Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/416
KARAR NO : 2023/1625
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/12/2020
NUMARASI : 2020/11 Esas 2020/842 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
DAVA TARİHİ : 06.01.2020
KARAR TARİHİ : 10.11.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 10.11.2023
İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 24.12.2020 tarih 2020/11 Esas 2020/842 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, 13.09.2019 tarihinde, müvekkiline ait, davalı sigorta şirketi tarafından kasko sigorta poliçesi ile sigortalanan, dava dışı …’ın sevk ve idaresindeki kamyonet vasfındaki … plakalı aracın seyir halinde iken direksiyon hakimiyetini kaybederek bariyerlere çarptığını, kaza tespit tutanağında her ne kadar yalnızca aracın ön kısmı hasarlanmış gibi gösterilmişse de aracın hem yan kısmında hem de kasasında hasar meydana geldiğini, aracın toplam 45.327,25 TL’ye onarıldığını, davalı sigorta şirketi tarafından 08.10.2019 tarihinde yalnızca 22.928,00 TL ödeme yapıldığını, yapılan ödemenin müvekkilinin gerçek zararını karşılamadığını, bakiye hasarın ödenmesi için davalı sigorta şirketine 04.10.2019 tarihinde başvuru yapılmışsa da herhangi bir cevap verilmediğini iddia ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100,00 TL bakiye hasar bedelinin davalı sigorta şirketinin eksik ödeme yaparak temerrüde düştüğü tarih olan 08.10.2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 10.11.2020 havale tarihli ıslah dilekçesi ile, dava değerini 14.589,93 TL’ye yükseltmiştir.
CEVAP:Davalı vekili, müvekkili şirket tarafından hasar dosyası açıldığını, eksper incelemesi sonucunda 08.10.2019 tarihinde davacının hesabına 22.928,07 TL ödeme yapıldığını, yapılan ödemenin ardından davacının arabulucuya başvurduğunu, davet mektubunun 19.11.2019 tarihinde müvekkili şirkete ulaştığını, davacı yanın taleplerinin alındığını ve müvekkili şirket tarafından yapılan incelemede eksik poliçeden doğan tüm sorumluluğun yerine getirildiğinin tespit edildiğini, arabuluculuk görüşmelerinin “anlaşamama” ile sonuçlandığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, kazanın oluşumunda davacı tarafa ait araç sürücüsünün %100 oranında tam ve asli kusurlu olduğu, araçta kaza nedeniyle yedek parça ve işçilik olmak üzere KDV dahil toplam 37.288,00 TL hasar meydana geldiği, poliçenin 4.2 nolu bölümde “… ile arılaşması olmayan marka yetkili servislere gidilmesi durumunda, hasar bedeli üzerinden %25 tenzili muafiyet uygulanır. Onarımın yapılacağı ilde … anlaşmalı marka yetkili servisi bulunmaması durumunda muafiyet uygulanmamaktadır” hükmünün bulunduğu, buna göre araçtaki hasar bedelinin 27.966,00 TL olduğu, davalı sigorta şirketinin, davacı tarafa hasar tazminat bedeli olarak 08.10.2019 tarihinde 22.698,07 TL ödeme yaptığı, davalı sigorta şirketinin bakiye hasar tazminat yükümlülüğünün 5.267,93 TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 5.267,93 TL hasar tazminatının 08.10.2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili, ilk derece mahkemesince poliçedeki muafiyet klozu nedeniyle tazminat tutarından indirim yapılmasının hatalı olduğunu, onarımın yapıldığı servisin özel servis mi marka yetkili servisi mi olduğuna bakılması gerektiğini, servisin özel bir servis olması halinde muafiyetin uygulanamayacağını, klozda marka yetkili servisleri denilerek bu hususa işaret edildiğini, servisin marka yetkili servisi olduğu anlaşıldıktan sonra onarımın yapılacağı ilde anlaşmalı bir marka yetkili servisinin bulunup bulunmadığına bakılacağını, eğer o ilde anlaşmalı marka yetkili servisi yoksa yine muafiyetin uygulanamayacağını, eğer o ilde anlaşmalı marka yetkili servisi bulunuyorsa onarımın buralarda yaptırılıp yaptırılmadığına bakılacağını, onarımın anlaşmasız marka yetkili serviste yaptırılırsa, işte o zaman muafiyetin uygulama alanı bulacağını, müvekkilinin aracının marka yetkili servisinde değil özel serviste onarıldığından somut olayda muafiyetin uygulama alanı bulmayacağını, sigortacının özel servislerde yapılan onarımlara da muafiyet uygulamak istese idi poliçedeki klozda “anlaşmasız servisler” veya “anlaşmasız marka yetkili servislere ve özel servislere” şeklinde bir ifade kullanabileceğini, bu muafiyetin amacının, yetkili servislerin işçilik tutarlarının piyasadaki diğer servislere göre fazla olması, hasarlanan tüm mekanik aksamın ve onarılması uygun görülmeyen tüm kaporta aksamının değişimi yönünde uygulamaya gidilmesi olduğunu, oysa özel servislerin, aracın onarılabilecek durumdaki parçalarını onararak hasarı gidereceğini ve işçilik tutarlarının da piyasa rayiçleri ile sınırlı kalacağını, TTK’nın 1409 maddesi gereğince sigortacının gerçek zararı ödemekle yükümlü olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, trafik kazası nedeniyle sigortalı araçta meydana gelen hasar bedelinden, ödenmeyen bakiye kısmın kasko sigortacısından tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Taraflar arasında düzenlenen sigorta poliçesinin “Muafiyetler” başlıklı 4.2. maddesinde, … ile anlaşması olmayan marka yetkili servislere gidilmesi durumunda, hasar bedeli üzerinden %25 tenzili muafiyet uygulanacağı, onarımın yapılacağı ilde … anlaşmalı marka yetkili servisi bulunmaması durumunda muafiyet uygulanmayacağı düzenlenmiştir.
Davacıya ait aracın özel serviste onarıldığı ve araçta kaza nedeniyle KDV dahil 37.288,00 TL hasar meydana geldiği hususlarında taraflar arasında çekişme bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, hasar bedelinden, aracın özel serviste onarılması nedeniyle poliçe gereğince %25 oranında tenzili muafiyet yapılmasının mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında belirtildiği üzere, sigortalı aracı hasar gören davacının hasar onarımını davalının belirlediği anlaşmalı serviste yaptırma zorunluluğu bulunmamaktadır. Davalı ile anlaşmalı ya da yetkili servisleri arasında yapılan anlaşmalara göre iskonto uygulanması davacı sigortalıyı bağlamaz. Davacının gerçek zararının tespiti gerekir. (Yargıtay 17. HD 2021/3294 E. 2021/4214 K., Yargıtay 4. HD 2021/15201 E. 2021/3717 K. sayılı ilamları) Davacının muafiyet indirimi yapılmaması gerektiğine yönelik istinaf itirazı yerindedir.
Yukarıda açıklanan gerekçe ışığında, talebin ve istinaf sebeplerinin niteliğine göre duruşma açılmasına gerek görülmeyerek dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 24.12.2020 tarih 2020/11 Esas 2020/842 Karar sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Davanın KABULÜ ile, 14.589,93 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 996,63 TL karar harcından peşin alınan 54,40 TL harç ve 247,46 TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 694,77 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL peşin harç ve 247,46 TL ıslah harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı taraf kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden yürürlükteki AAÜT’nin 13/2. maddesi gereğince 14.589,93 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan 54,40 TL başvurma harcı, 600,00 TL bilirkişi ücreti ve 95,70 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 750,10 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7155 sayılı yasanın 19/12/2018 tarihinde yürürlüğe giren 23.maddesiyle eklenen 6325 sayılı yasanın 18/A maddesi gereğince taraflar arasında yapılan arabuluculuk faaliyeti sonunda, ileride haksız çıkacak taraftan alınmak üzere Hazine tarafından karşılanan 1.320,00-TL arabulucuk ücretinin yargılama gideri olarak davalıdan alınarak, Hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf yoluna başvuranın ödediği istinaf harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
4-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan 162,10 TL başvurma harcı, 30,00 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 192,10 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 10.11.2023