Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/423 E. 2023/1734 K. 30.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/423
KARAR NO : 2023/1734

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14.01.2021
NUMARASI : 2019/154 E. – 2021/17 K.
DAVANIN KONUSU: Kooperatiften İhraç Kararının İptali, Tescil ve Tazminat
KARAR TARİHİ : 30.11.2023
KARAR YAZIM TARİHİ: 30.11.2023

İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 14.01.2021 tarih 2019/154 E. – 2021/17 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davacının davalı kooperatife üye olduğunu, bütün şart ve yükümlülüklerin yerine getirildiği, ödemeleri yaptığını, davalı kooperatif’in kararlaştırılan sürede konutu davacıya devretmediğini, borcun zamanaşımına uğradığının ve davacının üyelikten çıkarıldığının belirtildiği, üyelikten çıkarılmaya ilişkin yasal hükümlüklerin kooperatif tarafından yerine getirilmediği, davacının halen davalı kooperatif üyesi olduğunu, dava konusunun tapu iptal ve tescil davası olması nedeni ile zaman aşımının söz konusu olmayacağını, belirterek; davacının davalı kooperatifin halen üyesi olduğunun ve kooperatiften çıkarma işleminin usulsüz olduğunun tespitine, tahhüt edilen konut tapusunun davacı adına tescilini olmadığı takdirde konutun güncel değerinin tespit edilerek davalı kooperatiften tahsilinin talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, davacı asilin kooperatiften ihraç olması nedeni ile istem konusu edilen kooperatif üyelerinin tespitinde hukuki yararın bulunmadığını, davacının kooperatif üyeliğinden kaynaklanan borçları ödemesi yönünde kendisine ihtaratlar çıkarılmasına rağmen yerine getirilmemesi nedeni ile kooperatif üyeliğinden çıkarıldığını, ihraç kararının tebliğden itibaren üç aylık hak düşürücü süre içerisinde dava açılmaması sebebi ile ihraç kararının kesinleştiğini, bu nedenle ihraç kararının üzerinden on yedi yıl sonra dava açılmasının hukuken mümkün olmadığını, davacının çıkarılması nedeni ile alacakların beş yıl geçmekle zaman aşımına uğradığını, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının hukuki yararının bulunmadığı, belirtilerek; kooperatifin halen üyesi olduğunun tespiti ile çıkarma işleminin usulsüz olduğunun tespitine yönelik talebinde hukuki yararının bulanmadığından, tapunun verilmesi mümkün olmadığı takdirde konutun güncel değerinin tespit edilerek davalıdan tahsili yönündeki talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili, çıkarılma işleminin davacıya tebliğ edilmediğini, davalının eşine yapılan tebligata yönelik imza inkarında bulunulduğunu, imza örnekleri temin edilmesine rağmen inceleme yapılmadığını, davacının 2001 yılınında toplam 220.000.000-ETL ödeme yaptığını, davacının 2001 yılı için bütün yükümlülüklerini yerine getirdiğini, 2001 yılı için borç ihtarı çekilmiş ve davalıcıya tebliğ edilmemiş ise de ihtarnamelerin içerik itibariyle de hatalı olduğunu, davacının üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini, öncelikle imza incelemesi yaptırılılması gerektiğini, belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesi ile davacının istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, kooperatif üyeliğininden ihraç kararının iptali ile hiseye karşılık gelen taşınmazın teslimi, teslim mümkün olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
1. Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
2. 6100 sayılı HMK’nın 33. maddesi uyarınca Hakim, Türk hukukunu re’sen uygular. 06.1958 gün 15/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında da vurgulandığı gibi; bir davada dayanılan maddi vakıaları açıklamak tarafların, bu olguları hukuken nitelendirmek, uygulanacak Yasa maddelerini arayıp bulmak ve doğru olarak yorumlayıp uygulamak da hâkimin görevidir. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur. Başka bir ifade ile Hakim, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumludur.
3. Somut olayda, iddianın ileri sürülüş biçimine göre taraflar arasındaki uyuşmazlık kooperatif üyeliğininden ihraç kararının iptali ile hisseye karşılık gelen taşınmazın teslimi, teslim olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkindir. Zira, davacının davalı kooperatife üye olduğu ve devam eden süreçte ihraç kararı ile üyelikten çıkarıldığı çekişme konusu değildir. Uyuşmazlık, bu çıkarma işleminin usulüne uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Nitekim, ihraç kararının iptali ile davacının üyelik sıfatını yeniden kazanacağı açıktır.
4. Medeni usul hukukunda hukukî yarar, mahkemede bir davanın açılabilmesi için davacının bu davayı açmakta ve mahkemeden hukuksal korunma istemekte bir çıkarının bulunması gerektiğine ilişkin ilke anlamına gelir. Hukukî yarar dava şartlarından olup davacının dava açmakta hukuken korunmaya değer bir yararının bulunması gerekir. Bu şart, dava konusuna ilişkin genel dava şartlarından biri olup davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi ve esas hakkında hüküm verilebilmesi için varlığı gerekli olduğundan olumlu dava şartları arasında sayılmaktadır. Bir davada, menfaat (hukukî yarar) ilkesinin dava şartı olarak gözetilmesinin, yargılamanın amacına ve usul ekonomisi ilkesine uygun olacağı her türlü duraksamadan uzaktır. Bu ilkeden hareketle bir davada hukukî menfaatin bulunup bulunmadığı mahkemece, tarafların dava dosyasına sunduğu deliller, olay veya olgular çerçevesinde yargılamanın her aşamasında ve kendiliğinden gözetilmelidir. Böylelikle kişilerin haksız davalar açmak suretiyle dava hakkını kötüye kullanmasına karşı bir güvence de sağlanmış olmaktadır. O halde, eldeki davaya konu uyuşmazlıktada üyeliğin devamını sağlamak amacıyla ihraç karaının iptalinin talep edilmesinde davacının hukuki yararının bulunduğu muhakkaktır.
5. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 27. maddesine ve davalı Kooperatif Anasözleşmesi’nin 14. maddesine göre parasal yükümlüklerini yerine getirmeyen ortak hakkında çıkarma kararı verilebilmesi için gerçek borç durumunu yansıtan iki ihtar tebliğ edilmeli, kanun ve anasözleşmede yazılı süreler için ortak tarafından borç ödenmemelidir. Yine, Kanununun 16. maddesinde, kooperatif yönetim kurulunca hakkında çıkarma kararı verilen ortağın tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde itiraz davası açabileceği veya genel kurula itiraz edebileceği, üç aylık süre içinde genel kurula veya mahkemeye başvurmak suretiyle itiraz edilmeyen çıkarılma kararlarının kesinleşeceği de belirtilmiştir. Dava açmaya ilişkin bu süre hak düşürücü niteliktedir. Dolayısıyla, mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Ancak sürenin başlayabilmesi için kararın tebliği zorunludur. Bu tebliğin noter kanalıyla da yapılması şart değildir.
6. Ancak, her ne kadar davacı tarafından ihraç kararının kendisine usulüne uygun şekilde tebliğ edilmediği, tebliğ mazbatasındaki imzanın eşine ait olmadığı ileri sürülmüş ise de esasen eldeki davanın ihraç kararından çok uzun süre sonra açılmış olması, aynı şekilde çok uzun süre kooperatif ile her hangi bir hukuki ilişki kurulmaması karşısında, uyuşmazlıkta ihraç kararının zammen benimsenip benimsenmediği olğusu söz konusu olup davacı tarafından ihraç kararının tebliğinin geçersizliğine ilişkin ileri sürülen iddianın esasa ilişkin bir etkisi bulunmamaktadır.
7. Nitekim, aidat yükümlülüğü bulunan bir kooperatifte ortağın uzun süre kooperatife uğramaması ve aidat borcunun bulunup bulunmadığını takip etmemesi halinde üyeliğinin sona erdiğini ortağın zımnen kabul ettiği, diğer anlatımla üyelik haklarından zımnen vazgeçtiğini benimsediği, eylemli olarak ortaklıktan çıkma iradesini yansıttığı ve böyle bir davacının açtığı davanın TMK’nun 2. maddesinde öngörülen iyiniyet kuralına aykırı düştüğü ilke olarak kabul edilmektedir. ( Yargıtay HGK’nun 27.01.2016 tarih ve 2015/23-2641 E. – 2016/99 K. )
8. Bu çerçevede, ihracın zımnen kabul edildiği sonucuna varabilmek için kooperatifin defter, kayıt ve belgeleri üzerinde inceleme yapılarak, genel kurul kararları ile aidat alınmasına ilişkin karar alınıp alınmadığı ve üyelerin varsa kooperatif hesabına aidat yatırıp yatırmadıkları, diğer anlatımla kooperatifin aidat toplayan bir kooperatif olup olmadığı, davacının varsa ödeme yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği, genel kurul toplantılarına katılıp katılmadığı, hazirun listelerinde isminin yer alıp almadığı, anasözleşme uyarınca ortağın kooperatifine uğramasını zorunlu kılan başka bir yükümlülüğü varsa, bunun üzerinde de durularak, kooperatif ile bağlantı kurup kurmadığının tespit edilmesi gerekir.(Yargıtay 23. HD’nin 17.04.2017 tarih ve 2015/3195 E. – 2017/1143 K. )
9. Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; İDM tarafından ihracın zımnen kabulü ve dürüstlük kuralı kapsamında bir değerlendirme yapılabilmesi amacıyla kooperatifin aidat toplayan bir kooperatif olup olmadığı ve davacın ihraç tarihinden dava tarihine kadar kooperatif ile ilişkisini devam ettirip ettirmediğinin tespiti için, kooperatifin defter, kayıt ve belgelerinin kooperatiften istenilmesi, ibraz edilmezse kooperatifin adresinde defter ve kayıtların incelenmesi için gerekirse keşif yapılması, buna rağmen inceleme yapılamaz ya da defter ve belgelere ulaşılamaz ise Ticaret Sicil Memurluğundan, mümkün olmazsa İl Müdürlüğünden, kooperatifin bilançosu, gelir gider cetvelleri, yönetim ve denetim raporları, genel kurul tutanakları, ortaklık cetvelleri getirtilip bilirkişi aracılığı ile inceleme yapılarak, genel kurul kararları ile aidat alınmasına ilişkin karar alınıp alınmadığı ve üyelerin varsa kooperatif hesabına aidat yatırıp yatırmadıkları, diğer anlatımla kooperatifin aidat toplayan bir kooperatif olup olmadığı, davacının varsa ödeme yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği, genel kurul toplantılarına katılıp katılmadığı, hazirun listelerinde isminin yer alıp almadığı, anasözleşme uyarınca ortağın kooperatifine uğramasını zorunlu kılan başka bir yükümlülüğü bulunup bulunmadığı üzerinde durularak, kooperatif ile bağlantı kurup kurmadığını gösterilir şekilde açıklamalı, ayrıntılı, denetime elverişli ek bilirkişi raporu alınarak, varsa rapora ilişkin itirazlar da karşılanmak sureti ile oluşacak sonuca göre usuli kazanılmış haklar da gözetilerek davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve incelemeyle yazılı biçimde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
10. Kabule göre de; davacı taraf her biri ayrı bir davaya konu olabilecek ihraç kararının iptali, hisseye karşılık gelen taşınmazın teslimi, teslim mümkün olmadığı takdirde tazminat olmak üzere iki istemi tek bir dava içinde talep etmiştir. Davacının davalıya karşı ileri sürebileceği farklı istemlerini tek bir davada isteyebilmesi mümkün olup, bu duruma objektif dava birleşmesi denilmektedir.
11. Bir yapı kooperatifinin ortağına karşı asıl sorumluluğu parasal yükümlüğü karşılığında anasözleşmeye uygun oturmaya ya da kullanmaya elverişli konut ya da işyeri teslim etmektir. Çeşitli nedenlerle konut ya da işyeri tahsisi imkansızlığı ortaya çıktığında ortağın uygun bir tazminat isteme hakkı bulunmaktadır. Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına ortağın tüm ödemelerini yapmış olduğu belirlenirse verilecek tazminat emsal bir konutun veya işyerinin dava tarihi itibari ile rayiç değeridir. ( Yargıtay 23. HD’nın 28.02.2018 tarih ve 2015/9265 E. – 2018/589 K .)
12. Hisseye karşılık gelen taşınmazın teslimi, teslim mümkün olmadığı takdirde tazminat istemi 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 16/1. maddesi gereğince nispi karar ve ilam harcına tabidir. Aynı Kanun’un 30, 32. maddeleri uyarınca yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe, müteakip işlemler yapılamayacağı amirdir. Bu çerçevede talebe konu taşınmazın belirlenen değeri üzerinden eksik harcın re’sen tamamlatılması için anılan Kanun’un 30. maddesi gereği işlem yapılması gerekir. ( Yargıtay 23. HD’nin 09.04.2013 tarih ve 2013/338 E. – 2013/2269 K. )
13. Ortaklık hak ve sıfatına bağlı olarak dava açan kişinin, şayet yargılama sırasında bu sıfatı sona erecek olursa artık davayı takip ve sonuçlandırmakta hukuki yararı kalmaz. Zira, bu husus dava koşulu olup, davacının bu sıfatının yargılama sonuna ve hükmün kesinleşmesine kadar devam etmesi zorunludur ve bu yön mahkemece re’sen gözönünde bulundurulmalıdır. Bu nedenle, davacın taşınmaz teslimi olmadığı takdirde tazminat talebinin esasının incelenmesi için öncelikle ihraç kararının iptaline ilişkin davasının bekletici mesele yapılması ve sonucuna göre davacının üyelik durumu belirlenip buna göre teslim ve tazminat davasında davacının hukuki yararının bulunup bulunmadığının tespit edilmesi gerekirken, tüm istemlerin birlikte incelenerek karar verilmesi de doğru olmamıştır.( Yargıtay 23. HD’nin 13.05.2015 tarih ve 2015/499 E. – 2015/1535 K. )
Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurularının esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve kaldırma kararının sebep ve şekline göre sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-Davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
2-İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 14.01.2021 tarih 2019/154 E. – 2021/17 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Kaldırma kararının sebep ve şekline göre sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına
5-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere 30.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.