Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/309 E. 2023/1568 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/309
KARAR NO : 2023/1568

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10.12.2020
NUMARASI : 2020/91 E. 2020/779 K.
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 02.11.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 02.11.2023

İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 10.12.2020 tarih 2020/91 E. 2020/779 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, müvekkilinin, davalı tarafından işletin şirkete ve şirketin işletmiş olduğu restorana ortak olmak amacıyla 25.07.2016 tarihinde borçlu davalının banka hesabına 70.000,00 TL havale yapıldığını, her ne kadar bu para aktarımı anılı şirketin hakim ortağı olan davalı …’in şahsi hesabına yapılmış ise de davalı tarafından müvekkilinin şirket üzerinde ortaklığının resmiyete dökülmesini ertelediğini ve sürekli olarak müvekkilini oyaladığını, şirket tarafından İzmir Alsancak semtinde işletilen restoranda davalının sürekli çalıştığını, adı geçen şirketten kendisine hisse devrinin yapılmadığını, İzmir 23. İcra Müdürlüğü’nün 2018/8079 sayılı dosyası ile alacağını tahsili amacıyla yapılan takibe davalının itiraz etmesi üzerine, duran takibinin devamına, davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Müvekkilinin davacıya hiçbir borcu bulunmadığını, TBK’nun m.555 uyarınca havalenin mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığının karine kabul edildiğini, davacının alacaklı olduğunu kanıtlama yükü altında olup, buna ilişkin delil sunulmadığını, bu nedenle davanın reddiyle davacının kötüniyet tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, icra takibine konu bankadan havale edilen 70.000 TL’nin borç olarak veya ortaklık ilişkisi nedeniyle havale edildiğinin davacı tarafça ispatlanamadığı, davalının isticvabında davacının iddialarını kabul etmediği, davacının yemin deliline de dayanmamış olduğu dikkate alınarak, ispatlanamayan davanın reddine, davacının davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar vermek karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, müvekkilin şirket için yaptığı harcamaları yazılı olarak belirttiğini, 28.08.2019 tarihli bilirkişi raporunda da müvekkilin şirkete ortak olmak amacıyla hareket ederek, yaptığı harcamalar ve 25.07.2016 tarihli 70.000,00 TL havalenin gözüktüğünü, ilgili firmalardan celp edilen faturalarda da müvekkilin düzenli olarak yapmış olduğu ödemelerin davalının tek hissedarı olduğu … Şti adına olduğunun belli olduğunu, gerekçeli kararda bunların tartışılmadığını, davacının şirket için kendi kredi kartından her ay binlerce lira harcama yapması, şirkete ait işletmede sürekli olarak iş başında ve resmi olarak şirket hissedarı olmadığından SGK denetimlerince şirkete yaptırım uygulanması karşısında, davalı tarafın, taraflar arasında ortaklık anlaşması olmadığı iddiasının geçerlilik taşımadığı, zira şirkete ortak olmayan birinin şirket için her ay bu kadar harcama yapmasının hayatın olağan akışına aykırı olup, tarafların ortaklık için sözlü olarak anlaşmaları nedeniyle 70.000,00 TL ödeme yapıldığını, mahkeme aksi kanaatte ise bu durumun yazılı delil başlangıcı niteliğinde olması nedeniyle tanıkların bildirilmesi için süre verilmesi gerektiğini, davalı taraf kötüniyetli olarak, kendisine yapılan ödeme konusunda gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunu, davacı tarafından şirket için düzenli olarak ve yüksek miktarlarda yapılan mal alışverişleri, davacının sürekli olarak şirkette işin başında durması gibi hususların dikkate alınmadığını, istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, şirket hisse devri amacıyla havale edilen paranın iadesi hususunda başlatılan icra takibine yapılan itirazın İİK’nun 67. Maddesi gereğince iptali istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Dairemizin 13.12.2019 tarih ve 2019/3186 E-2019/1849 6102 sayılı kararıyla “TTK’nın 4. maddesi gereğince bu kanunda düzenlenen hususlar mutlak ticari davadır. Somut olayda davacı vekili, limited şirket hisse devri amacıyla müvekkilinin şirket hissedarı olan davalıya banka yoluyla para havale ettiğini, hisse devrinin gerçekleşmediğini ileri sürerek ödenen paranın iadesini istemiş olmasına TTK’nın 595. maddesinde limited şirket hisse devrinin düzenlenmiş bulunmasına göre, uyuşmazlık mutlak ticari dava niteliğindedir. Mahkemece davaya bakmakla asliye ticaret mahkemesi görevli olduğu gerekçesiyle göreve ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken davanın esası hakkında karar verildiği” gerekçesiyle İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 10/10/2019 tarih ve 2018/403 Esas-2019/447 Karar sayılı kararının kaldırılmasına karar verilmiş, mahkemece kaldırma kararı doğrultusunda verilen görevsizlik kararıyla dosya Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmiştir.
Somut olayda davacı, davalıya havale yoluyla gönderiği bedelin hisse devir bedeli olup, devrin gerçekleşmemesi üzerine havale edilen bedelin iadesi hususunda başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptalini istediği ve taraflar arasında hisse devri hususunda yapılan yazılı bir sözleşmenin bulunmadığı dosya kapsamıyla sabittir. Diğer yandan TBK’nun 555. maddesi uyarınca havalenin mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığının karine olarak kabul edildiği, davacının, söz konusu bedelin hisse devir bedeli olarak gönderildiğini ve dolayısıyla alacaklı olduğunu kanıtlama yükü altında olup, buna ilişkin davacı tarafça herhangi bir delil sunulmadığı gibi, havale dekontunda da bu hususta yazılı bir beyan bulunmadığı dikkate alındığında, yerel mahkemece bu gerekçeye dayalı olarak davanın reddiyle, koşulları oluşmadığından davacının kötüniyet tazminatına mahkumiyetine yer olmadığına karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı değerlendirilerek, yerinde görülmeyen istinaf itirazının HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince reddine karar verilmiştir.
H Ü KÜ M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 269,85 TL’den peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 210,55 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.02.11.2023