Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/547 E. 2023/1156 K. 13.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/547
KARAR NO : 2023/1156

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21.01.2021
NUMARASI : 2020/110 E. 2021/72 K.
DAVANIN KONUSU : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 13.09.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 13.09.2023

İzmir 7.Asliye Ticaret Mahkemesinin 21.01.2021 tarih 2020/110 E. 2021/72 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili, davacı şirketin davalı bankanın Torbalı/İzmir şubesinde bulunan … –MT-1 (TR…) No’lu hesap sahibi olarak banka müşterisi olduğunu, davalı bankanın, davacı şirketin yukarıda belirtilen banka hesabından periyodik hizmet komisyonu adı altında 03.12.2019 tarihinde 4.200,00 TL, 2.100,00 TL ve 2.100,00 TL olmak üzere 3 ayrı işlemde toplam 8.400,00 TL’lik kesinti yapıldığını, davacı şirkete ne kesinti yapılmadan önce ne de sonrasında bu kesintinin neye ilişkin olduğuna dair bir açıklama yapılmadığını, davacı şirketin yetkilileri yapılan kesintiyi hesap ekstresinden öğrendiklerini, yapılan kesinti için davacı şirketten yazılı bir onay alınmadığını, 8.400,00 TL lik kesintinden şimdilik 1.000,00 TL’nin temerrüt tarihi olan 03.01.2020 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı şirkete ödenmesine,yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 19.11.2020 tarihli ıslah dilekçesinde, 1.000,00 TL’lik talebini 7.400,00 TL daha arttırarak 8.400,00 TL’ye arttırmıştır.
CEVAP : Davalı vekili, davacının tacir olduğunu, tüzel kişiliği haiz bir şirket olduğunu, tüketici hukukundan kaynaklanan hakların tacirlere uygulanamayacağını, davalı bankanın tahsis edilen krediler üzerinden komisyon alma hak ve yetkisi bulunmakta olduğunu, davalı bankanın davacı firmaya yönelik olarak yapmış olduğu kredi tahsisine istinaden davacı taraftan komisyon tahsil edildiğini, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinden bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı şirket ile davalı banka arasında düzenlenen Genel Kredi Sözleşmesinin 8,1’nci maddesinde yer alan ve davalı bankaya uygulanacağı komisyonlarda sınırsız yetki veren bankanın bu sözleşmeye dayanarak açtığı ve veya açacağı döviz kredisi, teminat mektubu ve aval kabul kredisi, dövize endeksli TL kredi dahil her türlü krediye, yetkili merciler tarafından bildirilen veya ileride bildirilecek en yüksek oranları geçmemek üzere belirleyeceği oranlarda faiz ve her nevi komisyonları ve kaynak kullanımı destekleme fonu gibi yasal ve banka düzenlemelerine veya teamüllerine göre talep edilebilecek her türlü ücret, masraf ve sair giderleri uygulayacak ve bunları gider vergileri ve sair resim harçları ile birlikte müşterinin cari hesabına borç kaydedilecektir hükmü ile ilgili hukuki değerlendirmenin yargılama makamına ait olduğundan genel işlem şartı olan söz konusu hükümle ilgili tarafınca hukuki değerlendirme yapılamayacağını, dosyada bulunan davacıya ait …-MT-1 (TR…) hesap ekstresinin incelenmesi sonucunda, 03/12/2019 tarihinde 2.100,00 TL, 2.100,00 TL ve 4.200,00 TL olmak üzere toplam 8.400,00 TL’nin periyodik hizmet komisyonu açıklaması ile davacının hesabından tahsil edildiği, davacı ile davalı arasında bu hususta bir ihtilaf da bulunmadığını, periyodik hizmet komisyonunun, risk merkezi bildirimleri, sistem kayıtlarının arşivlenmesi, şube ve alternatif dağıtım kanallarından hizmet verilebilmesi ve bunun yanı sıra kredili müşterilerinin nakit akış ve kredi ödeme döngüsünün takibi ve oluşturulan risk modelleme çalışmalarına göre müşteri kredi portföyündeki risklilik derecesinin düzenli olarak analiz edilerek verimli şekilde yönetilmesi ve diğer hizmetler için ayrılan kaynakların karşılığı olarak tahsil edildiğini, periyodik hizmet komisyonu adı altında başka hicbir banka tarafından komisyon tahsilatı yapılmadığını, davalı bankanın kredili müşterilerine sunulan somut herhangi bir hizmet karşılığı değil, tamamen kredi süreçleri ile ilgili meydana gelen genel operasyonel maliyetleri kredili müşterilere yansıtmak amacıyla periyodik hizmet komisyonu adı altında komisyon tahsil ettiğini, bu uygulamanın ise bankacılık teamüllerine aykırı olduğu sonucuna varıldığı tespitlerine yer verildiğini, oluşa göre dosya içeriğine ve bilimsel verilere uygun bulunan rapor mahkemece benimsenmiş ve hükme esas alınabilir kabul edildiğini, davalı banka tarafından davacıdan Periyodik Hizmet Komisyonu olarak bir miktar paranın tahsil edildiği hususunda taraflar arasında ihtilaf bulunmadığını, söz konusu bu kesinti ise tüm dosya kapsamından ve mahkemece benimsenen bilirkişi raporundan da anlaşılacağı üzere genel işlem şartı niteliğinde olup, diğer yandan bu işlem genel bankacılık uygulamaları ile de örtüşmemekte olduğundan, zira bu isimde bir kesinti yapan başka bir banka tespit edilemediğini, yine söz konusu kesinti somut herhangi bir hizmet karşılığında değil kredi süreçleri ile ilgili meydana gelen genel operasyonel maliyetlerin müşterilere yansıtılması amacıyla uygulandığını, bu durumların ise hukuka ve bankacılık uygulamalarına aykırı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, davacının ıslah talebinde bulunduğu alacaklar ıslah tarihi itibariyle zamanaşımına uğradığını, davacının tacir olduğunu, tüketici hukukundan kaynaklanan hakların tacirlere uygulanamayacağını, dosyada yerel mahkeme kararına dayanak gösterilen bilirkişi raporu da hatalı ve yetersiz olduğunu, bu kapsamda yapmış oldukları itirazların yerel mahkemece değerlendirilmediğini, taraflar arasındaki Genel Kredi Sözleşmesi’nin 8.1 maddesi ile müşteri ile banka arasında imzalanan Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesi’nin 13.maddesinin dikkate alınmadığını, müzekkere yazılan diğer bankalardan hiçbirinin periyodik hizmet komisyonu tahsil etmediğine ilişkin yapılan tespitin ise tamamen hatalı olup, bankalarca yazılan müzekkerelere verilen cevapların, somut olayın özellikleri değerlendirilmeden salt olarak cevaplar baz alınarak çıkarım yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, bilirkişi raporunun sonuç kısmındaki son bölümde ise, müvekkil banka tarafından tahsil edilen periyodik hizmet komisyonunun bankacılık teammüllerine aykırı olduğuna kanaat getirmiş olup, bu komisyonun nasıl ve hangi unsurları barındırdığı için söz konusu teammüllere aykırı olduğuna dair hiçbir somut gerekçe ileri süremediğini, bilirkişi cevap dilekçesinde belirtildiği üzere davacı ile imza edilmiş olan genel kredi sözleşmelerine istinaden kullandırılan kredi tutarlarının müvekkil bankanın ilgili tarihlerde gerek kendi sitesinde gerekse de BDDK da yayımlanan masraf komisyon listelerindeki kesintilere uygun olup olmadığı hususunun göz ardı edildiğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE :Dava, davacının hesabından “periyodik hizmet komisyonu” adı altında kesilen paranın istirdatı istemine ilişkindir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Taraflar arasında akdedilen Genel Kredi Sözleşmesi ve Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesi istinaden davalı banka tarafından davacı şirkete kredi kullandırılması kapsamında, dava konusu periyodik hizmet komisyonunun tahsil edildiği, bankalarca reeskont kaynaklı krediler dışındaki kredilerden faiz dışında sağlanacak diğer menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ve sınırlarının serbestçe belirleneceğinin düzenlendiği, müşterinin kredi portföyündeki risklilik derecesinin düzenli olarak analiz edilerek verimli bir şekilde yönetilmesi ve diğer hizmetler için ayrılan kaynakların karşılığı olarak bu ücretin tahsil edileceğinin, bedelin minimum 300,00 TL maksimum 30.000,00 TL olarak 3 ayda bir periyodik olarak tahsil edileceğinin açıklandığı, davalı banka tarafından BDDK’ya bildirilen komisyon listesinin davaya konu komisyon tahsilatlarının yapıldığı tarihten önce en son 19.07.2019 tarihinde güncellendiği ve bu komisyon listesinde periyodik hizmet komisyonu’nun bulunduğu, bu kapsamda yapılan değerlendirmeye nazaran 03.12.2019 tarihinde 2.100,00 TL, 2.100,00 TL ve 4.200,00 TL olmak üzere toplam tahsil edilen 8.400,00 TL Periyodik Hizmet Bedeli’nin internet sitesinde ilan edilen ücret sınırları içinde kaldığı, davacının şirket olmakla tacir sıfatına haiz olduğu anlaşılmıştır.
Ancak dosyada atanan avukat bilirkişinin taraflar arasındaki kredi sözleşmesinin nitelik ve miktarına ne kadar süreli olduğuna, tahsil edilen periyodik hizmet komisyonunun tahsil edildiği tarih itibariyle kredi riskinin devam edip etmediğine, müşterinin kredi portföyündeki risklilik derecesinin düzenli olarak analiz edilerek verimli şekilde yönetilmesine yönelik bulunup bulunmadığına ve alınan miktar yönünden bilirkişi raporunda yeterli inceleme ve izahatın bulunmadığı görülmekle, hükme esas almaya elverişli ve yeterli nitelikte rapor aldırılması gerekirken yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Bu nedenle mahkemece dosyanın bankacılık konusunda uzman bankacı bilirkişiye tevdii ile yukarıda belirtilen hususları da içerir, hükme esas almaya ve yeterli rapor alındıktan sonra işin esasına yönelik karar verilmesi gerekmektedir. Davalı vekilinin istinaf istemi bu yönden yerindedir.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-.Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
2-İzmir 7.Asliye Ticaret Mahkemesinin 21.01.2021 tarih 2020/110 E. 2021/72 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 13.09.2023