Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/374
KARAR NO : 2023/1902
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/05/2019
NUMARASI : 2016/89 Esas 2019/344 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 21.12.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 21.12.2023
Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 29.05.2019 tarih 2016/89 Esas 2019/344 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesidavalı …, … vekili, davalılar … ve … vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacılar vekili, müvekkillerinin davalı kooperatifin ortağı iken, yönetim kurulu kararı ile ihraç edildiklerini, ancak 30.10.2013 tarihinde yapılan olağan genel kurulda kesin ihraç kararları alınmadığını, davalı yöneticilerin kooperatifi zarara uğrattıklarını, bu çerçevede davacı … ‘ın kooperatife katkı payı olarak ödediği toplam 74.617,00 TL’nin tahsili amacıyla Aliağa İcra Müdürlüğü’nün 2015/829 E. sayılı dosyasında; yine davacı …’nın kooperatife katkı payı olarak ödediği toplam 37.300,00 TL’nin tahsili amacıyla Aliağa İcra Müdürlüğü’nün 2015/832 E. sayılı dosyasında icra takibi başlattıklarını, takiplerin kesinleştiğini, ancak müvekkillerine ödeme yapılmadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; davacı … için Aliağa İcra Müdürlüğü’nün 2015/829 E. dosyasına konu 74.617,00 TL’den şimdilik 50.000,00 TL’lık maddi tazminatın ihraç tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı … ‘a verilmesine, davacı … için Aliağa İcra Müdürlüğü’nün 2015/832 E.s. dosyasına konu 37.300,00-TL’den şimdilik 20.000,00-TL’lık maddi tazminatın ihraç tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’ya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar …, … ve … vekili, Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/847 Esas, 2016/87 sayılı kararı ile tasfiye halindeki kooperatife dava dışı … ve … ‘ın kayyım olarak atandıklarını, davanın kayyımlarına bildirilmesi gerektiğini, davacıların soyut iddialarda bulunduklarını, müvekkili kooperatif tarafından davacılar tarafından başlatılan icra takibine itiraz edilmediğini, takibin kesinleştiğini, davanın haksız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, davacıların dava açmakta hukuki yararının bulunmadığını, icra takiplerinin kesinleştiğini, esas yönden ise, müvekkilinin 14.05.2014 tarihinde yönetim kurulu başkanlığından ve asil üyelikten istifa ettiğini, kooperatifin alacaklılarına karşı yalnızca malvarlığı ile sorumlu olduğunu, müvekkilinin herhangi bir kusurunun ve ihmalinin bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …, … ve … davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı …’ın kooperatif yönetim kurulundaki görevinin davacıların alacakları muaccel hale gelmeden önce sona erdiği, davacıların ayrılma payı alacaklarının ödenememesinde herhangi bir ihmal ve kusurunun bulunmadığı, bu nedenle şahsen sorumlu tutulamayacağı; davalılar …, …, …, … ve …’un davalı kooperatifin eski yöneticileri oldukları, davacıların davalı kooperatif ortaklığından ihraç edildikleri, ayrılma payı bedellerinin tahsili konusunda davalı kooperatif hakkında başlattıkları icra takiplerinin kesinleştiği, davacıların tazminat talebinun Kooperatifler Kanunu’nun 17. md. ile Anasözleşmenin 15. maddesindeki “Ayrılma Payı” alacağından farklı olup, kooperatifin kötü yönetiminin inşaat maliyetlerini artırmasına, konutların teslim süresini uzatmasına bu nedenle de ödeme güçlüğüne düşüp ortaklıktan ihraç edilmelerine sebep olduğu, ortaklıktan ihraç edilmekle zarara uğradıkları, ortaklık ilişkisi devam ederken yaptıkları ödemelerin iade edilmemesinin, uğradıkları zararı artırdığı iddiası ile, bu zararın kooperatif ve yönetimden sorumlu bulunan davalılar tarafından karşılanması talebini içerdiği, taraflar arasındaki ortaklık ilişkisinin 2012 yılında sona erdiği, davacıların ayrılma payı alacaklarının 30.11.2013 tarihinde muaccel hale geldiği, başlattıkları icra takiplerinin kesinleştiği, ancak tahsilat yapılamadığı, 2015/832 E. sayılı icra dosyasında davalı kooperatif hakkında 28.04.2017 tarihli aciz belgesi düzenlendiği, 2015 yılı itibariyle kooperatifin ödeme gücünün bulunmaması, acze düşmesi nedeniyle davacıların ayrılma payı alacağının tahsilinin mümkün olmadığı, bu nedenle davacıların, kooperatif tüzel kişiliği ile yönetim/tasfiye kurulu üyeleri davalılar aleyhine dava açmakta hukuki yararlarının bulunduğu; kooperatifin inşaat imalatlarının tamamlanıp, konutların ortaklara teslim edildiği, ferdileşme yolu ile konutların mülkiyetinin ortaklara devredildiği, bu aşamaya gelen yapı kooperatifinin amacına ulaştığının kabulü gerektiği, kooperatifin ödeme gücünün bulunmamasının, yönetim/tasfiye kurulu üyeleri davalıların görevlerini ya ihmal etmesi veya kasıtlı olarak genel kurulun çalıştırılmaması ile ilgili olduğu, bu nedenle davacıların ayrılma payının ödenmemesi konusunda, yönetim/tasfiye kurulu üyeliği görevi bulunan davalılar …, …, …, … ve …’tun şahsi sorumluluklarının bulunduğu gerekçesiyle; davalı … hakkında açılan davanın reddine, diğer davalılar hakkında açılan davanın kabulüne, icra takip dosyalarında tahsilde tekerrür teşkil etmemek ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 50.000,00 TL ayrılma payı bedelinin temerrüt tarihi 30.11.2013’ten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar …, …, …, …, … ve …’tan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine, 20.000,00 TL ayılma payı bedelinin temerrüt tarihi 30.11.2013’ten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar …, …, …, …, …ve …’tan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’ya verilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı …, davalı … vekili, davalılar … ve … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı … , bilirkişi kurulu 24.01.2017 tarihli kök raporuna göre yönetim ve tasfiye kurulu üyelerinin şahsi sorumluluğundan bahsedilebilmesi için kooperatifin davacıların ayrılma paylarını ödemeye yetecek miktarda serbestçe kullanılabilir nakde sahip olduğunun sabit olması gerektiğini, ancak kök rapordan sonra 30.11.2013 tarihi itibarıyla kooperatifin davacıların ayrılma paylarını ödemeye yetecek miktarda serbestçe kullanılabilir nakde sahip olup olmadığı yönünde herhangi bir tespit, inceleme ve belgenin dosya kapsamında mevcut olmadığını, buna rağmen ek raporda, kök rapor ile çelişecek şekilde varsayıma dayalı ve dosya kapsamına aykırı olarak yönetim ve tasfiye kurulu üyelerinin şahsen sorumlu tutulabileceği yönünde görüş bildirildiğini, 30.10.2013 tarihli genel kurulda alınan kararla, ihraç edilen üyelerin ayrılma payı alacaklarının 24 ay içinde 4 eşit taksitte ödenmesinin karar altına alındığını, muacceliyet tarihinin 30.10.2015 olduğunu, bunun için bütçe hazırlandığını, her bir üyenin 14.829,00 TL ek ödeme yapmasının kararlaştırıldığını, ilk derece mahkemesince kasıtlı olarak borçların ödenmediği ya da ek bütçe hazırlanmadığı kabul edilerek müvekkilinin şahsi sorumluluğun bulunduğu yönündeki kararının hatalı olduğunu, 14.05.2014 tarihi itibarıyla yönetim kurulu ve tasfiye kurulu üyeliğinden istifa etmesine rağmen ayrılma payı alacağından sorumlu tutulmasının haksız olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkilinin yönetim kurulunda veya denetim kurulunda herhangi bir kararın alınmasına iştirak etmediğini, davacıların kooperatif yönetim ve denetim kurulu üyelerinin sorumluluğundan kaynaklanan tazminat talep etmesi için gerekli şartların oluşmadığını, davacıların Kooperatifler Kanunu’nun 16 ve 27. maddeleri ile Ana Sözleşmenin 14. maddesine göre, keşide edilen iki ihtara rağmen kooperatife karşı olan parasal yükümlülüklerini yerine getirmedikleri için kooperatif ortaklığından çıkarıldıklarını, çıkarma kararının iptali için herhangi bir dava açılmadığını, eksik ödeme nedeniyle haklı olarak ortaklıktan çıkartıldıklarından tazminat talep etme haklarının bulunmadığını, ek rapor ile kök rapor arasındaki çelişki giderilmeksizin karar verilmesinin hatalı olduğunu, kök raporda yönetim ve tasfiye kurulu üyelerinin şahsi sorumluluğundan bahsedilebilmesi için kooperatifin davacıların ayrılma paylarını ödemeye yetecek miktarda serbestçe kullanılabilir nakde sahip olduğunun sabit olması gerektiğinin belirtildiğini, oysa ek raporda yönetim ve tasfiye kurulu üyelerinin şahsen sorumlu tutulabileceğinin belirtildiğini, bilirkişi raporunda, davacıların ayrılma payı alacaklarının 30.11.2013 tarihinde muaccel hale geldiği ifade edilmiş ise de ne dosya kapsamında ne de dosyaya sunulan bilirkişi raporlarında davalı kooperatifin bahsi geçen tarih itibariyle aciz halinde bulunduğunu gösteren herhangi bir belge bulunmadığını belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … ve … vekili, davacıların eksik ödeme nedeniyle haklı olarak ortaklıktan çıkartıldıklarını, bu nedenle davalı kooperatif yöneticilerinden tazminat talep etme haklarının bulunmadığını, davacıların, davalı kooperatiften, Kooperatifler Kanunun 17. maddesi ve Ana Sözleşmenin 15. maddesinde düzenlenen ayrılma payı alacağı dışında herhangi bir tazminat talep etme haklarının bulunmadığını, davacıların ayrılma payları yönünden icra takibi başlattıklarını ve takiplerin kesinleştiğini, dava dilekçesinde talep edilen alacağın ayrılma payı alacağı olduğuna dair herhangi bir ifadeye yer verilmediğini, davacıların ortaklıktan ihraç edilmelerinin davalı kooperatifin kötü yönetilmesinden kaynaklandığı, kooperatif ortaklığından ihraç edilmekle ayrılma payı alacaklarının dışında zarara uğradıkları, ortaklık sıfatlarının devam ettiği süreçte kooperatife yapmış oldukları ödemelerin kendilerine iade edilmesinin zararlarını karşılamaya yetmeyeceği düşüncesiyle eldeki davayı açtıklarını, davacıların işbu davayı açmalarının mümkün olmadığını, müvekkili … ‘nun diğer davalı …’ın 14.05.2014 tarihinde yönetim kurulu üyeliğinden istifa etmesi üzerine ve onun yerine yedek üye olarak getirildiğini, müvekkili …’nun davacıların ihraç edildikleri dönemde yönetim kurulunda görevli olmadığından ve tasfiye kurulunda yer almadığından kendisine herhangi bir sorumluluk yüklenmesinin mümkün olmadığını, müvekkili …’nun, davacıların alacaklarının kesinleşme tarihi olan 30.11.2013 tarihinden sonra yönetim kuruluna dahil olduğunu, tasfiye kurulunda hiç görev almadığını, bilirkişi raporunda davacıların talep ettiği alacaklardan sorumlu olan kişiler arasında müvekkili …’nun sayılmadığını, diğer müvekkili …’ın, davalı kooperatifin yönetim kuruluna 30.01.2013 tarihli yönetim kurulu kararı ile seçildiğini, göreve gelmeden çok önce kooperatife ait tüm oturma ruhsatlarının alınmış ve tapuların ilgililere dağıtılmış olduğunu, davalı kooperatifin tasfiye süreci sonuçlanmadan aciz içerisinde olup olmadığının tespitinin mümkün olmadığını, davacıların ayrılma payı alacaklarının 30.11.2013 tarihinde muaccel hale geldiği kabul edilmiş ise de, dosya kapsamında ve bilirkişi raporlarında davalı kooperatifin bu tarih itibariyle aciz halinde bulunduğunu gösteren herhangi bir belge bulunmadığını belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, davacıların davalı kooperatiften ihraç edilmeleri nedeniyle kooperatife ödendiği iddia edilen katkı payı bedellerinin iadesi istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler ile hükme esas alınan bilirkişi asıl ve ek raporlarının incelenmesi sonucunda, 10.06.2012 tarihinde davalılar …, … ve … ‘ın katılımı ile toplanan kooperatif yönetim kurulunca, iki defa ihtar gönderilmesine rağmen kooperatife olan borçlarını ödemeyen davacılar dahil 4 ortağın ortaklıktan çıkarılmasına karar verildiği, 30.07.2012 tarihinde yapılan yönetim kurulu toplantısında da yine davacılar dahil 9 ortağın ihracına karar verildiği, bu kararların davacılara tebliğ edildiği, 01.01.2016 – 31.12.2016 dönemine ait aylık genel mizana göre davacı … ‘ın 74.617,00 TL, davacı …’nın ise 37.300,00 TL alacağının bulunduğu, davacıların bu alacaklarının tahsili amacıyla kooperatif aleyhine ayrı ayrı icra takipleri başlattıkları, kooperatif tarafından itiraz edilmeyen takiplerin kesinleştiği, 18.09.2011 tarihinde yapılan genel kurulda 3 yıl görev yapmak üzere yönetim/tasfiye kuruluna davalılar …, … ve …’un, denetim kuruluna dava dışı … ve …’in seçildikleri, 30.10.2013 tarihinde yapılan genel kurulda yönetim kuruluna davalılar …, … ve … ‘un, tasfiye kuruluna davalılar …, … ve …’un seçildiği, davalı …’ın 14.05.2014 tarihinde yönetim kurulu üyeliğinden istifa ettiği, yerine yedek üye olarak davalı …’nun getirildiği; Kooperatif kayıtlarına göre diğer ortakların ödemelerinin, genelde 100.000,00 TL’nin üzerinde olduğu, davacı …’ın 74.617,00 TL, diğer davacı …’nın ise 37.300,00 TL ödemesinin bulunduğu, davacıların 2012 yılında ortaklıktan çıkarıldıkları, 2012 yılı olağan genel kurul toplantısının 30.10.2013 tarihinde yapıldığı, faaliyet ve hesapların ibra edildiği, davacıların alacaklarının bilanço tarihinden itibaren bir ay içinde 30.11.2013 tarihine kadar ödenmesi gerektiği, kooperatif yönetimini oluşturan davalıların bu sürede ödeme yapmadıkları, davalıların alacaklarının tahsili amacıyla icra takibi başlattıkları, davacıların ayrılma payı alacaklarının davalı kooperatiften tahsil etmelerinin mümkün olmadığını, kooperatifin ödemeden aciz halinde olduğunu kanıtladıkları takdirde davalılardan alacak talep edebilecekleri, davacılardan …’nın Aliağa İcra Müdürlüğü’nün 2015/832 E. sayılı takip dosyasında borçlu kooperatif hakkında 25.04.2017 tarihli borç ödemeden aciz vesikası aldığı, aciz belgesinin davanın açılmasından sonra alındığı ancak icra takibinin açıldığı tarih itibariyle kesinleştiği, bu nedenle davalı kooperatif açısından dava tarihi itibariyle aciz şartının gerçekleştiği, davacılar ile davalı kooperatif arasındaki ortaklık ilişkisinin 2012 yılında sona erdiği, davacıların alacağının 30.11.2013 tarihinde muaccel hale geldiği, bu tarihte yapılan genel kurul toplantı gündeminin 5. maddesinde kesin ihraçtan dolayı alacaklı olanlara genel kurul tarihinden itibaren en fazla 24 ay içerisinde eşit taksitte ödeme yapılmasına karar alındığı, ancak erteleme kararı alınabilmesi için, ortaklığı sona erenlere yapılacak ödemelerin kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürecek seviyede olması gerektiği, davacılara yapılacak ödemelerin kooperatifin varlığını tehlikeye düşürecek tutarda olmadığı, bu nedenle erteleme kararının geçersiz olduğu, kooperatif yönetiminde görev alanların, kooperatifin borçlarının ödenmesinden sorumlu oldukları anlaşılmaktadır.
İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi asıl ve ek raporlarında tarafların iddia ve savunmalarının ayrıntılı şekilde incelenip değerlendirilmiş ve tarafların itirazlarının ek raporlarda karşılanmış olmasına, kooperatif yöneticisi olan davalıların sorumluluğunun gerçek zarara göre tespit edilmiş olmasına, bilirkişi asıl ve ek raporlarının hüküm kurmaya ve denetime elverişli, dosya kapsamına ve olayın oluş şekline uygun olmasına, yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere, bu delillerin takdirinde ve verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamakla istinafa gelen taraf vekillerinin istinaf itirazları yerinde değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranların dilekçelerinde yer verdikleri itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı …, davalı … vekili, davalılar .. ve … vekilinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı … yönünden istinaf karar harcı olan 4.781,70 TL’den peşin alınan 1.195,45 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 3.586,25 TL’nin davalı …’tan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı … yönünden istinaf karar harcı olan 4.781,70 TL’den peşin alınan 1.195,45 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 3.586,25 TL’nin davalı …’dan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davalı … yönünden istinaf karar harcı olan 4.781,70 TL’nin davalı … ‘dan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Davalı … yönünden istinaf karar harcı olan 4.781,70 TL’nin davalı …’dan alınarak hazineye gelir kaydına
6-İstinaf başvurusu nedeniyle istinaf yoluna başvuranlar tarafından yapılan giderlerin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.21.12.2023