Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/303 E. 2023/1499 K. 27.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/303
KARAR NO : 2023/1499

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24.12.2020
NUMARASI : 2019/705 E. – 2020/635 K.
DAVANIN KONUSU : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 27.10.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 27.10.2023

İzmir 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin 24.12.2020 tarih 2019/705 E. – 2020/635 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davalının İzmir 5. İcra Müdürlüğünün 2017/8577 Esas sayılı takip dosyasıyla davacılar hakkında kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla 02/01/2017 düzenleme, 02/02/2017 ödeme tarihli borçlularının davacılar, alacaklısının davalı olduğu 490.000,00 TL tutarındaki, bedeli malen kaydına dayalı bono ile takibe giriştiğini, takip sonunda takibe konulan borcun 29/03/2018 tarihinde yapılan ödemeyle dosyanın infaz edildiğini, davalı …’den bir mal veya hizmet almadıklarını, söz konusu bononun 500.000,00 TL bedelli taşınmaz için boş olarak davalıya verildiğini, takip dayanağı bononun taşınmaz alım satımı görüşmelerinin yapıldığı sırada davacılara taşınmaz maliki …’nin eşi … tarafından boş olarak imzalatıldığını ve taşınmazın bedelinin ödenmesini takiben iade edileceğinin bildirilmesine rağmen iade edilmediğini, takip dayanağı bono karşılığında davalıdan herhangi bir mal ve hizmet alınmadığı ve bu sebeple de bunun bedelsiz kaldığını, bu sebeplerle İzmir 5 İcra Müdürlüğünün 2017/8577 Esas sayılı takip dosyasıyla borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek zorunda kalan davacıların İİK 72/7 maddesi gereğince ödenen paranın ödeme tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacının dava dilekçesinde somut bir gerekçe göstermediğini, dosyaya borçlu olmadığını gösteren bir belge sunamadığını, İcra İflas Kanunu ve diğer yasal mevzuat gereği davalının müvekkile borçlu olmadığını yazılı belge ile kanıtlamak zorunda olduğunu, davacının, dava dilekçesi ekinde iddialarını kanıtlayıcı mahiyette yazılı bir belgede sunmadığını, davacının sunduğu protokolün davaya konu bono ile bir ilgisinin bulunmadığını, protokolün hiçbir yerinde davaya konu edilen bono ile ilgili bir açıklama yer almadığını, bu nedenle davacılar tarafından açılan davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, 03/02/2016 tarihli satış vaadi sözleşmesi başlıklı belgede davaya konu senet ile ilgili herhangi bir kaydın bulunmadığı, senette “malen” ibaresinin bulunduğu, malen ibaresinin yazılmış olmasının malın teslimine karine teşkil ettiği, ispat yükünün davacıda olduğu, davacı tarafın senedin boş olarak imzalattırıldığı ve taşınmaz bedelinin ödenmesinden sonra iade edileceğine yönelik beyanlarının yazıldığı delillerle ispat edilmesi gerektiği, dosyada bu hususta yazılı bir delilin bulunmadığını, bu nedenle dosya kapsamıyla sübut bulmayan davanın reddi gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ :Davacı vekili, müvekkillerin iradeleri davalının aldatmayı doğuran eylemi sebebi ile bozulduğunu, söz konusu senedin boş olması ve geçersiz senet olduğu inancı ile boş senede sadece imza atıldığını, boş olarak imzalanan senedin davalının eşine gösterildikten sonra en geç tapuda devir esnada kendilerine iade edileceğini düşünen davacıların aldatma/hile suretiyle kandırıldıklarını, davacıların dava konusu senede ilişkin davalı … ve eşi … aleyhine “Nitelikli Dolandırıcılık” ve “Açığa İmzanın Kötüye kullanılması”suçları sebebiyle Seferihisar Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunduklarını, soruşturmanın halen devam ettiğini, davalının benzer yöntemlerle başkaca kişilerin mağduriyetlerine sebep olduğu ve hakkında başkaca soruşturma dosyalarının da bulunduğunu öğrendiklerini, davalının bonoyu iade etmek yerine müvekkillerin iradesine aykırı şekilde doldurmak suretiyle icra yoluyla müvekkilleri aleyhine kullandığını, davacıların taşınmaz satışından kaynaklanan borçlarını 2.kez karşı tarafa ödemek zorunda kaldıklarını, davalının mükerrer tahsilat ile haksız kazanç elde ederek sebepsiz zenginleştiğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, İİK’nun 72. Maddesi uyarınca menfi tespit istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Somut olayda dava konusu senede, taşınmaz alım satımı hususunda düzenlenen 03/02/2016 tarihli “satış vaadi sözleşmesi” başlıklı belgede atıf yapıldığı, bu senedin taşınmaz bedelinin 100.000 TL tutarındaki kısmı için boş olarak verildiği iddia edilmiş ise de, 03/02/2016 tarihli belgede davaya konu senetle ilgili herhangi bir kaydın bulunmadığı, senette “malen” ibaresinin bulunduğu, malen ibaresinin yazılmış olmasının malın teslimine karine teşkil etmesi nedeniyle, senedin düzenlenme nedenini talil eden davacının iddiasını ispatla yükümlü olduğu, senedin boş olarak imzalattırıldığı ve taşınmaz bedelinin ödenmesinden sonra iade edileceği, taşınmaz bedelinin ödenmesiyle senedin bedelsiz kaldığına yönelik iddialarının yazılı delillerle ispat edilmesi gerektiği, dosyada bu hususta yazılı bir delilin bulunmadığını, bu itibarla kanıtlanamayan davanın reddine dair yerel mahkeme gerekçesinde isabetsizlik bulunmadığı değerlendirilmiştir.
Kabule göre de, davacı vekili, müvekkillerin iradelerinin davalının aldatmayı doğuran eylemi sebebi ile bozulduğunu iddia etmiş ise de, dava dilekçesinde davacıların bu yönde bir iddiasının bulunmadığı anlaşılmakla istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 269,85 TL’den peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 210,55 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere 27.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.