Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/321 E. 2023/1602 K. 09.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/321
KARAR NO : 2023/1602

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24.12.2020
NUMARASI : 2019/72 E. – 2020/801 K.
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 09.11.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 09.11.2023

İzmir 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 24.12.2020 tarih 2019/72 E. – 2020/801 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davalı tarafından ZMMS poliçesi kapsamında sigortalı aracın karıştığı kazada davacının yaralanığını, iş gücü kaybı, bakım ve tedavi gideri zararı oluştuğunu, kusurun sigortalı araç sürücünde olduğunu, davalının zararı karşılamakla yükümlü olduğunu, belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla belirsiz alacak davası şeklinde toplam 300,00-TL’nin temerrüd tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında bakıcı gideri yönünden dava değerini, 5948,99-TL olacak şekilde artırmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, sigortalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde % 100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu davacının ise bir kusurunun bulunmadığı, davacının olay nedeni ile kalıcı bir maluliyetinin bulunmadığı, geçici iş göremezlik süresinin ise 3 ay olduğu, ancak kadrolu imam olup geçici iş göremezlik süresince maaşını aldığı, davacının tedavi gideri olarak bakıcı gideri talep edebileceği, bakıcı giderinin ise 5.948,99-TL olduğu, belirtilerek; davann kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, hesaplaması yapılan tedavi gideri talebi ve tedaviye bağlı bakım gideri yönünden davalının her hangi bir sorumluluğu bulunmadığını, tedavi taleplerinin sosyal güvenlik kurumundan talep edilmesi gerektiğini, emniyet kemeri takılmaış olması nedeni ile davacının müterafik kusurunun bulunduğunu, müteraik kusur nedeni ile tazminattan indirm yapılması gerektiğini, belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, ZMMS poliçesi kapsamında trafik kazası nedeni ile yaralanan davacın tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
1. Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
2. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. 85/1. ve 85/son maddeleri ile Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına göre trafik kazası nedeni ile yaralanan davacının cismani zararından davalı sigorta şirketi ile işleten sıfatına haiz araç maliki ve sürücünün, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olduğu amirdir.(Yargıtay HGK’nun 15.6.2011 tarih ve 2011/17-142 E. – 2011/411 K., 17. HD’ nın 20/05/2013 tarih ve 2012/8984 E. – 2013/7276 K.)
3. Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde sözkonusu olan müterafik kusur, Borçlar Kanunu’nun 52. maddesinde düzenlenmiştir. Mağdurun kusurunun, zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması sözkonusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılması da gerekebilecektir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 78. maddesi ile atıf yapılan Karayolları Trafik Yönetmeliği gereğince belirli sürücülerin ve yolcuların, araçların sürülmesi sırasında emniyet kemerinin kullanılması zorunlu zorunlu olup illiyet bağı kurulması halinde meydana gelen zarar nedeniyle hesaplanan tazminattan müterafik kusur indirimi yapılarak tazminatın belirlenmesi gerekir. Kaza tespit tutanağında davacıya ilişkin bu hususta bir tespit yapılamadığı belirtilmiştir. Davacıya ait adli muayene raporlarında belirtilen mevcut yaralanması ve kaza sonrası araç içinde bulunması dikkate alındığında davacın yaralanması ile emniyet kemerinin takılmamış olması arasında bir illiyet bağının mevcut olduğu da davalı tarafından ispat edilememiştir. Bu hususun, karar gerekçesinde tartışılmaması yerinde değil ise de sonuç itibariyle müterafik kusur olgusunun varlığı ıspatlanamadığından, belirlenen tazminattan müterafik kusur nedeniyle indirim yapılmamasında bir isabetsizlik söz konusu değildir.
4. Anayasa Mahkemes’inin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E – 2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir. 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMSS Genel Şartları’nın A.5-b maddesi gereği, zarar görenin tedavisinin devam ettiği döneme ilişkin geçici bakıcı gideri zararının, geçici işgöremezlik zararının ve tedavi giderlerinin sağlık giderleri içinde yer aldığı ve ZMSS teminatı kapsamında olmadığı kabul edilmişse de, 6111 sayılı Kanun’un 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu’nca karşılanacak sağlık hizmeti bedellerinin neler olduğu açıklanıp sınırlandırılmıştır. KTK’nın 98.maddesi gereği SGK Başkanlığı’nın sorumlu olduğu sağlık giderleri, trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarında yapılan tıbbi tedaviye ilişkin sağlık hizmet bedellerinden ibarettir. SGK’nın hangi sağlık giderlerinden sorumlu olduğu kanunla belirlenmiş olup, normlar hiyerarşisinde daha altta olan genel şartlar ile kanun kapsamının değiştirilip genişletilemeyeceği aşikardır. Dolayısıyla, trafik kazasından kaynaklı geçici işgöremezlik tazminatı ile belgesiz tedavi ve tedavi amaçlı yol giderleri bakımından ZMMS poliçesi kapsamında sigorta şirketlerinin sorumluluğu devam etmektedir. (Yargıtay 4. HD’nin 10.03.2022 tarih ve 2021/12001 E. – 2022/4532 K. ve 24.03.2022 tarih ve 2021/22793 E. – 2022/5790 K.)
5. Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarih ve 2019/40 E – 2020/40 K sayılı iptal kararı gereğiince, sigorta teminatına giren ve girmeyen zararların belirlenmesi zarar sigorta teminatına girmekle birlikte, poliçedeki hangi teminata girdiği belirlemesinin Genel Şartları’na göre yapılması mümkün değildir. Anılan belirlemelerin, KTK ve bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde de Borçlar Kanunu hükümlerine göre yapılması gerektiği açıktır. Dolaysıyla, davaya konu edilen geçici dönem bakıcı gideri zararının KTK, BK ve yerleşik uygulama dahilinde poliçedeki tedavi giderleri teminatından karşılanması gerekir.(Yargıtay 4. HD’nin 10.11.2021 tarih ve 2021/6243 E. – 2021/8655 K. )
6. Borçlar Kanunu’nun 55. maddesi uyarınca tedavi giderleri bedensel zarar kapsamında olup bakıcı gideri de bir tedavi gideri olup bedensel zarar kapsamında kalmaktadır.(Yargıtay 17. HD’nin 16/02/2017 tarih ve 2015/9143 E. – 2017/1570 K.)
7. Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmasına, davalı sigorta şirketinin bakıcı giderinden de sorumlu olmasına, tazminatın olayın oluş şeklline ve dosya kapsamına uygun olarak tespit edilmesine, tazminattan indirim yapılmasını gerektir davacıya atfı kabil müterafik kusur bulunmamasına, tazminatın teminat limiti dahilinde hüküm altına alınmasına, tarafların iddia ve savunmaları ile dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin doğru nitelendirilmesine, hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, ilk derece mahkemesince verilen kararda bir hukuka aykırılık bulunmamakla, istinaf itirazları yerinde değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 406,37 TL’den peşin alınan 102,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 304,37 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 09.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.