Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/55 E. 2023/1373 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/55
KARAR NO : 2023/1373

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/10/2020
NUMARASI : 2017/309 Esas 2020/626 Karar

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 05.10.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 05.10.2023

İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 15.10.2020 tarih 2017/309 Esas 2020/626 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacılar vekili ve davalı … Şirketi vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacılar vekili, 12.04.2016 tarihinde davalı … ‘a ait ve onun sevk ve idaresindeki … plakalı aracın yaya kaldırımında karşıdan karşıya geçmekte olan müvekkili … ‘a çarptığını, müvekkilinin ağır yaralandığını, kaza tespit tutanağına göre sigortalı araç sürücüsünün kazada %100 kusurlu bulunduğunu, müvekkilinin ilk olarak … Devlet Hastanesi’ne kaldırıldığını, ilk müdahalenin ardından Özel … Hastanesi’ne transfer edildiğini, 18.04.2016 tarihinde taburcu edildiğini ve 2.733,68 TL tutarında fatura düzenlendiğini, 2918 sayılı KTK’nın 98. maddesine göre hastaneler ve diğer bütün resmi ve özel kurum ve kuruluşların sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın … tarafından karşılanacağına dair hüküm gereğince davalı … ‘dan tahsili gerektiğini, müvekkili … ‘un gözlüğünün kırılması sebebiyle 809,00 Euro ödemede bulunarak gözlük aldığını, işitme cihazının kaybolması nedeniyle 1.276,50 Euro zararının oluştuğunu, müvekkilinin sürekli maluliyetinin oluştuğunu iddia ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 2.733,68 TL tutarındaki tedavi giderinin davalı … ‘dan 18.04.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, 809,00 Euro gözlük bedeli, 1.276,50 TL işitme cihazı bedeli ve 5.000 Euro efor kaybı/iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 7.085,50 Euro maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesine göre yürütülecek değişken faiziyle birlikte ve fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası Efektif Satış Kuru karşılığı Türk Lirası olarak davalı araç sürücüsü ve sigorta şirketinden müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacı … için 7.500 Euro, davacı eş … için 1.500 Euro manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesine göre yürütülecek değişken faiziyle birlikte ve fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası Efektif Satış Kuru karşılığı Türk Lirası olarak davalı … ‘dan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … Şirketi vekili, KTK’nın 97. maddesi gereğince, sigorta şirketine başvuru yapılmadan açılan davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, müvekkili şirketin sorumluluğunun trafik poliçesindeki limitler ve sigortalının kusuru ile sınırlı olduğunu, refakatçi gideri, bakıcı gideri, yol masrafı, ilaç masrafı, tıbbi malzeme masrafı gibi sair tüm masraflardan müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, davacıların maddi taleplerinin tümünün … ‘nın sorumluluğunda olduğunu, kaza nedeniyle işitme cihazının kaybolduğuna ve gözlüğün kırıldığına dair davacı tarafın beyanlarından başka bir delil bulunmadığını, 69 yaşında ve emekli olan davacının çalışma gücünün azalması veya kaybının söz konusu olmadığını, manevi tazminat taleplerinin haksız kazanç elde etmeye yönelik olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurumun yasal sınırlar içerisindeki sorumluluklarının yasa ile tespit edilmiş olduğunu, dava konusu trafik kazasının davacının ileri sürdüğü yasanın yürürlüğü öncesi meydana geldiğinden ve bu tarihten önce meydana gelen kazalar ile ilgili sigorta şirketleri tarafından yapılan ödemeler nedeniyle rücu hakkını kısıtladığından, davacının müvekkili kurumdan yapmış olduğu tedavi giderleri ile ilgili talepte bulunamayacağını, davacıların trafik kazasından kaynaklı ilk tedavisine Türkiye’de başlandığını, tedavinin devamını kurumları ile anlaşması olmayan Sağlık Hizmet Sunucusunda (Almanya’da) gerçekleştirmiş olmasının Sağlık Uygulama Tebliğinin 1.7 maddesinde tanımlanan acil hal kapsamında olmadığını, yine Sağlık Uygulama Tebliğinin 2.2.19 maddesine göre ilk müdahalenin müvekkili kurum ile sözleşmesi olmayan sağlık hizmeti sunucusu tarafından yapılmadığından söz konusu tedavi giderlerinin kuruma yüklenmesinin mümkün olmadığını, davacılar Türk Vatandaşı olmadığından müvekkili kurumun sorumluluğunun bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafından dava açılmadan önce KTK’nun 97. maddesindeki düzenlemeye uygun olarak sigorta şirketine başvuru yapıldığı, davalı sigorta şirketinin dava şartına yönelik itirazlarının yerinde olmadığı; kazanın oluşumunda davalı sürücü … ‘un %100 oranında kusurlu olduğu, 30.07.2019 tarihli Adli Tıp Kurumu raporuna göre davacı … ‘un davaya konu trafik kazasına bağlı olarak oluşan sakatlık oranının %2 olduğu, davacının yaralanması nedeniyle talep edebileceği sürekli iş göremezlik tazminatının davalı sigorta şirketi yönünden “Devre Başı Ödemeli Belirli Süreli Rant Formülü”, TRH-2010 yaşam tablosu ve 1,8 iskonto faizi esas alınarak yapılan hesaba göre 6.077,65 Euro; davalı malik ve sürücü yönünden Yargıtay’ın yerleşen uygulamaları ile benimsenen progresif rant (%10 artırım ve iskonto, PMF Yaşam tablosu esasına dayalı) yöntemi ile yapılan hesaplamaya göre 4.783,73 Euro olduğu; davacının kaza esnasında gözlüğünün kırıldığı ve buna ilişikin olarak fatura ibraz edildiği, davacının özel hastanede gördüğü tedaviye ilişkin olarak yaptığı 2.733,68 TL zararın 6111 Sayılı Yasa ile değişik KTK’nun 98. maddesine göre davalı … ‘nın sorumluluğunda kaldığı; davacının pasif dönem içinde kaldığı bu nedenle geçici iş göremezlik tazminatına hak kazanmadığı, kaybolan işitme cihazına yönelik herhangi bir belge ibraz edilmemesi nedeniyle bu talebin yerinde görülmediği gerekçesiyle, davalı … ‘ya karşı açılan davanın kabulü ile 2.733,68 TL tedavi giderinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ‘dan tahsiline, davacı … ‘un maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile 809,00 Euro gözlük bedeli, 6.077,65 Euro sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 6.886,65 Euro tazminatın (davalı … ‘un 4.783,73 Euro ile sınırlı olmak üzere) davalı … Şirketi yönünden 23.01.2017 tarihinden, davalı … yönünden kaza tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4a maddesine göre yürütülecek değişken faizi ile birlikte ve fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası Efektif Satış Kuru karşılığı Türk Lirasının davalılar … ve davalı … A.Ş.’den müteselsilen ve müştereken alınarak davacı … ‘ a verilmesine, davacı … ‘un işitme cihazı ve geçici iş göremezlik tazminatına yönelik davasının reddine, davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile davacı … için 2.000,00 Euro, davacı … için 500,00 Euro manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4a maddesine göre yürütülecek değişken faizi ile birlikte ve fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası Efektif Satış Kuru karşılığı Türk Lirasının davalı … ‘dan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacılar vekili ve davalı … Şirketi vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacılar vekili, hükme esas alınan bilirkişi raporuna itirazlarının mahkemece dikkate alınmadığını, hükme esas alınan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi raporunda baz alınan yönetmeliğin hatalı olması nedeniyle maluliyet oranının hatalı tespit edildiğini, kazanın 12.04.2016 tarihinde gerçekleştiğini, Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği’nin uygulanması gerektiğini, kaza sebebiyle müvekkilinde skapula kırığı oluştuğunu, maluliyetin en az %60 oranında olduğunu, sağ diz ön çapraz bağdaki yırtık ile iç menisküs hasarının dikkate alınmadığını, müvekkilinin geçici iş göremezliğe uğramadığı yönündeki tespitin de hatalı olduğunu, pasif dönemde kişide herhangi bir gelir kaybı olmasa da bu kişinin yaşamsal faaliyetlerindeki zorluğun karşılığı olarak uğranılan iş görmezlik oranında tazminat hesabı yapılması gerektiğini, müvekkilin işitme cihazının kaza sonucunda kaybolduğunu, davalı sigorta şirketi ve davalı sürücünün bu zarardan sorumlu olduklarını, hükmedilen manevi tazminatın düşük olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Şirketi vekili, trafik kazasından kaynaklı tedavi gideri ve gözlük bedeli gideri taleplerinin 6111 sayılı kanun uyarınca teminat kapsamında olmayıp … ‘nın sorumluluğunda olduğunu, zarar görenin müterafik kusurunun bulunması durumunda tazminattan uygun bir oranda indirim yapılması gerektiğini, davacının emniyet kemeri vs. nedenlerle müterafik kusurunun tespiti ile zararın uygun oranda indirilmesi gerektiğini, davacı yanın gözlük bedeli, refakatçi masrafı, pansuman giderin vs. dolaylı zarar müvekkili sigorta şirketinin sorumlu tutulması teminat kapsamında olmadığını, Türk Lirası üzerinden hasar bedeli belirlenmesi gerekirken Euro üzerinden bedel belirlenmesinin fahiş sonuçların çıkmasına sebep olduğunu, bilirkişi ek raporunun asgari ücretin üzerinde hazırlanmasının da hatalı olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere asgari ücret üzerinden hesaplama yapılması gerektiğini, avans faizine yönelik taleplerin de reddi gerektiğini, müvekkili şirketin olay tarihinde değil, delillerin tümünün müvekkili şirkete tebliği tarihinden itibaren 8 iş günü geçmesi ile başladığını belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, trafik kazası nedeniyle karşı aracın işleten/sürücüsü ile zorunlu mali sorumluluk sigortacısından geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı ile kaza sırasında zarar gördüğü iddia edilen gözlük ve işitme cihazı bedeli, davalı işleten/sürücüden manevi tazminat, ayrıca davalı … ‘dan tedavi gideri istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Maluliyete ilişkin alınacak raporlar 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 tarihi ile 01.06.2015 tarihleri arasında Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015 tarihi ile 20.02.2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20.02.2019 tarihinden sonra da Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/6445 E. 2021/8550 K. sayılı kararı)
Davacılar vekilinin, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi raporunda hatalı yönetmeliğin uygulandığı, Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği’nin uygulanması gerektiği, kaza sebebiyle müvekkili … ‘da skapula kırığı oluştuğu, en az %60 oranında maluliyetinin meydana geldiği yönündeki istinaf sebeplerinin incelenmesinde, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nin 30.07.2019 tarihli Adli Sağlık Kurulu Raporunda, davacı … ‘a ait tedavi evraklarının ayrıntılı şekilde incelendiği, kaza tarihinde yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre maluliyet durumunun belirlendiği anlaşılmakla, davacılar vekilinin bu yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Davacılar vekili, müvekkili … ‘un geçici iş göremezlik tazminatına hak kazandığını istinaf sebebi olarak ileri sürmüş ise de, davaya konu kaza tarihinde 67 yaşında olan davacının, aktif biçimde çalışmaya devam ettiği yönünde bir delilin bulunmaması nedeniyle ilk derece mahkemesince davacının geçici iş göremezlik tazminatı isteminin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir.
Davacılar vekilinin müvekkili … ‘un işitme cihazının kaza sonucunda kaybolduğu, davalı sigorta şirketi ve davalı sürücünün bu zarardan sorumlu oldukları yönündeki istinaf sebebi, iddia konusu işitme cihazının kazada kaybolduğuna dair bir delil bulunmadığından yerinde görülmemiştir.
Davacılar vekilinin manevi tazminat tutarına ilişkin istinaf sebebinin incelenmesinde; manevi tazminat miktarına ilişkin istinaf itirazlarına gelince; manevi tazminat, ne bir ceza ne de gerçek anlamda bir tazminattır. Zarara uğrayan kişinin çektiği acıyı, duyduğu elem ve üzüntüyü bir nebze olsa da dindiren, zarara uğratan olay nedeniyle oluşan ruhsal tahribatı onarmaya yarayan bir araçtır. Manevi tazminatın kapsam ve miktarını takdir hakkı kural olarak hakime aittir. Hakim, manevi tazminatı hak ve nesafete uygun olarak belirlemeli, bu belirlemede hukuk kurallarının yanında tarafların sosyal, ekonomik ve sosyal yapısı ile özellikle de somut olayın koşullarını gözetmelidir. Manevi tazminat olarak takdir edilecek tutar manevi acıları kısmen de olsa gidermesinin yanında kamuoyu ve sosyal vicdanda da kabul görmeli ve zarar gören açısından da bir zenginleşme aracı olmamalıdır. Somut olayda hüküm altına alınan manevi tazminat miktarı kazanın oluş şekli, kusur durumu, olay tarihi, sosyal ve ekonomik koşullar, zararın ağırlığı ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında makul ve ılımlı bulunmuş olmakla, davacılar vekilinin manevi tazminat miktarına ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir.
Davalı … Şirketi vekili davacının müterafik kusurunun araştırılması gerektiği, emniyet kemeri vs. nedenlerle müterafik kusurunun tespiti ile zararın uygun oranda indirilmesi gerektiğini istinaf sebebi olarak ileri sürmüş ise de, davacı … ‘un kaza sırasında yaya durumda olması nedeniyle bu istinaf sebebinin reddi gerekmiştir.
Davalı … Şirketi vekilinin tedavi gideri ve gözlük bedeli gideri taleplerinin 6111 sayılı Kanun uyarınca … ‘nın sorumluluğunda olduğu yönündeki istinaf sebebinin incelenmesinde, 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMSS Genel Şartları’nın A.5-b maddesi gereği, zarar görenin tedavisinin devam ettiği döneme ilişkin geçici bakıcı gideri zararının, geçici işgöremezlik zararının ve tedavi giderlerinin sağlık giderleri içinde yer aldığı ve ZMSS teminatı kapsamında olmadığı kabul edilmişse de, 6111 sayılı Kanun’un 59. maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesinde … ‘nca karşılanacak sağlık hizmeti bedellerinin neler olduğu açıklanıp sınırlandırılmıştır. KTK’nın 98. maddesi gereği … ‘nın sorumlu olduğu sağlık giderleri, trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarında yapılan tıbbi tedaviye ilişkin sağlık hizmet bedellerinden ibarettir. … ‘nın hangi sağlık giderlerinden sorumlu olduğu kanunla belirlenmiş olup, normlar hiyerarşisinde daha altta olan genel şartlar ile kanun kapsamının değiştirilip genişletilemeyeceği aşikardır.
Açıklanan maddi ve hukuki vakıalar karşısında; Anayasa Mahkemesi’nin KTK 90/İ maddesinin iptali de göz önüne alınıp TBK’nın 54. maddesi ile KTK’nın 98. maddesi hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, kazadaki yaralanmadan kaynaklanan geçici iş göremezlik zararından sorumluluk, zarara neden olanlar ile bu kişilerin sorumluluğunu poliçe ile üstlenen sigorta şirketine aittir. (Yargıtay 4. H.D 10.03.2022 tarih 2021/12001 E, 2022/4532 K ve 24.03.2022 tarih 2021/22793 E, 2022/5790 K sayılı kararları). Kazada zarar gören gözlüğü nedeniyle davacının 809,00 Euro zarara uğradığı kanıtlanmış olduğundan, bu zarardan davalı sigorta şirketinin işleten ile birlikte sorumlu olduğu sonucuna varılarak, davalı sigorta vekilinin tedavi giderleri ve gözlük hasarı zararının … ‘nın sorumluluğunda olduğuna yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Davalı … Şirketi vekilinin hasar bedelinin Türk Lirası üzerinden belirlenmesi gerektiği, bilirkişi ek raporunun asgari ücretin üzerinde hazırlanmasının hatalı olduğu yönündeki istinaf sebeplerinin incelenmesinde, davacı … ‘un maddi zararlarının kendi ülkesindeki asgari ücrete göre hesaplanmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, bu yöndeki istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir.
Davalı … Şirketi vekilinin faiz türüne ve temerrüt tarihine ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesinde, davacı alacağı, yabancı para cinsinden meydana gelmiş olup fiili ödeme tarihindeki döviz kuru üzerinden TL karşılığının tahsiline karar verilmesi gerekir. Yabancı para borcuna hangi faizin uygulanacağı 3095 sayılı Kanun’un “Yabancı para borcunda faiz” kenar başlıklı 4/a maddesinde düzenlenmiş olup ilgili düzenlemede yabancı para borcunun faizinde Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanacağı düzenlenmiştir. Davacının ihtarnamesinin 11.01.2017 tarihinde davalı sigorta şirketine tebliğ edildiği, tebliğ tarihinin 8 iş günü sonrası olan 23.01.2017 tarihinin davalı sigorta şirketinin temerrüt tarihi olarak belirlenmesinde de usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, davalı sigorta vekilinin bu yöndeki istinaf sebepleri de yerinde değildir.
Tazminatı isteminde bulunan hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda 1931 tarihli PMF cetvellerine göre saptanmakta ise de gerçek zarar hesabı özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu nedenle TRH 2010 yaşam tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesi güncel veriler ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olduğundan tazminat hesaplamasında TRH 2010 yaşam yönteminin kullanılması gerekir. ( Yargıtay 4. HD’nın 03.01.2022 tarih ve 2021/9412 E – 2022/3622 K., 17. HD’nin 23.03.2021 tarih ve 2020/ 6173 E. – 2021/ 3121 K.) İlk derece mahkemesince tazminat hesaplamasında davalı sigorta şirketi ve davalı işleten yönünden ayrıma gidilmesi yerinde görülmemiş ise de, istinaf sebeplerine göre bu husus kaldırma konusu yapılmamıştır.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranların dilekçelerinde yer verdikleri itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekili ile davalı … Şirketi vekilinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davacılar yönünden istinaf karar harcı olan 269,85 TL’den peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 215,45 TL’nin davacılardan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı … Şirketi yönünden istinaf karar harcı olan 1.831,88 TL’den peşin alınan 457,97 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.373,91 TL harcın davalı … Şirketi’nden alınarak hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf başvurusu nedeniyle taraflarca yapılan giderlerin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 05.10.2023