Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/310 E. 2023/1537 K. 01.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/310
KARAR NO : 2023/1537

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20.10.2020
NUMARASI : 2017/379 Esas 2020/644 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 04.04.2017
KARAR TARİHİ : 01.11.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 01.11.2023

İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 20.10.2020 tarih 2017/379 Esas 2020/644 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davacı şirkete 30.04.2016 başlangıç tarihli ve 0001-1110-00979645 nolu Klasik Yangın Sigorta Poliçesi tahtında (%72,50 oranında) sigortalı … Şti.’nin “… Sok. No: … … … …” adresinde faaliyet gösteren fabrikanın yemekhanesinde bulunan … marka bulaşık makinesinde 01.08.2016 tarihinde yangın çıktığını, sigortalının başvurusu üzerine hasar dosyası açıldığını, yapılan ekspertiz ön çalışmasında, olayın sigortalı fabrikanın bulaşıkhane bölümünde kullanılan … marka endüstriyel bulaşık makinesinin iç tesisatında başlayan alevli yangının plastik aksamına sirayet ederek gelişmesi ile sadece makinede meydana gelen yangın hasarı olduğunun tespit edildiğini, yangın nedeni ile 80.286,19-TL.si zarar belirlenerek % 72,50 oranındaki poliçe teminatı gereği oranlanan 58.207,49-TL.si zarar bedelinin sigortalı firmaya 26/10/2016 tarihinde ödendiğini, davacı şirket tarafından rücu hakkına dayanılarak, anılan hasarın tahsili için davalı aleyhine İzmir 8.İcra Müdürlüğü’nün 2017/296 takip nolu dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından itiraz edilmesi üzerine takibin durdurulmasına karar verildiğini beyan ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; davalı aleyhine İzmir 8. İcra Müdürlüğü’nün 2017/296 takip nolu dosyasıyla başlatılan icra takibinde itirazların iptali ile takibin devamına, haksız itiraz nedeniyle İİK m. 67/11 uyarınca davalı borçlunun % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile birlikte kanunî vekâlet ücretinin de davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, davacı yan tarafından davalı … (… Endüstriyel Mutfak Ekipmanları Soğutma Sistemleri ve Servis Hizmetleri) aleyhine başlatılan icra takibinin ve davanın reddi gerektiğini, davalı ile alacaklı/davacının sigortalısı olan şirket arasında süreklilik arz eden bir sözleşmesel bakım/onarım ilişkisi mevcut olmadığını, … Şti ile … Endüstriyel arasında, “… Bulaşık Makinası Planlı Bakım ve Onarımına dair Hizmet Tedarik Sözleşmesi” imzalanmış olduğu anlaşılmakta ise de, davalı ile … Ltd. Şti. arasında bu meyanda bir bulaşık makinası planlı bakım ve onarımına dair hizmet tedarik akdi bulunmadığını, davalı tarafından verilen hizmetlerin sadece çağrı üzerine gidilerek gerektiğinde arızalı parçaların orijinalleri ile değiştirilmesinden ibaret olduğunu ve davalı tarafından makinanın bakım ve onarım servis hizmetlerini gereği gibi yerine getirmeme gibi bir durumun söz konusu olmadığını, … Ltd. Şti. firması tarafından da herhangi bir memnuniyetsizlik durumunun davalıya bildirilmediğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, anılan makina yangına sebep olmuş ise dahi davalının bu hususta herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, zararın oluşumuna bakıldığında, davacının sigortalısı firmanın olası yangınlara karşı gerekli koruma önlemlerini almamış olduğunu, ısı ve dumanı algılayabilen dedektörlü erken uyarı sistemlerinin yangından korunma ve otomatik söndürme sistemlerinin yeterli olmadığını, bu ve diğer nedenlerle de zararın oluşumundan ve artmasından bizzat davacının sigortalısının da sorumlu/kusurlu olduğunu beyan ederek fazlaya ilişkin her türlü alacak, talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın esastan reddine, davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibi haksız ve kötüniyetli olduğundan takip konusu alacağın %20’si tutarında kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara aidiyetine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, mahkemece benimsenen 23/03/2020 tarihli ve 13/03/2018 tarihli bilirkişi raporlarına göre, yangının binanın mutfak kısmında bulunan bulaşık makinasında gerçekleştiği, elektrik kablolarına sirayet ederek kablolarda kavrulmaya sebebiyet verdiği, alevin etkisiyle tabakların konulduğu hareketli plastik paletlerde yoğunluğunun görüldüğü, paletlerin hemen altında yer alan ısıtma kazanının aşırı ısınması ve koruma amaçlı yapılan ısı sensörü ve koruma panelinin devreye girmeyerek sistemi kapatmadığı, kazanın etrafında bulunan yanıcı izoleleri tutuşturarak bulaşık makinesinin diğer bölümlerine sıçradığı ve yangın neticesinde 80.286,19 TL zarar oluştuğu, bu zararın %72,50 TL oranındaki poliçe teminatına göre 58.207,49 TL sinin dava dışı … Ltd. Şti firmasına ödendiği, davacı sigorta şirketinin sigortalısına ödediği miktar oranında TTK 1472. maddesine göre halefiyet hakkına sahip olduğu, yangına konu bulaşık makinesinin servis hizmetinin davalıya ait firma tarafından gerçekleştirildiği, dosyaya sunulan servis formlarına göre bakım, onarım ve malzeme tedarikine ilişkin işlemlerin kusurlu olarak ifa edildiği, arızaya giren ve değişmesi gereken önemli ana parçaların değişiminin yapılmadan tamir yoluna gidildiği, bu haliyle geçici bir çözüm üretildiği, ileriye dönük sorumsuz bir durum sağlanamadığı anlaşıldığından davalı firmanın %70 oranında kusurlu olduğu, dava dışı … Şti’nin ise değişimi gerektiren parçaları tam zamanında yaptırmadığı ayrıca yanıcı ve tutuşturucu malzemelerin davaya konu makinenin hemen yanında bulundurulması sebebiyle %30 oranında kusurlu olduğu anlaşıldığından davanın kısmen kabulünün gerektiği, her ne kadar 06/02/2019 tarihli bilirkişi raporunda arızanın giderilerek bulaşık makinesinin çalışır durumda sigortalıya teslim edildiği bu nedenle davalının kusurunun olmadığını belirtmiş ise de, mahkemece benimsenen 23/03/2020 tarihli ve 13/03/2018 tarihli bilirkişi raporlarına göre servis hizmetinin ayıplı olarak ifa edildiği anlaşıldığından bu bilirkişi raporuna itibar edilmediği, yine 07/07/2019 tarihli bilirkişi kurulu raporunda davalının sorumlu olmadığı belirtilmiş ise de raporun bilimsel verilere dayalı olarak hazırlanmadığı, taraf denetimine açık olmadığı, imalat hatası nedeniyle yangının oluştuğunun belirtilmesi karşısında bu rapora da itibar edilmeyerek davacı sigorta şirketinin davalının kusur oranına göre davalıdan 40.745,24 TL alacağı olduğu, davacı sigorta şirketinin söz konusu zararı 26/10/2016 tarihinde dava dışı firmaya ödediği, ödeme tarihi olan 26/10/2016 ile takip tarihi 12/01/2017 tarihleri arasında 783,65 TL işlemiş faizinde bulunabileceği anlaşıldığından bu miktar üzerinden davanın kısmen kabulü ile, davalının İzmir 8.İcra Müdürlüğünün 2017/296 Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 40.745,24 TL asıl alacak ve 783,65 TL işlemiş faiz üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, asıl alacağın %20sine tekabül eden 8.305,77-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kötüniyet tazminat koşulları oluşmadığından davalının kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, alınan bilirkişi raporları arasındaki çelişkilerin giderilmediğini, dosyada yeterli inceleme yapılmaksızın son bilirkişi raporu üzerinden hüküm kurulduğunu, aldırılan bilirkişi raporlarında bilirkişilerin hiçbirisinin … mensubu olmadığını, davalı ile davacının sigortalısı olan şirketi arasında süreklilik arz eden bir sözleşmesel bakım/onarım ilişkisinin mevcut olmadığını, … Şti.’ne bildirimde bulunulduğu halde motor ve diğer önemli parçaların değişim ve bakımının talep edilmediğini, dava konusu olaya kendi kusurlu hareketi ile sebebiyet verdiğini, 18.03.2016 tarihli tutanakta “yıkama motorunun yenilenmesi gerekir” şeklinde tutanağa şerh düşüldüğü halde … Ltd. Şti’nin değiştirmeyi istemediğinden %100 kusurlu olduğunu, adı geçen şirkete en son 02.05.2016 da hizmet verildiğini, firmaya ait trafonun nemi giderildikten sonra cihazın sorunsuz şekilde tesliminin yapıldığını, gerekli onayların tamamlanmasından sonra … Ltd. Şti’nin isteği üzerine 28.07.2016 tarihinde faturasıyla birlikte trafonun … şirketine teslim edildiğini, karara esas alınan bilirkişi raporundaki %70 oranındaki kusurun kabul edilebilir olmadığını, davalının herhangi bir eylemi ile yangın olayı arasında illiyet bağının bulunmadığını, delil olarak dayanılan bilirkişi raporlarında makinenin fiziken incelenmeyip değişik iş dosyasının tek taraflı olarak kendilerini savunma itiraz imkanı tanınmadan yaptırıldığından kabul etmediklerini, itirazda bulundukları değişik iş raporunun esas alınarak keşif yapılmadan karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davaya konu makinenin … firmasının 02.11.2016 tarihli dilekçesi ile, hurda olduğuna dair ekspertiz istenmesinin davaya konu olayın aydınlatılmasını engellediğini, delillerin karartıldığını gösterdiğini, davacının makineyi muhafaza altına alarak en azından adil bir yargılanma kapsamında mahkeme inceleyene kadar koruması gerektiğini, davacı yanca yapılan ödemenin poliçe kapsamında bulunmadığını, geçerli bir sigorta poliçesinin de bulunmadığını, zira makinenin değerinin sigorta sözleşmesinin yapılması sırasında tespit edilmediğini, bu nedenle genel şartlara aykırı düzenlendiğini, buna rağmen yapılan ödemenin bir nevi lütuf ödemesi olup, davalıdan talep edilmesinin kabul edilebilir olmadığını, dava konusu malın değerini kur dikkate alındığında 65.166,21 TL olduğunu, bulaşık makinesinin tamamen yanıp kül olduğu düşünülse dahi maksimum zararın bu miktarda olabileceğini, davacı sigorta şirketince malın değeri esas alınarak en az %50 oranında hakkaniyet ve usul indirimi yapılması gerekmekte iken sadece davacının yaptığı ödeme üzerinden hüküm tesisinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, sigortalı ile davacı sigorta şirketi arasında münakit poliçedeki Marsh Wording şartları içerisinde bulaşık makinesinin bulunmadığını, buna rağmen yapılan ödemenin lütuf ödemesi olduğunun anlaşıldığını, yapılan incelemede cihazın 5,5 yılda 6 kez arızalandığının belirtildiğini, bu nedenle sigortalının cihazın bakımı ile ilgili gerekli özeni göstermediğinin anlaşıldığını, cihazın ana panosunun yangında hasar görmediğini, cihazın periyodik bakımlarının yaptırılmamasının kusurunun davalıya yüklenemeyeceğini, dosyada alınan bilirkişi raporları arasında bariz çelişkiler bulunduğunu, ilk derece mahkemesince hükmedilen icra inkar tazminatının yerinde olmadığını, alacağın likit kabul edilemeyeceğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, TTK 1472.maddesi kapsamında davacı sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen bedelin halefiyet yolu ile tahsili amacıyla davalı aleyhine girişilen icra takibine davalı-borçlunun itirazının iptali ile takibin devamı, icra inkar tazminatı istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulü ile, davalının İzmir 8.İcra Müdürlüğünün 2017/296 Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 40.745,24 TL asıl alacak ve 783,65 TL işlemiş faiz üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, asıl alacağın %20sine tekabül eden 8.305,77-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kötüniyet tazminat koşulları oluşmadığından davalının kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Halefiyet, bir kişinin hukuken diğerinin yerine geçmesi anlamına gelir. 6102 sayılı TTK m. 1472/1. maddesinde sigorta tazminatını ödeyen sigortacının, hukuken sigorta ettirenin (başkası hesabına sigortada sigortalının) yerine geçeceği ifade edilmiştir. Bu nedenle hukukumuzda yasal halefiyete ilişkin olarak tazminat alacağının yasa uyarınca sigortacıya geçmesi ilkesi benimsenmiştir. Yasal halefiyet zarar sigortalarında söz konusu olup, mal sigortaları bakımından TTK m. 1472 hükmünde, sorumluluk sigortaları bakımından TTK m. 1481 hükmünde düzenlenmiştir. Bu madde uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nispetinde sigortacıya intikal eder. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir (Yargıtay HGK’nın 05/02/2019 tarih ve E. 2017/17-1088 E – 2019/65 K )
Davaya dayanak teşkil eden … Şti.’ ile davacı sigorta şirketi arasında 30.04.2016 başlangıç tarihli “Klasik Yangın Sigorta Poliçesi”nin tanzim edildiği, Yerel Mahkemece taraf delillerinin toplanıldığı, davaya konu takip dosyası ile delil olarak dayanılan değişik iş dosyalarının dosya içerisine alındığı, dosya üzerinden bilirkişi incelemeleri yaptırılarak raporların tanzim kılındığı görülmüş, bu bağlamda İzmir 8.İcra Müdürlüğünün 2017/296 Esas sayılı dosyasında, davacı-alacaklı şirket tarafından, davalı-borçlu aleyhine 58.207,49 TL asıl alacak, 1.090,51 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 59.298,00 TL alacak üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin borçluya 19/01/2017 tarihinde tebliğ olunduğu, davalı/borçlu vekilinin borca itirazı nedeniyle takibin durdurulmasına karar verildiği; İzmir 7.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/122 D.iş sayılı dosyasında, … Sigorta Aş tarafından … Şti ve … AŞ aleyhine delil tespiti isteminde bulunulduğu, mahkemece alınan 31/08/2018 tarihli bilirkişi raporunda; yanmanın binanın mutfak kısmında bulunan bulaşık makinesinde olduğu, yanmanın kısa devre sonucu oluşmadığı, elektrik kablolarına sonradan sirayet ederek kablolarda kavrulmaya sebebiyet verdiği, alevin etkisinin tabakların konulduğu hareketli plastik paletlerde yoğunluğunun görüldüğü, paletlerin hemen altında yer alan ısıtma kazanının aşırı ısınması ve bu durumda koruma amaçlı yapılan ısı sensörü ve koruma panelinin devreye girmediği sistemi kapatmadığı, kazan etrafında bulunan yanıcı izoleleri tutuşturarak bulaşık makinesinin diğer bölümlerine sıçradığı ve yangının büyümesine sebebiyet verdiği yönünde rapor tanzim edildiği görülmüştür.
Dosyada birden fazla bilirkişi heyetinden rapor ve ek raporların alındığı, raporlar arasındaki çelişki ve raporlara yapılan itirazlar yönünden dosyanın Ankara Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilerek alınan bilirkişi heyet raporunun hükme esas alındığı, işbu 23.03.2020 tarihli raporda davalı taraf servisi olan … End. Mut. Ekip. Soğ. Sis. Ser. Hiz. firmasınca gerçekleştirilen bakım, onarım ve malzeme tedariki olarak, 11.02.2016, 18.03.2016 ve 20.05.2016 tarihleri dahilinde yapılan işlemlerin uygun olarak yapılmadığı, arızaya giren ve değişmesi gereken önemli ana parçaların değişimi yapılmadan tamir yoluna gidilerek geçici bir çözüm üretildiği ve ileriye dönük kesin sorunsuz bir durum sağlanamadığı, diğer taraftan sigorta şirketinin sigortalısı olarak kullanıcı yönüyle bakıldığında, söz konusu bu makinanın belirli bir kullanım sonrası, daha dikkatli kullanım ve periyodik bakımlarının dolayısıyla da değişimi gerektiren parçaların tam zamanında yapılmasının gerektiği, ayrıca yanıcı ve tutuşturucu malzemelerin davaya konu makinenin hemen yanında bulundurulmaması gerektiğinden bahisle, dosyada alınan 13.03.2018 tarihli ve 21.09.2018 tarihli bilirkişi heyeti raporlarındaki görüşlere iştirak edilerek, davalı … End. Mut. Ekip. Soğ. Sis. Ser. Hizmetleri Firmasının meydana gelen yangın olayında %70 oranında kusurlu olduğu, davacı sigorta şirketinin sigortalısı olan … Malzemeleri Üretim ve Ticaret Ltd. Şti firmasının ise %30 oranında kusurlu olduğu, bilirkişi raporlarında meydana gelen zarar yönünden ekspertiz hasar tespit raporunda belirlenen 80.286,19.TL’lik zarar bulunduğu, davacı sigorta şirketinin sigorta sözleşmesindeki teminatının zarar miktannın %72,5 oranı olarak belirlenmekle hasar miktarının 58.207,49.-TL olacağı, davacı sigorta şirketi tarafından, sigortalısına verilen teminatlar gereği 58.207,49 TL sını 26.10.2016 tarihinde sigortalısına ödediği ve TTK m. 1472 ile halefiyet hakkına sahip olduğu, davacı sigorta şirketi tarafından, davalı firmanın zararın meydana gelmesinde tamamen kusurlu olduğu kabul edilerek ödemede bulunulduğu, davacının sigortalısının % 30 oranında kusurlu olması nedeniyle davalı şirketin % 70 kusuruna isabet eden zarar miktarının 58.207,49 TL x %70 = 40.745,24 TL olduğu, İzmir 8.İcra Müdürlüğü 2017/296 E. sayılı dosyasındaki talebin, 12.01.2017 tarihi itibariyle işlemiş faizi ile birlikte toplam 41.528,89 TL olduğu yönündeki Mahkeme kabulünün dosya kapsamına nazaran yerinde bulunduğu değerlendirilmekle, davalı tarafın aksi yöndeki istinaf nedenleri kabul görmemiştir.
Ancak itirazın iptâli davalarında İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, diğer yasal koşullar yanında takibe konu alacağın likid olması zorunludur. Bir başka ifade ile icra inkar tazminatına karar verilebilmesi için borçlunun itiraz ettiği alacağın likid (muayyen) bir alacak olması, gerekir. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi gerekmektedir. Böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından bu koşullar mevcut ise, ortada likid bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. (HGK’nın 07.06.2006 tarih ve 2006/19-295 E. – 2006/341 K. sayılı ilâmı) Somut olayda likit bir alacaktan bahsedilemeyeceğinden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi isabetli olmamıştır.
Bu durumda, yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 20.10.2020 tarih 2017/379 Esas 2020/644 Karar sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Davanın KISMEN KABULÜ İLE, davalının İzmir 8.İcra Müdürlüğünün 2017/296 Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 40.745,24 TL asıl alacak ve 783,65 TL işlemiş faiz üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
İİK 67/2.maddesindeki yasal koşulları oluşmadığından icra inkar tazminatına hükmolunmasına yer olmadığına,
Davalının kötüniyet tazminatı talebinin yerinde olmadığından reddine,
492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.836,83 TL karar harcından başlangıçta peşin olarak alınan 716,18 TL ve icrada alınan 296,49 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.824,16 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 716,18 TL ve 31,40 TL başvuru harcı olmak üzere toplam ilam harcı 747,58 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen kısım üzerinden hesaplanan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre red edilen kısım üzerinden hesaplanan 17.769,11‬ TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yargılama gideri olarak yapılan 357,60 TL posta ve tebligat gideri ve 6.600,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 6.957,60 TL’nin davanın kabul-red oranına göre 4.872,40 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan miktarın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yargılama gideri olarak yapılan 1.000,00 TL’lik bilirkişi ücretinin davanın kabul-red oranına göre 299,70 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalan miktarın davalı üzerinde bırakılmasına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatıran tarafa iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran davalının ödediği istinaf karar harcının istek halinde davalıya iadesine,
4-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan 162,10 TL istinaf yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 01.11.2023