal kararlar gereğince %20 müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, dosyada bu itirazlara dair araştırma yapılmadan karar verilmesinin hukuka aykırılık teşkil ettiğini, raporda hesaplanan geçici iş göremezlik tazminatından davalı şirketin sorumlu olamayacağını, bu konuda sorumluluğun tamamen sosyal güvenlik kuruma ait olduğunu, davalı şirketin manevi tazminat yönünden Karayolları Trafik Kanunu gereğince sorumluluğu bulunmadığını, zira davacı yanan manevi tazminat talepleri teminat kapsamı dışında kaldığını, ancak sorumlu olmadıkları bir alacağın ferilerinden sorumlu tutulamayacağını, mahkemece hem maddi hem manevi tazminata hükmedilmiş olup manevi tazminattan davalı şirketin sorumlu tutulmadığını, ancak vekalet ücreti kısmında ise maddi ve manevi tazminat toplanarak vekalet ücretinden sorumlu tutulduğunu, maddi tazminat için ayrı, manevi tazminat için ayrı vekalet ücreti hesaplaması yapılarak müvekkil şirketin sorumluluğunun ayrıca belirtilmesi gerektiğini, ancak tüm davanın vekalet ücreti ve yargılama giderleri birlikte hesaplanarak teminat dışı kalan kalemden sigorta şirketinin sorumlu tutulduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, 26.12.2016 tarihinde meydana gelen trafik kazası sebebiyle kazaya karışan karşı araç sürücüsü, işleteni ve zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesini tanzim eden şirkete yönelik maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın maddi tazminat talebinin kabulü ile, 1.000,00-TL tazminatın davalılar … ve …’tan, kaza tarihi olan 26/12/2016 tarihinden itibaren yasal faizi ile, davalı …. Yönünden ise temerrüd tarihi olan 08/03/2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, 15.065,40-TL nin ıslah harcının yatırıldığı 16/07/2020 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılar …, … ve …. Sigorta A.Ş. ‘den (davalı … şirketi yönünden sigorta poliçesi ile sınırlı olmak üzere) tahsili ile davacıya verilmesine, davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile, kusur durumu, tüm dosya içeriği, maluliyet raporu da dikkate alınarak takdiren 20.000,00-TL manevi tazminatın, kaza tarihi olan 26/12/2016 tarihinden itibaren, davalılar … ve …’tan yasal faizi ile alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Dava konusu 26.12.2016 günü saat 12:10 sıralarında davalı sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otomobili ile Albay Refik Cesur Caddesi üzerinde 2817. sokak yönüne seyir halinde iken kaza mahalli olan kavşağa geldiği esnada aracının ön kısmıyla, seyir istikametine göre sağ tarafından gelerek kavşağa giriş yapan davacı sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı motosikletin sol yan kısmına çarpması ile meydana gelen yaralamalı trafik kazasında, dosya içerisinde mevcut İzmir Cumhuriyet Savcılığı’na tanzim edilen 23.04.2017 tarihli bilirkişi raporunda davalı sürücü …’ın asli derecede kusurlu olduğu, davacı sürücü …’ın tali derecede kusurlu olduğu belirtildiği, somut olayda davalı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki aracıyla kavşak mahalline geldiğinde durup kavşağın her bir kolunu kontrolü altında bulundurup geçişini sürdürmesi gerekirken bunu yapmadığı, gelmekte olan araçların hız ve mesafesine dikkat etmediği, sağ tarafından gelen ve kendisine göre ilk geçiş hakkına sahip olan araca sol yan tarafından çarptığı anlaşılmakla gerçekleşen kazada asli derecede kusurlu olduğu, davacı sürücü …’ın ise sevk ve idaresindeki aracıyla seyir halinde iken kavşak mahalline geldiğinde ilk geçiş hakkı her ne kadar kendisinde olsa da geçişini müteyakkız sürdürmesi gerekirken bunu yapmadığı, gelmekte olan aracın hız ve mesafesine dikkat etmeyerek kazada alt düzeyde tali derecede kusurlu bulunduğu, dosyanın taraflara atfı kabil kusur durumlarının tespiti yönünden dosyanın İstanbul Adli Tıp Kurumuna gönderildiği, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 19.07.2018 tarihli raporuyla, dava konusu olayda sürücü …’ın % 85, sürücü …’ın ise % 15 oranında kusurlu olduğu yönünde alınan kusur raporunun dosya kapsamıyla uyumlu, hükme esas almaya elverişli ve yeterli mahiyette tanzim edildiği görülmekle, davalı vekilinin kusura ilişkin istinaf nedenleri yerinde değildir.
Davacının meydana gelen kaza nedeniyle maluliyetine ilişkin rapor alındığı, dosya içerisinde yer alan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Sağlık Kurulunun 14.02.2020 tarihli raporunda; davacı …’ın 26.12.2016 tarihli trafik kazasına bağlı yaralanması nedeniyle oluşan sakatlık oranı, “Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik”den faydalanılarak, % 6 (altı), tıbbi iyileşme süresi ise 3 (üç) ay olarak tespit olunduğu, işbu maluliyet raporunun kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan yönetmelik hükümleri gereğince usul ve yasaya uygun şekilde tanzim edildiği görülmekle, davalı … vekilinin maluliyet raporuna ilişkin istinaf nedenleri isabetli görülmemiştir.
Davacı vekilinin istinaf nedeninin incelenmesinde; 6100 sayılı HMK’nın belirsiz alacak davasının düzenleyen 107. madde hükmüne göre, belirsiz alacak davasının alacak miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenemediği ya da imkansız olduğu hallerde belirsiz alacak davası açılabilecektir. Dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası niteliğinde olduğunun açıkça belirtildiği ve olay tarihinden itibaren faiz işletilmesinin talep edildiği, ıslah dilekçesinin içeriği de dikkate alınarak, gerek dava dilekçesinde istenen kısım için, gerekse yargılama sırasında artırılan kısım için dava tarihinden itibaren faiz işletilmesine hükmedilmesi gerektiği halde, Mahkemece taleplerin bölünmek suretiyle faiz başlangıç tarihine hükmedilmesi isabetli olmayıp, davacı vekilinin istinaf nedeni yerindedir.
Davalı tarafın dava şartı yokluğuna ilişkin istinaf nedeninin incelenmesinde; 26.04.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6704 sayılı Kanunun 5. maddesiyle değişik 2918 sayılı Kanunun 97. maddesi ile zarar görenin, dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği düzenlenmiş, aynı değişiklikle sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar görenin dava açabileceği belirtilmiştir. HMK’nın 114. maddesinde dava şartları gösterilmiş, 115/2. maddesindeki “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.” şeklindeki düzenleme gereğince, eksik olan bir dava şartı, belirli bir süre verilerek giderilebilecek ise hakim tarafından eksikliğin giderilmesi için kesin süre verilmesi gerekir. Bu süre içinde dava şartı eksikliği tamamlanmaz ise dava, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedilmelidir. HMK’nın 114. maddesinde gösterilen dava şartı olarak belirlenen bir çok hususun tarafça giderilebilecek bir noksanlık olarak görüldüğü madde gerekçesinden de anlaşılmaktadır. Aynı maddenin 2. fıkrası “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümlerin saklı olduğu” belirtilmiştir. Yargıtay 4. ve 17.Hukuk dairelerinin yerleşik uygulamalarında KTK’nın 97. maddesinde düzenlenen , dava şartının tamamlanabilir dava şartı olduğu, kabul edilmektedir. Somut olayda, davacı tarafça, davadan önce, sigorta şirketine belge eksikliğiyle başvurulduğu, mahkemeye tüm belgelerin sunularak karar verildiği anlaşılmakla, dava şartı eksikliği bulunmadığından, davalı … vekilinin bu yöndeki istinaf itirazları yerinde değildir.
Davalı … vekilinin müterafik kusura yönelik istinaf nedeninin incelenmesinde; davacının meydana gelen kazadaki yaralanmasının niteliğine göre koruyucu ekipman takmaksızın motosikleti kullanması ile meydana gelen sonuç arasında illiyet bağının bulunduğu dosyadaki mevcut delillere göre kanıtlanamadığından, müterafik kusura dayalı indirim yapılmaması yerinde olup, davalı … vekilinin aksi yöndeki istinaf nedeni yerinde değildir.
Davalı vekilinin geçici iş göremezlik tazminatı yönünden istinaf nedeninin incelenmesinde; davacının kaza tarihinde pasif dönemde olduğuna ve kazanç getiren herhangi bir işte çalışmadığına (bu konuda davacı tarafın bir iddiası ile sunduğu somut neden ve delil bulunmadığından) ve bu yönden mahrum kalınan bir kazançtan bahsedilemeyeceğine göre; davacı için geçici iş göremezlik tazminatına hükmedilmemesi gerekirken eksik incelemeyle, yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. (Yargıtay 4 HD 24.03.2022 tarihli 2021/12882 E. 2022/5836 K. sayılı ilamı) Dosyada bu bağlamda geçici iş göremezlik tazminatına hükmedilmemesi gerekmekle birlikte, istinafa gelmeyen taraflar yönünden davacının usulü kazanılmış hakkı düşünülerek davalı … vekilinin bu yöndeki istinaf isteminin kabulü gerekmiştir.
Davalı … vekilinin manevi tazminata ilişkin vekalet ücretine yönelik istinaf nedeninin incelenmesinde; Mahkemece manevi tazminat yönünden davanın kısmen kabulü ile, 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren davalılar … ve …’tan yasal faizi ile alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş olmasına karşın, yürürlükte bulunan A.A.Ü.T hükümleri gereğince kabul – reddedilen maddi ve manevi tazminat kalemleri yönünden ayrı ayrı vekalet ücreti ve yargılama gideri belirlenerek hükmedilmesi gerektiği halde yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli olmamıştır, davalı vekilinin bu hususa ilişkin istinaf nedeni yerindedir.
Bu durumda, yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekili ve davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 22.10.2020 tarih 2017/634 E. 2020/537 K. sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-a)Davanın kalıcı maluliyet tazminatı yönünden KABULÜ ile,
12.838,20 TL maddi tazminatın davalılar … ve …’tan olay tarihi olan 26.12.2016 tarihinden, davalı … Şirketinden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine (Sigorta Şirketinin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlandırılmasına),
b)Davanın geçici maluliyet tazminatı yönünden davalılar … ve … açısından KABULÜ ile,
3.227,20 TL maddi tazminatın davalılar … ve …’tan olay tarihi olan 26.12.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
c) Fazlaya ilişkin maddi tazminat isteminin REDDİNE,
3- a)Davanın manevi tazminat istemi yönünden KISMEN KABULÜ ile,
20.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 26.12.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’tan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
b) Fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin REDDİNE,
492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince maddi tazminat yönünden alınması gereken 1.097,42 TL’den peşin alınan 3,43 TL harç ile ıslah ile tamamlanan 51,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.042,49 TL harcın 220,45 TL’sinin davalılar … ve …’tan, kalan 822,04 TL harcın tüm davalılardan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, (sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlandırılmasına)
492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince manevi tazminat yönünden alınması gereken 1.366,20 TL’den peşin alınan 102,46 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.263,74 TL harcın davalılar … ve …’tan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından yatırılan 105,89 TL peşin harç 51,50 TL ıslah harcının davalılar … ve …’tan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davacı tarafça yargılama gideri olarak yapılan 31,40 TL başvuru harcı, 1.026,33-TL bilirkişi-posta-müzekkere masrafı olmak üzere toplam 1.057,73 TL’nin kabul red oranına göre (%78 Kabul, %22 Red) 825,02-TL sinin davalılardan alınarak davacı tarafa verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalılar yargılama gideri yapmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen maddi tazminat miktarı üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir ve hesaplanmış olan; 16.065,40 TL vekalet ücretinin 3.227,20 TL’sinin davalılar … ve …’tan, kalan 12.838,20 TL’snin tüm davalılardan alınarak davacı tarafa verilmesine, ( (sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlandırılmasına)
Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen manevi tazminat miktarı üzerinden hüküm tarihinde yürülükte olan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir ve hesaplanmış olan; 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’tan alınarak davacı tarafa verilmesine,
Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen manevi tazminat miktarı üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir ve hesaplanmış olan; 10.000,00 TL vekalet ücretinin de davacı taraftan alınarak davalılar … ve …’a verilmesine,
HMK.nun 333.maddesi uyarınca taraflarca yatırılan gider avansının sarf edilmeyen kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
4-Taraflarca yatırılan istinaf karar harçlarının istek halinde kendilerine iadesine,
5-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı … tarafından yapılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve 34,50 TL tebligat masrafı olmak üzere toplam 196,60 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı …’ye verilmesine,
6-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı olan yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.27.12.2023