Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/376
KARAR NO : 2023/1694
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/12/2020
NUMARASI : 2014/808 Esas 2020/723 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 24.11.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 24.11.2023
İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 25.12.2020 tarih 2014/808 Esas 2020/723 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davacı ve davalının dava dışı … Ltd. Şirketi’nin % 50 oranında ortağı olduklarını, davalının, 11/11/1998 tarihli ortaklar kurulu kararı ile şirkete 5 yıllığına müdür olarak seçildiğini, ancak müdürlük sıfatı ile bağdaşmayan, şirkete ve ortaklara zarar veren kusurlu davranışlarının olduğunu, davalının bu kapsamda sahte imzalarla toplantı yaptığını, şirketin vergi ve diğer borçlarını ödemediğini, haksız rekabet yaratan faaliyetlerde bulunduğunu, davalının, müdürü olduğu şirket ile aynı adreste ve aynı konuda faaliyet gösteren, eşinin ve kendisinin ortak olduğu … Ltd. Şirketi’ni kurarak haksız rekabet yarattığını, şirketin maddi kayıplara uğradığını, şirketin hazır müşterisinin çok önemli bir kısmının bu şirkete aktarıldığını, davalı şirket müdürünün TTK’nın 556-336. maddeleri kapsamında sorumluluğunu gerektirir hallerin gerçekleştiğini belirterek, şimdilik 135.315,56-TL zararın davalıdan tahsiline ve hükmedilecek tazminatın şirkete ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP:Davalı vekili, 6102 sayılı TTK’nun 62. maddesi uyarınca davanın zaman aşımına uğradığını, zira, davacının 2007 yılı Şubat ve Mart aylarından itibaren müvekkilinin aynı alanda faaliyet yürüten bir şirket kurduğunu bildiğini, ayrıca davacının, müvekkili hakkında İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/260 Esas sayılı dosyasında açtığı 20/04/2009 tarihli dava sırasında da bu durumu bildiğinin belirgin olduğunu, davacı tarafın 2007-2008 yıllarına ilişkin zarar isteklerinin söz konusu davada değerlendirildiğini, dolayısıyla derdestliğin söz konusu olduğunu, TTK’nın 56/1 maddesi gereğince davacının bu davaya açmak için aktif husumetinin bulunmadığını, İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/260 Esas ve 2011/630 Karar sayılı davasının “haksız rekabet” sebebine dayalı olduğunu, “red” ile sonuçlandığını, İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/253 Esas ve 2012/65 Karar sayılı dava dosyasında ise “şirketin fesih ve tasfiyesi”nin istendiğini, davanın 06/03/2012 tarihinde “kabul” ile sonuçlandığını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davanın kabulü ile, 361.097,96-TL’nin dava tarihinden itibaren yürütülecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak, dava dışı … Ltd. Şirketi’ne verilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ :Davalı vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, yerel mahkemece, davacının zarardan ancak İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesine sunulan 31.05.2011 tarihli rapor ile haberdar olduğu şeklindeki tespitinin hukuki olmadığını, derdestlik, husumet ve kesin hüküm itirazları dikkate alınarak, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddinin gerektiğini, yerel mahkeme tarafından, denetime elverişli olmayan, çelişkili raporların hükme esas alındığını, yerel mahkemece, heyetin hangi raporu hangi gerekçe ile karara esas aldığına dair hukuki bir değerlendirme yapılmadığı, … şti.nin tüm faaliyet ve gelirinin, …ltd.şti’nin zararı olarak değerlendirilmesinin hukuki ve ticari olmadığını, dava konusu … Şti.nin bir takım birikmiş vergi borçları için 26.04.2010 tarihinde 32.251,60 TL. ve 01.11.2011 tarihinde de 45.605,00 TL. olmak üzere toplam 77.856,60 TL şahsi ödeme yapılmasına karşın ve Bornova Vergi Dairesi kayıtları ile bu husus sabit iken, davalının şahsen ödediği vergi borçlarının ½’si tutarında davacının davalıyaborcu bulunmaktayken bu hususun değerlendirilmediğini, şirket karar defterinde mevcut olmasına rağmen bu güne kadar alması gereken ciro üzerinden yıllık %5 oranındaki ciro primini dahi almadığını, raporlarda, davacı taleplerini dahi aşan ve munzam zarar tespiti niteliğinde değerlendirmeler yapıldığını, belirlenecek tazminatın “… Şti.’nin maruz kaldığı kar kaybı” olarak tespit edilen tutar yerine “… Şti.nin elde ettiği Gelir” üzerinden belirlenmesinin hukuka aykırı olduğunu istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
GEREKÇE :Dava, limited şirket yöneticisinin sorumluluğuna dayalı tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Tarafların ortağı olduğu dava dışı … Ltd. Şirketi’nde davalının müdür olarak görev yaptığı dönemde dava dışı … Ltd. Şirketi’ni kurduğu ve bu şirkette de müdürlük görevini yürüttüğü, davalı tarafından … Ltd. Şirketi’nden önce davalı tarafından kurulan … Şirketi’ne satış yapıldıktan sonra müşterilere satış yapıldığı, bu şekilde müşterilere doğrudan satış yapılması gerekirken, dava dışı …. Ltd. Şirketi aracı kılınarak bu şirkete kar aktarımının gerçekleştirildiğinin tespit edildiği, aldırılan bilirkişi raporları sonucunda davalının müdürlük görevinin sağladığı yetkilerle yaptığı söz konusu işlemlerle davacının da ortağı bulunduğu dava dışı şirketin hak ve menfaatlerine zarar verdiği, davalının, dava dışı şirkete karşı haksız rekabette bulunarak özen ve bağlılık yükümlülüğüne aykırı davrandığının tespit edildiği, somut olayda davacı tarafından, davalı müdürün sorumluluğuna dayanıp, dava dışı şirketin zararının giderilmesi talep edildiğinden takas mahsup definin ileri sürülemeyeceği, bu gerekçeye dayalı yerel mahkeme kararında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı değerlendirilmiştir.
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; tarafların iddia ve savunmaları ile dayandıkları belgelere göre; netice itibariyle ilk derece mahkemesince verilen kararda bir hukuka aykırılık bulunmadığı, bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 24.666,60 TL’den peşin alınan 6.166,65 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 18.499,95 TL’nin davalıdan tahsiline,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davalının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.24.11.2023