Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/396 E. 2021/624 K. 21.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/396
KARAR NO : 2021/624

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/10/2020
NUMARASI : 2020/534 Esas
TALEBİN KONUSU : İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ : 21.05.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 21.05.2021

İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 14.10.2020 tarih 2020/534 Esas sayılı ara kararın Dairemizce incelenmesi ihtiyati tedbir isteyen davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP : İhtiyati tedbir isteyen davacı, davalıların kendilerine isabet eden dairelerin kooperatifin borcundan dolayı üzerindeki hacizler nedeniyle cebri icra marifetiyle satılması üzerine 2015 Kasım ayında daire başı 150.000,0 TL bedel belirleyerek 6 kişi toplamda 900.000,00 TL üzerinden İzmir 17.İcra Müdürlüğünün 2015/16831 E.sayılı icra dosyası ile kooperatif aleyhine icra takibi başlattıklarını, ödeme emrinin kooperatifin tasfiye halinde olmasına rağmen tasfiye memurlarına tebliğ edilmemiş olması nedeniyle ödeme emri tebligatından geç haberdar olunduğunu, tebligat tarihinin düzeltilmesine yönelik açılan davanın reddi üzerine takibin kesinleştiğini ve kooperatifin taşınmazlarına haciz konulduğunu, kooperatifin icra takibinde talep edilen miktarda borcu bulunmadığını, davalılara taşınmazlarının tapularının devredildiği esnada kooperatifin borçlarından dolayı taşınmaz üzerinde hacizlerin mevcut olduğunu, kooperatifin borcu nedeniyle 21 adet taşınmazının açık artırma usulü ile satıldığını, satılan taşınmazlar arasında davalılara tahsis edilen dairelerin de bulunduğunu, taşınmazların satışına konu icra dosyasında kooperatifin alacaklı inşaat firmasına borçlu olmadığının tespiti için açılan menfi tespit davasının halen devam ettiğini, kooperatif taşınmazlarının ihalede 30.000,00 TL civarında satıldığını, davalıların ihaleye katılarak taşınmazları almalarının mümkün olduğunu, buna rağmen 30.000,00 TL civarında satılan taşınmazları için 150.000,00 TL talepte bulunulmasının iyi niyete aykırılık teşkil ettiğini, evi aynı ihalede satılan bir kısım üyelerin kooperatif aleyhine açtığı tazminat davalarında 2017 yılında taşınmazların en fazla 85.000,00 TL değere sahip olduğunun tespit edildiğini, tazminat davalarının da derdest olduğunu, 6 kişi için tek icra takibi yapılmasının da doğru olmayıp her bir davalı yönünden borçlu olunmayan miktarların ayrı ayrı hesaplanması gerekeceğini, taşınmazların satışının yapıldığı 2013 yılındaki değerleri üzerinden belirleme yapılması gerektiğini, davalıların kooperatife ödedikleri miktarların da tespit edilmesi gerektiğini, davalıların icra takibinde asıl alacak miktarı için yıllık %120 oranında fahiş faiz oranı talep ettiklerini, bu nedenle faiz oranı yönünden de borçlu olunmadığının tespiti gerektiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin tüm talep ve hakları saklı kalmak kaydıyla kooperatif aleyhine yapılan icra dosyasında 480.000,00 TL asıl alacak ve tüm asıl alacak miktarı yönünden yıllık %120 faiz oranıyla borçlu olunmadığının tespitini, takipte yasal faiz oranında talepte bulunulabileceğinin tespitini, %20 oranında kötü niyet tazminatının davalıdan tahsilini, kooperatifin üyelerine tahsisli ve içlerinde oturulmaya devam edilen hacizli gayrimenkullerin satışının kooperatif ve üyelerini mağdur etmemesi ve ileride üyeler yönünden de telafisi imkansız zararlar doğmaması açısından öncelikle teminatsız mümkün olmaması halinde kooperatife ait icra dosyası üzerinden haciz konulmuş olan gayrimenkullerin teminat olarak kabulü ile icra takibinin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini istemiştir.
CEVAP : Davalılar vekili, dava dilekçesinde imzaları bulunan kişilerin davacıyı temsil etme hak ve yetkilerinin bulunmadığını, bu nedenle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, menfi tespit davasının belirsiz alacak ve kısmi dava olarak açılamayacağını, kooperatifin borcundan dolayı müvekkillerine tahsisli dairelerin satıldığını, müvekkillerine tahsisi teklif edilen herhangi bir taşınmaz olmadığını, kooperatif yetkilileri hakkında birçok ceza davası bulunduğunu, müvekkillerine maddi zararlarının tazmini için güncel bedel olan 150.000,00 TL ile kooperatif hakkında icra takibi yaptığını, kooperatife herhangi bir aidat borcunun bulunmadığını, faiz oranının indirilmesi hakkında istemin zaten takibe yasal faiz üzerinden devam edilmesini talep etmeleri nedeniyle hukuki yarar yokluğundan reddi gerektiğini, belirtilen kararın emsal olma niteliği bulunmadığını, emsal olarak belirtilen dosyadaki taşınmazların oturma ruhsatlarının bulunmadığını ancak müvekkillerinin taşınmazlarının oturma ruhsatı bulunduğunu, İİK 72 maddesi gereğince icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yoluyla takibin durdurulmasına karar verilemeyeceğinden tedbir talebinin reddi gerektiğini, yapılan takip kötü niyetli olmadığından kötü niyet tazminatı istenemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, İzmir 17.İcra Müdürlüğünün 2015/16831 Esas sayılı icra takip dosyasında alacaklıların davalılar ve borçlunun davacı kooperatif olduğu, takibin dayanağının alacaklılar adına isabet eden taşınmazların kooperatifin borcundan dolayı 3.kişilerce cebri icra ile sattırılmaları neticesinde 150.000,00 * 6 = 900.000,00 TL zararın tahsili istemine ilişkin olduğu, İİK.72/3 maddesine göre icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yoluyla takibin durdurulmasına karar verilemeyeceği, ancak borçlunun gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın %15’inden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebileceği, davacıların iddialarının yargılamaya muhtaç olduğu bu aşamada toplanan delillere göre yaklaşık ispatın sağlanamadığı gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı ihtiyati tedbir isteyen davacı kooperatif tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ: İhtiyati tedbir isteyen (davacı), dava dilekçesini tekrar ederek öncelikle icra dosyası üzerinden kooperatife ait çok sayıda taşınmazın haczedildiğini, bir kısım ortakların halen hacizli gayrimenkullerde ikamet etmeye devam ettiğini, söz konusu gayrimenkullerin satılması durumunda telafisi mümkün olmayan zararların oluşacağını, kooperatifin ve üyelerinin zor duruma düşerek mağdur olacağını, gerek dava dilekçesinde belirtilen hususlar gerekse ibraz edilen Yargıtay kararları ve gerekse delillerle yaklaşık ispatın sağlandığını, her bir davalının evinin konumu, katı vs özelliklerinin farklılık gösterdiğini, her bir daire için aynı bedel üzerinden kooperatifin sorumlu olması düşünülemeyeceğinden her bir alacaklı için ayrı icra takibi başlatılması gerektiğini, 2017 yılında taşınmazların en fazla 85.000,00 TL değere sahip olduğunun tespit edilmesine rağmen davalıların 2015 yılında başlattıkları takipte daire başına 150.000,00 TL bedel talep etmelerinin hukuka, mantığa ve hakkaniyete aykırılık teşkil ettiğini, dosyada yaklaşık ispatın sağlandığını, kooperatifin daha fazla mağdur olmaması ve ileride de üyeler yönünden telafisi imkansız zararlar doğmaması açısından icra takibin tedbiren durdurulması gerektiğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle, kararın kaldırılmasını ve ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Talep; icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında icra takibinin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda yazılı gerekçeyle talebin reddine karar verilmiştir.
HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf incelemesi, istinafa başvuran tarafın istinaf başvuru dilekçesinde bildirdiği sebeplerle ve kamu düzeniyle sınırlı olarak yapılmıştır.
İİK’nın 72/3. maddesinde ” İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu geçikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Dava konusu somut olayda, davalılara isabet eden dairelerin davacı kooperatifin borcundan dolayı cebri icra marifetiyle satılması nedeniyle davalılar tarafından davacı kooperatif hakkında yapılan icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında davacı kooperatif tarafından icra takibinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir isteminde bulunulmuştur. İİK’nın 72/3. maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemeyeceğinden ve davacı tarafça ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesi de istenmediğinden ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamış ve istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İhtiyati tedbir isteyen davacının istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İhtiyati tedbir isteyen davacı yönünden istinaf karar harcı olan 97,70 TL’den peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 43,30 TL’nin ihtiyati tedbir isteyen davacıdan tahsiline,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile ihtiyati tedbir isteyen davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.21.05.2021