Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/311 E. 2021/673 K. 07.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/311
KARAR NO : 2021/673

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23.11.2020
NUMARASI : 2020/669 E.

TALEBİN KONUSU : İhtiyati Haciz/Tedbir
KARAR TARİHİ : 07.06.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 07.06.2021

İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 23.11.2020 tarih 2020/669 E. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi ihtiyati tedbir/haciz isteyen davacılar vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye ….. tarafından düzenlenen rapor dinlenip, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP : İhtiyati tedbir/haciz isteyen davacı vekili, 08.03.2020 tarihinde davalıların sürücüsü, işleteni ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın müvekkillerinin oğlu ve abisi olan yaya …..’a çarpması nedeniyle …..’ın vefat ettiğini, davalı sürücünün kaza sırasında 0.23 promil alkollü olduğunu, müvekkillerini maddi ve manevi tazminat istemleriyle ilgili olarak arabuluculuk başvurusunun da sonuçsuz kaldığını ileri sürerek belirsiz alacak davasına esas olmak üzere müvekkili anne ve baba için 5.000,00’er TL destekten yoksun kalma tazminatının tüm davalılardan, müvekkili anne ve baba için 80.000,00’er TL manevi, müvekkili kardeşler için ayrı ayrı 40.000,00’er TL manevi tazminatın davalı sürücü ve işletenden tahsili istemiyle açtığı davada dava dilekçesiyle kazaya karışan araç, UYAP sisteminden yapılacak tespit soncunda davalı sürücü ve işletene ait araç ve taşınmaz malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerine teminatsız ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir istenebileceği, davalı tarafa ait mal ve hakların uyuşmazlık konusu olmadığı, kaza tespit tutanağında davalı sürücüye kusur verilmediği, manevi tazminatın objektif ve subjektif etken göz önüne alınmak suretiyle takdir edileceği, bu nedenle belirli veya belirlenebilir bir miktar mevcut olma koşulunun bulunmadığı, maddi ve manevi tazminat yönünden ihtiyati haciz şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı ihtiyati tedbir/haciz isteyen davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : İhtiyati tedbir/ihtiyati haciz isteyen davacılar vekili, soruşturma aşamasında alınan bilirkişi raporunda davalı sürücünün tali kusurlu olduğunun belirtildiğini, davalı sürücüde 0.23 promil alkol tespit edildiğini, davalı sürücünün uykusuz şekilde muhtemelen yasal hız sınırının üzerinde olduğunu, davalı sürücünün manevra refleksinin bulunmadığını istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
GEREKÇE: Talep, ihtiyati tedbir/haciz istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle talebin reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve kamu düzenine ilişkin nedenlerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
HMK’nun 389/1. maddesi uyarınca mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. HMK’nın 390/3. maddesi uyarınca tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.
İİK’nın ihtiyati haciz koşullarını düzenleyen 257. maddesinde, vadesi gelmiş ve rehinle temin edilmemiş bir para borcunun alacaklısının borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz malları ve alacakları ile diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği düzenlenmiştir. Aynı Yasa’nın 258. maddesi uyarınca alacaklının, alacağın varlığı ile haciz sebepleri hakkında mahkemede olumlu şekilde kanaat uyandırması gerekli ve yeterli olup, buradaki ispat asıl davadaki gibi tam bir ispat değil yaklaşık ispattır.
Somut olayda, davacılar vekili, müvekkillerinin oğlu ve kardeşi olan yayanın vefatı nedeniyle destek tazminatı ve manevi tazminat istemli açtığı davada davalı sürücü ve işletene ait araç ve mallar üzerine tedbir konulmasını talep etmiştir. Tazminat istemine ilişkin davada davalı tarafın araç ve malları uyuşmazlık konusu olmayıp ihtiyati tedbir şartları bulunmamaktadır. Mahkemece davacılar vekilinin talebi ihtiyati haciz olarak nitelendirilerek değerlendirildiği için Dairemizce de bu yönde değerlendirme yapılmıştır. Davalı sürücünün kusuru, tazminat şartları ve miktarı yargılamaya muhtaç olup ihtiyati haciz için yaklaşık ispat koşulu bulunmadığından ihtiyati haciz talebinin reddedilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bu durumda istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların, açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM-Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İhtiyati tedbir/haciz isteyen davacılar vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İhtiyati tedbir/haciz isteyen davacılar yönünden istinaf karar harcı olan 97,70 TL’den peşin alınan 89,60 TL’nin mahsubu ile bakiye 8,10 TL’nin ihtiyati tedbir/haciz isteyen davacılardan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle ihtiyati tedbir/haciz isteyen davacılar tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere 07.06.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.