Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/442
KARAR NO : 2023/1791
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03.12.2020
NUMARASI : 2019/587 E. – 2020/572 K.
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 05.12.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 05.12.2023
İzmir 7.Asliye Ticaret Mahkemesinin 03.12.2020 tarih 2019/587 E. – 2020/572 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davacıya ait davalı nezdinde kasko sigortalı aracın karıştığı trafik kazası neticesinde zarar gördüğünü, hasar tespiti yaptırdıklarını, davalının zararı karşılama yükümlülüğü bulunduğunu, yapılan başvuruya rağmen zararın karşılanmadığını, belirterek; 5.000,00-TL’nin kaza tarihinden işleyecek faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile dava değerini 113.440,92-TL olacak şekilde artırmıştır.
CEVAP : Davalı vekili, zararın poliçe kapsamı dışında kaldığını, sürücünün olay yerini terk ettiğini, aracı kimin kullandığının belli olmadığını, davalının dolaylı zararlardan sorumlu olmadığını, zararın tespitini için bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini, davalının temerrüte düşürülmediğini, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacıya ait ve davalı nezdinde kasko sigorta poliçesiyle sigortalı aracın karıştığı kaza nedeniyle hasar gördüğü, hasar bedelinin 113.440,92-TL olduğu, hasarın poliçe teminatı kapsamında kaldığı, belirtilerek, davanın kabulüne, karar verilmiştir.
Karara karşı davacı ve davalı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, faiz başlangıç tarihi konusunda hataya düşüldüğünü, tazminatın tamamına temerrtüt tarihiden faiz yürütülmesi gerekirken ıslah edilen miktara ıslah tarihinden faiz yürütülmesinin hukuka aykırı olduğunu, belirterek; kararın kaldırlmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, ispat yükünün davacı üzerinde bulunduğunu, sürücünün olay yerini terk ettiğini, davacının yükümlülüklerini yerine getirmediğini, zararın teminat kapsamı dışında kaldığını, eksik inceleme yapıldığını, belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, trafik kazası nedeni ile davacının aracında oluşan zararın kasko sigorta poliçesi kapsamında tazmini istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne, karar verilmiştir.
1. Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
2. TTK’nın mal sigortasına ilişkin genel esaslarına göre mukavelede aksine hüküm olmadıkça sigortacı, sigorta ettiren veya sigortadan faydalanan kimsenin yahut fiillerinden hukuken mesul bulundukları kimselerin kusurlarından doğan hasarların tazminiyle yükümlüdür. Mal sigortaları türünden olan kasko sigortası poliçesinin teminat kapsamını belirleyen KSGŞ A/1 maddesine göre; gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketli bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, müsademesi, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile 3.kişilerin kötüniyet ve muziplikle yaptıkları hareketler, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bütününün sigortanın teminat kapsamında olduğu anlaşılmaktadır. Taraflar arasında düzenlenen kasko sigorta poliçesi ve genel şartlarına göre, aracın kasko sigortacısı olan davalı sigorta şirketi, rizikonun gerçekleşmesi halinde sigortalı davacının aracında meydana gelen gerçek zararı teminat altına aldığından, davacının aracının karıştığı trafik kazası neticesinde davacının aracında oluşan zarardan davalı sigorta şirketinin kasko sigorta poliçesi kapsamında sorumlu olacağı sabittir.
3. 6102 sayılı TTK’nın 1409/1. maddesi uyarınca, sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı maddenin 2. fıkrası hükmüne göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartları’nın A.5. maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir. İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte sigortalı, Kasko Poliçesi Genel Şartları’nın A.5. maddesi ve TTK 1446/2. maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde imiş gibi ihbar ederse ispat yer değiştirip oluşan rizikonun teminat içinde kaldığını ispat yükü sigortalıya geçer.
4.Olay tarihinde geçerli olan Kasko Sigortası Genel Şartları’nın A.5.10. maddesinde, “zorunlu haller (tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma vb) hariç olmak üzere; bu maddenin 5.4 ve 5.5 nolu bentlerdeki ihlaller nedeniyle, sürücünün kimliğinin tespit edilmesini engellemek için kaza yerinden ayrılma” denilmek suretiyle, maddede ifade olunan haller ile benzer haller dışında olay yerini terkin, zararın teminat dışı olmasına yol açacağı kabul edilmiştir.
5.Eldeki davada davacı vekili; davalıya kasko sigorta poliçesi ile sigortalı olan araç sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi nedeniyle tek taraflı kaza yaptığını açıklayıp tazminat talebinde bulunmuş; davalı vekili ise davacı tarafın kazanın ardından kaza yerini terk ettiğinden hasarın teminat dışında kaldığını savunmuştur.
6. Yukarıda anılan Kanun ve Sigorta Genel Şartları gereği, kural olarak zararın teminat dışı olduğunu ispat yükü, davalı sigortacıda bulunsa da somut olayın özellikleri ve bilhassa davacıya ait aracın sürücüsünün yaralandığını iddia etmediği ve tek taraflı olarak yapılan kazada can güvenliğini tehlikeye atacak ispatlanmış bir durum olmadığı, kazanın oluş biçimi ve meydana geldiği saat gözetildiğinde; haklı sebeple olay yerini terkin ötesine geçen bir durum bulunduğu ve aksi durumu ispat yükünün, davacı sigortalıya geçtiğini kabulün zorunlu olduğu açıktır.
7.Taraflar arasında güven ve iyiniyet esasına dayanan sigorta sözleşmelerinde, gerek sigortalının gerekse sigortacının haklarını kullanırken ve yükümlülüklerini yerine getirirken iyiniyetle hareket etmesi; rizikonun gerçekleşmesinden sonra doğru ihbar yükümlülüğü altında bulunan sigortalının, bu yükümlülüğüne uyup uymadığının saptanmasında da bu ilkenin göz önünde tutulması gerekir.
8. Somut olayda meydana gelen tek taraflı kazada sürücünün yaralanmadığı ve dava dışı başka bir araca veya kişiye çarparak zarar verilmediğine göre araç sürücüsünün korku, kaygı ya da panik yaşamasını gerektirir bir durumun varlığından da söz edilemeyeceği, kaza yerini terk etmek yönünden Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5.10 hükmü uyarınca haklı bir neden bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda ispat yükünün yer değiştirdiğinin kabulü gereklidir. Artık, davacıya ait araç sürücüsünün kaza yerini zorunlu nedenlerle terk ettiği, dolayısıyla zararın poliçe teminatı kapsamında kaldığını ispat yükü davacı sigortalıda olup, dosyadaki mevcut deliller ile hasarın teminat kapsamında kaldığı ispatlanamamıştır. (Yargıtay 4. HD’nin 12.04.2023 tarih ve 2021/26346 E. – 2023/5285 K, 06.12.2022 tarih ve 2021/19454 E. – 2022/16277 K., 31.10.2022 tarih ve 2021/17790 E. – 2022/13483 K., 17. HD’nin 10.03.2021 tarih ve 2020/2731 E. – 2021/2514 K.)
9. Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; kasko sigortalı araç sürücüsünün haklı bir neden olmaksızın olay yerini terk ederek, sigortacının tazminat ödeyip ödemeyeceğinin belirlenmesi, olayın sorumlusunun bulunması ve rücu hakkını öğrenmesinin önüne geçilmiş olmasına göre tazminat şartlarının oluşmadığının kabulü gerekirken, aksi yönde varılan hukuki kabulde isabet bulunmamaktadır. Bu itibarla, davalının istinaf talebi yerindedir.
Bu durumda, davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine, davalının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca kabulü ile yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından ilk derece mahkemesi kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile İzmir 7.Asliye Ticaret Mahkemesinin 03.12.2020 tarih 2019/587 E. – 2020/572 K. sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
Kaldırılan kararın yerine geçmek üzere yeniden hüküm tesisi ile;
Davacının davasının REDDİNE,
492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85-TL harcın peşin ve ıslah ile alınan toplam 1.937,29-TL’den mahsubu ile fazla yatan 1.667,44-TL harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca hesaplanan 18.150,55-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
6325 sayılı hukuk uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A (14) maddesi uyarınca 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatıran tarafa iadesine,
3-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 269,85-TL’den peşin alınan 59,30-TL’nin mahsubu ile bakiye 210,55-TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
5-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan 162,10-TL başvurma harcından oluşan yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 05.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.