Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/426 E. 2023/1670 K. 23.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/426
KARAR NO : 2023/1670

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/12/2020
NUMARASI : 2020/57 Esas 2020/628 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan Rücuen)
DAVA TARİHİ : 24.01.2020
KARAR TARİHİ : 23.11.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 23.11.2023

İzmir 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin 24.12.2020 tarih 2020/57 Esas 2020/628 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili ile davalı …. vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili, 29/06/2019 tarihinde, davalı … şirketi tarafından ZMMS poliçesi ile sigortalanan, davalı …’un sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın kırmızı ışıkta tali yoldan ana yola çıkarak müvekkiline ait … yabancı plakalı araca çarptığını, müvekkilinin aracındaki hasarın Almanya’da 5.424,46 Euro olarak belirlendiğini, davalı … şirketine başvuru yapıldığını ancak herhangi bir ödeme yapılmadığını iddia ederek, 5.424,46 Euro hasar bedelinin 04.10.2019 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 867,98 Euro tespit gideri ve 560,00 TL tercüme giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 17.06.2020 tarihli dilekçesi ile, davalı … şirketi tarafından dava açıldıktan sonra 16.04.2020 tarihinde müvekkiline 1.362,98 Euro karşılığı 10.235,00 TL ödeme yapıldığını bildirmiştir.
CEVAP: Davalı …. vekili, davacının ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediğini, gerçek zarar miktarının geçerli delillerle ortaya konulmadığını, müvekkilinin gerçek zarar miktarından sorumlu olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığını, ekspertiz ücretinden müvekkilinin sorumlu olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkilinin kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığını, kusurun davacıya ait olduğu, istenen tazminat miktarının fahiş olduğunu, hasar tespit ve tercüme giderinin işbu davada talep edilemeyeceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı sürücü …’un kazanın oluşumunda %75 oranında asli kusurlu, davacının ise %25 oranında tali kusurlu olduğu, davacıya ait aracın onarım masrafının Almanya koşullarında %19 KDV dahil 5.424,46 Euro olduğu, onarım bedelinin rayiç değerinin %50’sini aşması nedeniyle pert – total işlemine tabi tutulması gerektiği, gerçek zararın rayiç değer olan 5.950,00 Euro ile sovtaj değeri 2.700 Euro arasındaki fark miktarı olan 3.250 Euro olduğu, davalı sürücünün %75 kusur oranına göre 2.437,50 Euro olduğu, 867,98 Euro bilirkişi ekspertiz ücretinin Almanya koşullarında makul bir değer olduğu, davalı … şirketi tarafından dava tarihinden sonra 16.04.2020 tarihinde davacı tarafa 10.235 TL hasar bedeli ödemesi yapıldığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 1.074,52 Euro hasar bedelinin 04.10.2019 tarihinden itibaren yabancı para birimi bakımından 3095 Sayılı kanunun 4/a maddesine göre yürütülecek değişken faiziyle birlikte ödeme günündeki TCMB Efektif Satış Kuru üzerinden hesaplanacak TL karşılığının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, dava açıldıktan sonra ödenen 1.362,98 Euro bedele ilişkin kısım yönünden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili ile davalı …. vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, müvekkilinin kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığını, Sigorta Komisyonu tarafından davalı sürücünün %100 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiğini, ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporu ile bu tespit arasında çelişki bulunduğunu, Türkiye’de onarım maliyeti aracın rayiç bedelinin %70’ini aştığı durumda pert-total uygulaması yapılırken, Almanya’da bu oranın %100 olduğunu, müvekkilinin aracı Almanya’ya tescilli bir araç olduğundan, Almanya’daki olgulara göre değerlendirme yapılması gerektiğini, pert-total uygulamasının hatalı olduğunu, mahkeme aksi kanaatte ise aracın sovtaj bedelinin fahiş tespit edildiğini, sovtaj bedelinin 700,00 Euro olarak kabul edilmesi gerektiğini, davalılar yararına tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken her davalı lehine ayrı ayrı vekalet ücreti takdirinin hatalı olduğunu, sigorta şirketi tarafından yapılan 1.362,98 Euro’luk ödeme yönünden kabul-red şeklinde herhangi bir karar verilmediğini, bu tutarın dava değerine dahil edilerek kabul – red oranı hesabı yapılması ve yargılama giderlerinin buna göre paylaştırılmasının hatalı olduğunu, bu tutar yönünden de davanın kabulüne karar verilmiş gibi yargılama giderlerinin paylaştırılması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. vekili, davacı tarafın taleplerine konu hasar bedelinin ödendiğini, davanın reddi gerektiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda ve ek raporda tespit edilen hasar miktarının kabul edilemez nitelikte olduğunu, hasar ile kaza arasında uyum, parça ve işçilik bedelleri bakımından ayrıntılı rapor düzenlenmediğini, aracın onarımının kaza tarihi itibariyle anlaşmalı onarım merkezinde yaptırılması halinde tedarik iskontosu uygulanacağını, aracın onarımını yetkisiz ve anlaşmasız serviste sağlayan araç sürücüsünün, zararı artırdığını, müvekkilinin yalnızca iskonto uygulanmış bedel üzerinden ve o bedelle sınırlı olarak sorumlu tutulabileceğini, müvekkili şirketin KDV’den sorumlu tutulamayacağını, kazanın gerçekleştiği yerde trafik levhasının bulunup bulunmadığının tespit edilmesi halinde meydana gelen kazada idarenin kusurunun olup olmadığının araştırılması gerektiğini, hükmedilen ekspertiz ücretinin makul oranda olmadığını, başvuran tarafından gerçek zarar miktarının geçerli delillerle ortaya konulamadığını, zararın miktarının denetimine engel olunduğunu, haksız fiilden kaynaklanan zararın ancak haksız fiil tarihinde ve memleket parası üzerinden gerçekleştiğinin kabul edilmesi gerektiğini, hükmedilen faiz başlangıç tarihinin hatalı olduğunu, dava açılmadan önce ödeme yapıldığından müvekkili sigorta şirketinin faizden sorumlu tutulamayacağını belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Dava, trafik kazası sonucu davacıya ait yabancı plakalı araçta meydana gelen hasar nedeniyle uğranılan zararın kazaya sebebiyet veren aracın işleteni ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısından tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunda belirlenen kusur oranlarının kaza tespit tutanağı ve dosya kapsamı ile uyumlu olduğu; öte yandan bilirkişi raporunda hasar bedeline ve ekspertiz masrafına ilişkin tespitlerin de denetime elverişli ve dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılmakla, taraf vekillerinin kusur oranlarına, davalı … vekilinin hasar bedeline ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Yargıtay’ın yerleşmiş kararlarında belirtildiği üzere davalı … şirketi ile anlaşmalı ya da yetkili servisleri arasında yapılan anlaşmalara göre iskonto uygulanması davacıyı bağlamayacak olup, davalı taraf iskonto indirimi yapılmadan davacının gerçek zararından sorumludur. Davalı … vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde değildir.
Yabancı plakalı araçların hasar tazminat talepleri yönünden aracın pert değerlendirilmesi yapılsa dahi, aracın onarım bedeli, aracın satın alındığı ülke rayicindeki piyasa değeri ile karşılaştırılması bakımından önem arz etmektedir. Şöyle ki; eğer aracın satın alındığı ülke rayicindeki piyasa değeri onarım giderinden fazla ise davacı yalnız onarım giderini, onarım giderinden az ise, aracın olay gününde satın alındığı ülkedeki sürüm değerini davalıdan isteyebilir. Bu durumda mahkemece, aracın Türkiye’deki tamir bedeli, olay tarihinde kayıtlı olduğu ülkedeki ikinci el piyasa rayiç değeri ile karşılaştırılarak hangisi az ise o miktara hükmedilmesi gerekir. (Yargıtay 4. HD 2021/26157 E. 2022/1048 K.; Yargıtay 17. HD 2016/10741 E. 2019/10657 K. sayılı kararları).
Somut olayda, davacı hasarlı aracı gümrüğe terk etmemiş, ikamet ettiği ülkeye götürmüştür. Benzer bir olaya ilişkin Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2014/6873 E. 2016/2916 K. sayılı ilamında belirtildiği üzere, davacı aracını gümrüğe terk etmiş olsa idi, yurtdışı ikinci el değeri ile Türkiye’deki tamir masrafı belirlenerek bu iki tutar karşılaştırılıp hangisi az ise o değer üzerinden hüküm kurulması gerekirdi. Araç Almanya’ya götürülmüş olduğundan, ilk derece mahkemesince öncelikle davacının aracın trafikteki tescil kaydını sildirip sildirmediği tespit edilerek, sildirmiş ise aracın sovtaj bedeli ikinci el değerinden düşülerek ve ödemeler de mahsup edilerek davacının zararının belirlenmesi; aracın kaydı sicilden silinmemişse, kazanılmış haklar korunarak Almanya’daki tamir bedeline hükmedilmesi gerekmektedir. Ne var ki, aracın tescil kaydının sildirilmesi halinde sovtaj bedeli ikinci el değerinden düşülerek davacının zararı belirlenecek olup, dosya kapsamındaki her iki bilirkişi raporunda da bu yöntemle davacının zararının 3.250,00 Euro olduğu, kusur oranına göre 2.437,50 Euro talep edilebileceği belirlenmiştir. Trafik tescil kaydının sildirilmemiş olduğunun tespit edilmesi halinde ise Almanya’daki tamir bedeline hükmedilecek olup, Almanya’daki tamir bedeli 5.424,46 Euro olarak tespit edilmiş olduğundan, davacı vekilinin istinaf dilekçesinde sovtaj bedeli dışında tazminat tutarına açıkça itiraz etmediği dikkate alınarak, kazanılmış haklar korunarak yine 3.250,00 Euro üzerinden %75 kusura göre belirlenen 2.437,50 Euro’dan yapılan ödeme mahsup edilerek kalan tutara hükmedileceğinden, sonucu itibariyle ilk derece mahkemesince hükmedilen hasar tutarının yerinde olduğu kanaatine ulaşılmıştır.
Sigorta şirketi poliçeden kaynaklanan tazmin borcunu yerine getirirken gerçek zararı ödemekle yükümlü olduğundan, aracın onarımı yapılsın yada yapılmasın onarıma ilişkin fatura olsun yada olmasın hasar bedeli üzerinden hesaplanan KDV’yide zarar görene ödemek zorundadır. (Yargıtay 17 HD’nın 05.06.2014 tarih ve 2014/9038 E. – 2014/9078 K. ) Davalı vekilinin KDV’den sorumlu olmadıklarına dair istinaf sebebi yerinde değildir.
Ne var ki, davadan sonra 16.04.2020 tarihinde davalı … şirketi tarafından ödenen 1.362,98 Euro (10.235,00 TL) yönünden davanın açılmasına davacı sebebiyet vermediğinden bu kısım yönünden de dava kabul edilmiş gibi yargılama giderlerine hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde davacı aleyhine fazla yargılama giderine hükmedilmesi isabetli olmamıştır. Davacı vekilinlin bu yöndeki istinaf sebebi yerindedir.
Davacı, müteselsil sorumluluk ilkesine göre dava açmış olup, AAÜT 3/2. maddesindeki “Müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, red sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek, ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise her red sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunur.” hükmüne göre red sebebi ortak olan davalılar yararına tek bir vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken davalılar için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamış, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazı da haklı bulunmuştur.
Bu durumda, davalı …. vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca kabulü ile yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından ilk derece mahkemesi kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı …. vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24.12.2020 tarih 2020/57 E. 2020/628 K. sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
3-Kaldırılan kararın yerine geçmek üzere yeniden hüküm tesisi ile;
Davanın KISMEN KABULÜ ile; 1.074,52 Euro hasar bedelinin 04.10.2019 tarihinden itibaren yabancı para birimi bakımından 3095 Sayılı kanunun 4/a maddesine göre yürütülecek değişken faiziyle birlikte ödeme günündeki TCMB Efektif Satış Kuru üzerinden hesaplanacak TL karşılığının davalılardan (davalı … şirketi poliçe teminat limiti olan 36.000,00 TL ile sınırlı sorumlu olmak üzere) müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
Dava tarihinden sonra ödenen 1.362,98 Euro’luk kısım yönünden dava konusuz kaldığından bu miktar yönünden açılan davada HÜKÜM KURULMASINA YER OLMADIĞINA,
Dava tarihi itibariyle alınması gereken 482,16 TL harçtan peşin alınan 607,13 TL harcın mahsubu ile artan 124,97 TL harcın istek halinde davacıya iadesine,
Davacı tarafından yapılan posta, tebligat ve bilirkişi masrafları olan 663,90 TL, ekspertiz ücreti olan 5.701,67 TL (dava tarihi efektif satış kuru ile hesaplanarak), tercüme masrafı 560,00 TL ve harç giderleri 544,36 TL olmak üzere toplam 7.469,93 TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranına göre (%44,9) 3.353,99 TL’nin davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihindeki AAÜT’nin 13/2 maddesi gereğince 15.975,13 TL vekalet ücretinin davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine,
Davanın reddedilen kısmı yönünden hüküm tarihindeki AAÜT’nin 3/2 maddesi gereğince 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendilerini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,
Arabulucuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davalılardan 6183 sayılı kanun hükümleri kapsamında tahsiline,
Kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
4-Davalı …. yönünden istinaf karar harcı olan 1.091,26 TL’den peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 1.031,96‬ TL harcın davalı ….’den alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
6-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı …. tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan 162,10 TL istinaf yoluna başvuru harcı, 27,50 TL posta masrafı olmak üzere toplam 189,6‬ TL istinaf yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya ödenmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 22.11.2023