Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/361
KARAR NO : 2023/1676
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10.12.2020
NUMARASI : 2017/1051 E. – 2020/653 K.
DAVANIN KONUSU : Destekten Yoksun Kalma Tazminatı – Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ : 23.11.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 23.11.2023
İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 10.12.2020 tarih 2017/1051 E. – 2020/653 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … Sigorta A.Ş. vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davacıların desteğinin davalıların maliki, sürücüsü ve ZMM sigortacısı olduğu aracın karıştığı trafik kazasında hayatını kaybettiğini, davacıların destekden yoksun kaldığını, maddi ve manevi zarara uğradığını, belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile belirsiz alacak davası şeklinde 2.000,00-TL destekten yoksun kalma tazminatı ile toplam 200.000,00-TL manevi tazminatın, tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı … vekili, soruşturma ve ceza davasının sonucunun beklenilmesi gerektiğini, davalının kusurunun bulunmadığını, kusur tespiti için bilirkişi içncelemesi yapılması gerektiğini, destenden yoksun kalma zararınından diğer davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğunu, davacılara somut kaza nedeniyle yapılan ödememelerin hesaplanacak tazminat miktarından indirilmesini, manevi tazminat taleplerinin fahiş olduğunu, avans faizi talep edilemeyeceğini, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili, sigortalı aracın zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı olduğunu, kusur ve destekden yoksun kalma tazminatının tespiti edilmesi için yeni genel şartlara göre hesaplama yapılması gerektiğini, davalının sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında gerçek zarar nispteinde poliçe limiti ile sorumlu olduğunu, avans faiz talep edilemeyeceğini, temerrüte düşürülmediğini, dava tarihinden yasal faiz talep edilebileceğini, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı sürücü davalı sürücü …’in % 25 oranında tali, müteveffanın ise %75 oranında asli kusurlu olduğu, kazanın teminat kapsamında kaldığı, davacı …’in 51.354,30-TL, davacı …’in 9.042,64-TL destekten yoksun kalma zararının bulunduğu, zararın poliçe teminat limiti kapsamında kaldığı, olay nedeni ile davacılar …’ için 17.000,00-TL, …, …, … ve … için ayrı ayrı 10.000,00-TL manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği, belirilerek; davanın kısmen kabulüne fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiştir.
Karara karşı davalı … Sigorta A.Ş. tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı … Sigorta A.Ş. vekili, dava öncesi dava şartı arabuluculuğa başvurulmadan dava açıldığını, destek tazminatı hesaplamasında genel şartların esas alınması gerektiğini, tazminatın TRH 2010 ve 1,8 teknik faize göre hesaplanmadığını, kusur tespitinin adli tıp trafik ihtisas dairesi tarafından yapılmadığını, müteveffanın gelirinin asgari ücret olarak kabul edilmesi gerektiğini, davacıların kaza sebebiyle elde ettiği gelir ve tazminatların mahsup edilmediğini, dava tarihinden yasal faiz yürütülmesi gerektiğini, belirterk; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davacılar vekili istinafa cevap dilekçesinde davalının istinaf talebinin reddini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, işletenin hukuki sorumluluğu ve ZMMS poliçesi kapsamında ölümlü trafik kazası nedeni ile davacıların tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
1. Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
2. 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayılı yasanın 20. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5. maddesine eklenen 5/A- 1 maddesi ile konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak düzenlenmiş ise de; 29.07.2017 tarihli eldeki davada, kanunların geriye yürümezliği ilkesi gereğince dava tarihinden sonra getirilen söz konusu ara buluculuk dava şartının uygulanamayacağı izahtan varestedir.
3. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. 85/1. ve 85/son maddeleri ile Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına göre trafik kazası nedeniyle oluşan davacının maddi zararından davalı sigorta şirketi ile işleten sıfatına haiz araç maliki ve sürücünün, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olduğu amirdir.(Yargıtay HGK’nun 15.6.2011 tarih ve 2011/17-142 E. – 2011/411 K., 17. HD’ nın 20/05/2013 tarih ve 2012/8984 E. – 2013/7276 K.) 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanun’unun 92. maddesinin (f) bendi ile Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartlarının gereği manevi tazminat poliçe kapsamı dışında olduğundan davalı sigorta şirketinin manevi tazminat talebi yönünden her hangi bir sorumluluğu söz konusu değildir. Buna karşın, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85 ve 90. maddeleri kapsamında davacıların manevi zararından işleten sıfatına haiz araç maliki ile araç sürücüsünün, sürücünün kusuru oranında sorumludur.
4. Davalının sorumluluğunun belirlenebilmesi için olayın oluşumunda tarafların mevcut kusur durumun tespiti önem arz eder. Dava konusu olaya ilişkin İzmir 25. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2018/306 Esas sayılı dava dosyası kapsamında yapılan yargılamada, sigortalı araç sürücünün tali kusurlu olduğu kabul edilerek sanığın cezalandırılması cihetine gidildiği, istinaf incelemesini müteakip kararın 04/06/2020 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
5. Ceza Mahkemesi kararlarının Hukuk Mahkemesine etkisi Borçlar Kanununun 53. (TBK 74) maddesinde düzenlenmiş olup, Hukuk Hâkimi Ceza Mahkemesinin kesinleşmiş kararları karşısında esas bakımından ilke olarak bağımsız kılınmıştır. Ceza Mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların Hukuk Hâkimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır. Ancak, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır. (Yargıtay HGK’nın 24/12/2014 tarih ve ve 2014/4-846 E. – 2014/1091 K.) Ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararı ile belirlenen bu maddi olguların hukuk mahkemesi tarafından kabulü zorunludur. (Yargıtay 17. HD’nın 14/06/2016 tarih ve 2015/3502 E. – 2016/7282 K.)
6. Bu çerçvevede, dosyaya kazandırılan açıklamalı, ayrıntılı, denetime elverişli bilirkişi raporu ile olaya ilişkin ceza dava dosyası kapsamında belirlenen maddi olgular çerçevesinde, oluş şekline uygun düşecek biçimde, taraflara kusur atfını gerektiren sebeplerin somut olarak açıklanması suretiyle, kusur değerlendirilmesi yapılarak, müteveffanın % 75 oranında asli, davalı sürücü …’in % 25 oranında tali kusurlu olacak şekilde kusur durumunun tespit edilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
7. Müteveffa ev hanımı olması nedeniyle zararının hesaplanması sırasında esas alınan asgari ücret, bir çalışmanın karşılığı değil ekonomik bir değer taşıyan yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinin karşılığı olduğundan ücretle fiilen çalışanlara uygulanmak için getirilen asgari geçim indiriminin, tazminat hesaplamasında esas ücrete dahil edilmemesi gerekir. ( Yargıtay 4. HD’nin 14.05.2013 tarih ve 2012/13504 E. – 2013/9315 K.)
8. Tazminatı isteminde bulunan hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda 1931 tarihli PMF cetvellerine göre saptanmakta ise de gerçek zarar hesabı özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu nedenle TRH 2010 yaşam tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesi güncel veriler ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olduğundan tazminat hesaplamasında TRH 2010 yaşam yönteminin kullanılması gerekir. ( Yargıtay 4. HD’nın 03.01.2022 tarih ve 2021/9412 E – 2022/3622 K., 17. HD’nin 23.03.2021 tarih ve 2020/ 6173 E. – 2021/ 3121 K.) Aynı şekilde, yeni genel şartlar zamanında düzenlenen poliçelerde yeni genel şartlardaki hesaplama tekniği uygulanamayacağı için tazminat hesabında eski uygulamalardaki gibi progresif rant yönteminin kullanılması ile bilinmeyen (işleyecek) devredeki gelirlerin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi icap etmektedir. (Yargıtay 17. HD’nin 24.02.2021 tarih ve 2019/3292 E. – 20121/1848 K. ) TRH 2010 yaşam tablosundaki ömür sürelerinin PMF 1931 yaşam tablosundaki ömür sürelerine göre daha uzun olduğu bilinen bir gerçek olup, TRH 2010 yaşam tablosu zarar gören yararınadır. Dolayısıyla, PMF yaşam esas alınarak yapılan hesaplama tazminat sorumlularının lehine olduğundan bu husus istinaf kanun yoluna başvuran davalının sıfatına göre sonuca etkili değildir.
9. Esasen, haksız eylem nedeniyle meydana gelen zararda ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüt oluşmuş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir. Davalı …’nın sigorta bedelini ödeme yükümlülüğü gerekli belgelerle birlikte …’na başvuru yapıldığı tarihte, böyle bir başvuru olmadığı takdirde ise dava tarihinde doğmaktadır.( Yargıtay 4. HD’nın 16.06.2022 tarih ve 2021/13625 E. – 2022/8912 K. ) Bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüdün gerçekleştiği ve davalının temerrüt faizinden sorumlu olduğunun kabulü gerekecektir. Islah edilen miktar yönünden de temerrüt tarihinden itibaren faiz yürütülmelidir. ( Yargıtay 4. HD’nın 30.06.2022 tarih ve 2022/1725 E. – 2022/9741 K. )
10. Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmasına, kusurun olayın oluş şekli ve dosya kapsamına uygun olarak belirlenmesine, davacıların destekden yoksun kalama tazminatına hak kazanmasına, destekten yoksun kalma zararın anılan ilke ve esaslar ile örtüşecek şekilde olayın oluş şeklline ve dosya kapsamına uygun olarak belirlenmesine, tazminatının AGİ dahil edilmemiş asgari ücret üzerinden hesaplamasına, tazminattan indirim yapılması gerektiren bir ödeme bulunmamasına, yaşam tablosuna ilişkin ileri sürülen istinaf itirazlarının sonuca etkili olmamasına, tazminatın poliçe limiti dahilinde hüküm altına alınmasına, zararın poliçe kapsamı dışında kaldığının davalı sigorta şirketi tarafından ispat edilememiş olmasına, hüküm altına alınan maddi tazminatın tamamına davalıların sıfatına uygun şekilde tespit edilen temerrüt tarihinden faiz yürütülmesine, tarafların iddia ve savunmaları ile dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin doğru nitelendirilmesine, hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, ilk derece mahkemesince verilen kararda bir hukuka aykırılık bulunmamakla, istinaf itirazları yerinde değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … Sigorta A.Ş.’nin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı … Sigorta A.Ş. yönünden istinaf karar harcı olan 4.125,71-TL’den peşin alınan 1.031,43-TL’nin mahsubu ile bakiye 3.094,28-TL harcın davalı … Sigorta A.Ş.den alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı … Sigorta A.Ş. tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 23.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.