Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/534 E. 2021/798 K. 30.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/534
KARAR NO : 2021/798

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/05/2019
NUMARASI : 2018/388 Esas 2019/541 Karar
DAVANIN KONUSU : Zayi Belgesi Verilmesi
KARAR TARİHİ : 30.06.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 30.06.2021

İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 16.05.2019 tarih 2018/388 Esas 2019/541 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili, müvekkili şirketin yetkilisi ve müdürü olan ….’ın şirketin %99, ….’ın % 1 hissedarı olduğunu, ….’ın eşi ….’ın eşi adına işleri takip ettiğini, müvekkili şirket yetkilisi ile bu kişiler uzun yıllar birlikte çalıştıktan sonra müvekkili şirket yetkilisinin ortaklığı sonlandırmak istediğinde karşı tarafın buna karşı çıktığını, vazgeçirmek için tehdit ve hakaret ettiğini, müvekkili şirket yetkilisinin can güvenliği nedeniyle iş yerine giremez hale geldiğini, bunun üzerine 2017/122768 ve 2018/7064 Sor. sayılı dosyalarıyla tehdit, hakaret, kasten yaralama nedeniyle şikayette bulunduğunu, 11.12.2007 tarihinde …. hakkında önleyici tedbir kararı verildiğini, artık yüz yüze gelmeleri söz konusu olmadığından …. ve ….’ın mevcut işyerindeki eşyaları ve bir kısım evrakları başka adrese taşıdıklarını, bu adreste başka bir şirket kurduklarını, müvekkili şirket hattını dahi taşıdıklarını, bu evraklar içinde bulunan müvekkili şirkete ait sirküler ve kimlik fotokopileri kullanıldığını, bu vaka nedeniyle özel belgede sahtecilik, güveni kötüye kullanma ve sahte imza suçundan 2018/17037 soruşturma numarası ile şikayette bulunulduğunu, taşınma işleminden sonra müvekkili şirket yetkilisi taşınılan adrese gittiğinde müvekkili şirkete ait bir kısım evrakların eksik olduğunu gördüğünü, can ve mal güvenliği nedeniyle şirketin eksik evrak ve belge asıllarının peşine düşmediğini, Maliye Bakanlığı Vergi Denetim Kurul’nun 26.12.2017 tarihli yazısıyla müvekkilinden defter ve belgelerin ibraz edilmesinin istendiğini, müvekkilinin elinde alış fatura asılları bulunmadığı için ibraz edemediğini, müvekkili şirket müdürü durumu izah ettiğinde memurun …. ve ….’ı arayarak evrakları istediğini, ancak evrakların bulunmadığı cevabını aldığını, bu kez müvekkili şirket yetkilisinin şirkete ait belgelerin asıllarına ulaşmak amacıyla 19.03.2018 tarihinde bu şahısları telefonla aradığını, bu kişilerin ” Burada evrak filan yok, bulabilirsen gel de al” cevabı verildiğini, müvekkilinin iradesi dışında kaybolan evrak ve belgelerin başkası tarafından kullanılmasının önlenmesi ve bir denetim anında yetkililere karşı sorumlu olmamak ve ibrazdan kaçınmış sayılmamak için evrakların zayi olduğunu öğrenildiği tarihten itibaren yasal süre olan 15 gün içinde zayi belgesi isteme gereği doğduğunu ileri sürerek, 2013-2014-2015-2016 yıllarına ait alış satış faturalarının ve koçanları hakkında zayi belgesi verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, 26.09.2017 tarihinde suç duyurusunda bulunulduğu, 31.12.2017 tarihinde önleyici tedbir kararı alındığı halde davacının 19.03.2018 tarihinde en son defter ve kayıtlarının tehlikede olduğunu anladığı için dava yoluna başvurduğunu beyan ettiği, davacını basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğü olduğu halde 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde dava açılmadığı, ayrıca zıyaı konusunda mahkemeye somut deliller sunulmadığı, beyanlar soyut kaldığı, davanın TTK 82/7 madde gereği süresi içinde açılmadığı ve koşulları oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, dava dilekçesini tekrar edip, ayrıca müvekkil şirket yetkilisine yönelik tehdit ve hakaret suçlarından dolayı şirketin diğer ortağı …. ve eşi …. hakkında İzmir 16 Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2018/423E, 2019/62K sayılı kararıyla ceza verildiğini, söz konusu ceza ile müvekkil şirket yetkilisinin can ve mal güveliğine yönelik saldırı ve tehditlerin olduğu sabit hale geldiğini, ortada fiili imkansızlık mevcut olduğunu, TTK’nın 82/7. maddesinde tacirin defter ve belgelerin zayi olma sebepleriyle ilgili sınırlama yoluna gitmediğini, evrakların zayi olduğunu öğrendiğimiz tarihten itibaren yasal süre olan 15 gün için TTK 82/7 hükmü gereğince dava açıldığını, mahkemece haksız nedenlerle işin esasına dahi girmeden davanın reddedildiğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, TTK’nın 82/7 maddesi uyarına ticari belgelerin zayi nedeniyle iptali istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.6102 sayılı TTK’nın 82/7. maddesinde, bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu defterler ve belgelerin yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde zıyaa uğraması halinde, tacirin zıyaı öğrendiği tarihten itibaren onbeş gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yer yetkili mahkemesinden kendisine bir belge verilmesini isteyebileceği düzenlenmiş olup, maddede belirtilen 15 günlük süre hak düşürücü nitelikte olmakla, başlangıcı zıyaının öğrenildiği tarihtir.
Somut olayda, davacı şirket vekili, şirketin eski hissedarı ve eşinin şirketin yönetici ortağıyla husumet yaşadığını, şirket yöneticisinin can güvenliğinin tehlikede olduğunu, en son Vergi Dairesinden defter ve belgeler istendikten sonra şirket yöneticisinin bu kişilerle yaptığı görüşme sonrasında dava konusu faturaların zayi olduğunu öğrendiğini, öğrenme tarihi itibarinden itibaren 15 günlük hak düşürücü sürede dava açtığını ileri sürmüştür. Davacı şirketin basiretli tacir olarak ticari defter ve belgelerini özenle saklaması gerekmekte olup, şirket yöneticisinin 2017 yılından itibaren şirket eski ortağı ve eşiyle yaşadığı husumet üzerine dava konusu faturaların kayıp olduğunu öğrenebilecek durumda olduğu gibi TTK 82/7. maddesi uyarınca açılan dava hasımsız görüldüğü için husumetin başladığı ve şirket belgelerinin bulunmadığını öğrendiği tarihten itibaren 15 günlük hak düşürücü süre içinde dava açılması şirket yöneticisi yönünden hayati tehlikeye yol açmayacağı da açıktır. Buna göre 15 günlük hak düşürücü sürede dava açılmadığı için davanın reddine dair verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 59,30 TL peşin olarak alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-ç maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.30.06.2021