Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/544
KARAR NO : 2023/1782
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/10/2020
NUMARASI : 2017/610 Esas 2020/494 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 05.12.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 05.12.2023
İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 15.10.2020 tarih 2017/610 Esas 2020/494 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … Sigorta A.Ş. vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacılar vekili, davalıların sürücüsü, maliki ve ZMM sigortacısı aracın karıştığı kaza neticesinde davacılar murisinin vefaat ettiğini, davacıların öleni eşi ve çocukları olduğunu, olay nedeni davacıların mütevefanın desteğinden yoksun kalmak suretiyle maddi ve manevi zarara uğradığını, zararın davalılar tarafından karşılanması gerektiğini, sigorta şirketine başvuru üzerine yapılan ödemenin zararı karşılmadığını, belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00-TL maddi, 49.000-TL manevi tazminatın davalılardan tahsile karar verilmesini talep ve dava etmiş yargılama sırasında maddi tazminat yönünden davasını18.401,47-TL olacak şekilde sılah etmiştir.
CEVAP : Davalı … ve … vekili, davalı sürücünün kusurunun bulunmadığını, tazminat taleplerinin fahiş olduğunu, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili, davalının sorumluluğunun poliçe limit ile sınırlı olduğu, başvuru üzerine hak sahiplerine ödeme yapıldığını, davalının sorumluluğunun sona erdiğini, dava konusu trafik kazasında kusurun müteveffada olduğu, kusur tespiti ile genel şartlara göre tazminat hesabı yapılması ve davacıların kaza sebebi ile elde ettikleri gelir ve tazminatların mahsubunun gerektiğini, dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edilebileceğini, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; meydana gelen kazada davalı sürücü …’nin % 25 müteveffa desteğin % 75 oranında kusurlu olduğu, desteğin kazanç ve kusur durumuna göre sigorta şirketinin yapmış olduğu ödemenin ödeme tarihi itibariyle davacıların zararını karşılamadığı, davacıların toplam 18.401,47-TL destek zararı bulunduğu, davalıların bu zarardan sorumlu oldukları, davacı … için 10.000-TL … için 5.000-TL, … için 5.000-TL olmak üzere toplam 20.000-TL manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği, belirtilerek; davanın kısmen kabulüne fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı … Sigorta A.Ş. tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı … Sigorta A.Ş. vekili davacı … için 37.666,00-TL ödeme yapıldığını, davalının sorumluluğunun sona erdiğini, davalının sigorta poliçesinden sorumluluğunın poliçe vadesi, teminat limitleri ve kusur oranları ile sınırlı olduğunu, genel şartlara göre hesaplama yapılması gerektiğini, raporun hükme esas alınamayacağını, itirazarın karşılanmadığını, davacı …’ın 25 yaşına kadar müteveffanın desteğinden yararlanmasının söz konsu olamayacağını, mütevefanın gelirinin asgari ücret düzeyinde olduğunu, asgari ücreti aşan gelirin ıspatlanmadığını, ömür sürelerinin yanlış belirlendiğini, dava tarihiden yasal faiz yürütülmesi gerektiği, belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, işletenin hukuki sorumluluğu ve ZMMS kapsamında trafik kazası nedeni ile davacıların maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
1. Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
2. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. 85/1. ve 85/son maddeleri ile Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına göre trafik kazası nedeni ile oluşan davacının maddi zararından davalı sigorta şirketi ile işleten sıfatına haiz araç maliki ve sürücünün, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olduğu amirdir.(Yargıtay HGK’nun 15.6.2011 tarih ve 2011/17-142 E. – 2011/411 K., 17. HD’ nın 20/05/2013 tarih ve 2012/8984 E. – 2013/7276 K.) 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanun’unun 92. maddesinin (f) bendi ile Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartlarının gereği manevi tazminat poliçe kapsamı dışında olduğundan davalı sigorta şirketinin manevi tazminat talebi yönünden her hangi bir sorumluluğu söz konusu değildir. Buna karşın, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85 ve 90. maddeleri kapsamında davacıların manevi zararından işleten sıfatına haiz araç maliki ile araç sürücüsünün, sürücünün kusuru oranında sorumludur.
3. Destekten yoksunluk zararının hesabında müteveffanın gelirinin belirlenmesi tazminatın doğru tespitinde önemli bir yer tutmaktadır. Bu kapsamda müteveffanın kaza tarihinden hesap tarihine kadarki gelirini gösteren belgelerin temin edilmesi, bu belgeler ile saptanan gelir üzerinden hesap tarihine kadar elde edilebilecek gelirlerin belirlenmesi, belirlenen gelirler üzerinden, işlemiş (bilinen) dönem zarar hesabının yapılması; işleyecek dönem hesabında ise davacının hesap tarihinde bilinen son gelirinin uygulanması hususları gözönüne alınmalıdır. Gerçek gelirin tespiti için, yapılan araştırma sonucu gerçek gelirin saptanamadığı takdir ise kamu düzenine ilişkin olan asgari ücret üzerinden hesaplama yapılması gerekir. Eldeki davaya konu somut uyuşmazlıkta, yapılan araştırma neticesinde davacının asgari ücretin 0,55 katı düzeyinde gelir elde edeceğinin kabulü yerindedir.
4. Destekten yoksun kalma tazminatının hesabında aktüerya alanında uzman bilirkişiden alınacak raporda, davacının destekten yoksun kalacağı sürenin, yaşın, okuldaki eğitim durumunun, içinde yaşadığı sosyal ve ekonomik koşulların değerlendirilerek, ayrı ayrı belirlenmesi, yüksek öğrenim yapacak ise öğreniminin sona erdiği tarih, yapamayacak ise yerleşik ve kabul gören uygulamaya göre, erkek çocukları için 18 yaşın, kız çocukları için 22 yaşın, yüksek okul okuyor olması yada okuması ihtimali bulunması durumunda 25 yaşın desteğin sona ereceği yaş olarak kabulü ile hesaplama yapılması gerekmektedir. (Yargıtay HGK 10/06/2015 tarih ve 2013/17-2343 E. – 2015/1534 K., 17. HD. 09/04/2015 tarih ve 2013/17627 E. – 2015/5572 K. )
5. Davalı sigorta şirketinin ödemede bulunmasına rağmen davacı tarafın tarafın tazminat talep etmesi nedeniyle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 111/2. maddesindeki yetersizlik iddiasında bulunduğu gözetilmek suretiyle tazminat hesabının yapılması gerektiği açıktır. Zarar sorumlusu Sigorta Şirketi tarafından ödenen bedellerin ödeme tarihi itibariyle yeterli olup olmadığının belirlenmesi için öncelikle, ödeme tarihindeki verilere göre tazminat hesabının yapılması ve hesaplanan bu bedel ile davalı tarafından ödenen bedel arasında fahiş fark olup olmadığının saptanması; fahiş fark tespitinin yapılması halinde, hesap tarihindeki verilere göre hesaplanacak tazminattan, zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince, davadan önce davalının ödediği bedellerin yasal faiziyle güncellenmiş değerleri düşülerek sonuç tazminatın belirlenmelidir.( Yargıtyay 17. HD’nın 25.11.2020 tarih ve 2019/3548 E. – 2020/7605 K.)
6. Hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda 1931 tarihli PMF cetvellerine göre saptanmakta ise de gerçek zarar hesabı özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu nedenle TRH 2010 yaşam tablosuna göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesi güncel veriler ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olduğundan tazminat hesaplamasında TRH 2010 yaşam yönteminin kullanılması gerekir. ( Yargıtay 4. HD’nın 03.01.2022 tarih ve 2021/9412 E – 2022/3622 K., 17. HD’nin 23.03.2021 tarih ve 2020/6173 E. – 2021/3121 K.) Aynı şekilde, yeni genel şartlar zamanında düzenlenen poliçelerde yeni genel şartlardaki hesaplama tekniği uygulanamayacağı için tazminat hesabında eski uygulamalardaki gibi progresif rant yönteminin kullanılması ile bilinmeyen (işleyecek) devredeki gelirlerin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi icap etmektedir. (Yargıtay 17. HD’nin 24.02.2021 tarih ve 2019/3292 E. – 20121/1848 K. ) TRH 2010 yaşam tablosundaki ömür sürelerinin PMF 1931 yaşam tablosundaki ömür sürelerine göre daha uzun olduğu bilinen bir gerçek olup, TRH 2010 yaşam tablosu zarar gören yararınadır. Dolayısıyla, PMF yaşam esas alınarak yapılan hesaplama tazminat sorumlularının lehine olduğundan bu husus istinaf kanun yoluna başvuran davalının sıfatına göre sonuca etkili değildir.
7. Esasen, haksız eylem nedeniyle meydana gelen zararda ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüt oluşmuş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir. Davalı …’nın sigorta bedelini ödeme yükümlülüğü gerekli belgelerle birlikte …’na başvuru yapıldığı tarihte, böyle bir başvuru olmadığı takdirde ise dava tarihinde doğmaktadır.( Yargıtay 4. HD’nın 16.06.2022 tarih ve 2021/13625 E. – 2022/8912 K. ) Bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüdün gerçekleştiği ve davalının temerrüt faizinden sorumlu olduğunun kabulü gerekecektir. Islah edilen miktar yönünden de temerrüt tarihinden itibaren faiz yürütülmelidir. ( Yargıtay 4. HD’nın 30.06.2022 tarih ve 2022/1725 E. – 2022/9741 K. )
8. Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmasına, davacıların destekden yoksun kalama tazminatına hak kazanmasına, destekten yoksun kalma zararın anılan ilke ve esaslar ile örtüşecek şekilde olayın oluş şeklline ve dosya kapsamına uygun olarak belirlenmesine, müteveffanın gelirinin soysal ve ekonomik durumuna uygun düşecek şekilde saptanmasına, zarar hesabının tespit edilen bu gelir üzerinden progresif rant yöntemi esas alınarak hesaplanmasına, yaşam tablosuna ilişkin ileri sürülen istinaf itirazlarının sonuca etkili olmamasına,
üniversite mezunu olan davacı çocuğun destekten yararlanma süresinin eğitim durumuna uyumlu şekilde belirlenmesine, sigortacının davadan önce ödediği miktar ile ödemesi gereken miktar arasında açık yetersizlik bulunduğundan ödenen bedelin güncelleştirilerek tazminattan mahsup edilmesine, bakiye tazminatın poliçe limiti dahilinde hüküm altına alınmasına, tazminata temerrüt tarihinden faiz yürütülmesine, zararın poliçe kapsamı dışında kaldığının davalı sigorta şirketi tarafından ispat edilememiş olmasına, tarafların iddia ve savunmaları ile dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin doğru nitelendirilmesine, hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, ilk derece mahkemesince verilen kararda bir hukuka aykırılık bulunmamakla, istinaf itirazları yerinde değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … Sigorta A.Ş.’nin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı … Sigorta A.Ş. yönünden istinaf karar harcı olan 1.241,01-TL’den peşin alınan 310,25-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 930,76-TL’nin davalı … Sigorta A.Ş.’den tahsiline,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davalı … Sigorta A.Ş.’nin yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 05.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.