Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/386 E. 2022/1007 K. 27.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/386
KARAR NO : 2022/1007

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03.12.2020
NUMARASI : 2020/105 Esas 2020/682 Karar
DAVANIN KONUSU : Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan Tazminat
KARAR TARİHİ : 27.06.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 27.06.2022

İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 03.12.2020 tarih 2020/105 Esas 2020/682 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, müvekkilinin ortağı ve yöneticisi olduğu … A.Ş’ye İzmir 4. Sulh Ceza Mahkemesinin 2016/3664D.İş sayılı kararıyla kayyım atanmasına karar verildiğini, bu tarihten itibaren şirket yönetiminin … tarafından görevlendirilen davalılar tarafından yerine getirildiğini, şirketin yönetim kurulunu oluşturun davalı kayyımların şirketi zarara uğrattıklarını, kötü yönetimin … kredi derecelendirme kuruluşu raporlarına yansıdığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik 50.000,00TL’nin … A.Ş’ye ödenmesine ve müvekkilinin ortaklıktan dolayı uğradığı zararın-payı oranında hesaplanarak şimdilik 50.000,00 TL’nin müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalılar vekili, müvekkili …’in kayyım olmaması nedeniyle kendisine husumet yöneltilemeyeceğini, 691 sayılı KHK’nın 11. maddesi ve bu maddenin göndermesi ile 6755 sayılı Kanunu 37 ve 38. maddeleri gereğince atanan kayyımların hukuki ve cezai sorumlulukları açısından yargı bağışıklığına sahip olduklarını, 6723 sayılı Kanunun 32. maddesi ile CMK’nın 133. maddesine eklenen 5. fıkra ile bu madde uyarınca kayyımların görevleriyle ilgili iş ve işlemlerden dolayı tazminat davalarının devlet aleyhine açılabileceğini, dava dilekçesinde belirtilen kredi kurumuyla bir anlaşma bulunmadığı için bu kuruma mali veriler verilmediğini, bu kuruluş hakkında hukuki ve cezai başvuru yapılacağını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, 6758 sayılı yasanın 20/1. maddesinde ” 19.10.2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ile temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi … tarafından devralınan şirketler ve bunların varlıkları ile ilgili olarak Fona verilen yetkiler, bu Kanun ile …na verilen kayyımlık görevi ile satış veya tasfiye işlemlerinde, bu şirketlerin yahut bunların sahiplerinin Fona borçlu olup olmadığına ve varlıkları üzerinde … haczi bulunup bulunmadığına bakılmaksızın kıyasen uygulanır. Bu madde kapsamında … tarafından atanan veya görevlendirilenler hakkında ve bu kapsamda icra edilen iş ve işlemler hakkında 25/7/2016 tarihli ve 6755 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması ile Bazı Kurum ve Kuruluşlara Dair Düzenleme Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanunun 37 nci ve 38 inci maddeleri uygulanır. Şirketlerin tasfiye işlemlerini yürütmek üzere … tarafından görevlendirilen tasfiye komisyonu, adli işlemler veya davalar bakımından taraf ehliyetine sahiptir. …nun kayyım olarak atandığı şirketlerin ya da bunların varlıklarının bu madde kapsamında satışından elde edilecek tutarlar yargılamanın kesin hükümle sonuçlandırılmasına kadar bir hesapta nemalandırılır.” düzenlemesinin bulunduğu, söz konusu maddenin atıf yaptığı 6755 sayılı yasanın 37/1 maddesinde ” 15.07.2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında karar alan, karar veya tedbirleri icra eden, her türlü adli ve idari önlemler kapsamında görev alan kişiler ile olağanüstü hal süresince yayımlanan kanun hükmünde kararnameler kapsamında karar alan ve görevleri yerine getiren kişilerin bu karar, görev ve fiilleri nedeniyle hukuki, idari, mali ve cezai sorumluluğu doğmaz.” düzenlemesi bulunduğu, söz konusu düzenlemeler göz önüne alındığında davalı kayyımlar hakkında dava açılamayacağı ve dava açılması için gereken dava şartının mevcut olmadığı gerekçesiyle, davanın HMK 114/2 ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, kayyım heyetinin kötü yönetiminin açık olduğunu, müvekkilinin ortağı olduğu diğer şirket olan … A.Ş. hakkında yapılan yargılamada mahkemenin Ağır Ceza Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verdiğini, eldeki davada doğrudan red kararı verilmesinin doğru olmadığını, davalıların hukuki, idari, cezai ve mali sorumluluğu bulunduğunu, Anayasa Mahkemesinin 16.07.2020 tarih 2018/31E 2020/38K numaralı kararı ile açıkca 6755 sayılı Kanunun 37. maddesinin suztan ve sorumluluktan kurtulmaya yönelik perdeleme olarak kullanılacağını, kanun metninin bu geniş yoruma imkan sağlamadığı ve geniş yorum ile adaletin pençesinden kurtulmak amacıyla doğurmayacağı, kamu gücüne dayanan yetkinin kullanımının şeffaflığının sağlanması gerektiğini, kayyımların kötü niyetli olarak şirketi zarara uğrattıklarını, müvekkilinin ortağı olduğu şirketlerin kötü yönetim nedeniyle satış noktasına geldiğini, zararın artmaması için kayımların görevden el çektirilmesine dair tedbir kararı verilmesi icap ettiğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, şirket yöneticilerinin sorumluğu nedeniyle tazminat istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.Davacı vekili, müvekkilinin ortağı ve yöneticisi olduğu şirkete CMK’nın 133. maddesi uyarınca …’nin kayyım olarak atandığını, davalı kayyımların şirketi zarara uğrattıklarını ileri sürerek tazminat isteminde bulunmuştur. 6758 sayılı yasanın 20/1. maddesinde ” 19.10.2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ile temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi … tarafından devralınan şirketler ve bunların varlıkları ile ilgili olarak …a verilen yetkiler, bu Kanun ile …na verilen kayyımlık görevi ile satış veya tasfiye işlemlerinde, bu şirketlerin yahut bunların sahiplerinin …a borçlu olup olmadığına ve varlıkları üzerinde … haczi bulunup bulunmadığına bakılmaksızın kıyasen uygulanır. Bu madde kapsamında … tarafından atanan veya görevlendirilenler hakkında ve bu kapsamda icra edilen iş ve işlemler hakkında 25/7/2016 tarihli ve 6755 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması ile Bazı Kurum ve Kuruluşlara Dair Düzenleme Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanunun 37 nci ve 38 inci maddeleri uygulanır. Şirketlerin tasfiye işlemlerini yürütmek üzere … tarafından görevlendirilen tasfiye komisyonu, adli işlemler veya davalar bakımından taraf ehliyetine sahiptir. …nun kayyım olarak atandığı şirketlerin ya da bunların varlıklarının bu madde kapsamında satışından elde edilecek tutarlar yargılamanın kesin hükümle sonuçlandırılmasına kadar bir hesapta nemalandırılır.” düzenlemesine, söz konusu maddenin atıf yaptığı 6755 sayılı yasanın 37/1 maddesinde ” 15.07.2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında karar alan, karar veya tedbirleri icra eden, her türlü adli ve idari önlemler kapsamında görev alan kişiler ile olağanüstü hal süresince yayımlanan kanun hükmünde kararnameler kapsamında karar alan ve görevleri yerine getiren kişilerin bu karar, görev ve fiilleri nedeniyle hukuki, idari, mali ve cezai sorumluluğu doğmaz.” düzenlemesine yer verilmiş olması karşısında dava şartı bulunmadığından davanın reddine karar verilmiş olması yerindedir. Davacı vekili, aynı konuda yine davacının ortağı olduğu … A.Ş ile ilgili olarak açılan davada İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/102E, 2020/428K sayılı kararıyla davaya ağır ceza mahkemesinin bakmakla görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verildiği için eldeki davada da görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini istinaf nedeni olarak ileri sürmüştür. CMK’nun 133.maddesinin beşinci fıkrasında; bu madde uyarınca atanan kayyımların görevleri ile ilgili iş ve işlemlerinden dolayı tazminat davalarının 142 ila 144. maddeler uyarınca Devlet aleyhine açılacağı, CMK’nun 142 (2) maddesinde ise, istemin zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır ceza mahkemesi tazminat konusu işlemle ilişkili ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza dairesi yoksa en yakın ağır ceza mahkemesinde karara bağlanacağı belirtilmiş olup bu yasal düzenlemelere göre bu tür davalara bakmakla ağır ceza mahkemesi görevli ise de devlete karşı dava açılması gerektiği, her şekilde kayyım olarak atanan kişilere karşı doğrudan dava açılamayacağı, hukuk mahkemeleri ile ceza mahkemeleri arasında görevsizlik kararı verilemeyeceği ve HMK’nın 20. maddesinin uygulanamayacağı açık olmakla, davacının emsal olarak gösterdiği bu kararın pratikte görevsizlik kararı değil davanın usulden reddi kararı olduğu, böylelikle davacının istinaf itirazlarının yerinde olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Davanın reddi karşısında HMk’nnı 389. maddesi kapsamında ihtiyati tedbir kararı verilmesi şartları da bulunmamaktadır.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 80,70 TL maktu harçtan, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 27.06.2022