Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/549 E. 2023/1841 K. 14.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/549
KARAR NO : 2023/1841

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15.12.2020
NUMARASI : 2018/12 E. 2020/653 K.
BİRLEŞEN İZMİR 2.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2020/137 E. 2020/152 K.
SAYILI DOSYASINDA;
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ : 14.12.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 14.12.2023

İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 15.12.2020 tarih 2018/12 E. 2020/653 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, 08.07.2014 tarihinde, davalı sigorta şirketi tarafından ZMMS poliçesi ile sigortalı, davalı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın, sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybederek kaldırımda oturmakta olan müvekkilinin annesi …’e çarparak vefatına sebep olduğunu belirterek, HMKnın 107. Maddesi kapsamında belirsiz alacak davası niteliğinde olmak üzere şimdilik 2.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı sürücüden kaza tarihinden, davalı sigorta şirketinden ise temerrüt tarihinden itibaren faizi ile birlikte; ayrıca 50.000,00 TL manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte davalı sürücüden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili, 10.10.2019 havale tarihli dilekçesi ile maddi tazminat talebini 16.856.93 TL’ye yükseltmiştir.
BİRLEŞEN DAVA : Davacı vekili, asıl davanın konusunu oluşturan trafik kazasında müvekkilinin annesinin vefatı nedeniyle 50.000,00 TL manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı … Sigorta Şirketi vekili, kaza ile ilgili olarak 07.11.2017 tarihinde davacıya 4.105,73 TL ödeme yapıldığını, ödeme sebebiyle müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe limiti ve sigortalı araç sürücüsünün kusuru ile sınırlı olduğunu, kusur durumunun ve kazanın iş kazası olup olmadığını değerlendirilmesi gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, kazanın meydana gelmesinde davalı sürücü …’ın %100 oranında tam ve asli kusurlu olduğu, müteveffa yaya …’in kusursuz olduğu, davalı … Sigorta şirketi tarafından zararın teminat kapsamında olduğu kabul edilerek davacıya 07.11.2017 tarihinde 4.105,00 TL ödeme yapıldığı, müteveffanın SGK kapsamında bir işte çalışmadığı, haftalık 400,00 TL kazançla temizlik ve çocuk bakım işi yaptığı iddia edilmiş ise de buna ilişkin resmi kayıt ve belge mevcut olmadığından desteğin asgari ücret düzeyinde gelir elde ettiğinin kabulü gerektiği, 20.10.2020 tarihli rapor kapsamına göre davacının 11.130,46 TL destek zararının oluştuğu, karar duruşmasında birleşen dosya yönünden karar verilmesinin sehven unutulduğu, HMK’nın 305/a maddesine göre ek karar verilmesinin mümkün olduğu gerekçesiyle, asıl davanın kısmen kabulü ile 11.130,46 TL destek zararının davalı ….’dan kaza tarihinden yasal faizi ile birlikte, davalı … Sigorta şirketinden 07.11.2017 temerrüt tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya dair istemin reddine, manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile 30.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı …’dan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine; birleşen davanın kısmen kabulü ile 30.000,00 TL manevi tazminatın 07.11.2017 temerrüt tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte kasko poliçesi kapsamında davalı … Sigorta Şirketinden tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, ilk derece mahkemesince müteveffanın gelirinin asgari ücret olduğu kabul edilerek yapılan hesaplamanın hükme esas alınmasının hatalı olduğunu, müteveffanın aylık gelirinin asgari ücretten fazla olduğunu, müteveffanın haftanın 6 günü, yaz aylarında ise 7 günü çalışarak geçimini sağladığını, her hafta en az 3-4 gün gündelikçi olarak mahallede temizliğe gittiğini, kalan boş günlerinde ise tekstil işinde çalıştığını, ayrıca memleketinde bulunan babadan kalma küçük birkaç yerden hissesine düşen miktarına o yıl diktiği ürüne göre destek primi aldığını, temizlik ve çocuk bakımı için gittiği evin ailesince yazılıp imza altına alınmış gelir durumunu gösterir belgeyi dosyaya ibraz ettiklerini, müteveffanın aylık gelirine ilişkin iddialarını kanıtlamak için tanık dinletme taleplerinin bulunduğunu, ancak mahkemece tanıklarının dinlenmediğini, hükmedilen manevi tazminat miktarının çok düşük olduğunu, davalı sürücünün kazanın meydana gelmesinde %100 oranında asli kusurlu olduğunu, müvekkilinin hayatta beraber yaşadığı tek desteği olan annesini kaybetmesi nedeniyle tarifsiz acılar yaşadığını, üniversite eğitimini yarıda bırakmak durumunda kaldığını, sağlığının bozulduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE : Asıl dava, trafik kazası nedeniyle karşı aracın sürücüsü ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısından destekten yoksun kalma tazminatı, ayrıca işletenden manevi tazminat istemine, birleşen dava kasko sigortacısından manevi tazminat istemine ilişkindir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Destekten yoksunluk zararının hesabında müteveffanın gelirinin belirlenmesi tazminatın doğru tespitinde önemli bir yer tutmaktadır. Bu kapsamda müteveffanın kaza tarihinden hesap tarihine kadarki gelirini gösteren belgelerin temin edilmesi, bu belgeler ile saptanan gelir üzerinden hesap tarihine kadar elde edilebilecek gelirlerin belirlenmesi, belirlenen gelirler üzerinden, işlemiş (bilinen) dönem zarar hesabının yapılması; işleyecek dönem hesabında ise davacının hesap tarihinde bilinen son gelirinin uygulanması hususları gözönüne alınmalıdır. Gerçek gelirin tespiti için, yapılan araştırma sonucu gerçek gelirin saptanamadığı takdir ise kamu düzenine ilişkin olan asgari ücret üzerinden hesaplama yapılması gerekir. Somut olayda, yapılan araştırma neticesinde müteveffanın asgari ücretin üzerinde bir gelirinin varlığı ispatlanamadığından, asgari ücret üzerinden yapılan hesaplamanın hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
Destekten yoksun kalma tazminatının hesabında aktüerya alanında uzman bilirkişiden alınacak raporda, davacının destekten yoksun kalacağı sürenin, yaşın, okuldaki eğitim durumunun, içinde yaşadığı sosyal ve ekonomik koşulların değerlendirilerek, ayrı ayrı belirlenmesi, yüksek öğrenim yapacak ise öğreniminin sona erdiği tarih, yapamayacak ise yerleşik ve kabul gören uygulamaya göre, erkek çocukları için 18 yaşın, kız çocukları için 22 yaşın, yüksek okul okuyor olması yada okuması ihtimali bulunması durumunda 25 yaşın desteğin sona ereceği yaş olarak kabulü ile hesaplama yapılması gerekmektedir. (Yargıtay HGK 10/06/2015 tarih ve 2013/17-2343 E. – 2015/1534 K., 17. HD. 09/04/2015 tarih ve 2013/17627 E. – 2015/5572 K.) İlk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda bu ilke ve esaslara göre hesaplama yapılmış olup, davacı vekilinin maddi tazminata yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Manevi tazminat miktarına ilişkin istinaf itirazlarına gelince; manevi tazminat, ne bir ceza ne de gerçek anlamda bir tazminattır. Zarara uğrayan kişinin çektiği acıyı, duyduğu elem ve üzüntüyü bir nebze olsa da dindiren, zarara uğratan olay nedeniyle oluşan ruhsal tahribatı onarmaya yarayan bir araçtır. Manevi tazminatın kapsam ve miktarını takdir hakkı kural olarak hakime aittir. Hakim, manevi tazminatı hak ve nesafete uygun olarak belirlemeli, bu belirlemede hukuk kurallarının yanında tarafların sosyal, ekonomik ve sosyal yapısı ile özellikle de somut olayın koşullarını gözetmelidir. Manevi tazminat olarak takdir edilecek tutar manevi acıları kısmen de olsa gidermesinin yanında kamuoyu ve sosyal vicdanda da kabul görmeli ve zarar gören açısından da bir zenginleşme aracı olmamalıdır. Somut olayda hüküm altına alınan manevi tazminat miktarı kazanın oluş şekli, kusur durumu, olay tarihi, sosyal ve ekonomik koşullar, zararın ağırlığı ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında makul ve ılımlı bulunmuş olmakla davacı vekilinin manevi tazminat miktarına ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 269,85 TL + 269,85 TL’den peşin alınan 59,30 TL + 59,30 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 421,10 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.14.12.2023