Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/325 E. 2023/1571 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/325
KARAR NO : 2023/1571

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/12/2020
NUMARASI : 2018/1289 Esas 2020/783 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 02.11.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 02.11.2023

İzmir 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 17.12.2020 tarih 2018/1289 Esas 2020/783 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davalının temlik eden bankadan kullandığı kredinin taksitlerinin zamanında ödenmemesi üzerine temlik eden banka tarafından icra takibine başlandığını, ödeme emrinin tebliği sonrası borca ve faize itirazı üzerine takibin durduğunu, davalının itirazının iptali ile takibin devamına, % 20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili, davacı tarafça İzmir 23. İcra Müdürlüğünün 2016/12513 E. sayılı dosyasıyla davalı aleyhine icra takibi başlatmış ise de, ödeme emrinde belirtilen alacak kalemlerinin belirsiz olduğunu, ödeme emrinde toplam alacak miktarı 34.277.91-TL olarak belirlenmiş olmasına karşın, bu miktarı sağlayacak alacak kalemlerinin ödeme emrinde mevcut olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, takibe konu kredilerin dayanağının 19.02.2014 düzenleme tarihli 50.000-TL limitli Genel Kredi Sözleşmesi olup, davalının iş bu sözleşmede müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzasının bulunmaması nedeniyle davalının söz konusu kredilerden kefil sıfatıyla sorumlu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ :Davacı vekili, takip konusu kredilerin ticari kredi nitelinde olup, bu kredilere ilişkin tekeffülün, kefaletin doğumundan sonra kullandırılan kredileri de kapsayacağını, ayrıca kefilin imzası bulunan genel kredi sözleşmesinin kefalet başlıklı 41.1 maddesinde de bu hususa yer verildiğini, Banka genel kredi sözleşmesinin, niteliği itibariyle çerçeve bir sözleşme olup, bu sözleşmede belirlenen koşullar içinde bankanın müşterisine, farklı nitelikte krediler kullandırabildiğini, bu tür bir kredi sözleşmesine kefalette, sözleşme dolayısıyla kullanılan kredi/kredilerden dolayı oluşan borcun bir tarihte sıfırlanması, kefilin sorumluluğunu sona erdirmediğini, banka genel kredi sözleşmesinin varlığı hâlinde müşteri, farklı tarihlerde aynı nitelikte veya farklı nitelikte krediler kullanabildiğini, kullandığı bu münferit kredi borçlarının sıfırlanmasından sonra da tekrar aynı nitelikte veya farklı nitelikte krediler kullanabildiğini, kefilin sorumluluğunun da devam ettiğini, kefalet sözleşmesi yapılırken taraflarca öngörülebilen artışlardan azami sorumluluk miktarına kadar sorumlu olacağını, davalının 05.12.2009 tarihli Genel Kredi Sözlesmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı tespit edilmiş ve takibe konu kredinin 19.02.2014 tarihinde kullandırıldığını istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE :Dava, dava dışı asıl borçluya kullandırılan genel krediler nedeniyle davalı kefil aleyhine başlatılan icra takibine yapılan itirazın İİK’nun 67. Maddesi gereğince iptali talebine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Somut olayda, yerel mahkemece aldırılan bilirkişi raporuna göre, temlik eden bankaca, Genel Kredi Sözleşmelerine istinaden dava dışı asıl borçluya ticari krediler kullandırılıp, kredi kartı tahsis edilerek kullanıma açıldığı, dava dışı …’e asıl borçlu sıfatıyla 25.05.2006 düzenleme tarihli 75.000.-TL, 15.12.2009 düzenleme tarihli 25.000.-TL ve 19.02.2014 düzenleme tarihli 50.000-TL limitli 3 adet Genel Kredi kullandırıldığı, davalının 15.12.2009 tarihli Genel Kredi Sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, kefalet limitinin 25.000.-TL olarak belirlendiği, davalının 25.05.2006 ve 19.02.2014 tarihli sözleşmelerde kefalet imzası bulunmadığı, takibe konu kredilerin dayanağının 19.02.2014 düzenleme tarihli 50.000-TL limitli Genel Kredi Sözleşmesi olup, davalının iş bu sözleşmede müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzasının bulunmaması nedeniyle davalının söz konusu kredilerden kefil sıfatıyla sorumlu olmadığı gerekçesiyle yerel mahkemece davanın reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı değerlendirilerek, HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 269,85 TL’den peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 210,55‬ TL’nin davacıdan tahsiline,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 02.11.2023