Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/548 E. 2023/1923 K. 27.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/548
KARAR NO : 2023/1923

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29.09.2020
NUMARASI : 2017/128 E. 2020/411 K.
DAVANIN KONUSU : Maddi ve Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ : 27.12.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 27.12.2023

Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 29.09.2020 gün ve 2017/128 E. 2020/411 K. sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi taraf vekillerince istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili, 25/08/2016 tarihinde İzmir İli, … İlçesi, … Mahallesi’nde meydana gelen kazada davacı …’in sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklet ile … Mahallesinden Kiraz İlçesi istikametine doğru seyir halinde iken gidiş istikametine göre yolun sol şeridine geçtiği esnada arka kısmından yine aynı yönden giden ve aynı anda şerit değiştiren sürücü davalı gerçek kişi …’ın sevk ve idaresinde bulunan … plakalı motosikletli ile sol arka lastiği ve amortisörüne çarpması neticesinde çift taraflı ölümlü, yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini, kazanın oluşumunda … plakalı motosiklet sürücüsü davalı gerçek kişi …’ın KTK’nın 54/1-a, 56/1-c ve 84. Maddelerini ihlal ettiğini, asli ve tam kusurlu olduğunu, ancak … plakalı aracın trafik sigortası bulunmadığını, talep edilen tazminatlardan ZMM poliçe limitleri dahilinde …nın sorumlu olduğunu, meydana gelen kazada davacıların oğullarının hayatını kaybettiğini, kazaya ilişkin Ödemiş Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2016/3642 nolu dosyası üzerinden soruşturmanın devam ettiğini, kaza nedeni ile davacı …’in bedensel zarara uğradığını, uğradığı bedensel zarar ve oğlunun kaybetmesinin hayatını etkilediğini, görevli mahkemenin İzmir Mahkemeleri olduğunu, trafik kazasında yaralanarak beden gücü ve efor kaybına uğrayarak yaralanan davacı … için 6100 sayılı yasanın 107. m gereğince toplanacak deliller ve bilirkişi raporuna göre fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 1.000,00 TL beden gücü ve efor kaybı (geçici, kalıcı iş göremezlik ile sabit izler nedeniyle oluşan maluliyet) 500,00 TL bakıcı ve bakım gideri, 500,00 TL tedaviye bağlı (medikal aletler, ilaç, yol ve diğer tüm giderler) giderlerinden oluşan maddi tazminat tutarının, müteveffanın annesi davacı … için ise 1.000,00 TL ve … için 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının ile 500,00 TL cenaze ve defin giderinin … için kaza tarihi olan 25/08/2016 tarihinden, davalı … için ise 02/02/2017 tarihinden itibaren işletilecek avans faizleri, yargılama giderleri ve vekalet ücretleriyle birlikte müştereken ve müteselsil sorumlu davalılardan tahsiline, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik yaralanması ve oğlunu kaybetmesi neticesinde davacı … adına 100.000,00 TL ve oğlunu kaydebeden ve eşi ağır yaralanan … adına 70.000,00 TL manevi tazminatın sadece …’dan 25/08/2016 olay tarihinden işletilecek avans faizi yargılama giderleri ve avukatlık ücreti ile birlikte tahsiline, davalı … adına kayıtlı … plakalı motosiklet üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava ettikleri görülmüştür.
Davacı vekili 06.02.2020 tarihli bedel arttırım dilekçesi ile, davacı … için 1.000,00 TL’lik destekten yoksun kalma tazminatı talebini arttırarak 19.169,18 TL’ye, davacı … için 1.000,00 TL’lik destekten yoksun kalma tazminatı talebini arttırarak 36.598,68 TL’ye arttırmıştır.
CEVAP : Davalı … vekili, dava dilekçesinde yer alan çelişkili hususların açıklattırılması gerektiğini, davalı olarak …’ın isminin yazılı olduğu halde dilekçede sürücünün … olarak gösterildiğini, davalı şirkete yapılan başvuruda evrak eksikliği olduğu, davanın yetkisiz Mahkemede açıldığını, diğer davalı haksız fiil faili konumunda bulunduklarından vekil eden hakkındaki davanın reddinin gerektiği, talep edilen tazminat tutarının nasıl hesaplandığı hususunda açıklama yapılması gerektiği, Savcılık dosyasının sonuçlanması ve ceza davası açılmış ise sonucunun beklenmesinin gerektiği, davanın reddi ile yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
Davalı … vekili, yetkili mahkemelerin Kiraz Mahkemeleri olduğu, meydana gelen kazada kusurun davacı …’in olduğu, davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, 25/08/2016 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacıların müşterek çocuğu …’in hayatını kaybettiği, bu nedenle davacıların çocuklarının desteğinden yoksun kaldıkları iddiasında bulundukları, karşı taraf … plakalı aracın trafik sigortasının olmaması nedeni ile … aleyhine ve araç maliki aleyhine zararlarının tazmini istemi ile iş bu dava açılmıştır, ayrıca davacıların çocuklarını kaybetmeleri nedeni ile yaşadıkları manevi zararın tazmini istemi ile davalı araç maliki aleyhine manevi tazminat isteminde bulunulduğu, davacılardan …’in meydana gelen kaza da kendisinin de bedensel zarara uğradığı iddiası ile davalılar aleyhine tazminat isteminin olduğu görülmüş ise de, geçici ve kalıcı iş göremezlik zararı, bakıcı ve bakım gideri ile tedaviye bağlı giderlerin tazmini isteminden yargılama devam ederken feragat edildiği anlaşıldığı, davacı … ile karşı taraf araç sürücüsünün kusur oranlarının tespiti için yaptırılan incelemeler sonucuna göre İstanbul ATK tarafından düzenlenen 29/03/2019 tarihli raporda gösterildiği üzere davacı …’in %75 oranında, davalı …’a ait … plakalı araç sürücünün %25 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği, düzenlenen iş bu nihai rapora itibar edilmesi gerektiği, aktüer bilirkişi tarafından yapılan hesaplamalara göre davacı …’in çocuğunu kaybetmiş olmasından kaynaklı destekten yoksun kalma zararının 36.598,68 TL olduğu, davacı …’in ise 19.169,18 TL zararının olduğu belirlendiği, bu hesaplamaya tarafların kusur oranları ve dikkate alınan veriler ile birlikte değerlendirildiğinde itibar edilebileceğinin anlaşıldığı, tespit edilen bu bedellerin davalı … yönünden kaza tarihi olan 25/08/2016, davalı … yönünden ise 02/02/2017 tarihinde muaccel olduğunun kabulü ile, bu bedellere tespit edilen bu tarihlerden itibaren faiz işletilmesi gerektiği, davacı tarafından verilen istem sonucunu arttırma dilekçesi ile talep edilen bedellerin gösterildiği, her ne kadar avans faizi istenmiş ise de zararın niteliği ve tarafların yükümlüklükleri dikkate alınarak yasal faize hükmedilmesi gerektiği, davacıların manevi tazminat isteminin ise, kazanın meydana geliş şekli, davacıların çocuklarını kaybetmiş olmaları çocuklarının eksikliğini yaşamaktan kaynaklı yaşayacakları ızdırap ve bu kaybın telafi edilemeyecek olması, kazadan sonra ki hayatlarında bu manevi zarar ile yaşamak zorunda kalacak olmaları davacıların yaşı ve sosyo-ekonomik durumları dikkate alındığında kazadan dolayı yaşadıkları kaybın davacılarda manevi yönden zarar oluştuğu ve bu zararın davalı gerçek kişi tarafından tazmini gerektiği, mahkemece takdir edilecek manevi tazminatın bir tarafı tamamen fakirleştirmeyeceği gibi bir tarafında zenginleşme aracı haline gelmesinin engellenmesi gerektiği, ancak durumun vahameti dikkate alındığında takdir edilecek bedelin çekilen ızdırabı karşılayacak değerde olması gerektiği, bu hususlar dikkate alındığında manevi tazminat istemi yönünden kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği, tarafların kusur oranları da dikkate alınarak, davacı … için 50.000,00 TL, davacı … için 50.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’dan tahsiline karar verilmesi gerektiği, bu bedellere kaza tarihinden itibaren yasal faiz işletilebileceği anlaşılmakla açılan davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, davacı …’in Geçici ve kalıcı iş göremezlik, bakıcı ve bakım gideri, tedaviye bağlı giderlere ilişkin zararı yönünden davasının feragat nedeniyle reddine, destekten yoksun kalma tazminatı isteminin her iki davacı yönünden kabulüne, davacı … yönünden 19.169,18 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı … için kaza tarihi olan 25/08/2016 tarihinden itibaren, davalı … için 02/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’e ödenmesine, davacı … yönünden 36.598,68 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı … için kaza tarihi olan 25/08/2016 tarihinden itibaren, davalı … için 02/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’e ödenmesine karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacılar vekili, talep edilen maddi ve manevi tazminat isteminde Anayasa Mahkemesi’nce verilen 17.07.2020 tarih 2019/40 Esas 2020/40 Karar sayılı iptal kararı nedeniyle düzenlenecek maluliyet raporlarının iptal kararı doğrultusunda belirlenen esaslara göre tanzim edilmesi gerektiği halde bu hususa aykırı karar verildiğini, Anayasa Mahkemesi kararının verildiği tarihteki tüm derdest dosyalara uygulanması gerektiğini, davalının istinaf nedenlerinin yerinde olmadığını, davalı yanca bilirkişi raporlarına itiraz edilmeyip cevap dahi sunulmadığını, bu nedenle lehlerine usulü kazanılmış hakkın oluştuğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı … vekili, dava dilekçesinde yer alan ve zarara sebebiyet verdiği iddia edilen kişinin isminin açıklattırılmaksızın davalı ismi “…” iken karara “…” olarak yazıldığını, maddi hatanın düzeltilmediğini, dava tarihi itibariyle usulüne uygun başvuru şartının gerçekleşmediğini, olay esnasında davacı baba …’in kendi kullandığı motosiklette küçük çocuğu ile seyir halinde iken kazanın meydana geldiğini, herhangi bir koruyucu tertibat bulunmadığının belirlenmiş olduğundan ebeveyn sorumluluğu kapsamında müterafik kusur indirimi uygulanması gerektiğini, hükme dayanak yapılan hesap raporunda anne için yetiştirme gideri düşülmediğini, yine raporda murisin askerlik döneme dışlanmayarak hesaplama yapıldığını istinaf nedenleri olarak ileri sürmüş; davalı … vekili dosyaya sunmuş olduğu 23.11.2020 tarihli ek dilekçesinde ise, kazaya karışan aracın cinsinin araştırılmadığını, poliçe düzenlenmesi gerekli araçlardan olup olup olmadığının tespit edilmeyerek eksik incelemeyle karar verildiğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı … vekili, söz konusu olayda dosya içeriğinden de anlaşıldığı gibi asli kusurlu olanın davacı … olduğunu, davalı …’ın ise tali kusurlu olduğunu, buna rağmen kararda belirtilen destekten yoksun kalma ve manevi tazminat kusur oranları ve kusurun tazminat hesaplamalarında temel ölçü olduğu da göz önünde bulundurularak değerlendirildiğinde ilgili tazminat miktarlarının oldukça fazla olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, davacı …’in Geçici ve kalıcı iş göremezlik, bakıcı ve bakım gideri, tedaviye bağlı giderlere ilişkin zararı yönünden davasının feragat nedeniyle reddine, destekten yoksun kalma tazminatı isteminin her iki davacı yönünden kabulüne, davacı … yönünden 19.169,18 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı … için kaza tarihi olan 25/08/2016 tarihinden itibaren, davalı … için 02/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’e ödenmesine, davacı … yönünden 36.598,68 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı … için kaza tarihi olan 25/08/2016 tarihinden itibaren, davalı … için 02/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’e ödenmesine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
25/08/2016 günü saat 20:50 sıralarında sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklet ile D310-02 karayolunu takiben Alaşehir istikametinden Kiraz istikametine doğru seyir halinde iken kaza mahalline geldiğinde, sol tarafta bulunan ikamete gitmek için sola doğrultu değiştirme manevrası yaptığı sırada gerisinden gelip kendisini sollamakta olan davalı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklet ile çarpışması sonucu davacıların çocukları …’in vefatı, davacı …’in yaralanması ile neticelenen trafik kazasının meydana geldiği anlaşılmıştır. Yerel Mahkemece kazaya karışan araç sürücülerinin kusurlarına ilişkin 01.10.2018 tarihli bilirkişi raporunun alındığı, meydana gelen kaza nedeniyle Ödemiş Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2018/13 Esas 2018/125 Karar sayılı dosyasının getirtildiği, ceza yargılaması sırasında alınan İstanbul Adli Tıp Kurumu tarafından tanzim edilen kusur raporunda davacı …’in meydana gelen kazada asli kusurlu, davalı sürücü …’ın ise tali kusurlu olduğu yönündeki rapor hükme esas alınmak suretiyle sanığın cezalandırılmasına, verilen cezaya ilişkin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair ilamın 29.05.2018 tarihi itibariyle kesinleşmiş olduğu görülmüştür.
Yerel Mahkemece dosyanın kusur raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi için İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderildiği, işbu dairenin 29.03.2019 tarihli raporu ile, kaza nedeniyle davacı sürücü …’in sevk ve idaresinde bulunan motosiklet ile aydınlatmanın olmadığı meskun mahalde gece vakti far ışığı altında seyri sırasında gerekli dikkat ve özeni yola vermesi bahse konu kaza mahalline geldiği anda görüş alanını kontrol altında bulundurması, doğrultu değiştirme manevrasına başlamadan önce sol gerisinde seyir halinde olan araçların seyir durumlarını dikkate alıp, öncelikli geçiş hakkını bu araçlara verdikten sonra, manevrasını uygun bir anda kontrollü bir şekilde tamamlaması gerekirken, bu hususlara riayet etmeyip kontrolsüz şekilde doğrultu değiştirdiği sırada gerçekleşen kazada asli şekilde % 75 oranında kusurlu bulunduğu, davalı sürücü …’ın sevk ve idaresinde bulunan motosiklet ile aydınlatmanın olmadığı meskun mahalde gece vakti far ışığı altında seyri sırasında gerekli dikkat ve özeni yola verip bahse konu kaza mahalline geldiği sırada görüş alanını kontrol altında bulundurması, ön ilerisinde doğrultu değiştirerek seyir şeridine yönelen araç nedeniyle zamanında etkili tedbir alması gerekirken tedbirsizce seyri sırasında gerçekleşen kazada tali şekilde %25 oranında kusurlu bulunduğuna ilişkin adli tıp raporunun olayın oluş şekli ve ceza dosyasında alınan kusur raporu ile uyumlu, hükme esas almaya elverişli ve yeterli mahiyette tanzim edildiği değerlendirilmekle, kusura ilişkin davalı tarafın istinaf nedenleri yerinde değildir.
Davacılar vekilinin istinaf nedenlerinin incelenmesinde; trafik kazasında cismani zarara uğrayan ve buna dayalı olarak işgücü kaybı tazminatı isteminde bulunan hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmıştır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda; Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği göz önüne alındığında, Yargıtay 4. Hukuk Dairesince(Kapatılan 17. H.D) de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarih- 2019/40 -2020/40 sayılı kararı ile; KTK’nun 90. maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir. Bu nedenle; işgücü kaybı tazminatı hesabında, yeni ZMSS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz uygulaması da anılan cetvellerle getirildiğinden artık uygulanamaz. (Yargıtay 4. H.D. 22.06.2021 tarih 2021/3089E, 2021/3441K). Davacılar vekilinin bu hususa ilişkin istinafı bu nedenle yerinde görülmüştür.
Davalı … vekilinin maddi hataya ilişkin istinaf nedeninin incelenmesinde; talep sonucunun açık olmaması durumunda mahkeme, talep sonucunu 6100 sayılı HMK’nın 31. maddesinde düzenlenen hâkimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında açıklattırmalıdır. Hâkimin davayı aydınlatma ödevi hâkim açısından bir yetki olduğu kadar zorunlu olarak yapılması gereken bir görev olarak yorumlanmalıdır. Bu çerçevede; davacılar vekilinin dava dilekçesinde davalı sürücüyü … olarak göstermesine karşın, dilekçesinin sonuç ve istem kısmında talep edilen tazminatlar yönünden …’dan tahsilini talep etmiş olmasına nazaran, öncelikle bu hususun açıklatılması zaruridir. Öte yandan Mahkemece verilen kararda da davalı şahsın açık kimliğinin … olarak gösterilmesine rağmen hüküm fıkrasında … yönünden hüküm tesis edilmek suretiyle kararda çelişki oluşturulması usul ve yasaya aykırıdır, davalı vekilinin bu husustaki istinaf istemi yerindedir.
26.04.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6704 sayılı Kanunun 5. maddesiyle değişik 2918 sayılı Kanunun 97. maddesi ile zarar görenin, dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği düzenlenmiş, aynı değişiklikle sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar görenin dava açabileceği belirtilmiştir. HMK’nın 114. maddesinde dava şartları gösterilmiş, 115/2. maddesindeki “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.” şeklindeki düzenleme gereğince, eksik olan bir dava şartı, belirli bir süre verilerek giderilebilecek ise hakim tarafından eksikliğin giderilmesi için kesin süre verilmesi gerekir. Bu süre içinde dava şartı eksikliği tamamlanmaz ise dava, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedilmelidir. HMK’nın 114. maddesinde gösterilen dava şartı olarak belirlenen bir çok hususun tarafça giderilebilecek bir noksanlık olarak görüldüğü madde gerekçesinden de anlaşılmaktadır. Aynı maddenin 2. fıkrası “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümlerin saklı olduğu” belirtilmiştir. Yargıtay 4. ve 17.Hukuk dairelerinin yerleşik uygulamalarında KTK’nın 97. maddesinde düzenlenen , dava şartının tamamlanabilir dava şartı olduğu, kabul edilmektedir. Somut olayda, davacı tarafça, davadan önce, yetersiz raporla davalı sigorta şirketine başvurulması üzerine dosya açıldığı, mahkemeye tüm belgelerin sunulduğu ve rapor alınarak karar verildiği anlaşılmakla, dava şartı eksikliği bulunmadığından, davalı … vekilinin bu yöndeki istinaf itirazları yerinde değildir.
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde müterafik kusur söz konusudur. Müterafik kusurun varlığı halinde 6098 sayılı TBK’nun 52. maddesi gereğince belirlenen tazminattan indirim yapılması gerekir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 78. Maddesi ile atıf yapılan Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 150/1-a bendi gereğince motosiklet sürücüleri ve yolcularının koruyucu kıyafet olarak kask kullanılması zorunlu zorunlu olup illiyet bağı kurulması halinde meydana gelen zarar nedeniyle hesaplanan tazminattan müterafik kusur indirimi yapılarak tazminatın belirlenmesi gerekir. Müterafik kusura ilişkin savunma bir def’i olmadığından, mahkemece bu yönde bir savunma olmasa dahi resen araştırılması ve tartışılması gerekmektedir. ( Yargıtay 4. HD’nın 29/06/2022 tarih ve 2021/14115 E. – 2022/9666 K. sayılı ilamı)Somut olayda davacının kullandığı motosiklette vefat edenin yolcu olarak bulunduğunun tespit olunduğu, küçüğün olay sırasında koruyucu ekipmanının bulunmadığı, dosyada mevcut 26.08.2016 tarihli ölü muayene tutanağında ölümün trafik kazası sonucu oluşan sol frontal çökme kırığına bağlı oluşan beyin laserasyonu sonucunda meydana geldiği anlaşılmakla, Mahkemece müterafik kusur indirimi yapılması gerekirken bu hususun tartışılmaksızın karar verilmesi isabetli olmamıştır. Davalı vekilinin buna ilişkin istinaf nedeni yerindedir.
Öte yandan, TBK’nın 51. ve 52. maddelerinden kaynaklanan hakkaniyet ve takdiri indirimler nedeniyle, davanın kısmen reddedilmesi halinde, indirimden dolayı reddedilen kısım için vekalet ücreti de takdir edilemez. Bir başka ifade ile davacı lehine hesaplanan maddi tazminatlardan, hatır taşıması ve müterafik kusur nedeniyle yapılan indirimler sonucu belirlenen tazminat tutarları hüküm altına alınırken, red edilen kısmım yönünden davalı lehine vekalet ücretine ve yargılama giderine hükmedilmemesi gerekir.(Yargıtay 17 HD’nın 13/11/2019 tarih ve 2017/2928 E. – 2019/10602 K. sayılı ilamı)

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin yerleşmiş içtihatlarında belirtildiği üzere …’in ölümü sebebiyle desteğin annenin çalışıyor olması halinde hem anne hem de baba yönünden hesaplanacak tazminattan, asgari ücretin %5’i oranında; annenin çalışmayıp aile ekonomisine katkısının bulunmadığının tespiti halinde ise, sadece baba yönünden hesaplanacak tazminattan asgari ücretin %5’i oranında yetiştirme giderinin indirilmesi gerekmektedir. (Yargıtay 17. H.D’nin 02.03.2020 tarih 2019/2559 E 2020/2414 K). Alınan aktüerya raporunda bu husus gözetilmiş olmakla istinafa gelen davalı … vekilinin aksi yöndeki nedenleri isabetli değildir.
Destekten yoksun kalma zararının hesabında, destekten yoksun kalanlara müteveffanın sağlığında sağlamış olduğu (ya da ileride sağlaması muhtemel olan) yardımın miktarı doğru biçimde belirlenmelidir. Bu belirlemede, destek ile destek olunan kimse arasındaki yakınlığın derecesi, aralarındaki manevi bağ, davacıların yaşları, dahil oldukları sosyal ve ekonomik çevre, yaşam standartları, cinsiyetleri gibi bakım ilişkisine ve miktarına etkili olabilecek unsurlar da göz önünde bulundurulacaktır. İstikrar kazanmış uygulamaya göre olay tarihinde henüz reşit olmayan desteğin 18 yaşından ibaren gelir elde etmeye başlayacağı, askerlik yapacağı süre içinde davacılara destek olamayacağı, hayatın olağan akışına göre bekar olarak ölen çocuğun ileride evleneceği ve en az iki çocuk sahibi olacağı, desteğin evleninceye kadar gelirinin yarısını kendi ihtiyaçları yarısını da anne ve babası için ayıracağı varsayılarak bu dönemde desteğe iki anne ve babaya birer pay vermek suretiyle desteğin tüm gelirine oranlandığında evlenmeden önceki dönem için de anne ve babanın her birine % 25 pay verilmesi gerektiği, desteğin ileride evlenmesi ile birlikte desteğe iki, eşe iki, anne ve babaya birer pay verilerek, yine desteğin tüm gelirinin oranlanarak anne ve babaya % 16’şar pay ayrılması, desteğin bir çocuğunun olması durumunda iki pay desteğe, iki pay eşe, bir pay çocuğa ve birer pay anne ve babaya ayrılmak suretiyle desteğin tüm gelirine oranlandığında anne ve baba için % 14’er pay verilmesi daha sonra ikinci çocuğun doğacağı varsayılarak bu kez desteğe iki, eşe iki, çocukların her birine birer ve anne ve babaya birer pay verilerek desteğin tüm gelirine oranlanarak anne ve babaya % 12,5’er pay verilmesinin uygun olacağı, daha sonra anne ve babadan yaşam tablosuna göre hangisi destekten çıkacaksa kalan kişiye diğerinin payının ilave edilerek destek tazminatlarının varsayımsal hesabının yapılması, desteğin ölümü sebebiyle, annenin çalışıyor olması halinde hem anne hem de baba yönünden hesaplanacak tazminattan, asgari ücretin % 5’i oranında; annenin çalışmayıp aile ekonomisine katkısının bulunmadığının tespiti halinde ise, sadece baba yönünden hesaplanacak tazminattan asgari ücretin % 5’i oranında yetiştirme giderinin indirilmesi gerekir. ( Yargıtay 4 HD’nın 13.02.2022 tarih ve 2021/18347 E. 2022/369 K. Sayılı ilamı)
Davalı … vekilinin ek istinaf dilekçesinde, kazaya karışan aracın cinsinin araştırılmadığını, poliçe düzenlenmesi gerekli araçlardan olup olup olmadığının tespit edilmeyerek eksik incelemeyle karar verildiğini iddia etmesine karşın, bu hususun ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama süresince ileri sürülmediği, HMK 357/1.maddesine nazaran ilk derece mahkemesinde ileri sürülemeyen iddia ve savunmaların dinlenemeyeceği, yeni delillere dayanılamayacağı yönündeki yasal düzenlemeye nazaran, davalı vekilinin işbu istinaf isteminin yerinde bulunmadığı değerlendirilmiştir.
Manevi tazminat yönünden istinaf istemlerinin incelenmesinde; 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 49. maddesi gereğince haksız bir eylem sonucunda zarara uğrayan kimse, uğradığı maddi ve manevi zararın ödetilmesini isteyebilir. Manevi tazminat, zarar görenin kişilik değerlerinde meydana gelen eksilmenin ( manevi zararın )giderilmesi, tazmin ve telafi edilmesidir. Esasen manevi tazminat, ne bir ceza, ne de gerçek manasında bir tazminattır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.(Yargıtay İBK 22/06/1966 tarih ve 1966/7 E. – 1966/7 K.) Olay nedeni ile davacıların manevi zarara uğrayacağı yadsınamaz bir gerçekliktir. Maddi zararda olduğu gibi manevi tazminatta kesin bir hesabın yapılması olanaksızdır. Bunun için tazminat miktarı, somut olayın özelliği, kusur durumu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alınarak M.K.nun 4. maddesi uyarınca hakim tarafından takdir ve tayin edilir. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak gösterilmelidir. Bu itibarla, davacıların, maruz kaldığı bu acı ve elem ile yaşadığı sıkıntılar nedeniyle oluşan manevi zararına karşılık, takdir edilen manevi tazminat anılan ilke ve esaslar çerçevesinde bir miktar düşürülmesi yerinde olacaktır. Davalı … vekilinin manevi tazminata ilişkin istinafı yerindedir.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurularının esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve kaldırma kararının sebep ve şekline göre sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
2- İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 29.09.2020 gün ve 2017/128 E. 2020/411 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Kaldırma kararının sebep ve şekline göre sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
5-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.27.12.2023