Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/451 E. 2021/783 K. 28.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/451
KARAR NO : 2021/783
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16.09.2020
NUMARASI : 2020/117 E. – 2020/222 K.
DAVANIN KONUSU: Kar Payı Alacağının Tahsili
KARAR TARİHİ: 28.06.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 28.06.2021

Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 16.09.2020 tarih 2020/117 E. – 2020/222 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı, 2012 yılında kaydileştirilen şirket nezdinde sahip olduğu yeni pay senetlerinin bir suretini şahsına verilmesi için şirket merkezine çağırıldığını, sahip olduğu payların değerinin yüksek olduğunu, kayıtta az gösterildiğini, imtiyazlı a grubu pay senetlerinin imza hakkının farklı olduğunu, kurucu üye olduğundan kar payı hakkının farklı olduğunu, buna rağmen verilen temettü değerinin çok düşük gösterildiğini, geçen yıl şirket merkezinde olağanüstü kongreye katıldığı esnada temettü ve kar payı tutarının 51.000,00 TL olduğunun tarafına bildirildiği halde aracı kurum olan iş bankasından tahsil etmek istediği zaman 5,01 TL olarak hesap bakiyesinin karşısına çıktığını, 128.571 lot olan hisselerinin sıfırlarının eklenmediğini, sadece 128 adet yazıldığını, kendi parasıyla almış olduğu 40 adet hisse ile 128 rakamını topladığında 1 lot etmediğini anladığını, halbuki 2012 de fiziki senetleri şirket merkezine teslim ederken 11.700 hisse (11,5 lot) olarak teslim ettiğini, mevcut rakamla karşılaştırdığı zaman farkı tespit ettiğini, bundan dolayı hak kaybına uğratıldığını ileri sürerek, 1990-2019 yılları arasında tüm hakedişlerinin hesaplanarak bedelli ve bedelsiz pay haklarının tarafına verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, davacının ibraz ettiği dilekçe ve eklerine göre elle tutulur ve ciddiye alınabilir tek bir delilinin olmadığını, bu nedenle davanın öncelikle usulden reddini talep ettiklerini, genel yetki kuralına göre yetki itirazının bulunduğunu, dava dilekçesinin HMK’da belirtilen taraflarca yerine getirilme ve taleple bağlılık ilkelerine açıkça aykırılık teşkil ettiğini, davacının iddialarını ve iddialarının dayandığı delilleri mahkemeye sunması gerektiğini, mahkemece resen araştırma yapılamayacağını ve sunulmayan vakaların değerlendirmeye esas alınamayacağını, davacının talepleri hususunda muğlak ifadeler kullandığını, bu taleplerin yargılamaya elverişli olmadığını, dava dilekçesinin HMK’nın 119 maddesinin birinci fıkrasının d-e-f-g-ğ bendlerinde belirtilen unsurlardan yoksun olduğunu, HMK’nın 119.maddesine göre, dava dilekçesinde dava konusunun değeri, iddialara konu vakaıların açık özetleri, vakıaların dayandığı deliller, davanın hukuki sebebi, açık bir şekilde talep sonucunun mutlaka bulunmasının zorunlu olduğunu, dava dilekçesinde dava değerinin dahi gösterilmediğini, tensip zaptı ile davacıya harca esas değeri bildirmesi için 2 haftalık süre verilmesinin HMK’nın 119.maddesinin birinci fıkrasının d bendi ile ikinci fıkrası hükmüne açıkça aykırılık teşkil ettiğini, bu eksikliğin ikmali için süre verilemeyeceğini, davacının 17.09.2019 tarihli dilekçesi ile harca esas değeri bildirdiğini ancak bu hususta süre verilmesinin hukuka aykırı olması sebebiyle dava şartı eksikliğinin tamamlanması olarak değerlendirilemeyeceğini, harca esas gösterilen değer üzerinden gerekli harçların tamamlanmadığını, bu haliyle davaya devam edilemeyeceğini, dava dilekçesinde bulunması zorunlu unsurların yer almadığını, tüm bu nedenlerle davanın öncelikle usulden reddi gerektiğini, TBK’nın 147.maddesi uyarınca taleplerin 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, bu kapsamda davacının muacceliyet tarihinden itibaren 5 yılı aşmış taleplerine zamanaşımı itirazlarının bulunduğunu, dava dilekçesindeki 1990-2019 yılları arasındaki muğlak tapelerin muacceliyet tarihinin tespiti ile işbu taleplerin hangi genel kurul kararlarına vs olgulara istinaden ileri sürüldüğünün açıklanması gerektiğini, davacı tarafından merkezi kayıt sistemine geçiş sırasında müvekkili şirkete teslim edilen 11.700 adet hissenin değerinin ve kar payının çok yüksek olduğu ve eksik aktarıldığına ilişkin iddiaların doğru olmadığını, davacının 12.01.2012 tarihinde davalı şirkete eski gösterim ile toplamda 11.700.000,00 TL, yeni gösterimle 11,70 TL nominal değerli hisse senedi teslim ettiğini, ekte sunulan ibra makbuzunda davacının teslim ettiği hisse senetleri ve karşılığı hisse senetlerine yer verildiğini, 01.01.2005 tarihi itibariyle türk parasından altı sıfır atılarak kullanılmaya başlandığını, bu sebeple karışıklık yaşandığını, davacının hisse senedinin karşılığı 01.01.2005 tarihi itibariyle 11,70 TL olduğunu, davacının teslim ettiği hisse senetleri ile ilgili olarak öncesinde yapılan bedelsiz sermaye artırımı sonucu pay durumunun eski gösterim ile 85.714.200,00 TL, yeni gösterim ile 85,714 TL olduğunu, kaydileştirmenin de 2012 yılında buna göre yapıldığını, bir yanlışlık olmadığını, davacıya kar payı karşılıklarının eksiksiz olarak ödendiğini, herhangi bir kar payı alacağı bulunmadığını, ispat külfetinin tamamen davacıya düştüğünü, a grubu pay sahiplerine kar payı hususunda bir imtiyaz tanınmadığını, davalı şirket nezdinde kurucu üyeliğe dayalı da herhangi bir pay grubu oluşturulmadığını savunarak davanın usulden, zamanaşımından ve esastan reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, dava dilekçesinde yer alan talebin açık olmaması üzerine davacıya talebini açıklamak üzere ön inceleme duruşmasına davet tutanağının 3 nolu ara kararı, 24.06.2020 tarihli celse 1 nolu ara kararı çerçevesinde tanınan kesin süreye rağmen davacının tahkikat yürütülmesine, delil toplanmasına, savunma yapılmasına imkan kılacak ve hüküm kurulmasına esas olabilecek taleplerini açıklayamadığı, bu meyanda, davacı tarafından sunulan 03.07.2020 muhabere tarihli dilekçesi ve 16.09.2020 tarihli celsede elden verdiği beyan dilekçesinin yetersiz görüldüğü, davacının ”a)Dava konusu ettiği davalı şirketin kendisine ait olduğunu iddia ettiği hisse miktarını ve rayiç değerini net olarak açıklamak; keza 1990-2019 yıllarına ilişkin hissenin kar pay alacağını da her yıl için kaç TL istediğini açıklamak ve toplam kar payı alacağını bildirmek üzere son kez 2 haftalık kesin süre tanınmasına, aksi halde, talep açık olmadığı için HMK.’nun 119/1-ğ, 2.madde hükümleri uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği hususunun davacıya ihtarına, (ihtarat yapıldı)…” şeklindeki ara kararı çerçevesinde bir açıklamada bulunulmadığı, soyut nitelikte belirtilen ve mahkemece yorumlanması mümkün olmayan dava dilekçesinde ve diğer dilekçelerde belirtilen hususlar üzerinde yargılamanın yürütülmesinin, delillerin toplanmasının ve hüküm kurulmasının, haklılık/haksızlık durumunun/oranının belirlenmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle, HMK’nun 119/1-ğ ve 2.madde hükümleri uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Karara karşı davacı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı, otuz iç milyon üçyüz yetmişbin adet olan hissesinin eksik yazılarak ikiyüz yetmişbin yazılarak rakamın küçük gösterilmesinden dolayı 1990 yılından 2019 yılına kadar olan toplam 4,5 milyon TL tutarındaki temettü gelirlerinin de küçültülerek hak kaybına uğratıldığını, bu hisse senetlerinin adetlerini eksiksiz tarafına verilmesinin mahkemece yetkili hesap uzmanına inceleme yaptırıldıktan sonra fazlalık olur ise ıslah edeceğini, eksik olursa da haklettiği hisse senetleri ve temettü gelirlerinin tarafına verilmesini talep ettiğini, mahkemenin fazladan 4.500,00 TL yatırmasını istediğini, mahkemenin sonlandırıldığını, 4.500,00 TL ek harcın tarafına iadesini istediğini belirtmiştir.
GEREKÇE : Dava, davacının davalı şirketteki hissesinin ve kar payı alacağının tespiti ve kar payı alacağının davalıdan tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın “Dava Dilekçesinin İçeriği” başlıklı 119. maddesinin 1. Fıkrasının “ğ” bendi gereğince dava dilekçesinde açık bir şekilde talep sonucunun bulunması zorunludur.HMK’nın 119. maddesinin 2. fıkrasına göre; birinci fıkranın (a), (d), (e), (f) ve (g) bentleri dışında kalan hususların eksik olması hâlinde, hâkim davacıya eksikliği tamamlaması için bir haftalık kesin süre verir. Bu süre içinde eksikliğin tamamlanmaması hâlinde dava açılmamış sayılır. HMK’nın 119. maddesinde yer alan hükümde dava dilekçesinde bulunması gereken hususlar tek tek sayılmış olup, giderilmesi mümkün olan eksiklikler yönünden kesin süre içerisinde eksikliğin tamamlanmamasının yaptırımı davanın açılmamış sayılması olarak öngörülmüştür.
Anayasa’nın 141/son ve HMK’nın 30. maddesine göre davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması yargının görevidir. Medeni usul hukukunun amacı yargı önüne gelen dava ve taleplerin hukuka uygun bir biçimde karara bağlanmasını sağlamak olduğundan HMK’nın 119. maddesi de bu yönde bir yasa hükmüdür.HMK’nın yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini sağlamaya yönelik hükümlerinin medeni usul hukukunun sağlıklı ve adil bir yargılama yapılması ve hüküm kurulması amacına uygun olarak yorumlanması gerekir. Biçim, maddi hakka ulaşmaya yardımcı bir araç olmaktan çıkarılıp amaç haline getirilmemelidir. Aksi düşünce biçimin (şeklin) işin esasından (özünden) üstün tutulması sonucunu doğurur. Bu halde biçim, maddi hukukun tanıdığı hakkın elde edilmesinin önünde engel oluşturur. HMK’nın 119/2 maddesinde, aynı maddenin 1’inci fıkrasının aksine a, d, e, f, g bentleri dışında kalan hallerde ve bir haftalık kesin süre içinde bu eksikliklerin tamamlanmaması durumunda davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği öngörülmüştür. Somut olayda, dava dilekçesinde harca esas değerin gösterilmemesi nedeniyle mahkemece önce tensip ara kararı ile davacıya harca esas değeri bildirmesi için verilen süre üzerine davacı ibraz ettiği 17.09.2019 tarihli dilekçesi ile; davalı şirketteki 1990-2019 yılları arasındaki kar payı hakkının verilmediğini, 128.571 lot hisselerine sıfırlarının eklenmeyerek sadece 128 adet yazıldığını, daha sonra aldığı 40 adet hisse de bulunduğunu, bilirkişi incelemesi sonucu ne kadar hakedişinin olduğunun tespit edileceğini, bilirkişi incelemesi sonucu fazlaya ilişkin tüm hakları saklı kalmak kaydıyla harca esas değer olarak 94.000,00 TL bildirdiğini belirterek 1990-2019 yılları arasındaki tüm hakedişlerinin hesaplanarak bedelli bedelsiz pay haklarının tarafına verilmesini talep etmiştir. Daha sonra mahkemece davacıya tensip ara kararı ve 24.06.2020 tarihli duruşmada “dava konusu ettiği davalı şirketin kendisine ait olduğunu iddia ettiği hisse miktarını ve rayiç değerini net olarak açıklamak; keza 1990-2019 yıllarına ilişkin hissenin kar pay alacağını da her yıl için kaç TL istediğini açıklamak ve toplam kar payı alacağını bildirmesi ve harcı yatırması verilen 2 haftalık kesin süreler nedeniyle davacı tarafından 24.06.2020 ve 03.07.2020 tarihli dilekçeler ibraz edilmiş ve 4.500,00 TL tamamlama harcı yatırılmıştır. Dava dilekçesi, davacının ibraz ettiği 17.09.2019, 24.06.2020 ve 03.07.2020 tarihli dilekçelerin içeriklerinden davacının davalı şirketteki hissesinin ve kar payı alacağının tespiti ile kar payı alacağının davalıdan tahsilini istediği, talep sonucunun açık olduğu anlaşılmıştır. Davacı dava konusunu ve talep sonucunu netleştirmiştir. Şüphesiz maddi ve şekli adalete en kısa sürede ve en ucuz şekilde erişimde anayasa ile güvence altına alınan davalının savunma hakkı ile davacının hak arama özgürlüğü arasında denge kurulması, davalının savunma hakkı öne çıkartılarak davacının hak arama özgürlüğünün de ihlal edilmemesine özen gösterilmelidir. Somut olayın özelliklerine göre dava dilekçesinde özellikle talep sonucunun açıklanmamasına ilişkin HMK’nın 119/1-ğ bendinde yer alan biçimsel eksikliğin herhangi bir özel çaba ve araştırma gerekmeksizin mahkemece tamamlanması mümkün olup, bu biçimsel eksikliğin tamamlanmamasına yönelik yasa kuralının uygulanmasına gerek bulunmadığı da açıktır. Açıklanan bu nedenlerle davacının davalı şirketteki hissesinin ve kar payı alacağının tespiti ile kar payı alacağının davalıdan tahsilini istediği, talep sonucunun açık olduğu anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince deliller toplanıp işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince usule aykırı şekilde davanın açılmamış sayılmasına kararı verilmiş olması nedeniyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-5 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-Davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-5 maddesi uyarınca KABULÜNE,
2-Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 16.09.2020 tarih 2020/117 E. – 2020/222 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-5 maddesi gereğince kesin olmak üzere 28.06.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.