Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/524 E. 2023/1795 K. 05.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/524
KARAR NO : 2023/1795

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/12/2020
NUMARASI : 2019/435 Esas 2020/623 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
DAVA TARİHİ : 28.08.2019
KARAR TARİHİ : 05.12.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 05.12.2023

İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 03.12.2020 tarih 2019/435 Esas 2020/623 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davalının ZMM sigortacısı olduğu aracın karıştığı trafik kazasında davacıya ait araçta maddi hasar meydana geldiğini, kusurun karşı araç sürücüsünde olduğunu, davalının oluşan zararından sorumlu olduğunu, başvuru üzerine yapılan ödemenin zararı karışılamadığını belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla belirsiz alacak davası şeklinde 15.000,00-TL hasar 10,00-TL değer kaybı olmak üzere toplam 15.010,00-TL tazminatın dava tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline, karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında dava değerini 23.830,00-TL olacak şekilde artırmıştır.
CEVAP : Davalı vekili, davalıya usulüne uyğun şekilde başvuru yapılmadığını, belirsiz alacak davası açılamaycağını, davalının sorumluluğunun zorunlu sigorta limitlerine göre temin edildiğini, davacının maddi zararını kanıtlaması ve kusur raporu alınması gerektiğini, tazminat talebinin fahiş olduğunu, davalının ekspertiz ücretinden sorumlu tutulamayacağını, genel şartlara göre hesaplama yapılması gerektiğini, davalının temerrüte düşürülmediğini, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı tarafından sigortalı aracın % 100 oranında asli ve tam kusurlu davacıya ait aracın kusursuz olduğu, 22.559,52-TL hasar ve piyasa değeri arasındaki farka göre 5.500-TL değer kaybı zararı bulunduğu, bedel artırım dilekçesi ile 19.739,00-TL hasar 4091,00-TL değer kaybı olmak üzere 23.820,00-TL talep edildiği, zararın poliçe limiti dahilinde kaldığı, belirtilerek; davanın kabulüne, karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, davanın belirsiz alacak davası olarak açılması mümkün olmadığını, raporun hükme esas alınamayacağını, itirazların karşılanmadığını, sigortalı araç sürücüsünün % 100 oranında asli/tam kusurlu olduğunun kabulünün mümkün olmadığını, aracın yaşı, kilometre değeri ve yıpranma payı dikkate alındığında tespit edilen değerlerin yüksek olduğunu, aracın başka kazalara karışıp karışılmadığının, kazanın olaya uygunluğu ve değişen parçaların kaza ile ilgili olup olmadığı tespit edilmediğini, keşif yapılması gerektiğini, ekspertiz ücreti yönünden davalı şirketin bir sorumluluğu bulunmadığını, ıslah edilen miktar yönünden ıslah tarihten itibaren faiz işletilmesi gerektiğini, arabuluculuğa yönelik davalı aleyhine vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini, davalı şirketin arabuluculuk vekalet ücretinden sorumlu olmadığını, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, trafik kazası nedeni ile davacının aracında oluşan hasar ve değer kaybının ZMMS kapsamında tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne, karar verilmiştir.
1. Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
2. 6100 Sayılı HMK’nın belirsiz alacak davasının düzenleyen 107. madde hükmüne göre, belirsiz alacak davasının alacak miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenemediği ya da imkansız olduğu hallerde belirsiz alacak davası açılabilecektir. Dava dilekçesinin istem kısmında, davanın açıkça belirsiz davası olarak açıldığının belirtilmemiş olması, açılan davanın kısmi dava olduğunun kabulü için yeterli olmayıp, dava dilekçesi bir bütün olarak değerlendirilerek, davanın niteliği belirlenmelidir. Hukuki nitelendirme mahkemeye ait olup bir davanın belirsiz alacak davası mı kısmi dava mı olduğu mahkemece tespit edilmelidir. Mevcut yasal düzenlemeler karşısında zararın tazmini amacı ile ister kısmi, ister tam eda veya belirsiz alacak davası açılsın, dava açmakta her zaman hukuki yarar bulunmaktadır. ( Yargıtay 11. HD’nin 21.06.2022 tarih ve 2021/4318 E. – 2022/5118 K. )
3. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. 85/1. ve 85/son maddeleri ile Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına göre trafik kazası nedeni ile davacının aracında oluşan zarardan davalı sigorta şirketi ile işleten sıfatına haiz araç maliki ve sürücünün, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olduğu amirdir.(Yargıtay HGK’nun 15.6.2011 tarih ve 2011/17-142 E. – 2011/411 K., 17. HD’ nın 20/05/2013 tarih ve 2012/8984 E. – 2013/7276 K. )
4. Davalının sorumluluğunun belirlenebilmesi için olayın oluşumunda tarafların mevcut kusur durumun tespiti önem arzeder. Bu kapsamda, dosyaya kazandırılan açıklamalı, ayrıntılı, denetime elverişli, kaza tespit tutanağı ile mevcut bilirkişi rapor arasındaki çelişkiyi gideren ATK kusur bilirkişi raporu ile olaya ilişkin belirlenen maddi olgular çerçevesinde, oluş şekline uygun düşecek biçimde, taraflara kusur atfını gerektiren sebeplerin somut olarak açıklanması suretiyle, kusur değerlendirilmesi yapılarak, sigortalı araç sürücüsü davalının % 100 oranında asli kusurlu, davacıya ait araç sürücüsünün kusursuz olduğunun tespitinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
5.Sigorta şirketi, geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumludur ve kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigorta şirketi tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Bir başka ifade ile zararın poliçe kapsamı dışında kaldığı hususunda ispat külfeti üzerinde davalı sigorta şirketindedir. Sigorta şirketinin, zararın poliçe kapsamı dışında kaldığını somut deliller ile ispat etmesi gerekir. Somut olayda da davalı sigorta şirketi tarafından hasarın teminat dışı kaldığı savunulmuş ise de tüm dosya kapsamından araçtaki hasarın kaza ile uyumlu ve zararın gerçekçi olduğunun tespit edilmiş olması karşısında, sigorta şirketi tarafından sunulan deliller ve hasar dosyası içeriğinden zararın poliçe kapsamı dışında kaldığının somut deliller ile ispat edilemediği ve bu nedenle sigorta şirketinin davacının oluşan gerçek zararından sorumlu olduğu anlaşılmaktadır.
6. Esasen, haksız eylem nedeniyle meydana gelen zararda ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüt oluşmuş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir. Davalı sigorta şirketi yönünden ise 2918 sayılı KTK’nun 99/1. maddesi ile ZMSS Genel Şartları’nın B.2. maddesi gereğince, rizikonun ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde, sigortacının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüdün gerçekleştiği ve davalının temerrüt faizinden sorumlu olduğunun kabulü gerekecektir. Islah edilen miktar yönünden de temerrüt tarihinden itibaren faiz yürütülmelidir. (Yargıtay 4. HD’nın 30.06.2022 tarih ve 2022/1725 E. – 2022/9741 K. )
7. Ekspertiz gideri yargılama giderlerinden olup yargılama giderlerine eklenerek davanın kabul ve red oranına göre karar verilmesi gerekir.( Yargıtay 17. HD’nın 21.10.2019 tarih ve 2017/1822 E.- 2019/9723 K. )
8.Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmasına, kusur, hasar ve değer kaybı bedelinin anılan ilke ve esaslar ile örtüşecek şekilde olayın oluş şekli ve dosya kapsamına uygun olarak tespit edilmesine, aracın hasarlı ve hasarsız ikinci el bedelinin piyasa rayiçlerine göre belirlenmesine, tazminatın tamamına temerrüt tarihinden faiz yürütülmesine, hasar ve değer kaybı bedelinin poliçe limiti dahilinde hüküm altına alınmasına, zararın poliçe kapsamı dışında kaldığının davalı sigorta şirketi tarafından ispat edilememesine, ekspertiz ücretinin yargılama giderine dahil edilmesine, tarafların iddia ve savunmaları ile dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin doğru nitelendirilmesine, hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, aşağıda belirtilen hususlar dışındaki sair istinaf itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
9.Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 16./2-c maddesindeki yasal düzenlemenin avukat ile müvekkili arasındaki vekalet ilişkisine dayanan akdi vekalet ücretinin miktarına yönelik olup arabuluculuk sonrasında açılan davadaki yargılama gideri kapsamında karşı tarafın sorumlu olacağı vekalet ücreti olarak değerlendirilemeyesi mümkün olmadığından davacı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 16. maddesine göre ayrıca bir vekalet ücreti takdir edilmesi gerekir. ( Yargıtay 9. HD’nin 19.04.2022 tarih ve 2022/3979 E. – 2022/4838 K. )
10.O halde, İDM tarafından davalı sigorta şirketinin yargılama giderleri kapsamında ayrıca arabuluculuk sürecine istinaden hükmedildiği belirtilen vekalet ücretinden sorumlu tutulmaması gerekirken aksi şekilde verilen kararda isabet bulunmamaktadır. Bu itibarla, belirtilen hususlar yönünden tarafların istinaf başvurusu yerindedir.
Bu durumda, yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca açıklanan nedenlerle istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmesine, yerinde olmayan sair istinaf itirazlarının ise reddine, karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 03.12.2020 tarih 2019/435 Esas 2020/623 Karar sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Kaldırılan kararın yerine geçmek üzere yeniden hüküm tesisi ile;
Davanın KABULÜNE,
19.739,00-TL hasar bedeli ve 4.091,00-TL araç değer kaybı bedeli olmak üzere toplam 23.830,00-TL maddi tazminatın 26.06.2019 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.627,82-TL nispi harçtan davacı tarafça peşin yatırılan 256,34-TL ve bedel arttırım dilekçesi ile alınan 151,00 TL nin mahsubu ile bakiye 1.220,48-‬TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafça yapılan 44,40-TL başvuru harcı, 256,34-TL peşin harç, bedel arttırım harcı 151,00-TL, 206,45‬-TL tebligat ve posta gideri, 900,00-TL bilirkişi ücreti, 323,00-TL ATK rapor ücreti, 500,00-TL ekspertiz ücreti olmak üzere toplam 2.381,19‬-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dava şartı arabuluculuk ücreti olan ve 6325 sy Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13 maddesi uyarınca tarafların anlaşamamaları nedeniyle Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL’nin davada haksız çıkan davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap edilen 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine,
HMK.nun 333.maddesi uyarınca yatırılan gider avansının sarf edilmeyen kısmının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuranın ödediği istinaf harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
4-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan 162,10-TL istinaf yoluna başvurma harcı istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 05.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.