Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/359 E. 2021/653 K. 31.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/359
KARAR NO : 2021/653
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20.10.2020
NUMARASI : 2019/161 E. 2020/523 K.
DAVANIN KONUSU: Ortaklığın Fesih ve Tasfiyesi, Alacak
KARAR TARİHİ: 31.05.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 31.05.2021

İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 20.10.2020 tarih 2019/161 E. 2020/523 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı arasında 01.11.2014 tarihinde sözleşme imzalandığını, bu sözleşmenin kapsamının “…, …, … ve bundan sonra taraflarca alınan marka ve franchiselerin işletilmesi ve ortaklığı” olduğunu, taraflar arasında gizli adi ortaklık ilişkisi bulunduğunu, davalı tarafından ödenmesi gereken miktarın ödenmediğini, davalının … Organize Sanayi Bölgesi Çarşısında yatırım yapmak üzere müvekkili şirket yetkilisi …’e teklif götürdüğünü, tarafların bu sözleşme doğrultusunda organize sanayi bölgesi çarşısında … Bayiliği açtıklarını, davacının fiziken işletmede fazla görünmek istemediğini, tüm işlerle müvekkili şirket yetkilisinin ilgilendiğini, bu süreçte işletmenin zarar etmeye başlaması üzerine davalının elini eteğini çektiğini, müvekkili şirketin giderleri karşılamayınca kredi çekmek mecburiyetinde kaldığını, davalının işletme müdürlüğünü de yapmayarak kendine başka şirket kurduğunu, tüm mesaisini bu şirkete harcadığını, müvekkili şirket ile davalı kazanç sağlayabilmek amacıyla sos satışı yapmaya ve gelirini yarı yarıya paylaşmaya karar verdiklerini, ancak bir süre sonra davalının bu satışları kendi şirketi üzerinden yapmaya ve ürün bedellerini kendisi tahsil etmeye başladığını, söz konusu bedellerin yarısının müvekkiline ait olması gerekirken müvekkili şirkete hiçbir ödeme yapmadığını, karşılıklı ihtarnamelerden ortaklığın devamının mümkün olmadığının açıkca anlaşıldığını ileri sürerek, adi ortaklığın tasfiyesine, 10.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, taraflar arasında adi ortaklık kurulduğundan bahsedilemeyeceğini, sözleşmenin ruhu ve lafzından müvekkillerinin yatırımcı saikiyle imza koyduğunun anlaşıldığını, müvekkilinin sözleşmede kararlaştırılan tutarları zamanında ödediğini, ancak davacı yanın üzerine düşen edimleri yerine getirmediğini, davacının talep ettiği tutarın neden ve hangi kalemlerden ibaret olduğunun belirsiz olduğunu, kredi kullanımının muamma oluşturduğunu, 2015 yılı başında yatırım yapılan şirkete davacının da aynı tutarda nakit koymadığını, şirketin gelir ve giderlerinin müvekkilinin bilgisi ve kontrolünde olmadığını, davacının kötü ve basiretsiz bir yöntemde bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, davalının esnaf ve sanatkarlar odasına kaydığı bulunmadığı, Vergi Dairesine yazılan müzakereye verilen cevapta davacının yanlızca GMSİ mükellefiyeti olduğunun bildirildiği, davalının tacir olduğuna ilişkin bilgi verilmediği, UYAP sisteminden Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi sorgulamasında davalının ticaret sicil kayıdının bulunmadığının tespit edildiği, böylelikle davaya bakmakla Asliye Hukuk Mahkemesi görevli olduğu gerekçesiyle HMK’nın 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, davacının ne talep ettiğinin anlaşılmadığını, bir yandan taraflar arasında adi ortaklığın tasfiyesi talep edilirken öte yandan alacak talebinde bulunulduğunu, davacının anonim şirketin tasfiyesini mi yoksa adi şirketin tasfiyesini mi talep ettiğinin belli olmadığını, müvekkilinin davacı şirketin gizli ortağı olup olmadığı belirlendikten sonra mahkemenin görevi yönünden inceleme yapılması icap ettiğini, davada müvekkilinin davacı şirkete mi yoksa başka bir şirkete mi ortak olduğunun iddia edildiğinin net olmadığını, hangi ortaklığın tasfiyesinin talep edildiğinin bu ortaklığın hangi tarihe ve neye dayandığının ve ortaklarının kim olduğunun açıklattırılması gerektiğini istinaf nedeni olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREÇE : Dava, sözleşmeye dayalı ortaklığın feshi, tasfiyesi ve alacak istemine ilişkin ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Dava tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-a maddesi gereği her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlar mutlak ticari davadır. TTK 5/1. maddesi gereği ticari davalara bakmakla görevli mahkeme Asliye Ticaret mahkemeleridir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden itibaren yasanın 5/3. maddesi gereği asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki işbölümü olmaktan çıkmış görev ilişkisi haline gelmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi gereği göreve ilişkin kurallar kamu düzeni ile ilgili olup mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir.
Somut olayda davacı vekili 01.11.2014 tarihli sözleşmeye dayanarak eldeki davayı açmıştır. Davacı tarafça sözleşmeye dayanıldığına, davalı tarafça da imza inkarında bulunulmadığına göre mahkemenin görevi belirlenirken sözleşmenin bütün hükümleri bir bütün olarak değerlendirilerek sonuca ulaşılmalıdır. Dosyadaki sözleşmede bir yandan adi ortaklık ilişkisinden bahsedilirken sözleşmenin “3- PROJE” başlıklı maddesinin A bendinde” Şirket sahibi … olup yatırmcı … şirkete bu sözleşme tarihi ve aşağıda belirtilen sermaye miktarını yatırması ile hisse payı kadar ortak olacaktır. Azami % 50″, E bendinde “Yatırımcı resmi olarak şirkete ortak olmamakla beraber bu sözleşme ile birlikte şirkete sermaye oranı kadar her an ortak olma hakkı saklıdır.(Max %50), F bendinde ” Şirketin sermaye artırımına yatırımcının da hissesi oranında katılma hakkı mevcuttur. Bu hakkın kullanılmaması şirketin sermaye artırımı yapmasına ve hisse dağılımının buna göre taraflar arasındaki yeniden düzenlenmesine engel teşkil etmez.” hükmüne yer verilmiştir. Dava dilekçesi ve sözleşme metni izaha muhtaç olmakla birlikte sözleşmenin taraflarından birinin anonim şirket olması, uyuşmazlığın adi ortaklık dışında anonim şirket ortaklığını kapsayıp kapsamadığının deliller toplandıktan sonra değerlendirilmesinin gerekmesi, anonim şirketin TTK’da düzenlenip mutlak ticari dava kapsamında kalması karşısında davaya asliye ticaret mahkemesince bakılarak ortaya çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiğinden mahkemece davalının tacir olmadığı için davaya asliye hukuk mahkemesince bakılması icap ettiği gerekçesiyle göreve ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Bu durumda, ilk derece mahkemesi görevli olmasına rağmen görevsizlik kararı verilmiş olması nedeniyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-3 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-3 maddesi uyarınca KABULÜNE,
2-İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 20.10.2020 tarih 2019/161E, 2020/523K sayılı kararının KALDIRILMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Kaldırma kararının sebep ve şekline göre istinaf yoluna başvuranın istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
4-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-3 maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.31.05.2021